HASAN ESER

HASAN ESER

mahalligundem.com Genel Yayın Yönetmeni

Manisa'ya Deniz Gelecek!

24 Mart 2017 - 00:41

Hasan ESER / 24 Mart 2017 - Kuzey Ege’nin yıldızı Ayvalık, Balıkesir iline bağlı bir ilçedir. Ancak, on yıllardır İzmir’in bir ilçesi gibi kabul edilir.

Ayvalık deyince akla Sebat Turizm gelir.  Sebat turizm, uzun yıllar boyunca İzmir-Ayvalık hattında en çok yolcu taşıyan firmaydı.

Üzülerek öğrendim ki Sebat Turizm taşımacılık faaliyetine son vermiş.

Zira bu güzergâhta sefer yapan otobüslerin uzun bir süredir yolcu bulamadığını gözlemliyordum.

Dolayısıyla bu gelişme sürpriz olmadı benim için.

Ancak konuyu irdelemek adına işin en temel kısmına inmemiz gerekirse…

Türkiye’de bir zamanlar üç büyük şehir vardı: İstanbul, Ankara ve İzmir.

Sağlıkta, eğitimde, sanayide ve hayatın birçok alanında bu şehirlerimiz merkez konumundaydı.

Anadolu halkının ihtiyacını özellikle de İzmir ve İstanbul karşılıyordu.

Şimdilerde ise Anadolu’nun hemen her şehri bir metropole dönüştü.

Üretime yönelik yatırımlar, üniversiteler,  hava alanları ve modern karayolu ağı ile ulaşımı rahatlayan şehirler sayesinde Anadolu kendi kendine yetebilir hale geldi.  

En basit örneğiyle…

Artık hiç kimse traktör satın almak ya da tedavi olmak için İstanbul’un yolunu tutmuyor. Çünkü kendisine lazım olan her türlü ihtiyacı yaşadığı şehirde bulabiliyor.

Bu arada belirtmekte fayda var:

Anadolu sermayesinin Devlet yatırımlarına paralel olarak büyümesi İstanbul'u olumsuz yönde etkilemedi. Çünkü İstanbul sürekli artan devasa nüfusuyla kendi kendine fazlasıyla yetebiliyor.

Ancak aynı şeyi ‘İzmir’ için söyleyemeyiz-ki İzmir, üretim ve istihdam gücünü Manisa, Aydın, Balıkesir ve Bursa gibi şehirlere kaptırmakta ısrar ediyor-

Şimdi tekrar başa dönecek olursak…

Ayvalık’ın bağlı olduğu Balıkesir,  artık sadece Tostu ve Ayranı ile anılan alelade bir Anadolu şehri değil.

Balıkesir, Ahmet Edip Uğur’un başkanlığında yapılan dev yatırımlarla adeta Ege’nin parlayan yıldızı konumunda.

Yani Ayvalık halkı bir zamanlar olduğu gibi önemli ihtiyaçlarını karşılamak adına İzmir’in yolunu tutmuyor artık. Çünkü halk, her türlü ihtiyacına kendi şehrinde karşılık bulabiliyor.

Hal böyle olunca kim ne yapmaya gelsin ki o adı büyük İzmir'e?

Geçenlerde Menemen’de geziniyorum. Nereye kafamı çevirsem Manisa’da faaliyet gösteren ticari işletmelerin reklam görselleri gözüme ilişiyor.

Neden?

Menemen’den Manisa’ya gitmek, İzmir’e gitmekten daha kolay da ondan.

Evet, Menemen halkı Manisa’yı İzmir’den daha cazip buluyor kendine.
 
Menemen’de oturup Manisa’da çalışan emekçiler, çocuklarını Manisa’da okutan aileler ve büyük alışverişini yine Manisa’dan yapan insanlar var Menemen’de.

Öte yandan İzmir’in Foça ve Dikili gibi sahil ilçelerinin de Manisa’ya entegre olduğu ve buradaki ikinci konutlarda Manisa halkının çoğunluğu görülüyor. Daha açıkçası bu iki güzide ilçemiz Manisa’nın sayfiyelik arka bahçesine dönüşmüş.

Yine hem coğrafi hem de kültür yakınlığı sebebiyle Bergama halkının da Manisa’yı İzmir’den daha çok benimsediğini sağır sultan bile biliyor.

Gelelim Aliağa’ya…

Aliağa, sürekli irtifa  kaybeden İzmir’in bel kemiği konumunda.

Pekâlâ…  

İzmir o bel kemiğinin hakkını ne kadar teslim edebiliyor?

Bugün Aliağa’yı İzmir’den ayırsalar, üretim ve istihdam noktasında İzmir’in hali acaba ne olur?

Hovarda babanın hayırlı evladı gibi görünen Aliağa,  İzmir’i omuzlarında taşıyor, ama karşılığını göremiyor.

Bunun içindir ki Aliağa sırtındaki bu kamburdan kurtulmak zorundadır.

İzmir, kısır döngü misali kendi bataklığında çırpınıyor, çırpındıkça daha da dibe batıyor. Batarken de Aliağa’yı paçasından çekmeyi ihmal etmiyor.

Özetle…

Türkiye’nin en önemli sanayi kentlerinden biri olan Aliağa, İzmir’e bağlı bir ilçe olmanın talihsizliğini yaşıyor.

Peki, ne yapmak lazım? Cevabı basit!

Ki Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.  

Foça ve Aliağa Osmanlı döneminde Manisa’nın denize açılan kapısıydı.

Manisa’yı günümüzde de denizle buluşturmamak için tek bir neden yok!

Kaldı ki Manisa büyümeyi hak ediyor. Ama İzmir, tarım üssü Menemen’i, turizm cenneti Foça’yı, sanayi devi Aliağa’yı ve tarih zengini Bergama’yı hak etmiyor. En azından hak edecek bir çaba harcamıyor.

İBB Başkanı Sayın Aziz Kocaoğlu, tarım alanlarına serdiği cürufların üzerine döktüğü asfaltları kendince yeterli görebilir. Ama Bakırçay ahalisi asfaltlama gibi asli hizmetleri yeterli görmüyor.

Toparlamak gerekirse...

‘Hayır’la yad olan İzmir, ‘gelişimi’ elinin tersiyle itelerken, Bakırçay bölgesinin de gelişimine engel olmamalı…

İzmir’in çeşitliliği ile öne çıkan Bakırçay bölgesi, yeni Türkiye’nin yükselen yıldızı Manisa ile birleştirilmeli.

Güçlü Türkiye’nin batıya açılan kapısı da, tıpkı Osmanlı döneminde olduğu gibi güçlü olmalı.

Birilerinin bana küfür ettiğini şimdiden duyar gibiyim.

Neden kızıyorsunuz ki?

CHP’li bir milletvekilinin İzmir’in Türkiye’den ayrılması gerektiğini savunması zorunuza gitmiyor da, benim Manisa’ya bağlanalım önerim mi sizi rahatsız ediyor?

Velhasılıkelam bana bu satırları yazdıranlar utansın!

YORUMLAR

  • 0 Yorum