CHP, HDP ile birlikte hareket edince "çok güzel" sorun yok!
Ama...
MHP, AK Parti ile birlikte hareket edince "çok kötü" öyle mi?
MHP ve AK Parti'nin seçmen kitlesinden oy devşirmesi (!) beklenen bazı partiler: "İYİ"
Peki, desteği AK Parti -MHP cenahından yana olan diğer partiler "KÖTÜ" mü?
Bazı Atatürkçülere (!) bakıyorum da...
"Barajı aşabilmeleri için mutlaka destek olmalayız" diyerek, kürt milliyetçiliği yapan HDP'nin TBMM'de olması gerektiğini savunurken...
Türk Milliyetçiliği yapan MHP'nin meclis dışı kalmasını bitmeyen bir arzuyla istiyorlar.
Şöyle bir düşünsenize...
Türk siyaset sahnesinden ne partiler geldi-geçti.
Siyasi partiler mezarlığında yatan partileri tek tek yazmaya kalksak yerimiz yetmez.
Son dönemde hedef tahtasına oturtulmaya çalışılan MHP'ye dönecek olursak...
"Devlet-i Ebed Müddet" şiarıyla, hiçbir zaman ilkeli duruşundan ödün vermeyen MHP, her daim Türkiye'nin teminatı ve Türk-İslam ülküsünün neferi oldu, olmaya devam edeceğinden de kimsenin şüphesi olmasın.
Evet, birileri büyük önder Atatürk'ün iki büyük eserinden biri olan CHP'yi bitirmekte kararlı görünüyor.
Diğer tarafta ise yarın-öbürgün sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, "Ben yoruldum, kenara çekiliyorum" dese, AK Parti'nin ne kadar ayakta kalacağı meçhul. (7 Haziran örneği unutulmamalı)
Lakin MHP, Türkiye Cumhuriyeti yaşadığı sürece varlığını korumaya devam edecektir.
Çünkü MHP, müstevlilerin siyasi emelleriyle kurulmuş bir parti olmadığı gibi, dış ve iç mihrakların el ele kurguladığı güdümlü bir proje de değildir.
Misal, MHP'nin bilge lideri sayın Devlet Bahçeli'nin ağzından, "Biz herkesle ittifak yaparız, her yola geliriz" yönünde bir söylem zinhar duyamazsınız.
Öyle ki, sayın Devlet Bahçeli, iktidar olmanın karşılığında Türkiye'yi teslim edecek bir zihniyete sahip olmadığı gibi kendisine de böyle bir konuda teklifte dahi bulunulamaz.
Ki, 7 Haziran seçimlerinde, sayın Bahçeli'ye "Başbakanlık" koltuğunu ikram eymeye teşebbüs edenler, ağızlarının payını misliyle hak ettikleri şekilde almıştır.
Devlet Bahçeli'yi anlamak için, onun "Önce ülkem ve milletim sonra partim ve ben" sözünü kavramak yeterli olacaktır.
Öte yandan...
Son günlerde birileri, MHP'nin baraj altında kalacağının yaygarasını yapıyor.
Armutların bu yıl ballı olacağını söyleyen ayının, 'nereden biliyorsun?' sorusuna "canım öyle istiyor" diye cevap verdiği gibi...
Mezkur kişilerin de canları öyle istiyor olsa gerek.
Ne yalan söyleyeyim, benim canım da başka partilerin baraj altında kalmasını istiyor ama insanın hayatta her istediği olmuyor işte.
Ha! MHP'nin kaderi, MHP'nin baraj altında kalacağını söyleyenlere kaldıysa...
Daha net olarak söyleyeyim: MHP, mezkur kişilerin vereceği oylarla baraj altında kalmayacaksa, kalsın!..
Kaldı ki benim tanıdığım MHP, siyasi istikbal ile Türkiye'nin bekası arasında bir tercih yapmak zorunda kalırsa, tercihini bir saniye bile düşünmeden Türkiye'nin bekasından yana kullanmaktan geri durmaz.
Altını çizmek gerekirse...
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde MHP kadar haksızlığa uğratılmış ama her defasında da haklı çıkmış bir siyasi parti daha yoktur.
Demem o ki, MHP'nin baraj altında kalmasını isteyenler, belki kısa vadede bu emellerine ulaşabilirler.
Ancak er ya da geç foyaları ortaya çıktığında...
Çok geçmedem asıl yok olan tarafın belli olacağı gibi hangi tarafın baki kalacağı da bir kez daha tecelli edecektir.
Ayrıca...
Necip Türk milleti var olduğu sürece, yüzlerce-binlerece kere daha deneseniz, yine de MHP'yi hiçbir zaman ele geçiremezsiniz.
Başkalarına yaptırdığınız gibi, MHP'ye ne terör örgütlerinin borazancılığını, ne de dış mihrakların avukatlığını yaptıramazsınız.
Son olarak...
"MHP'nin hiçbir zaman tek başına iktidar olma iddiası olmadı" diyerek, MHP'nin siyasi bir partiden öte kutlu bir davanın temsilcisi olduğunu kavrayamayanlara cevabımdır:
MHP'nin iktidar olma iddiası olmadı da, siz de dahil olmak üzere yedi düvelin desteğini alan diğer partilerin oldu mu?
Velhasıl, hakem niteliğinde olan MHP Türkiye'nin belirleyici partisidir.
16 Nisan referandumuna giden süreç ve alınan sonuç bu özelliğin tezahürüdür.
Günün sözü: Bir fikre, bir ideolojiye, kendisinden daha üstün bir fikirle karşı çıkılır. Karşı fikir kaba kuvvetle ezilemez. (Alparslan Türkeş)
YORUMLAR