HASAN ESER

HASAN ESER

mahalligundem.com Genel Yayın Yönetmeni

Son Barut'un Hedefi Erdoğan Olursa...

01 Ağustos 2016 - 00:55

Hasan Eser / 01 Ağustos 2016 - Hangi ülkenin başında, ya da kim olursa olsun.

Devlet başkanının olası bir suikast ile katledilmesi, o ülkeyi kaosa sürükler ki dünya tarihinde örnekleri vardır.

Bu nedenle de Devlet Başkanları olağanüstü güvenlik önlemleriyle korunurlar, korunmak zorundadırlar.

Bırakın görevde olan bir siyasiye suikast düzenlemeyi, Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin’in bile idam edildiği günden bugüne, Irak’ta nasıl bir direnişin ortaya çıktığı, hatta yakın zamanda peydahlanan IŞİD örgütünü yönetenlerin Saddam Hüseyin dönemindeki üst düzey askeri ve siyasi isimlerin olduğu herkesçe biliniyor.

Yine Sırp milliyetçisi Gavrilo Princip'in, Saraybosna'yı ziyareti sırasında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahttı Franz Ferdinand’a yaptığı suikastın Birinci Dünya Savaşının çıkmasına neden olduğu da unutulmamalıdır.

Bunun içindir ki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın güvenliği, dolayısıyla hayatta kalması son derece önemlidir.

Sadece kişisel nefretlerinden dolayı Türkiye'nin bekasını bile hiçe sayan bir kesimin,  Erdoğan’ın olası bir suikasta kurban gitmesine sevinecek, hatta böyle bir felaketin gerçekleşmesi için dua bile edecek kadar aşağılık ve hain olduklarını biliyorum.

Lakin siyasi düşünceler üzerinden Erdoğan’a nefret besleyenler, kendi akıllarınca Erdoğan’dan kurtulmak adına darbelerden medet umanlar ve terörist başı Fethullah Gülen gibi vatan hainlerinin değirmenine su taşıyanlar bir gerçeğin farkında değiller.

Recep Tayyip Erdoğan'ın nefesi, özellikle bu son dönemde yaşadıklarımızdan sonra Türkiye'nin nefesi niteliğindedir.

Erdoğan, dış mihraklar tarafından üzerinde yeniden ameliyat yapılmak istenen Türkiye için bir nevi kırılma noktasıdır.

Bunun içindir ki, Cenâb-ı Allah'ın onu bize bağışlamasıyla, 15 Temmuz darbe girişimi başarısızlıkla netice bulmuştur.

Şöyle düşünün: asker elbisesi giymiş vatan hainleri o gece Marmaris'te amacına ulaşmış olsaydı; Türk halkının başında demokrasi direnişini başlatacak bir önderi belki de olmayacaktı.

FetÖCÜ’ler tereyağından kıl çeker gibi önce darbeyi, sonrada şeriat devrimini yapacaklardı.

Bazı gerzekler için Recep Tayyip Erdoğan'ın canı kıymetsiz olabilir. Ancak o can,  kuzeyinde Rusya gibi bir dünya devine, güneyinde bir başka dünya devi ABD & İsrail güdümündeki Ortadoğu Coğrafyasına, batısında ise Avrupa Birliğine sınır komşusu olan Türkiye'nin en başındaki kişinin canıdır.

Türkiye gibi stratejik bir coğrafyada bulunan bir ülkenin başında bulunmak ateşten gömlek giymekten farksızdır.

Daha öncede yazdım bir kez daha yineliyorum! Kırk yıl hazırlığın ardından karanlıktan açtığı ateş ile harekete geçen ve yerini belli eden FetÖCÜ’lerin kırk yılın finalini 15 Temmuz darbe girişimiyle noktalayacağına hiç ihtimal vermiyorum.

Ancak büyük ölçüde deşifre olan FetÖCÜ’lerin ikinci bir darbe girişimini yapacak güçleri kalmadığı da ortada…

Örgüt bundan sonraki süreçte, yalancı peygamberin cennet vaadine inanarak devlet içine sızan ve halen deşifre olmayan artıkları ile birlikte F tipi  -1- dolara tapınan meczuplarını kullanarak nokta atışı yapmayı deneyecektir.

FetÖCÜ’lerin tıpkı müttefikleri PKK gibi halka yönelik lokal canlı bomba saldırıları yapacağını öngörenler de var. Ama ben buna da ihtimal vermiyorum.

Çünkü böyle bir strateji geçerli olsaydı, PKK şimdiye kadar amacına ulaşmaz mıydı? Kaldı ki FetÖCÜ’ler bunu düşünecek kadar üst akla ve stratejiye sahipler.

Bu noktada ısrarla altını çizmek istiyorum ki; FetÖCÜ’lerin tamamen tasfiye olmadan denemek isteyeceği tek bir seçenek kalmıştır ortada…

O seçenekte korkarım Cumhurbaşkanımıza olası bir suikast girişimidir.

Paranoya yaptığımı düşünebilirsiniz ama FetÖCÜ'lerin bakışlarında ben bu ifadeyi sezinliyorum.

Keza terörist başı Fethullah Gülen’in darbe girişimi sonrasında yayınladığı video da “Varsın bir sürü ahmak bir başarı elde etmiş gibi güle dursun, düğünler dernekler kursun, o komik durumlarını birer bayram ilan etsinler” şeklindeki sözleri, yani  ‘son gülen iyi güler’ dercesine ifadeler kullanması endişelerimi destekler nitelikte…

Evet, FETÖ deşifre oldu,  büyük ölçüde dağıldı, ama şunu da unutmamak gerekir ki; Fethullah Gülen karşımızdaki düşmanın sadece zavallı bir piyonu, yani şeytanın görünen silueti...

Daha açık konuşmak gerekirse tehlike halen devam ediyor. Öyle ki ( Allah korusun) Erdoğan'ın başına bir şey gelmesi durumunda Kemalist-Ulusalcı bilinen subaylar eliyle gerçek bir askeri darbe bile kaçınılmaz olabilir.

Malumunuz şeriat devrimi yapmak hedefiyle yola çıkan FetÖCÜ subaylar, Ergenekon ve Balyoz gibi çeşitli kumpas davalarıyla TSK’daki Kemalist subayların bazılarını bertaraf etmişti.

Şimdi ise Devlet aygıtını kullanan hükümet eliyle deşifre olan FetÖCÜ subaylar temizleniyor.

Bu sonuca göre durum 1-1 oldu. 

Evet, FetÖCÜ’lerin artık 2-1 öne geçme gibi bir güçleri yok. Ama yukarıda bahsettiğim gibi bir atımlık barutları kalan FetÖCÜ’ler her türlü çılgınlığı yapabilirler. 

Gerçi böyle bir çılgınlık yapmaları halinde, onları bu defa yüce Türk milleti ve gerçek Türk subaylarının elinden ne o çok güvendikleri Amerika, ne Mesih olduğuna inandıkları sahte hocaları ne de tövbe haşa Allah kurtarabilir.

Tüm bunları toparlamak gerekirse…

Asrın ihanetini gerçekleştiren ve şeytana tapan bu haşhaşi örgüt tamamen tasfiye oluncaya kadar Türkiye'nin kaderi Recep Tayyip Erdoğan’ın yaşamına bağlıdır.

Bu saatten sonra Erdoğan'ın canı 80 milyonun canıdır.

Bu nedenle de O’nu gözümüzden bile sakınmalı ve korumalıyız.  Ha bu arada yazdıklarımın ütopik olduğunu düşünenlere de daha düne kadar Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın en yakınındaki Başyaver Ali Yazıcı’nın bile hain çıktığını hatırlatırım.

Sözün özü:  Atalarımızın ‘bir nesli feda ederek’ kurup bize armağan ettiği laik Türkiye Cumhuriyetimizi, sivil direnişimizle dünya tarihine geçen demokrasimizi, dünya genelinde ilk yirmi sırada bulunan güçlü ekonomimizi ve bölünmez bütünlüğümüzün devamını sağlamak için algı operasyonlarına kapılmamak,  dış güçlerin oyunlarına gelmemek ve tüm dünyaya karşı dik bir duruş gösteren Başkomutanımıza sahip çıkmak zorundayız.

Günün Sözü: Gözlerde ihanet varsa, verilen sözlerde sadakat aranmaz. İhanetin telafisi, kahpeliğin bahanesi olmaz!

YORUMLAR

  • 0 Yorum