YAŞAR EYİCE

YAŞAR EYİCE

[email protected]

Önemli olan vatandaşın düşüncesi

19 Ocak 2020 - 22:50

Paylaşım Gazeteci Murat Eştürk’ten geldi.

Konu, ‘Sağlık bakan yardımcısından yoğun bakımlardaki yoğunluğa tuhaf savunma!’ idi.

Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe, Trabzon’da düzenlenen Uluslararası 5. Yoğun Bakım Enfeksiyonları Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, hastanelerdeki yoğun bakım yatağı sıkıntısına ilişkin konuşurken tuhaf bir gerekçe öne sürdü.

Türkiye’nin Avrupa’da kişi başına en çok yoğun bakım yatağı düşen ülke olmasına rağmen zaman zaman hastaların yoğun bakım yatağı bulmakta zorlandığını söyleyen Bakan Yardımcısı Meşe, ‘Bunun en önemli sebeplerinden birisi maalesef yoğun bakımların akılcı kullanılmaması, hastaların çok uzun süre, hatta bazen hayat beklentisi olmayan hastaların dahi destekle çok uzun süre yaşaması.’ dedi.

Meşe, ‘Bu hastalar olduğu, hastaların hastanede kalış süreleri uzadığı sürece maalesef yoğun bakım enfeksiyonlarını kontrol etmek mümkün olmuyor. Bunun çok fazla boyutu var. Hukuksal boyutu var, etik boyutları var, bizim inancımız, kültürümüz bunların pek çoğu etkiliyor’ ifadelerini kullandı.

Saçmalamaya bak!..

Ötenazi mi istenecek hasta ve yakınlarından?

Ya da;

Saray'ın masrafını kısarsın!

Diyanete verdiğin bütçeyi sağlık ve eğitime aktarırsın!

Değil mi?

Bu bakanlığın, yani bir noktada hükümetin görüşü...

Şimdi ikinci bölüme geçelim...

*-  Acı ama gerçek

İzmir ve memleket için görüşlerini çekinmeden ve kendine has yani tabii bir üslupla anlatan Hülya B. T’u dinleyelim:

‘Yaklaşık iki ay önce, ağrılar içindeki annemi bir gece nasıl urla hastanesine acil olarak getirdiğimi ve ağrı kesici verip eve gönderdiklerini uzun bir yazı ile anlatmıştım...

Ertesi gün ağrı şiddetlenince tekrar getirmiş ve yine ağrı kesici verilmiş eve gönderilmiştik...

O gece reçeteye ağrı kesici iğne yazılmış ve iki gün çok zor şartlarda iğneci bulmuş iğne yaptırmıştık...

4.gün ise Ege üniversitesi aciline özel Ambulansla götürdük..

O gündür Annem hala hastanede yatıyor...

Şu an ağlayarak yazıyorum;

 Artık annemin belden aşağısı tutmuyor.

Toplumda , ‘Yatalak’ diye bir deyim var..

İşi gücü hastaneye laf gelmesini istemeyenler bunun bir birey olarak o insan için ne anlama geldiğini biliyorlar mı?

O insanın kadınlık gururu yerle bir...

Artık 2’nci bir kişiye muhtaç!

Bu insanlar, hastanın çevresindekilerin yattığı sürece yaşayacağı sorunları tahmin eder mi acaba?

*- Ben anlamakta zorlanıyorum

Çünkü o gece Annemin sırtında ki fıtık patlamış.

Ve eğer 24 saat içinde müdahale edilse idi, Ameliyat başarılı oluyormuş. Ama artık yapılamıyor ne yazık ki!

Annemiz artık tek başına yaşayamıyor...

Ve şu an ciddi bir tedavi görüyor.. .

Yeşil reçetelerin bile çare olmadığı acılar çekiyor.

Bir evlat olarak bu çaresizliği kaç kişi anlar bilmiyorum?

Akciğerleri omurlar iç organlar en önemlisi bel sinirleri berbat durumda...

Hani hastane ile ilgili paylaşımlar oluyor ya, o an insanların canı yandığı için insani duygularla yazmasındandır...

Şimdi iş işten geçti...

*- Neden?

Acile giden bir hasta acılar içinde geldi ise keyfinden gelmez (mişş) demek...

Bir insanın geleceği hayatı bir ailenin huzuru mutluluğu bir gecede değişebiliyormuş,  demek..

Tii ye alıp, alay konusu yapan insanların düşünceleri ile bütün hayatı altüst olmuş bir annenin ailenin arasında ölçü bile olamaz..

O gece hasta bekletilip ilaç sonrası takip edilse sabahında branş doktoru gelip görse Emar çekilip sorun görülse idi bir insanın geleceği kurtulacaktı...

*- Gözler nemlenmeli!

Ama bunu bile yapamayan düşünemeyen ve sorunu yazanları düşman gören zihniyette iyi niyet aranması mümkün değildir.

İnsanların ideolojileri bir insanın, Annenin hayatından daha önemli olamaz...

Yaşlı sağlıklı bir annenin acısını, altını temizlerken başını çevirip utancından ağlamasını kaç kişi anlayabilir?

Ben o geceye kadar Annemin ağladığını görmedim.

Acıdan ağlarken arabadan indirmek için koca hastanede bir hasta sandalyesi bulamadım ama alt katta stoklanmış elektrik malzemesinden zor yürünüyordu..

Şimdi soruyorum;

 Annenizi düşünün...

Bir anda vücudunun belden altı tutmuyor.

Bizim, onun acısını düşünün.

Başınıza gelse ne düşünürsünüz?

iki aydır hastane köşelerinde yaşadıklarımız ihmal ettiğimiz çocuklarımız..

Yorgun üzgün insanlar..

Bu sayfaya Hastane ile ilgili yazı yazılsa her nedense alaycı hakaret dolu cümleler çirkin bir üslup..

Düşmanmış gibi bir tarz...

*- Sorular?

İnsan acısının üstünden kim ne kazanıyor, nerde prim yapıyor?

Kimden aferin alıyor?

Bunu siyasi bir yazı gibi algılayıp kimler gocunuyor?

Kimler rahatsızlık duyuyor?

Anne acısından başka, kimin hangi düşüncesi daha baskın olabilir?

Sorunlara çözüm aranacağına, utanıp özür dileneceğine, üstünü kapatıp başkalarına aynı acıları yaşatmak hak mıdır?

Kimse mi korkmaz vebalden?

Şimdi de üçüncü bölüm;

*- Hekimler?

Uzman Hekim Serhat S. yazıyor:

‘...Bir süreliğine özleyeceksiniz beni...

Son yazım olacak 6 Şubat'a kadar!

‘Anımsarsınız

‘Sağlık sektörü de böyle!’paylaşımımı?

...Türk Tabipleri Birliği bile; mesleğini layıkıyla yapmayanların değil, onları ifşa edenlerin peşinde...

...Saç dökülmesini önleyen hekim değil, saç eken hekimsen para kazanıyorsun, para kazandırıyorsun sermayeye...

... Burun kanserini ameliyat eden hekim değil, burun kemiğini düzelten hekimsen para kazanıyorsun, para kazandırıyorsun sermayeye...

... Çocukların hasta olmasını önleyen hekim değil, hastalanan çocukları yatırarak tedavi ediyorsan para kazanıyorsun, para kazandırıyorsun sermaye’ye...

... En değerli hekimlik branşı olan genel cerrahlık bile ölmek üzereydi... Yeni nesil hiçbir hekim seçmiyordu, genel cerrahlığı!  Ta ki ‘şişmanım!’ diyen herkese mide küçültme ameliyatlarını yapmak, iyi para kazanır yapana dek genel cerrahları...

Öyle para kazanıyorlar artık, o ‘kutsal’ mesleğin on parmağında on marifet olan mensupları, öyle para kazandırıyorlar, sermayeye...

...Dahiliye hekimleri, aldıkları muayene ücretinden fazlasını istedikleri anjiodan, radyolojik tetkiklerden, istedikleri tahlilerden aldıkları komisyondan kazanır olmuşlarsa, kazandırmış olmuşlarsa sermayeye...

... Kısırlığı tedavi hekim değil, onu tüp bebeğe gönderen hekimsen para kazanıyorsun, onlardan alacağın komisyon o hastayı tedavi ederek kazanacağın paranın kat kat fazlası...

Sevgili meslektaşlarım farkında mısınız?

Önceden sadece bizim yaptığımız, yapabildiğimiz şeyleri üç beş aylık ‘görsel’ eğitim ile ‘vasıfsız’ elemanlar bile yapıyor artık...

Yakında mühendislerin imal ettiği robotlar yapacak...

Ben geldim gidiyorum...

Bindiğiniz dalı kestiğinizin farkına varın, daha geç olmadan...

Hekimlere şiddeti teşvik etmiyorum ki...

Hekimleri teşvik ediyorum, ‘hekimlik andının hakkını verin!’ diyerek...

Başınıza bin bir musibet gelmeden önce...

‘Hastası ile hasta olmayanlarımız ‘hekim titrini taşırlar taşımasına da; o titr onları taşır mı?

Yaşayarak öğreneceksiniz!...’

Yorumu hekimlere ve okuyucularıma bırakıyorum...

*

***

GÜNCEL

*- Uşak'a 17 yılda 18 baraj 15 gölet

17 yılda Uşak iline 18 baraj 15 Gölet inşa eden DSİ Genel Müdürlüğü,107.950 dekar araziyi modern sulamaya açtı.

Bölge üreticisine yılllık 125 milyon lira ek gelir sağladı.

DSİ'nin Uşak yatırımları ile ilgili DSİ Genel Müdürü Mevlüt Aydın açıklamalarda bulunurken...

Ayvalık’ta Karakoç barajı projesine karşı, Karakoç köprüsünde basın açıklaması düzenlendi.

Ayvalık köylerinde yapılmak istenen Karakoç Barajı’na karşı proje alanı içerisinde yer alan  Mutlu köy ve Kırcalar köyü arasında kalan Karakoç köprüsünde,  yaşayan köylülerle beraber yapılan  basın açıklamasında hep bir ağızdan ‘Karakoç Barajı’na Hayır’ denildi.

Kent Konseyi Başkanı Halil Çoşkun, ‘Nispi nemin yükselmesi ve sıcaklık artışıyla çiftçimiz yok olacak. Ağaçlar kuruyacak. Ayvalık zeytin ve zeytinyağının değeri de tehlike altındadır.  Ayvalık yöre halkı istemediği halde proje çalışmaları hala devam ediyorlar. Zeytin sevdadır, emektir, yaşam biçimidir. Sessiz kalmayacağız. Karakoç Barajı’nı istemiyoruz.’ diye konuştu.

*- Behçet Uz Rekreasyon Alanı yenileniyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi Bornova’daki Dr. Behçet Uz Rekreasyon Alanı’nda yenileme çalışmalarına başladı. Rekreasyon Alanı’nın 2021’de hizmete açılması planlanıyor. Meriç Mahallesi’ndeki 180 bin metrekarelik alan uzun zamandır atıl durumdaydı.

Rekreasyon Alanı’nda İzmir Körfezi’ne hâkim kent balkonu, FIFA standartlarında futbol sahası, koşu ve bisiklet parkurları, trafik parkı, oyun, spor ve piknik alanları bulunacak.

Kapalı girişler yeniden aktif hale getirilerek alanın güneyindeki Gültepe mahallesiyle bağlantı kurulması sağlanacak.

Teraslara spor aletleriyle yeni işlevler kazandırılacak. Var olan yapısal alanlar da kentsel donatılarla zenginleştirilerek seyir terasına dönüştürülecek.

*- Bornova’da temizlikte yeni dönem

Daha temiz bir ilçe yaratma hedefiyle araç filosunu yenileyen Bornova Belediyesi, Temizlik İşleri Müdürlüğü Şantiyesi’ni tamamen yeniliyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Atık Transfer İstasyonu kurduğu şantiyede, araçlar için yeni yıkama istasyonu ve bakım atölyesi yapılıyor. Şiddetli yağışlarda sıkıntıların yaşandığı şantiyede alt yapıya yönelik önemli çalışmalar da gerçekleştiriliyor.

İnşaatı devam eden Evsel Atık Tranfer İstasyonu sayesinde hem yakıt maliyetlerinden hem de zamandan tasarruf edilecek.

İstasyonun devreye girmesiyle Bornova’nın evsel atıklarını toplayan 39 çöp kamyonumuzun boşaltım yapmak için Bornova’ya 23 km uzaklıkta bulunan   Harmandalı’ndaki Büyükşehir Belediyesi Düzenli Depolama Alanı ya da yoğunluk nedeniyle zaman kaybına neden olan Halkapınar’daki transfer istasyonuna gitmesine gerek kalmayacak.

*- Kaya'ya çöp cevabı

İzmir Milletvekili Bedri Serter, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Menderes’te kurulması planlanan çöp atık tesisine tepki gösteren AKP Milletvekili Atilla Kaya’ya cevap verdi.

Serter, ‘AKP, Menderes’i kaybetmenin acısını unutamamışa benziyor. CHP, İzmir’in bütün 30 ilçesini de aynı standartlarda, insanca yaşanabilir ilçelere dönüştürme noktasında eşit bir yaklaşımla bakar. Uzun yıllar sonra Menderes’i tekrar Cumhuriyet Halk Partimizin kazanmış olmasının acısını halen Adalet ve Kalkınma Partisi atlatmış değildir.

Menderes, AKP’nin de düşündüğünden daha kıymetli bir ilçemizdir. Unutulmasın ki, geçen yaz ilçemizde çıkan yangının en kısa sürede söndürülmesi için AKP’li değil CHP’li vekiller sahadaydı.

Kimse Menderes’i cezalandırmıyor, İzmir 30 ilçesiyle daha modern, uygar toplumların büyükşehirlerinde uygulanan başarılı belediyecilik örnekleriyle gelecek nesillere hazırlanıyor’ dedi.

*- Final heyecanı

Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği, Leather&More Fuarı sırasında Fuarİzmir'de Deri'n Fikirler Deri Tasarım Yarışmasının final defilesini ve İhracatın Yıldızları Ödül Törenini birlikte yapacak.

İhracatın yıldızı 36 firmanın ödül alacağı ödül töreni heyecanı 22 Ocak 2020 Çarşamba akşamı yaşanacak.

Ticaret Bakanlığı yarışmanın bütçesinin yüzde 50'sini desteklerken, Yarışmada dereceye giren tasarımcılara yurtdışında eğitim olanağı da sunuyor.

*-  Çocuklara tatil sineması

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Çocuklara Tatil Sineması programı kapsamında film gösterimleri Foça İlçesi’nden başladı. Salonu dolduran çocuklar “Bizim Köyün Şarkısı” filmini heyecanla ve zaman zaman da duygulanarak izledi.

Reha Midilli Kültür Merkezi’ndeki gösterim öncesi çocuklara birer şişe su ve patlamış mısır paketleri ikram edildi.

Program sömestr tatili boyunca her gün bir başka ilçede olmak üzere 30 ilçede 5 ayrı filmin gösterimi ile sürecek. 

*- Son gün 26 ocak Pazar

Demirkent Eğitim ve Araştırma Vakfı tarafından ‘İletişim’, ‘Tarih’ ve ‘Sosyal Farkındalık Oluşturulmasına Katkı’  başlıkları altında üç ana dalda verilecek ‘Demirkent Ödülleri’ töreni, 11 Şubat 2020 Salı günü İş Sanat’ta gerçekleşecek.

17-26 Ocak 2020 tarihleri arasında alınacak başvurular, Türkiye’nin alanında uzman ve saygın seçici kurulunun değerlendirmelerine sunulacak.

2020 yılına özel hazırlanan ‘Ekonomi Sözlüğü’  törende ilk defa bağış amaçlı satışa sunulacak ve kız öğrencilere burs imkanı sağlanacak.

İletişim Ödülleri; Yazılı Medya, TV (Diziler, Güncel Programlar, Belgeseller, Haber Programları, Yarışma Programları), İşitsel Medya, Dijital Medya (Sosyal Ağ) ve İletişim Etiği Onur Ödülü kategorileri olmak üzere 5 farklı kategoridedir.

İletişim Ödülleri her dalda ulusal alanda verilecek, yalnızca İletişim Etiği Onur Ödülü’ne bir kişi sahip olacak.

*- Eşsiz mağaranın izleri

IF Wedding Fashion İzmir - Gelinlik, Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı kapsamında geçtiğimiz yıl düzenlenen 10. Uluslararası Gelinlik Tasarım Yarışması birincisi Yasemin Dikerel, Performans Defilesi için çalışmalarını tamamladı.

Profesyonel hayatının ilk koleksiyonunu birbirinden ünlü moda tasarımcılarının buluşma noktası IF Wedding Fashion İzmir’de sergileyecek olmanın heyecanını yaşayan Dikerel, ‘Uzun süredir bir koleksiyon yapmak istiyordum. Geçen seneki yarışmada birinci olduktan sonra bu hayalimi gerçekleştirmiş oldum’ dedi.

*- YAŞAR EYİCE 

YORUMLAR

  • 0 Yorum