HASAN ESER

HASAN ESER

mahalligundem.com Genel Yayın Yönetmeni

Foça'da zulüm 1984'te başladı!

20 Kasım 2020 - 14:11

'Zulüm' derken, çekimleri Foça'da yapılan ve 1984'te vizyona giren Orhan Gencebay'ın Zulüm adlı filminden bahsetmiyorum. 

'Zulüm' ile neyi kastettiğimi okudukça anlayacaksınız! 

11-14 Eylül 2014 tarihleri arasında,  Foça Belediyesi tarafından düzenlenen ‘9. Uluslararası Foça Kültür, Sanat ve Balıkçılık Festivali'nde… 

Festival etkinlikleri  kapsamında düzenlenen ‘Foça ve Tarih’ konulu bir panele dinleyici olarak katılmıştım. 

Foça Kazı Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ömer Özyiğit de panelin konuşmacısıydı. 

O dönemde, Foça Kalesi UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer almıştı. 

Foça halkı heyecanlıydı ve herkes birbirine aynı soruyu soruyordu:

Acaba kalıcı listeye de girebilir miyiz?

Doğal olarak, cevabı aranan o soruya en sağlıklı yanıtı verecek olan kişi de Sayın Özyiğit’ten başkası değildi. 

Öyle ki, Ömer Hoca da panelde konuşmasını Geçici ve Kalıcı Liste çerçevesine oturtmuştu. 

Uzun uzun anlattı Hoca…

Derken, panelde söz alan dinleyicilerden biri, deyim yerindeyse ‘kitabın ortasından’ sordu: “Sayın Hocam, biz kalıcı listeye girebilir miyiz, giremez miyiz?” 

Ömer Hoca “Bakınız!” dedi ve ekledi:

Kentinizde istediğiniz kadar tarihi değeri olan eserler olsun. 

Bu eserlerin her biri de birbirinden kıymetli olsun! 

Eğer kentin günümüz/modern yapısı, kentin tarihi siluetiyle bütünlük göstermiyorsa, o kentteki eserlerin UNESCO’nun Kalıcı Listesi’nde yer alması çok zor bir ihtimal…” 

Ömer Hoca’nın bu ifadeleri sonrasında kısa bir süre sessizlik oldu; öyle sanıyorum ki, dinleyenlerin tamamı mesajı almıştı. 

Tabii… Ömer Hoca’yı daha önce defalarca eleştiren bir kalem olarak, ben de payıma düşeni almış ve kendi kendime şöyle demiştim: “Hoca’yı çok yanlış tanımışım…” 

Ömer Hoca o gün çok naif bir üslupla sanırım şöyle demek istemişti: Foça, bu haliyle o listeye girmeyi hak etmiyor!

Nitekim öyle de oldu. Ömer Hoca haklı çıktı! Foça’nın UNESCO hayalinin suya düşmesi çok da uzun sürmedi. 

Konumuza paralel olarak devam edelim… 

Farklı medeniyetlerin asırlarca yaşadığı Foça’nın tarihle olan bağını zedeleyenlerden biri de Foça eski Belediye Başkanımız Gökhan Demirağ’dır. 

“Neden zedelemiş olsun ki?” sorusuna yanıt vermek gerekirse… 

Konuyla ilgili uzun zaman önce yazdıklarımı tekrar hatırlatmakta fayda olacağına inanıyorum!

Evet, eski bir yazımda aynen şöyle demişim: 

“Tarihi bir konak/köşk hayal ediniz. İçinde çiniler, seramikler, ahşap oymalar, mermer motifler...

Çağırın ustaları ne varsa sıyırın, söküp atın, temizleyin. Sonra da kartonpiyer ustalarına alçı malzemeden yeni motifler yaptırın…

Sizce oldu mu?

Olmadı değil mi?

Peki, biz 5 bin yıllık tarihi olan Foça gibi bir kentin caddelerini ‘sevgi yolu’ adı altında yapılan modernizasyonla niçin katlettik?

Foça sokaklarına döşediğimiz karo taşlarla Foça’yı Karşıyaka Çarşısı’nın devamı niteliğine taşıdık.

Niçin Foça’nın o otantik havasını bozduk?

Niçin Foça’yı betonla kapladık?

Foça’yı özgün kılan her şeyin içine ettik!

Tabii cennetlerinde yaşayan emeklilerimiz için sorun yok,

Onlar için önemli olan cadde ve sokaklarda rahat rahat yürüyebilmeleri…

Yoksa Foça’nın tarihi dokusu yok edilmiş, onlara ne!

Turizmde gelişmeyi hedefleyen belediyeler, kentlerini imitasyon çalışmalarla eskitmeye çalışırken, biz, 5 bin yıllık tarihi olan kentimizi kendi elimizle modernize ettik, bunu yapan belediyeyi de ayakta alkışladık.

Ve şimdi birbirimize soruyoruz: Gelir düzeyi yüksek insanlar niçin Foça’yı tercih etmiyor?”

Gelelim sadede… 

2019 Mahalli İdareler Seçimleri öncesinde, CHP’nin Foça Belediye Başkan Adayı olan kişi, basına verdiği bir beyanatta; ne pahasına olursa olsun, Foça’yı koruyacağına dair bir söz vermişti Foça halkına!

Ulusal ve yerel medyanın “Foça’nın Muhafızı Olacağım’ başlığıyla gördüğü o beyanatta, Foça'nın bir huzur kenti olduğunu, kentin tarihi zenginliklerini, muhteşem doğasını, özgünlüğünü ve karakteristik özelliklerini korumak için yola çıktığını söyleyen mevcut Belediye Başkanımız, “Söz veriyorum; Foça'nın muhafızı olacağım" açıklamasında bulunmuştu. 

Başkan Bey’in bu sözlerine itimat edenler, oyunu da gönül rahatlığıyla verdi kendisine. 

Fakat o da ne! 

Biz, Gökhan Demirağ’ı Foça’nın tarihi dokusunu zedelemekle itham ederken, Foça’ya daha da acımasız davranan birileri daha çıktı karşımıza. 

Evet, Demirağ, Foça’nın tarihi dokusunu değiştirmişti, ama bunu kısmen de olsa, aslına sadık kalarak yapmıştı. 

Daha açık ifade edeyim, Foça’nın ana caddesini modernize eden Demirağ, tarihten günümüze ulaşan Arnavut kaldırım taşlarını tamamen söküp atmamıştı. 

Ömer Hoca’nın (yukarında) modernizasyonun nasıl olması gerektiğini tarif ettiği gibi, Gökhan Demirağ da modern kaldırım taşları ile eski taşları bütünleştiren bir çalışmaya imza atmıştı. 

Fakat an itibariyle bahse konu caddede kepçeler çalışıyor. 

Konuyu haberleştirip ‘Foça’daki Karataş Efsanesine Kepçe’ başlığıyla sayfalarına taşıyan ulusal bir gazetede şöyle yazıyor: “Foça’da halkın dilden dile anlattığı Karataş Efsanesi bitiyor! Foça Belediyesi, 19. Yüzyılda yapılan kara taşları Koruma Kurulu izni olmadan söküyor. Vatandaşlar tarihi taşların sökülmesine tepki gösteriyor” 

Vallahi ne yalan söyleyeyim; bendeniz, Mahmut Limnili'nin  haricinde duruma tepki gösteren birine henüz rastlamış değilim! 

Nasrettin Hoca’nın Timur’la olan hikayesinde olduğu gibi, Foça'da herkesin mevcut durumdan memnun olduğunu söyleyebiliriz. 

Ha! Vaziyet bu yöndeyken, eğer Foça Belediyesi bugün CHP’de değil de AK Parti ya da MHP’de olsaydı, Belediye Başkanı’nın çekeceği vardı. 

Misal, çok sevdiğim, fikirlerine her daim itibar ettiğim CHP’li Foça Belediye Meclis Üyesi Mimar Ercüment Kuyumcu abim, o kepçenin önüne yatar, o kepçe oradan gitmeden bir daha da kalkmazdı. 

“Foça’yı şöyle seviyoruz böyle seviyoruz” diyerek sürekli korumacılıktan bahsedenler de Demokrasi Meydanı’nda toplanıp Foça Belediyesini protesto etmekten imtina etmezlerdi.

Belki yine “Yaptıklarını yıkıyorlar Mustafa Kemal…” diye bağırırlardı. (Ne alaka!) 

Foça’nın tarihine ilgi duyan birkaç isimle konuştum, ne deseler beğenirsiniz!

Aynen aktarıyorum: “Yapılan işin ne kadar faydalı olup olmadığına bakmak gerekir”

Bence de öyle! 

Örneğin, o tarihi taşlar sebebiyle hanımlar topuklu ayakkabı giyemiyordu Foça’da!

Öte yandan emekli vatandaşlarımız da pazar arabalarını çekmekte çok zorlanıyorlardı. 

Ha bir de taşların arasına biriken pislikleri temizlemek çok zor oluyordu!

Böylelikle Foça’nın en büyük sorunlarından biri de çözülmüş oldu(!). 

Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir-ki Foça’da ANAP dönemi de dahil olmak üzere 35 yıldır biz de layık olduğumuz şekilde yönetilmeye devam ediyoruz. 

Günün sözü: Az gelişmiş demokrasilerde vaatler yalnızca onlara inananları bağlar, vaatleri yapanları değil.

ÖNEMLİ NOT:

Saygıdeğer abim, kadim dostum Mahmut Limnili, Foça'nın sorunlarına kayıtsız kalmıyor.

Foça'yla ilgili dikkati çeken paylaşımlar yapıyor sosyal medyada.

Foça'ya olan duyarlılığından dolayı kendisine, Foçalı bir vatandaş olarak teşekkür ediyor ve 16.11. 2020 tarihli paylaşımını da kendisinin affına sığınarak  bugünkü yazıma not düşmek istiyorum!




Mahmut Limnili'nin bu paylaşımına eşi Canan Limnili'de öyle güzel bir yorum yapmış ki, paylaşmadan geçemeyeceğim... 

Canan Limnili şöyle diyor yorumunda: 

Sayın Foça Belediyesi yetkilileri daha güzelini yapacağınıza şüphemiz yok.

En değerli taşlarla yapsanız basmaya kıyamasak, görmeye doyamasak...

Ama ne çare bir tarih elden gidiyor mu ?

Evet gidiyor...

Bir daha yerine koyamayacağız.

Ben bu yolda genç kızlığa geçişte topuklu ayakkabı ile ilk denemelerimi yaptım, defalarca ayağım takıldı, bazen de düştüm.

Şikayet hiç etmedim.

Çünkü bu yol benim geçmişimdi

.Öyle de kalmasını istiyorum.

Sizler elimizde kalan bu kısacık yolu değiştirirseniz Menemen Sevgi Caddesinden ne farkımız kalacak.

"Bırakın Foçamız’ın bu tarihi yolu kalsın, bu tarihi kasaba ambiansı yok olmasın.

İnsanlar bunları hissedebilmek için köy köy geziyorlar.Foça taş evleri, arnavut kaldırımlı yolları ile anılsın.

Karataş efsanesi nedir diye sorulduğunda yolumuzu gösterelim.

Siren kayalıklarını sorduklarında Orak Adası’nı işaret edelim.

Bu yolda elden giderse Foça’nın simgesi olarak merkezde gösterebileceğimiz tek şey 20 yıl önce açılan meşhur dondurmacımız kalacak.

Ben bugün o kepçeyi görüp ne olacak diye sorduktan sonra gözlerim dolarak 176 Kültür Bakanlığı ihbar hattını aradım.

İnşallah yolumuzu bize bırakırsınız.

Çünkü yolun iki yanında zaten düz bir yol var .Esnaflar 50 cm geri çekilsinler zorlananlara yol açılsın."

Kaleminize, yüreğinize sağlık Sayın Canan Limnili. 

HASAN ESER / MAHALLİ GÜNDEM.COM 

YORUMLAR

  • 0 Yorum