YAŞAR EYİCE

YAŞAR EYİCE

[email protected]

Sevgili ve şoförlerden basın kartı alınmalı

04 Temmuz 2019 - 20:46

Gazeteci Haluk Narbay’ın saydığı kriterleri taşımayan birçok kişiyi ben de, sosyal medyada ‘arkadaş’ olarak kabul etmiyorum.

Önceleri her başvuranı ‘evet’ diyordum...HXPN*N

Baktım hatalı davranışlarda bulunanlar var, ben de ‘aklıma yatmayan olduğu zaman’ hayır demekte bir sakınca görmüyorum...

Herhalde Meryem Fidancı da bunlardan biri ki, bir yazıma yaptığı yoruma, ‘ Saygıyla Selamlıyorum Efendim!’ demiş.

Herkes biliyor;

Çoğunluk ‘yorum yapmaz!’ ama her konuda ahkam keser...

Başta da, her şeyi bildiklerini sananlar ya da yönetici takımı vardır, bunların içinde...

Bu arada söylemeden edemeyeceğim:

Neredeyse tüm İzmirlinin dışında, Ankara’da da bazı isimlerin desteklediği bir isim var...

O da İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanı Tunç Soyer...

Dikkatimi çekiyor;

Deniz Baykal’dan bu yana, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu dahil, şu andaki Başkan Tunç Soyer’e de kazan kaldıranlar hemen hemen aynı kişiler...

Bir iki fazla ya da eksik olabilir bunların dışında...

Ama görünen köy kılavuz istemiyor:

Seçim öncesinden bu yana Tunç Soyer’in eşi Neptün Hanım hep öne geçiyor.

Yok başkan gibi kadınları toplamış şuraya buraya gitmiş, yok Şato’da oturmak istemiş, yok şunu yapmış, bunu yapmış....

Şimdi de, belediyenin maaşlı kadrolarında adı geçiyor...

Hemen açıklama yapıldı, ‘yok böyle bir şey!’ diye...

Ama açıklamayı okuyunca, Neptün adının listede olduğu yalanlanmıyor, ‘Bunu kim yaptı?’ diye birileri aranıyor...

Anlaşılması güç bir durum...

Zaten ne zaman ki, Başkan efendi yandaşların başını çeken gazeteleri ziyaret edip, kapalı kapılar ardında bunlarla sohbet edip bir şeyler konuşup bilgi verdi ki, benim gibi birçok kişiden de herhalde iyi puan almadı.

Dün bir bugün iki ama halk arasında ‘bariz’ görülen bu hatalar unutulmaz...

Bu gidişle kendisi de unutulur ama kendisini seçen ya da aday gösteren CHP’ de çok yara alır...

Ama, ‘Hadi canım sen de?’ diyen partinin sözde yetkilileri sonuçta kendi sularını da ısıtırlar.

Zaten bunu siyasette herkes görüyor ve beliyor...

Ama CHP Genel Merkezi bilmiyor...

*- Geliri ile gideri!

Mehmet Cengiz Tümer de bir yazıma yorum yapmış:

Söylediği şu:

‘Dün Kalabak camiinin yanındaki evimden para çekme için bankamatiklerin olduğu  alana gidemedim.

Yelken kulübünün oradan geri döndüm.

Bugün şu saatlerde çadır alanı boşalmıştı ama geriye kalan çöp yığınları özellikle de naylon poşetler.

Bugün alışveriş için Urla merkeze çıktım aracımı koyacak yer bulamadım.

Bence Urla da kapasitesini doldurdu.’

Sakinlikten yana olduğum için bir noktada kendisine hak veriyorum...

Okuyucularım biliyor;

Yurdun dört bir yanından binlerce genç, birincisi düzenlenen festivale geldi.

Çadırlar da sahne de kuruldu...

Birçok şarkıcı ve müzisyen hayranlarıyla buluştu...

Denizlili bir müteşebbis çıkmış, sahildeki güzel açık alanları belediyeden kiralamış ve Pazar günü sonuçlanan dört günlük organizasyonu yapmış...

Çok akıllı imiş, İmamoğlu gibi vizyon sahibi imiş...

Durum ortada...

Geriye tonlarca çöp kaldı...

Taşkınlıkları hoş görüyorum, ama halkın arasına yayılanları duyunca, inanmak istemiyorum...

Polisiye bir iki olaydan söz ediyorum...

*- Urla alarm veriyor!

Seçimlerden önce Urla’da yerel basından bir arkadaşımız, ‘Seçilecek başkandan ne istiyorsunuz?’ diye bir anket yapmıştı...

Başkanlara soracaktı!

Ben de, Urla’yı seven biri olarak, bir iki alternatif yoldan söz ettim ve itfaiyenin bulunduğu dört yolun bulunduğu alana, Urla- İskele yolunun kesiştiği Çeşme yoluna, yeni adliyeye ile gişeleri bağlayan yolun, Urla  girişine, Çeşme yolunun hastane kavşağına, şu an mutlaka alt üst geçitler yapılmasını önermiştim.

Yetkililerden değil ama sanıyorum bir kadından, ‘Urla’ye betonlaştıramazsınız’ başlıklı bir tepki almıştım. O Hanım, ‘Urla’ya kimse gelmesin!’ diyordu, 40 yıl önceki bazı kişiler ya da esnaf gibi...

Hatta o zamanlar Urla’ya gelen yabancı turlar da iptal edilmişti.

Sanıyorum bu konu Başkan Burak Oğuz tarafından gündeme getirilmeli ve ne yapılması gerekiyorsa acil karar alınıp uygulanmalı...

Bu arada şunu da söyleyeyim;

İddiaları göre, Urla’nın kasası tam takır durumunda...

Yani başkanın eli kolu bağlı gibi...

*-

***-

GÜNCEL

*-

Konu aslında çok önemli...

Bir yıl kadar önce ilk kez İzmirport’tan Burhan Çınar dikkati çekmişti.

Sanıyorum; beni aramış, sonra da İzmir Milletvekili Atila Sertel’e duyuru yapmıştı.

Konu TBMM’ye geldi, seçimler düşünüldü ve ‘olumlu’ bazı kararlar alındı.

Ne zamana kadar, 1 Temmuz 2019’a kadar...

Şimdi seçimler de bitti...

Bakalım ne olacak?

Bugün İzmir’de İstanbul güdümlü bir yandaş ile ‘Benim keyfim yerinde’ diyenlerin haricinde ‘Ölüyoruz!’ diye feryat eden bazı yerel gazetelerin birer temsilcileri toplandı ve durumlarını açıkladılar.

Bu arada CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel de TBMM’de konuştu, konuyu gündeme taşıyarak, ‘Basın kartının rengini bırakın gazetecilerin sorunlarına bakın!’ dedi.

En iyisi şimdi Ankara’ya, TBMM’ye gidelim...

Bakalım neler konuşuldu:

*-

Yerel basının sorunları üzerine Meclis’te söz alan Atila Sertel, ‘Ekonomik nedenlerden ve baskılardan dolayı gazeteler birer ikişer kapanırken AKP iktidarı 58 yıldır var olan sarı basın kartının rengiyle uğraşıyor. Basın kartının rengini bırakın, gazetelerin ve gazetecilerin sorunlarına bakın’ dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Atila Sertel, İYİ Parti Grubu’nun ‘Yerel Basının Sorunları”nın araştırılmasına yönelik Meclis Araştırma Komisyonu kurulması için verdiği önerge üzerine konuştu. İyi Parti’nin önergesi AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi.

*- 1 haftada 4 gazete kapandı

Genel Kurul’da görüşülen önerge üzerine söz alan CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, ‘Yerel basın büyük bir borç batağı içinde. Türkiye’de gazete patronları gazetesini çıkaramaz noktaya geldiği gibi gazeteciler de işsizlik tehdidi altında. Sadece son bir haftada ekonomik nedenlerden dolayı 4 gazete kapandı. Balıkesir’de Yeni Haber Gazetesi, Kocaeli’de Mavi Kocaeli, Ereğli’de Er Haber ve Alanya’da Alanya Haber gazeteleri ne yazık ki kapısına kilit vurdu’  diye konuştu.

*- İcra ilanlarının kaldırılması

Yerel basın kağıt zamları, ekonomik daralma, girdi maliyetlerindeki artış gibi çok sayıda sıkıntıyla boğuşurken Yargı Reformu paketiyle birlikte icra ilanlarının gazetelerde yayınlanması zorunluluğunun kaldırılacak olmasının da gazeteleri tamamen bitireceğini ifade eden Atila Sertel, şöyle devam etti:

‘Yerel basın kentlerin gözü, kulağı, sesi olduğu kadar milletvekillerinin ve diğer siyasilerin de seslerinin bölge halkına ulaşmasına aracılık etmektedir.

Dolayısıyla hem demokrasi için hem ifade özgürlüğü için hem de kentler için son derece önemlidir yerel basın. Gazeteler krizden çıkış yolu ararken AKP hükümeti de gazetelere yeni bir darbe vurma hazırlığında. İcra-iflas ilanlarının yerel gazetelerde yayınlanmamasına yönelik kanun teklifi getirmeyi planlıyor. Bu teklif yasalaşırsa Anadolu basını tamamen biter.’

*- 58 Yıllık ‘sarı basın kartı’ bitirildi

Gazetelerin ve gazetecilerin onlarca sorunu olduğunu vurgulayan Atila Sertel, AKP hükümetinin ve Saray’a bağlanan İletişim Başkanlığı’nın gazetecilerin sorunlarıyla ilgilenmek yerine 58 yıllık sarı basın kartının rengini değiştirmekle meşgul olduğunu söyledi.

Sertel, ‘Önce Meclis’in kırmızı halıları milyonlar harcanarak turkuaz rengine dönüştürüldü.

Şimdi de 58 yıl önce 212 sayılı kanunla gazetecilere verilen sarı basın kartının rengi turkuaza döndürüldü.

Sarı basın kartındaki değişim gazetecilerin sadece ülkemizde değil tüm dünyada sorunlar yaşamasına sebep olacaktır.

Örneğin birkaç gün önce bir grup milletvekili ve gazetecilerle birlikte Tokat Ballıca mağarasını ziyaret ettik.

Mağaraya girmek için yeni turkuaz renkteki basın kartını gösteren Halk TV kameramanına yetkililer itiraz etti. ‘Bu kart geçerli değil, sarı basın kartı olmalı’ dedi.

Basın kartı sarı rengiyle özdeşleşmiş ve tüm dünyada benimsenmişken rengini turkuaza çevirmek niye’ dedi.

*-‘ Borcu yoktur!’ yazısının süresi uzatılsın

Resmi İlan alan gazetelerden 1 Temmuz itibarıyla ‘Borcu Yoktur’ yazısı istendiğini ve borcu olan gazetelerin ilan gelirlerinin kesilmeye başladığı bilgisini veren CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, borcu yoktur yazısı isteğinin ekonomik krizden çıkıncaya kadar yeniden ertelenmesi gerektiğini söyledi.

Sertel, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada sözlerini şöyle tamamladı:

‘Gazetelerden 1 Temmuz’dan itibaren istenmeye başlanan ve ertelenmeyen ‘borcu yoktur’ yazısı da bu ekonomik darboğazda gazetelere vurulan bir diğer darbedir.

Gazeteler zaten borç batağı içinde. Borcu yoktur yazısını nasıl temin edecek?

Aldığı resmi ilanların parası borçlarına kesilecek ve gazeteler de kapısına kilit vuracak.

Borcu yoktur yazısı, en azından ekonomik krizden çıkıncaya kadar yeniden ertelenmelidir.

Bu arada Basın İlan Kurumu’nun ve gazetecilerin tek tesisi olan Kocaeli Bayramoğlu Tesisi de kapatıldı ve gazetecilere sosyal yönden de darbe vuruldu.

Yüce Meclis’in bizlerin gözü kulağı sesi olan gazetelerin sorunlarına ses vermesi gerekiyor.’

Benim de bir önerim var:

Basın kartlarının renginden önemlisi, önüne gelene, daha doğrusu patronların tüm akraba ve tanıdıklarına, yani şoförlerinden tutun de sevgililerine kadar sarı basın kartı aldırtılırken, gerçek emekçiler, yani muhabirlerin ne kadroları ne de basın kartları ver.

Vali, emniyet müdürü, belediye başkanı ya da bakanlar kendilerine takip eden görevli muhabirlerin sıradan birine, ‘Senin kartını göreyim?’ diye sorsun bakalım ne yanıt alacak...

Bu arada matbaanın en düşük sayıda baskı yaptığı ve bunlardan sadece ve en fazla 50 tanesinin posta ile belli yerlere ve ilan sahiplerine gönderildiği gerçeği üzerinden de hareket edilerek, bunlar hakkında da bir meclis çalışması yapılması şarttır.

Devleti ya da kurumları dolandıranlara bir bakın kimler?

Yandaşların en büyük amiral gemisi dedikleri gazete bile en fazla 60 bin okuyucuya ulaşırken, hatta çoğu da bazı kişiler tarafından toptan alınarak dağıtılan, televizyonlarda boy gösteren, zıpçıktı yazarların ve sözde gazetelerin de artık devlet eliyle beslenmesi durdurulmalıdır.

*- YAŞAR EYİCE 

YORUMLAR

  • 0 Yorum