HASAN ESER

HASAN ESER

mahalligundem.com Genel Yayın Yönetmeni

Gazete yazısı niçin ya da kimin için yazılır?

01 Ekim 2016 - 02:15

Hasan Eser /  01 Ekim 2016 -  Üzerinize afiyet biraz hastayım’ diyorum…

Daha fazla ihmal etmeden bir doktora görünmelisin demek yerine; “Şu ilacı almalısın, iki güne kalmaz turp gibi olursun tavsiyesinde bulunuyor. 

-‘Otomobilimin radyatörüne bağlı su haznesi sürekli su eksiltiyor diyorum…

Daha ciddi bir arızaya neden olmadan derhal servisine götürmelisin” demek yerine; “İçine biraz pul biber at ‘şıp’ diye keser” diye akıl veriyor. 

Örnekler çoğaltılabilir. 

Yani bizim ülkemizde; herkes doktor, herkes usta, herkes her konuda Ordinaryüs Profesör. 

Geçenlerde yine bir dost meclisinde sohbet ederken, konu gazetelerden açıldı.

Biri de şöyle dedi: Gazeteleri birbirinden gereksiz haberler ile dolduruyorlar. Ben çoğu haberi okumuyorum bile” 

Ahmet Hakan’ın deyimiyle; Hay bin kunduz!

Vatandaş ister okusun, ister okumasın!

Ama şu bilinmelidir ki, gazetelerin yegâne amacı insanları olaylardan haberdar etmek ya da herkese haber okutmak değildir. 

Gazeteler, belki de ‘kutsal’ diyebileceğimiz bir misyona sahiptir. 

Öyle ki,  güncel bakış açısıyla görünmeyen, ama insanlığa hizmet adına son derece önemli olan ‘tarihe not düşme’ gibi bir vasfa sahiptir gazeteler. 

Günümüz tarihçilerinin bilgi kaynağı da, ele aldıkları döneme ait gazetelerdir. Özellikle de mahalli olanlar. 

Tarihçi-yazar Mustafa Armağan’ın 'Öncesi ve Sonrasıyla Tek Parti Devri' adlı kitabında paylaştığı şu anekdot kayda değerdir: 

Gazetelerin bir özelliği de, bilgi ve haberleri daha sonraki bakış açısına göre değil, o anın atmosferine göre yansıtmış olmalarıdır. 

Belgeler bile sonradan düzenlenebilirken, gazeteler basıldıkları anda TARİHİN BİR PARÇASI olurlar. 

Tabii George Orwell'ın ‘1984’ adlı bilim kurgu romanında görüldüğü gibi yeni tarih anlayışına göre eski gazeteler imha edilip yeniden basılmıyorsa! 

HAVAYA SUYA DEĞİL KAĞIDA YAZIN! 

1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi, Osmanlı İmparatorluğunu fiilen bitirir. 

Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın başında olduğu Yıldırım Orduları ve 7. Ordu dağıtılır. 

Gazi Mustafa Kemal Paşa, Suriye’den İstanbul’a gelir. 

Ülkenin içinde bulunduğu konumdan rahatsızdır. 

Bunun içindir ki,  yazma gereğini hisseder ve kenara ayırdığı tüm birikimiyle gazete çıkarır. Çünkü gazete insanlara ulaşmanın en etkili yoludur.

Ayrıca… 

Atatürk’ün ‘Minber’ Gazetesi’nde kaleme aldığı yazılar günümüze ulaşabilmiştir. 

Bu şu demektir: 

İki dudağın arasından çıkan sözler uçup gidebilir. Fakat kâğıda yazılan kalıcıdır. 

Günümüzde de sosyal medya üzerinden yazılanlar ya da olası bir ‘tık’ ile silinmeye mahkûm olan haber portalları her daim yok olmaya adaydır. 

Dolayısıyla gazete önemlidir. Eğer geleceğe mektup yazmak istiyorsanız; havaya suya değil, gazeteye yazın ya da yazdırın. 

BEN DEMİŞTİM… 

Geçtiğimiz gün Yeni Asır Gazetesi’nden Zafer Şahin paylaşmış sosyal medya hesabından…

25 Eylül 1934 tarihli Akşam Gazetesi’ne ait tarihi bir haber kupürü…

‘2000 Yılında Dünya Nasıl Olacak?’ başlığı altında kaleme alınmış bu haberde, sevgili Zafer Şahin’in de dediği gibi: 82 yıl önceden bugünün nasıl olacağı büyük bir isabetle tahmin edilmiş. 

Şimdi soruyorum: yazıyı kaleme alan kuvvetle muhtemel şuan aramızda değildir. Biz yine de yaşadığını kabul edelim. Yazıyı yazan da gazeteye yazmış olmasın da, hani birkaç dost meclisinde söylemiş olsun bu öngörüsünü…

Ve şimdi o kişi çıkıp desin ki, Ben bugünlerin böyle olacağını taa 1934’lerde söylemiştim.’ 

Peki, buna kim inanır? 

Hatta bunu söyleyene, Hadi canım siz de, kâhin misiniz ki neredeyse bir asır öncesinden bu kadar öngörüye nasıl sahipsiniz bile diyebilirsiniz, öyle değil mi?

Velhasıl-ı kelam, gazete, dergi, kitap vs gibi yayınlar belge niteliği taşır. 

Yineliyorum: resmi niteliği olan kâğıda yazmak, tarihe not düşmektir. 

ÖMÜR BOYU PEŞİNİZE DÜŞECEK BİR HAYALETİNİZ OLSUN İSTER MİSİNİZ? 

Türkiye’de ‘gazete’ önemlidir. Ki dördüncü güç olduğu söylenir. 

Kaldı ki 2002 yılına kadar birinci güç olduğuna inananlardanım. 

Zira 2002'den önce hükümetlerin devrilmesine ve yeni hükümetlerin kurulmasına çok büyük ölçüde etki eden nice gazeteler oldu ülkemizde… 

Yine yakın ve uzak tarihimizde darbelere zemin hazırlamak adına, darbecilere hizmet eden gazeteler de oldu. 

Bunun son örneği de 15 temmuz kanlı darbe kalkışmasının ardından kapatılan fetÖCÜ’lerin yayın organı Zaman Gazetesi… 

Evet, terör örgütünün yayınlarını yapan bu ve buna benzer gazeteler kapatıldı. Ancak, yazılan her bir satır arşivde duruyor. 

Yaptığı haberle, yazdığı köşe yazısı ile kimin kime hizmet ettiği, neyi amaçladığı arşiv sayılarda belgeli…

Ha yeri gelmişken belirteyim: 17-25 Aralık sonrasında yazılıp çizilenlerin tamamı incelenecektir, incelenmesi gerekir. 

Demem o ki, gazeteye yazmak iyidir. 

Ama… Yazdığınız her bir satır da sorumluluğunuz altındadır. 

Sizin laf olsun diye söylediğinizi ya da yazdığınızı bir gün olur önünüze koyarlar ki, işte o zaman cevap vermekte zorlanabilirsiniz. 

‘Aman!’ diyeyim gazeteye yazmak, haberlere konu olmak keyiflidir, ama bir o kadarda bağlayıcıdır.

Öyle ki küçücük bir gazete kupürü lanet bir hayalet gibi ömrünüzün sonuna kadar peşinizi bırakmayabilir. 

FACEBOOK, TWİTTER GİBİ MODERN YAYIN ORGANLARI VARKEN... 

Yazılarımı sürekli takip eden okurlarım doğma büyüme Foçalı olduğumu bilirler. 

Memleketim Foça’da dönem dönem birkaç sayılık yerel gazete girişimleri olsa da,  Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne geneli kapsayan bir yerel gazetesi olmamıştır. (Bu konuda Aliağa’nın çok şanslı olduğunu düşünüyorum) 

Ancak…  Foça'da, Alfapress Medya’nın sponsorluğunda yaklaşık 10 yıl boyunca çıkardığım ‘Ege Hâkimiyet Gazetesi’ Foça’nın gelmiş geçmiş tek düzenli çıkan gazetesidir. 

Hülasa,  “Foça’yı batıran adam” olarak eleştirilen CHP’li Belediye Başkanı Gökhan Demirağ’ın ilk iki dönemi ‘Hâkimiyet’ sayesinde kayıt altına girmiştir. 

Bu bağlamda, gelecek nesillerin Foça’yı yıllarca nasıl birinin yönettiğini Hâkimiyet arşivlerinden çıkarıp öğrenecek olması beni çok mutlu etmektedir. 

Dolayısıyla gazeteler sadece ülke için değil, küçük bir kasaba için de önemlidir. 

Buradan çıkaracağımız sonuç şudur ki,  Facebook, Twitter gibi modern yayın organları varken, bizim ne işimiz olur gazete ile dememek gerekir. 

Her sorumlu vatandaş,  her gün bir tane ulusal gazete satın almalı ve  yaşadığı kentte yayın yapan mahalli ve bölgesel gazetelere de destek olmalıdır.

Çünkü yaşadığınız kent adına yayınlanan her bir gazete o kentin belleğidir. 

Günün sözü: Basın, milletin müşterek sesidir. (Mustafa Kemal Atatürk) 

YORUMLAR

  • 0 Yorum