HASAN ESER

HASAN ESER

mahalligundem.com Genel Yayın Yönetmeni

Gelmekte olanın gelememe ihtimalini de hiç düşündünüz mü?

08 Aralık 2022 - 14:15

Bütün konuşmalar, düşünceler ve planlar AK Parti’nin iktidardan düşeceği; Recep Tayyip Erdoğan devrinin sona ereceği üzerine yapılıyor:

  • Millet İttifakı’nın 2023’teki Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu mu, Ekrem İmamoğlu mu, yoksa Mansur Yavaş mı olmalı?
  • Kılıçdaroğlu’ndan olmaz! İmamoğlu’ndan hiç olmaz. Mansur Yavaş neden olmasın…
  • Kemal Kılıçdaroğlu seçilebilir mi ki…
  • Ekrem İmamoğlu; sembolik bir Cumhurbaşkanlığını kabul etmez-ki başımıza 2’nci Erdoğan olabilir-
  • Mansur Yavaş, en doğru isim gibi görünüyor ama beyefendi bir kişiliğe sahip olması, siyasi zayıflık göstergesi olarak algılanır mı?
  • Masadaki 6+1’in akıbeti ne olacak, nasıl konumlandırılacak?
  • Meral Akşener’in “Başbakanlık” hedefi nasıl gerçekleşecek?
  • Kabinedeki bakanlık dağıtımı nasıl olacak? (6+1’e İçişleri Bakanlığı ile Millî Savunma Bakanlığını verecek değiller herhalde!)


Doğmamış çocuğa don biçilmezmiş, ama gel de anlat bunu Millet İttifakı cenahına.

Kaldı ki Millet İttifakı için 2023 Genel Seçimleri nasıl olsa çantada keklik(!).

Erdoğan iktidarının sona ereceği de yüzde bir milyon garanti(!).

Sloganları da var: Geliyor gelmekte olan!

Dahası, popülist açıklamalar yaparak kamuoyuna “Bu iş bitti, artık biz geliyoruz” algısını yerleştirmeye çalışanlar da var.

Bu yönde, CHP saflarından öne çıkan iki önemli isim var.

Biri, olası CHP iktidarında Tarım ya da Dışişleri Bakanlığı görevine yakıştırılan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer.

Diğeri de CHP’nin müstakbel Genel Başkanı olarak tanımlanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu.

İkisi de kallavi laflar ediyor.

Örneklemek gerekirse…

Tunç Soyer, “Bizi birbirimizden ayrıştırmaya çalışıyorlar, kutuplaştırıyorlar, emeğimizi çalıyorlar. Bu hikâyeyi bu sefer değiştireceğiz. Hep beraber daha güzel bir memleketi kuracağız” şeklinde açıklamalar yaparken…

2023 seçimlerinin Türkiye için bir dönüm noktası olacağını söyleyen Ekrem Abileri de “… Tüm dünyaya ilham kaynağı olacak bir sonucu ve demokrasi şölenini birlikte kutlayacağız” diye konuşuyor.

Yeri gelmişken…

2019 Mahalli İdareler Seçimlerini kaybetmenin AK Parti’ye gerçekten yaradığını düşünüyorum.  Öyle ki AK Parti (tabir yerindeyse) kıran kırana siyaset yapıyor İstanbul’da.

Gerçek birer dava adamı olan AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ile
Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu’nun İstanbul’da başını çektiği yerel muhalefet, adeta ses getiriyor.

Her iki ismin de konuk olduğu TV programlarını her daim ilgiyle takip ediyorum. Basında yer alan haberler nezdinde, İstanbul’a dair kafamda oluşan birçok soruya, bu iki isim sayesinde yanıt buluyor ve ikna oluyorum.

Şunu söylemek istiyorum: Ekrem İmamoğlu’nun yukarıda bahsettiğim o açıklamalarına, gereken yanıt misliyle veriliyor.

Amma velakin İzmir için aynı şeyleri söylemek mümkün değil.

İzmir’in İstanbul’dan aşağı kalan yanı nedir?

Türkiye’nin 3 büyük ilinden biri, İzmir’den bahsediyoruz nihayetinde.

Osman Nuri Kabaktepe ile Mehmet Tevfik Göksu’nun o etkili siyaseti niçin İzmir’de de yapılmıyor?

AK Parti’nin İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli de niçin Kabaktepe ve Göksu gibi ulusal haber kanallarına konuk olup CHP’nin İzmir’deki yerel iktidarını topa tutmuyor?

Yoksa İzmir Büyükşehir’de ve ilçe belediyelerinde eleştirilecek hiç mi konu yok?

İzmir’de her şey yolunda ve yeterince şeffaf mı?

Sosyal medyadan süslü paylaşımlar yaparak siyaset olmaz, olursa da etkili olmaz!

MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin de olmasa, İzmir’deki CHP’li belediyeler muhalefet yüzü görmeyecekler.

MHP’li Şahin, CHP’nin İzmir’deki yerel iktidarınla neredeyse tek başına mücadele ediyor. Kimsenin söylemediğini ve/veya söyleyemediklerini söylüyor.


İzmir’de hangi AK Partili tanışıma “Niçin şiddetli muhalefet yapmıyorsunuz?” diye sorsam, aynı cevabı alıyorum: Bilmediğiniz şeyler var!

Neyi bilmediğimizi bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey var ki, yıllarca “İzmir, zaten CHP’nin kalesi…” masalına sığınanlar sayesinde, AK Parti 2019’da kendi kalelerini de kaybetti.
Demem o ki, Tunç Soyer çıkıp konuşuyor ama İzmir’de Recep Tayyip Erdoğan’ı temsil edenler nedense gıkını çıkarmıyor.

Geri gelelim asıl konumuza…

İktidar hülyasına kendini epeyce kaptıran ve “Ne yaparız da iktidara geliriz?” diyerek 2023’ün öncesini konuşmak yerine, sanki iktidara gelmeleri kontur garantiymiş gibi, sürekli 2023’ün sonrasını konuşan CHP’lilere aslında şunu sormak lazım:

Ya bu defa da kazanamazsanız ne olacak?

Evet, ülkemizdeki ekonomik sıkıntılardan dolayı ibrenin Millet İttifakı’ndan yana olduğu tezi kabul edilebilir, ama ilk defa böylesine büyük bir avantaj yakalamışken, muhalefetin bir kez daha kaybetmesinin ne anlama geleceğini ve hangi sonuçlara sebep olacağını da iyi hesap etmek de gerekir, öyle değil mi?

Demem o ki…

Bu sefer de kaybedildiğinde; “Milletvekili sayısını artıran tek parti CHP’dir” şeklinde polyanavari açıklamalar bu defa sökmeyebilir.

O andan itibaren “Surda gedik açtık, yolu yarıladık, biraz daha sabredin, bir dahaki seçime biz geliyoruz…” kabilinden açıklamaları da kimseye yutturamazsınız.

Daha net ifade edelim: Bu defa olası bir yenilginin hesabını CHP seçmenine asla veremezsiniz!

“Yandı gülüm keten helva” misali, neler olur neler...

Misal, İzmir özelinde söylüyorum: CHP Genel Merkezi’nden atanmayı başardığı takdirde, belediye başkanlığını da aynı anda garantileyen ve sürekli genel siyaset rüzgarını ardına alarak seçilen bazı belediye başkanları da oturdukları o koltukları bir daha anca rüyalarında görebilir. 

Günün sözü: Ben lafımı ortaya kodum. Beğenen alır gider, beğenmeyen bırakır gaçar. İmza: Bir zamanların meşhur TV disizi Avrupa Yakası’nın Dilber Halası.

HASAN ESER / MAHALLİ GÜNDEM.COM 

YORUMLAR

  • 0 Yorum