YAŞAR EYİCE

YAŞAR EYİCE

[email protected]

Basit haberler, bizim için çok daha önemli!

12 Ocak 2020 - 13:01

Bazen küçük bir başlık veya haber bile benim için sürmanşetten bile önemli olabiliyor.

Örneğin; ‘Ödemiş’te çocuk oyun grupları dezenfekte ediliyor!’ haberi gibi..

Belki çok kişinin umurunda bile değildir.

Ama o kadar önemli ki, bunun önemini ancak doktorlar ve küçük çocuk sahipleri bilir.

İzmir’de ‘uyuz salgını’ var...

İstanbul’da ise ‘domuz gribi’...

Zaten bu salgınların önüne sadece ilaçla geçilemez ki!

Yıllardır ‘Koruyucu hekimlik’ var...

Tıpta yeni yeni bölümler, kürsüler ortaya çıkıyor.

Ama çoğunu bilmiyoruz..

Ben da onu bunu bilmem....

Bildiğim parklar daha doğrusu parklardaki çocuk oyun sahaları ile oyuncakların sık sık dezenfekte edilmesinin önemi...

Aksıran da orada, tıksıran da...

Burnu akan da, kanayan da...

Bir de bunlara hayvan pislikleri eklenince gerisini düşünün...

Benden sana, ondan bana...

Yani bulaşıcı hastalıklardan söz ediyorum...

Anneler, ailenin büyükleri evlatlarını, torunlarını yani küçük bireyleri belki topluluktan, yani kalabalıktan koruyorlar, bir iki saat da olsa açıkhavaya, nefes alınacak bir alana, parka götürünce gönülleri rahat edebiliyor mu?

Bunlara güvence vermek de yerel yönetimlerin işi...

Ödemiş’de yapıldığı gibi oyuncaklar, oyun sahaları dezenfekte edilerek olası salgınlara, hastalıklara karşı ön tedbir alınmalı...

Ama bu arada temizlik için büyük bireyler de bir şekilde uyarılmalı....

İki gün önce durakta bir münakaşaya tanık oldum....

Üstü başı düzgün ve de ‘havalı’ diyebileceğimiz orta yaşlarda bir kadın yediği cevizin kabuklarını yere atar...

Durak kalabalıktır...

Bir genç kadın, ‘Lütfen attıklarınızı alın, çöp kutusuna koyun!’ der...

Gayet naziktir...

Diğeri umursamaz...

Bu kez bir başka kadın da uyarı yapana katılır.

Kadın yine umursamaz ve ‘Size ne?’ der...

Yakın mesafede karakol vardır.

Konuyu açan, ‘Bakın sizi şikayet ederim. Hem mahçup olursunuz, hem de ceza ödersiniz!’ der...

Oralı değildir....

Hatta ‘Terbiyesizler!’ diye kendisini uyarınları tersler..

Dayanamadım ben de konuya girdim,

‘Terbiyesiz olan sizsiniz!’ diyerek, uyarıda yapan hanımlara da ‘Sizi kutluyorum. Bu kadar insanın içinde insan olarak siz öne çıktınız’ dedim.

Kabukları yere atan kadın, hakaretler yağdırarak hızlı adımlarla uzaklaştı.

Ama ne laflar ediyordu, söyleyemem, tahmin edin...

Sonra kendi kendime kadına ‘terbiyesiz siz siniz?’ diyerek hakaret etmiş oldum, ‘Ya beni hakaret ediyorum’ diyerek savcılığa şikayet edip, bir iki ahbabını da tanık gösterirse!’ diye düşündüm...

Hapis cezası var!

İki şahitle adam asarlar ya!

Mahkemeler bu tür davalarla dolu...

Aslında TCK’dan ‘Hakaret suçları’ bölümünü çıkarmalı...

Samimi söylüyorum:

Reis bile kaç tane dava açmadı mı bu konuda...

Günlük hayatımızda istem dışı kullandığımız çok sözcük ise ‘hakaret’ olarak kabul ediliyor...

Çoğumuz da habersiziz...

Kızgınlıkla ağzımızdan çıkacak, ne bileyim bir ‘şerefsiz’ ya da ‘terbiyesiz’ ya da bir başka sözcük sizi cezaevine yani hepis yatmaya kesinlikle gönderir...

Uğraşması, zaman kaybı şu bu hariç...

Başkası söyler, sizi tahrik eder ve sonuç haksız çıkarsınız...

Bunları boşuna yazmıyorum...

Her an hepimizin başına gelir...

Nasıl çocuklar için oyun araçları hastalıklara ya da bilmediğimiz, aklımıza gelmeyen olaylara karşı ön tedbir olarak ilaçlanıyorsa, ben de ‘ön tedbir’ olarak aman dikkat!

Çamur üzerinize sıçramasın, diyorum...

Temizlik çalışmasını yerinde inceleyen Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, ‘Her şey çocuklarımızın sağlığı için. Riskleri en alt düzeye indirmek, hastalıkların taşınmasını önlemeyi amaçlıyoruz. Önce can, önce sağlık diyoruz. Kurmuş olduğumuz ekibimizle çocuk oyun gruplarımızı önce organik, insan ve hayvan sağlığına zararı olmayan temizlik ürünleriyle temizliyor ardından da yıkama faaliyeti gerçekleştiriyoruz. Yılda en az üç kez olacak şekilde periyodik olarak sürdüreceğimiz temizlik çalışmasıyla kent merkezimizde ve çevre mahallelerde çocuk oyun gruplarını daha sağlıklı daha hijyenik hale getireceğiz’ diyor.

Umarım diğer yerel yöneticiler de bu konuda hassas davranırlar, temizlik ve hijyen konusuna gerekli önemi verirler.

*- Herkesin başında, giyotin gibi

Önemli bir konu da, işyerlerinde olduğu gibi mahallelerde, yerleşim noktalarında, hatta kentlerde bile önümüze hep çıkan ‘ötekilik!’

Buna ‘mobing’ diyenler de var...

Turizmci Yazar Karaca ‘Foçada Asırlardır Bitmeyen Ötekilik’ anlattı

İzmir’in Foça İlçesi’nde 50 yıla yaklaşan bir süredir yaptığı turizm işletmeciliğinin yanısıra yerel tarih araştırmalarını kitaplaştırmasıyla tanınan turizmci yazar Sebahattin Karaca son çalışmalarını’Foçada Asırlardır Bitmeyen Ötekilik’ başlıklı söyleşide anlattı.

İlçe tarihinin Hititlerden günümüze taşınırken değişmeyen özelliğinin, gelenlerin eskileri yada eskilerin sonradan gelenleri  ötekileştirmesi olduğuna vurgu yaptı.

Foça Forum Platformunca düzenlenen ve İlçe merkezindeki bir kafenin söyleşi mekanına dönüştürülen salonunda yapılan toplantıya bazı STK temsilcileri ile ilçe tarihini merak eden Foçalılar katıldı.

*- Foça’da bile....

Sebahattin Karaca Foça tarihinin Anadolu tarihiyle özdeş olduğunu, Hititler, İonlar, Aioller, Persler, Büyük İskender İmparatorluğu, Bergama Krallığı, Romalılar, Bizanslılar, Cenevizliler, Fatih Sultan Mehmet’le birlikte Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerini yaşadığını anlattı. Bir zamanlar çoğunluğu oluşturan ve Birinci Dünya Savaşı sırasında göç ettirilen Rum nüfusun önemli bir kısmının, Yunanlıların Batı Anadolu’yu işgaliyle Foça’ya geri döndürüldüğünü, ancak Kurtuluş Savaşı sonrası ve mübadeleyle bu nüfusun tekrar adalara ve Yunanistan’a gittiğini dile getirdi.

Benzer acıları Balkanlardaki Türk’lerinde yaşadığını beliirten Sebahattin Karaca zorunlu gidişler, göç, mübadele ve insanların yeni yerlere yerleşme isteklerinin ardından yaşanan ve değişmeyen tek olgunun ötekilik olduğunu söyledi. 

Yerleşik ve aslında kendileri de başkalarıyla karışmış olan halkların yeni gelenleri uzunca süre benimsemediklerini, bazen yeni gelenlerin çoğunluğu ele geçirdiğinde yörenin eskilerini ötekileştirdiğini ve durumun günümüzde de sürdüğünü  ifade eden Karaca sunumunu görsel öğeler ve tarihi belgelerle destekledi.

Burada örnek Foça...

Ama Foça yerine bir başka yerleşim merkezinin adını da koyabilirsiniz...

*- Bilirkişi Karabağlar Belediyesi'ni haklı buldu

İzmir Demokrasi Üniversitesi için Uzundere’de ayrılan 80 hektarlık alanın tamamının eğitim amaçlı kullanılmasını isteyen ve bu nedenle 42 hektarını konuta açma amacıyla hazırlanan imar planlarını yargıya taşıyan Karabağlar Belediyesi’ni, bilirkişiler de haklı buldu.

 İzmir 6. İdare Mahkemesi’nce oluşturulan bilirkişi heyeti, ‘üniversite alanı dışındaki 42 hektarlık bölümle ilgili’ plan değişikliklerinin, üst ölçekli plan kararlarına, şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına, imar mevzuatına ve kamu yararına aykırı olduğuna dikkat çekti.

Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, kamuoyunda üniversiteye karşılarmış gibi bir algı yaratılmak istendiğini belirterek, ‘Tam tersine, konuta ayrılan alanın da üniversiteye verilmesini istiyoruz. Bilirkişiler de raporlarıyla bu görüşümüzü destekledi’ dedi.

*- Bunlardan kurtulamıyoruz

Her yerde, her işte, her konuda hep önümüze çıkıyorlar.

Bunlar medyanın değişmez kişileri...

Zorla meşhur ediyorlar, akıllarınca...

İçlerinde öyle sivri akıllılar var ki, anlattıklarını dinleyince yalnız bilenler değil, bizler bile hayret ediyoruz.

Tuvalete girmesini bilmeyenler, ahkam kesiyor.

Zeytinyağı tüketimine yeni başlayacak kişiler için tadı ve kokusu nedeniyle en uygun yağ olarak nitelendirilen riviera zeytinyağı ile konu hakkında yeterli bilgi sahibi olmayan ‘uzman’  vasıflı bazı kişilerin yazılı, görsel ve sosyal medyada gerçeği yansıtmayan, bilgi kirliliği yaratan  ve tüketicileri yanlış yönlendiren söylemleri sektör temsilcilerinin tepkisine yol açtı.

*- Dayanağı yok

Riviera zeytinyağının, bitkisel yağlardan besin değeri olarak oldukça yüksek bir içeriğe sahip yağ olduğu bilgisini veren Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Yönetim Kurulu Başkanı Ümmühan Tibet, son derece sağlıklı bir besin olan riviera zeytinyağı ile ilgili görsel ve sosyal medyada açıklama yapan kişilerin açıklamalarının hiçbirinin bilimsel bir dayanağı olmadığını savundu.

‘Kadim zeytin ağacı zararlı gıda üretmez’ diyen Tibet, “Sektör olarak zeytinyağı tüketilmesi gerektiğini tavsiye etmeliyiz.

Zeytinyağı kalitelerine göre, natürel sızma. Natürel birinci ve riviera sınıflarında tüketicimizin kullanımlarına sunulmaktadır.

Naturel zeytinyağları, zeytin meyvesinden elde edildikten sonra hiçbir işlem görmeden direkt olarak ambalajlanır ve piyasaya sunulur.

Bir meyve suyu gibi değerlendirebileceğimiz bu yağlar bu nedenle çok kıymetlidir.

Riviera zeytinyağı ise sadece fiziksel usullerle rafine edildikten sonra içine natürel zeytinyağı ilave edilir ve piyasaya arz edilir.

Riviera zeytinyağının bu özelliği de hiçbir rafine bitkisel yağda yoktur. Yani riviera zeytinyağı natürel sızma zeytinyağının rakibi değil, diğer bitkisel yağlardan çok farklı bir alternatifidir.

Nitekim, zeytinyağı tüketimine yeni başlayan insanların çok hafif kokusu ve tadı nedeniyle riviera zeytinyağına kullanmaları daha uygun olabilir. Sonrasında natürel sızma zeytinyağı kullanmaya başladıklarında zeytinyağının kokusu ve tadına daha çabuk uyum sağlayabilirler’ şeklinde konuştu.

*- ESBAŞ'tan İzmir’e 2 müjde

Gaziemir'de faaliyet gösteren Ege Serbest Bölgesi (ESBAŞ) CEO'su Dr. Faruk Güler, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) İzmir Şubesi üyeleriyle yemekte bir araya geldi.

Gecede, İzmir’e dair 2 müjde veren Güler, ‘İzmir'i yazılım ve bilişimin merkezi yapmak üzere Yazılım ve Bilişim Sanayicileri Kümelenme Derneği'ni kuruyoruz. Ayrıca Batı Anadolu Serbest Bölgesi adıyla Bergama'da yeni bir serbest bölgesinin çalışmalarına başladık. Hedefimiz, yeni bölgede 10 yıl içinde 20 bin yeni istihdam yaratabilmek’ diye konuştu.

*- Çocukların cesedi kıyıya değil vicdanınıza vursun!

Olayı dün geceyarısı Çeşme’de Gazeteci Cemal Bilge’den aldım...

Zaten yalnız Yarımada ve Çeşme değil, dünyanın öbür ucunda bile bizi ilgilendirecek bir haber varsa, tecrübesi ile Cemal Bilge ve sevgili eşi Şerife Bekman’dan alıyorum, duyuyorum.

Bu arada İzmir Barosu da bir açıklama yaptı...

Vicdanlarımıza seslenen açıklama şöyle...

‘11 Ocak 2020 akşamı saat 20.23’te İzmir ili Çeşme ilçesi Şifne Koyu önlerinde denizden çığlık seslerinin geldiği bilgisinin alınması üzerine olay mahalline giden 3 Sahil Güvenlik botu ve 1 Sahil Güvenlik helikopteri göçmenleri taşıyan teknenin batması sonucu 8'i çocuk 11 kişinin öldüğünü tespit ettiler.

Kışın en soğuk günlerinden birinde, insanlar sıcak evlerinde akşam çaylarını yudumlarken, 8 çocuk ve 3 yetişkin Ege'nin buz gibi sularında yaşamlarını yitirdiler.

Çocukların cesetleri kıyıya vurmadıkça bu ölümlerin kamuoyunda birkaç duyarlı kişi dışında hiçbir ses getirmeyeceğini biliyoruz.

Ülkemizde sayısı 4 milyona varan mültecilere karşı devam eden ayrımcı politikalar ve mültecilere reva görülen hukuki belirsizlik hali var oldukça bu ölümlerin sonu gelmeyecektir.

Yetkilileri derhal mültecilerin sorunlarına insanı temel alan yapıcı ve kalıcı çözümler üretmeye davet ediyor, kazada yaşamını yitiren hemşehrilerimize rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyoruz.- İzmir Barosu Başkanlığı’

*- Boktan işler

Yönetmen Sibel Hanıma ‘Nasılsın, neyle ilgileniyor ve uğraşıyorsun?’ diye sorunca, ‘Boktan işlerle!’ dedi.

Anlamadım, duymazdan geldim yine sordum;

Yine ‘Boktan işlerle!’ dedi..

Meğer doğru söylüyormuş, dört katlı apartmanın kanal borusu tıkanmış, belediye görevlileri gelmiş, gideri açmaya çalışırlarken başlarında duruyormuş,,,

Ben de bunun üzerine bir hikaye ya da mükemmel denilebilecek bir yazı ile size ‘merhaba’ diyerek son noktayı koyayım, tabii ki içinde bazıları için yine taşlama var...

*- Hediye üzerine...

Yavuz Sultan Selim han zamanında, İran(O zaman ki İran) şahı kıymetli mücevherlerle süslü bir sandık hediye gönderiyor.

Sandık açılıyor. İçinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkıyor.

Fakat bir de pis bir koku yayılıyor.

Dehşet bir koku, herkes burnunu tıkıyor.

Neyse en alttaki bohçadan insan pisliği çıkıyooooor..

Yani Osmanlı'ya acayip bir hakaret!

Cihan padişahı emir veriyor, herkes düşünsün, buna ince bir şekilde cevap vermemiz gerekir.

Ve cihan padişahı yine çözümü kendisi buluyor.

Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatıyor.

İçine o zamanın Osmanlı İstanbul'unda imal edilen gül kokulu en nadide lokumlardan bir kutu hazırlatıyor, en altına da küçük bir pusula ve bir satır yazı gönderiyor.

Şah sandığı açıyor.

Açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum.

Anlam veremiyorlar tabii.

Bizim elçi yiyor önce, sonra oradakilere ikram ediyor.

Kutunun içindeki pusulayı Şah okuyor:

‘Herkes yediğinden ikram eder...!!’

***-

GÜNCEL

*- Düzenlenecek

Her yıl düzenlediğimiz Necati Cumalı Anma Etkinlikleri 13 Ocak 2020 Pazartesi günü saat 14.00’de Urla Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek.

Bu arada cezaevinden Urla ve Urlayı sevenlere bir mesaj gönderen Belediye Başkanı İ. Burak Oğuz, ‘Yakında birlikteyiz’ dedi.

*- Güreşçi develer Menemen Türkelli’de

Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelecek 150 güreşçi  deve 12 Ocak 2020 Pazar Günü İzmir’in Menemen İlçesi’ne bağlı kırsal Türkelli Mahallesi’nde arenaya çıkacak.

 8.kez düzenlenen Geleneksel Türkelli Deve Güreşleri’nin geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi 30 bine yakın izleyici ile bölgeyi ekonomik olarak ta hareketlendirmesi bekleniyor.

*-  Çevre Ödülleri sahiplerini buluyor

Ege Bölgesi Sanayi Odası tarafından, çevrenin korunması için, gerek ilgili mevzuata uyumlu üretim, gerekse gerçekleştirdikleri projelerle örnek teşkil eden sanayi kuruluşlarına verilen çevre ödülleri, düzenlenecek törenle sahiplerini buluyor.

Tarih: 13 Ocak 2020-Pazartesi, Saat : 16:00, Yer: Ege Bölgesi Sanayi Odası

*- Yöneticilerini seçecekler

Kültürpark Tenis Kulübü’nün (KTK) 12 Ocak Pazar günü yapılacak genel kurul toplantısında üç aday yarışacak.

YAŞAR EYİCE

YORUMLAR

  • 0 Yorum