PROF. DR. İBRAHİM ORTAŞ

PROF. DR. İBRAHİM ORTAŞ

[email protected]

YKS'de TYT Puanları MEB ve YÖK'ün Büyük Başarısızlığını Gösteriyor

10 Eylül 2021 - 17:22

ÖSYM Sınav Sonuçlarındaki başarısızlığın tek nedeni Pandemi değil, yılların uygulanan sınava dayalı ezber sistedir

Öğrencilerin ancak %1’inin üniversite düzeyinde eğim alabileceği, %20 oranında kontenjanın dolmadığı, bölüm ve fakültelerinin tek bir öğrenci tarafından bile tercih edilmediği üniversitelerimizin geleceği ne olacak? 

YKS’de TYT Puanları MEB ve YÖK’ün Büyük Başarısızlığını Gösteriyor

2021 yılı Yükseköğretim Kurumları Sınavına 2 milyon 607 bin 903 aday başvuruda bulunmuştur. 26-27 Haziran'da yapılan sınava katılan adayların "lise son sınıfta olan aday” sayısı 955 bin 632 (% 36,6), “lise mezunu olup bir yükseköğretim programına yerleşmemiş olan aday” sayısı 997 bin 137 (% 38,2), “bir yükseköğretim programına yerleşmiş aday” sayısı 373 bin 731 (% 14,3), “bir yükseköğretim programından mezun olan aday” sayısı 227 bin 128, (% 8,8), “yükseköğretim kurumundan kaydı silinen ve sınava başvuran aday” sayısı ise 54 bin 275 (% 2,1) olarak açıklanmıştır.

YKS sonuçları çok az sayıda ayrıntıyı gözler önüne sermekte. Mevcut genel veriler üzerinden bile ülkemizin eğitim başarısı ve durumuna bakıldığında çok büyük bir başarısızlığın yaşandığı görülmektedir.

Değerlendirmelerin daha sağlıklı yapılabilmesi için verileri bütünlüklü görmek ve analiz etmek gerekir.

Tüm adayların girmek zorunda olduğu Temel Bilgiler Yeterlilik Testi (TYT) puanı ölçü alındığında geçen yıla kıyasla 2021 yılında akademik başarı kaybı yaşandığı gözlemlenmektedir.

Çizelgede de görüleceği gibi 2020 TYT sınavında 400 ve üstü 42.803 öğrenci puan alırken, 2021 TYT’de 12.291 öğrenci 400 üstü puan alabilmiştir  (Çizelge 1). Sayısalda 2020 yılında 51.511 kişi 400 ve üstü puan alırken bu yıl sadece 9.729 kişi 400 üstü puan alabilmiştir. Tüm alanlarda 400 ve üzerinde puan alan 26993 öğrenci ve toplam öğrencinin %1’ini oluşturuyor.

Yüzdelik olarak bakıldığında 400 ve üstü puan alan kişi 2020 yılında % 1,86 iken 2021 yılında % 0,49’a düşmüştür. Nerdeyse 4 katı başarısızlık. 2021 yılında 200 ve üstü puan kişi sayısı geçen yıla kıyasla % 45,41’den % 35,82’ye düşmüş bulunuyor.
Geçen yıl 1.042.710 aday 200 puan alabilirken bu yıl sınava gire aday sayısı daha yüksek olasına rağmen ancak 894.331 öğrenci 200 ve üstü bir puan alabilmiştir.

Çizelge 1. 2020-ve 2021 Sınav Puanlarının Yığınsal Dağılımı (ÖSYM 2020, 2021 verileri)
Puan2020 TYT%2021 TYT%
50050,0020,00
480 ve üstü5290,02880,00
460 ve üstü3.7440,165680,02
440 ve üstü11.1560,491.9260,08
420 ve üstü23.9001,045.1170,20
400 ve üstü42.8031,8612.2910,49
380 ve üstü67.0192,9226.1961,05
360 ve üstü96.9014,2247.9431,92
340 ve üstü133.8085,8377.5453,11
320 ve üstü181.3297,90115.0894,61
300 ve üstü243.74310,62163.4126,54
280 ve üstü327.31414,25228.8159,16
260 ve üstü442.15319,26320.53612,84
240 ve üstü598.08726,05452.56218,12
220 ve üstü797.75734,74640.58625,65
200 ve üstü1.042.71045,41894.33135,82
180 ve üstü1.297.65656,511.131.22345,30
150 ve üstü1.745.64276,031.627.53965,18
100 ve üstü2.257.67198,322.393.28395,85
Sınava giren aday 2.296.138100,002.496.974100,00
 
 -Alan Yeterlilik Testi Sınavlarında (AYT) da benzer şekilde 2021 yıl içindeki başarı oranı 2020 yılına göre çok daha azalmış görülmektedir. Örneğin 2020 yılında sayısalda 400 ve üstü 51.511 kişi puan alırken, 2021 yılında sadece 9.729 kişi 400 ve üstü bir puan alabilmiştir. Eşit ağırlıkta ise benzer şekilde 2020 yılında 400 ve üstü 5.870 kişi puan alırken, 2021 yılında ise sadece 856 kişi 400 ve üstü bir puan alabilmiştir.
ÖSYM tarafından yayınlanan verilerden (https://dokuman.osym.gov.tr/pdfdokuman/2021/YKS/sayisal_veriler_28072021.pdf) hareketle, her iki test kapsamında öğrencilerin çözdüğü toplam soru dağılımı ortalamaları geçmiş yıllara göre benzer eğilimler göstermektedir.

Ayrıca sınava giren toplam öğrencilerin % 36.6’sı yeni mezun öğrenciler, geriye kalan % 63 oranındaki öğrencinin büyük çoğunluğunun bir önceki yıldan sınava hazırlanan öğrencilerden oluştuğu gözlemlenmiştir. Sınava hazırlanan öğrenciler pandemi öncesinde eğitim aldıkları için uzaktan eğitim yerine örgün eğitim aldılar. Bu bağlamda 2021 yılı genel akademik başarısızlığı tek başına pandemiye yüklememek gerekir. Genelde ülkemizde ortaöğretim akademik başarı ortalaması düşük olsa da bu sonuçlar OKS, PISA sınav sonuçları ile paralellik göstermektedir. Sorunu tek başına pandemiye yüklersek önümüzdeki yıllarda karşımıza çıkabilecek benzer eğilimleri açıklamakta zorlanırız.
 
Kaç Kişi Üniversite Okuyabilecek Durumda
2021 YKS sınavı sonrası açıklanan puanlara göre 500 ile 400 arasında puan alan öğrenci sayısı 12.291, Sayısalda 9.729, Sözelde 496, eşit ağırlıkta 856 öğrenci bulunmaktadır. Toplamda yaklaşık 2.4 milyon öğrencide % 1 düzeyinde bir öğrenci ancak üniversitede okuyabilecek düzeyde puan almaktadır (yeterli akademik bilgiye sahip). Çoğunlukla öğrenciler puandan çok toplam sıralamaya bakarak tercih yapmaktadırlar. En yüksek puandan en düşüğe göre sıralama yapılır, böylece alınan puandan çok sıralama ön plana çıkar. Ancak asıl önemli olan kaç kişinin toplam soruların yarısından fazlasını yaptığıdır. ÖSYM verilerine göre Alan Yeterlilik Testinde fen bilimlerinde başta fizik ve kimyada öğrenciler 13 soruda 1,5-2 soru çözmüştür. Sosyal Bilimler ve Türkçede ise geçmişe göre daha az sorunun çözüldüğü açık ara görülüyor. Ayrıca matematik sorularında da görece diğer yıllara göre daha az soru çözülmüş.  

Bu kadar öğrencinin sınav sorularını yapamamasının bir nedeni olmalı ve bu nedene yönelik derin incelenmelerin yapılması gerekli ve elzemdir. Benim arşivime göre son 20 küsur yıldır sonuçlar çok değişmemekte. Bu hali ile hiçbir üniversitemiz akademik düzeyi düşük öğrencilere istenilen düzeyde meslek bilgisi ve analiz yapacak eğitimi veremez. Soyut düşünmeden yoksun ve analitik düşünme becerisi gelişmemiş bir yapının olduğu aşikâr.
 
Kaç Aday Tercih Yaptı, Boş Kontenjanlar Neyin Habercisi
Öğrenciler genel olarak toplam öğrenci sayısı içindeki sıralamalarını bir önceki yılın sıralamasına bakarak kendi tercih sıralamasını yapmaktadır. Hep belirtiğimiz gibi bu öğrencilerin akademik olarak yeterli bilgiye sahip oluğu anlamına gelmemekte. Nihayet 2021 yılı yerleştirme sonuçlarına göre çoğu bölüme geçmiş yıllara göre 40-50 puan daha düşük puanla girildiği ancak öğrenci sıralamalarında büyük değişikliklerin olmadığı görülmektedir. Diğer taraftan toplamda cevapladığı sorulara bağlı olarak aldığı puanı düşük olan öğrencilerin temel akademik bilgiyi yeterince kavrayamadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
 
2021 yılı için tüm üniversiteler toplamında YKS’de toplam 1 milyon 10 bin 669 kontenjan belirlenmiş, bu toplam kontenjanın 815 bin 365’inin dolduğu, 195 bin 304’ünün boş kaldığı saptanmıştır. Bu boş kontenjanların 120 bin 161’i dört yıllık programlarda, 75 bin 137’si ise 2 yıllık programlarda yer alıyor. Yaklaşık 200 bin kontenjanın açık kalması ise öğrencilerin okumak istediği bölüme giremediğini ve bir sonraki yıl yeniden sınava hazırlanmak istediğini göstermektedir.

Üniversitelere yerleştirilen 815 bin 365 öğrencinin de yaklaşık 12 bini ancak okuyacak kadar matematik ve Türkçe sorularına cevap verebilmiş. Akademik yeterliliği yetersiz yüzbinlerce öğrencinin zoraki kontenjanları doldurmaya çalıştığı üniversitelerde evrensel düzeyde ileri eğitim kim tarafından ve nasıl yapılacak. İyi eğitim alamamış veya eğitim becerileri kazandırılmamış öğrenciler, felsefi temelli tartışma içerikli temel bilim derslerini nasıl anlayacak? Matematik, fen, felsefe bilmeyen, analitik düşünme ve tartışma yapacak bilgisi olmayan öğrenciye hangi hoca üniversite düzeyinde öğrenim verebilecek?

Bir bütün olarak sınav ve tercilerin sonucu;

1- İzleyebildiğim kadarı ile en az son 30 yıldır ortaöğretimde mezun olan öğrencilerin ancak %1’i kadarı üniversiteyi okuyabilecek kadar akademik bilgiye sahip. Bütün göstergeler, buna Ortaöğretim sınavları, PISA, ÖSYM sınavları dahil, ülkemizin öğrencilerinin OECD ülkeleri içinde son sırada yer aldığını, fen ve matematik sorularını anlama ve çözmede çok yetersiz kaldığını gösteriyor. Eğitim sisteminin analitik ve soyut düşünme becerisini kazandırmadığı, sınava dayalı eğitim sisteminin ezberci anlayışıyla çöktüğünü göstermektedir. Çok acilen fen okuryazarlığı temelli uygulamalı eğitime geçilmelidir. Meslek liseleri ile normal liselerin programları birbirinden ayrılarak üniversiteye yönelik eğitimin liselerde amaca uygun olarak yapılması sağlanmalı, yılsonu yetkinlik-olgunluk sınavlarının tekrar sisteme kazandırılması gerektiği görülmektedir.

2- Her ne kadar Türkiye’de 206 üniversite yıllık toplamda yaklaşık 1 milyona yakın öğrenciyi alacak kontenjana sahip olsa da öğrenciler tarafından birkaç üniversite ve birkaç bölüm dışında çok da farklı tercih yapmak istenmediği görülmektedir.

3- Tıp, diş hekimliği, hukuk ve mühendislik gibi alanlarda kontenjanların dolmamış olması ise her üniversitenin değil belirli niteliklere sahip üniversitelerin tercih edildiğini göstermektedir.

4- 200 bin kontenjanın açıkta kalması yanında çok sayıda bölüm ve fakülteye tek bir öğrenci tercihi bile yapılmamış olması üniversitelerin, meslek yüksekokullarının, akademik kadro, alt yapı ve ihtiyaca göre planlama yapılmadan açıldığını gösteriyor. Son 20 yılda açılan çoğu üniversiteye, birim için yaptırılan bina, iç donatım, asgari düzeyde teknik malzeme alımı gibi çok ciddi yatırımlar yapılırken çoğu birimde alınan ekipman ve aletlerin çoğunluğunun, yeterli araştırmacı ve teknik eleman olmadığı için atıl vaziyete bulunması kaynakların doğru kullanılmadığının bir göstergesidir. 

Öneri olarak;
Yılardır yapılan sınavlarda genelde ortaöğretimin sınava yönelik bir yarış olarak tasarlandığı görülmektedir. Asıl sorun ise genç nüfusu yoğun olan bir ülkenin gençlerinin geleceklerini ÖSYM sınavları üzerinde iyi bir meslek edinme yarışında aramasıdır. Öğrencilerin aileleri ilkokuldan itibaren çocuklarını yarışa hazırlamakta bu uğurda maddi imkânları ölçüsünde özel okul, dershane, etüt merkezi ve özel hoca takviyesi aldırmaktadır. Ancak bu uygulamanın son 20 küsur yılda öğrencileri hayata hazırlamadığı tam tersine bilgi edinme ve kavrama becerileri edinmeden, ezberci sınav sorularını çözme temelli bir yarışa mahkûm ettiği bilinmektedir. Yüksek puan alıp üniversiteye gelen %1 düzeyindeki öğrencinin bile akademik yetersizlik nedeniyle üniversite eğitimini yeterince alamadığı görülmektedir. Üniversite öğrencisi ve hocaları açısından da nitelikli ders işleme ve eğitim kazandırılması zor gözükmektedir. Ne yazık ki ülkenin eğitimden sorumlu bakanlığı olan Milli Eğitim Bakanlığı da süreci yönetememektedir. Arz ve talep sorunu nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı da özel okullar da sınav başarısına yoğunlaşmış durumdadır. Öğrencilerin hayata hazırlanması ve yetişkin kültürlü bir bireye dönüşme anlayışını sağlanamadı. Son 2021 YKS sınav sonuçları artık bu eğitim sisteminin sürdürülebilir olmadığını ve yeni bir modele geçilmesinin kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. 21. yüzyılın yetkinliklerini kazanacak çağdaş eğitim modeline bir an önce geçilmesi gerekiyor.    

1- Üniversitelerde ve Milli Eğitim Bakanlığında bilim insanlarından oluşan bir bilim kurulu oluşturulmalı. Öğrencilerin akademik başarısızlığın nedenleri araştırılmalı. Öğrenme becerilerinin nasıl kazandırılacağı konusunda pedagoji uzmanlarından oluşan diğer bir bilim kurulu da öğretme yöntemlerini nasıl kazanılacağının belirlemelidir.

2- Sınava yönelik eğitimin geldiği yer, maalesef ülkenin geleceği olan bireylere olanaklar sunma bakımından, kendilerini geliştirme bakımından oldukça sorunlu.  

3- Üniversitelerin özerk yapıda kurgulanarak bağımsız düşünebilen ve bilgi üretme kapasitesine sahip yetkin bilim insanları eşliğinde bilim yapan ve üst düzeyde ders veren bir konuma gelmesi sağlanmalı. Üniversitelerin bir devlet kurumu olduğu ancak devlet dairesi gibi görülme anlayışından vazgeçilmeli.

4- Akademik ve teknolojik alt yapısı oluşturulmamış birimlerin gelişmiş birimler ile bütünleştirilmesi, ülkenin ihtiyaç duyduğu insan gücüne uygun kontenjan planlanmasının yapılması oldukça önemlidir.

5- Meslek okulları ve yüksekokulları ülkenin ara iş gücü gereksinimi ihtiyacını oluşturacak şekilde yeniden planlanmalı ve üniversite gibi felsefi tartışma ortamının dışında pratik iş becerileri eksenli eğitim veren kurumlar olarak tasarlanmalı.

6- Bireylere mesleki eğitim verilmesinden önce analitik düşünen, bilimsel yaklaşıma uygun, sistematik, yöntemli çalışan ve sorun çözen bir yetkinliğe ulaştırılabilecek bir üniversite modeli benimsenmelidir. 

Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ,  Çukurova Üniversitesi, [email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum