Basketbol hayatına henüz 16 yaşındayken, eski adıyla Efes Pilsen, şimdiki adıyla Anadolu Efes'in altyapısında başlayan 1972 doğumlu Ufuk Sarıca, 3 yıl aranın ardından yeniden Pınar Karşıyaka'nın başına geçince...
Camiadan telefon açanlar oldu.
Ve arayan hemen herkes aynı soruyu sordu: "Yamaç Erkardeş, Sarıca'nın yuvaya dönüşünü nasıl değerlendiriyorsun?"
Kültürümüz gereği, 'hayırlısı olsun' temennisinde bulunduktan sonra,bu konuyla ilgili düşüncelerimi yazılı olarak paylaşacağımın sözünü vermiştim taraftar dostlarıma.
E kısmet bugüneymiş.
Bilindiği üzere, Ufuk Sarıca son derece başarılı bir altyapı, A Takım ve Milli Takım kariyerinden sonra, 34 yaşında antrenörlüğe başladı.
2006-2007 sezonunda Murat Didin'in yardımcısı olarak Beşiktaş ile anlaştı ve aynı sezon Didin’in takımdan ayrılmasıyla sezon sonuna kadar Baş Antrenör olarak görev yaptı.
2008-2011 arasında Ergin Ataman'ın yardımcısı olarak Efes'e gitti.
2011-2012 sezonunda Ataman Beşiktaş'a gidince, o sezon Anadolu Efes'in Baş Antrenörü oldu.
Kaderin cilvesi olsa gerek, Sarıca yardımcılığını yaptığı Ataman ile finalde karşı karşıya geldi.
Ergin Ataman'ın Beşiktaş'ı Ufuk Sarıca'nın Efes'ini 4-2'yle geçerek şampiyon oldu.
Netice böyle olunca da, Sarıca'nın görevine son verildi.
2012'de Pınar Karşıyaka'nın başına geçen Sarıca, İlk sezonunda herhangi bir şampiyonluk yaşayamasa da, daha sonra azımsanmayacak başarılara imza attı.
Pınar Karşıyaka'ya Eurochallenge’da final oynatan Sarıca, İkinci sezonunda Türkiye Kupası’nı kazanarak büyük bir başarı elde etti ve Karşıyaka taraftarının gönlünde taht kurdu.
2014-2015 sezonunda Türkiye Kupası,Süper Lig Kupası ve Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı kaldıran Ufuk Sarıca, Pınar Karşıyaka ile birlikte adını tarihe yazdırdı.
Tüm bu başarılara saygı duyuyor, ayakta alkışlıyor ve şapka çıkarıyorum.
Ama bir de (teşbihte hata olmazsa) zurnanın zırt dediği yer var.
Ufuk Sarıca'nın yukarıda sıraladığım başarı serüveninden hemen ardından, yani ertesi sezon, kulübün bütçesini oldukça aşan, dahası hem oyuncu sayısı olarak hem de tercih edilen isimler noktasında yaptığı ya da yaptırdığı yanlış transferler ile Karşıyaka'yı ne kadar zor duruma düşürdüğünü, arkasında 5 trilyon civarında bir oyuncu ödemesi bıraktığını ve nihayetinde başarısız olup Beşiktaş'a döndüğünü de unutmamak gerekir.
Bugüne gelecek olursak...
Ufuk Sarıca'nın bu sene aldığı ücretin miktarını, kurulmasını istediği takımın maliyetini ve kulübün içinde bulunduğu durumu göz önüne alacak olursak, 'inşallah tarih tekerrür etmez' demek geliyor içimden.
Son olarak diyeceğim şudur ki, BAZI ŞAMPİYONLUKLAR KULÜPLERE YARARDAN ÇOK ZARAR GETİRİR. Her ne kadar hepimiz mutlu olsak bile...
YORUMLAR