HASAN ESER

HASAN ESER

mahalligundem.com Genel Yayın Yönetmeni

Özür Dilerim Nihat Dirim

22 Eylül 2016 - 02:05

Hasan Eser / 22 Eylül 2016 - 1980’li yıllarda…

ANAP’ın revaçta olduğu dönemde…

Modernleşme furyası Türkiye'nin hemen her yerine sirayet etmişti.

Evet, kentleşme ve yapılaşmada modernizasyona şiddetle ihtiyacımız vardı.

O dönem Foça’da bu değişim hareketinden nasibini aldı.

Hatta bu değişim hareketi yerleşik halkın çok hoşuna gitmişti.

Yıllarca eski Rum evlerinde ikamet eden halk,  bir anda gözünü lüks dairelerde açmıştı.

Halk, tarihi eser niteliğindeki birbirinden güzel evlerini kat karşılığında müteahhitlere vermek için sıraya girmişti.

İşte tam da bu noktada elma ile armut karışmıştı bir kere…

İddiaya göre; dönemin Belediye Başkanı Ankara’daki merkezi iktidar gücünü kullanmak suretiyle çok sayıdaki eski binayı tescilden düşürmüştü. Evlerin depreme dayanıksız olduğu bahanesini de gerekçe olarak göstermişti.

Uzatmayalım…

Müteahhit furyasının yaşandığı o yıllarda insanların hakkına düşen daireler, adeta milli piyango ikramiyesi tadındaydı.

Kimi kiraya verip çalışmadan geçiniyor, kimi de satıp, otomobil, tekne vs gibi yıllarca özlemini çektiği zenginliklere kavuşuyordu.

Zira hiç kimse Foça'nın tarihini ve ikbalini pazarladığının farkında değildi.

Tarihler 1989 yılını gösterdiğinde; sosyal demokratlık noktasında Türkiye’de ilk 10’un içinde sayabileceğimiz Nihat Dirim, Foça’ya Belediye Başkanı oldu.

Ülke genelinde esen SHP rüzgarı ile birlikte mevcut belediye başkanına olan öfke Nihat Dirim’i Belediye Başkanlığına taşımıştı.

Nihat Dirim, başkanlık icraatına yapılaşmaya ve dolayısıyla Manisalı müteahhitler furyasına son vermekle başladı.

ANAP döneminde evlerini yaptıran halk, Dirim’in bu girişiminden son derece memnundu ki, onlar için sorun yoktu, zira onlar zamanlıca davranmış ve apartmanlarını birer birer dikmişlerdi.

Öyle ki, Foça’ya o tarihten sonra bina yapılamayacak olması en çok onların işine gelmişti. Mevcut evler çok daha değerlenecekti. Nitekim öyle de oldu. Foça’da bugün kümes aldığınız fiyata Anadolu’da bir saray yavrusu alabiliyorsunuz.

Müteahhit furyasından sebeplenenler ve sebeplenemeyenler bu noktada ikiye bölünmüştü.

Evlerini müteahhitte vermekte geç kalanlar,  Nihat Dirim’i yerden yere vuruyor, yapılaşmadan yana olan ANAP’lı eski belediye başkanını yeniden belediye başkanlığına getirmek istiyordu.

Hatta o yıllarda Nihat Dirim’in Bağarası’ndaki arazilerini yapılaşma yönünde değerlendirmeyi hedeflediği için Foça’yı İmar’a bilerek kapattığı öne sürülmüştü. Halbuki Dirim’in dünya malına neredeyse hiç değer vermediğini onu birazcık olsun yakından tanıyanlar iyi biliyordu.

Peki, sonra ne oldu?

Hani derler ya, ‘her şerde bir hayır vardır’ diye…

Foça'nın yeniden yapılaşmaya açılmasını isteyenler, 1994 yerel seçimlerinde de muvaffakıyet gösteremedi.

Olan 1980’li yıllarda yıkılan güzelim taş evlere oldu.

Yineliyorum aslında yıkılan evler değil, Foça'nın  hem geçmişi hem de geleceğiydi. Ve biz bunu çok sonra fark edebildik…

Ha bu arada, ‘Ne büyük akıllılık etmişiz de evimizi zamanlıca müteahhitte vermişiz’ diyenler de sonradan pişman oldu.

Öyle ki bir veya iki daire karşılığında evini müteahhitte kaptıran vatandaşın elindeki malın varlığı şuan için 500 bin TL…

En kötü taş evin değeri ise: eski para ile iki trilyon…

Velhasıl, biz Foça halkı olarak Nihat Dirim’i anlamışız ama yanlış anlamışız.

Foça’yı bugün cazip kılan birkaç eski bina varsa, Nihat Dirim’in sayesinde var.

Keşke Nihat Dirim gibi tarihine sahip çıkan ve geleceği görebilen bir belediye başkanı çok daha önceden geçmiş olsaydı Foça'nın başına…

Foça tam manasıyla korunabilmiş olsaydı, bugün Alaçatı’nın ya da Ayvalık Cunda adasının gerisinde kalmazdı.

Foça'nın tarihine dinamit koyan tek isim ANAP’lı Belediye Başkanı değil. 

İlk defa 2004 yılında seçilen ve 3 dönemdir Foça’yı yöneten zat-ı muhterem de Foça'nın içine edenlerin arasında yer alıyor.

Gökhan Demirağ, Foça’ya Belediye Başkanı olduğunda ilk iş olarak caddeleri yeniledi ki, böyle yenilik yerin dibine batsın. 

Zonaro'nun tablolarını aratmayacak güzellikteki Foça'nın amiyane tabirle içine edildi. 

Hayalinizde tarihi bir saray tasavvur edin ve o sarayın içindeki seramikleri, oymaları, çinileri düşünün.

Şimdi aynı sarayda, tüm bu görsel güzellikleri hafızanızdan silin ve yerine alçı kartonpiyerden yapılma süsler yerleştirin.

Çok iğrenç durdu öyle değil mi?

İşte Gökhan Bey’in de Foça’ya yaptığı düzenleme benim  bu örneğime benziyor.

Gökhan Bey,  5 bin yıllık tarihi geçmişi olan bir kasabanın tüm izlerini sildi.

Foça’nın hemen hemen tüm merkezi caddelerine döşettiği karo taşlarıyla Foça’yı betonlaştırdı.

Foça'nın o tarihi otantik kimliği yok edildi. Balıkçı kasabası havasından arındırıldı ve Karşıyaka çarşısının devamı haline getirildi.

Hele ki Foça Demokrasi Meydanı’nın içler acısı hali herkesin yüreğini yakıyor.

İddia ediyorum: dünyadaki tarihi kentler arasında bu kadar rezil bir meydan daha yoktur.

Ben Foça'nın o eski güzelliğini çok özlüyorum. Kaldı ki bu konuda yalnız değilim.

Sevgili Tuncay Kır ara sıra Foça'nın eski fotoğraflarını paylaşıyor sosyal medyada…

O paylaşımların altına insanların nasıl da iç çekerek yorumlar yaptığına bizzat şahit oluyorum.

Haydi, 'Eyvallah' diyelim. 

Özünde sağ görüşlü bir aileden gelen Gökhan Demirağ,  belki de tamamen masumane duygularla hareket ederek yok etti Foça’nın kimliğini…

Pekâlâ, vatandaş evine çivi çaktığında kıyameti koparan mimar, arkeolog, kazıcı, çevreci arkadaşlar nasıl göz yumdular böyle bir değişime anlayabilmiş değilim?

Foça talan edilirken neredeydiler,  malum kafede yine halay mı çekiyorlardı?

Osmanlı döneminde Sultan 2. Abdülhamid’e düşman olan, ancak sonradan gerçeklerle yüzleşince;

“Tarihler ismini andığı zaman, Sana hak verecek, ey koca sultan; Bizdik utanmadan iftira atan, Asrın en siyasi padişahına.” dizelerini kaleme alan şair Rıza Tevfik Bölükbaşı gibi hissediyorum kendimi…

Sayın Nihat Dirim bu yazıyı ister bir itirafname isterseniz bir özür olarak kabul edin. Bugün çok daha iyi anlıyoruz ki, biz sizin kıymetinizi bilememişiz, çürük bir ipliğe hülya dizmişiz.

Hulasa tarih sizi haklı çıkardı.

Ama…

Kendi kendinize ‘Keşke haksız olan ben olaydım da Foça bu hale gelmeseydi’ dediğinizi de şimdiden duyar gibiyim. Umarım beni ve benim gibi  size bir zamanlar haksızlık edenleri affedersiniz efsane başkanım. Sevgi ve saygılarımla.

Not: Bileyerek ya da bilmeyerek Foça'nın kadim tarihine müdahale edenler ve  iyilik yaptığını sanıp kentin makus talihi ile oynayanlar; yarın tarih karşısında bunun hesabını veremezler. 

YORUMLAR

  • 0 Yorum