HASAN ESER

HASAN ESER

mahalligundem.com Genel Yayın Yönetmeni

Abdullah Gül'ü ikna edebilecek tek güç:

05 Ocak 2018 - 01:54

Türkiye günlerdir 11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün KHK çıkışını konuşuyor.

Şaşıranlar, hayrete düşenler, donup kalanlar ve kraldan çok kralcı bir yaklaşımla tepki gösterenler var.  

Açıkçası benim en çok ilgimi çeken; Reis'in sert çıkışıyla birlikte (vurun abalıya misali )  Abdullah Gül'ü adeta topa tutan bazı siyasiler ve gazeteciler oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce başka bir konuda benzer bir tartışmayı şöyle noktalamıştı: "Kimse benim adıma racon kesmesin, racon kesilecekse ben keserim." 

Yine yakın zamanda vuku bulan "Seçim ittifakı" tartışmasını da şu sözlerle bitirmişti: ''Her önüne gelenin bu konuda konuşmaması lazım. Benim partim de buna dahildir. Partimin içerisinde de zaman zaman bazıları çıkıyor, bu meseleye dair konuşuyor. Size ne kardeşim? Siz niye konuşuyorsunuz? Bu konuda kimlerin konuşacağı bellidir. Bu sürece limon sıkma gibi bir yanlışı hiç kimse yapmamalı."

Sayın Erdoğan, belki de uyarmaktan bıktı ama birileri her şeye maydanoz olmaktan bıkmadı.

Öncelikle... 

Sayın Erdoğan'a saygısızlık yapıldı mı, cumhurbaşkanlığı makamının kutsiyetine ve saygınlığına işaret ediliyor. 

Ama diğer taraftan da o koltukta bir dönem oturmuş eski cumhurbaşkanımız için söylenmedik laf bırakılmıyor. 

Bu ülkede Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık ve  Cumhurbaşkanlığı gibi birbirinden önemli  görevlerde bulunmuş Abdullah Gül, çıkıp fikrini söylemiş, gündeme dair bir meseleyi yorumlamış!..

Allah aşkına  bunda bu kadar büyütecek ne var?

Keşke bir önceki cumhurbaşkanı sayın Ahmet Necdet Sezer de ara ara çıkıp fikrini beyan etse!..

Eski bir cumhurbaşkanının konuşamadığı bir ülkede başka biri konuşabilir mi?

Sayın Erdoğan'ın sayın Gül'e olan tepkisini kabul edebilirim-ki o tepki aile içinde yapılması gereken bir eleştirinin uluorta yapılmış olmasından kaynaklı-

Dava arkadaşı olan her iki tarafın da haklı sebepleri olabilir.

Fakat yangına körükle gitmemesi gereken AK Partililer olmalıdır. 

Erdoğan düşmanları, Abdullah Gül'ü  gaza getirip aday çıkarmak için her türlü numarayı çekerken...

Sayın Gül'ü tahrik edecek düzeyde söylemlerde bulunmak, karşıt cenahın değirmenine su taşımaktır.

Hem kayıkçı kavgası yapmadıkları, kimin gerçek dost  olup-olmadığını test etmedikleri ne malum!..

Öyle ki, bugün Erdoğan için bir kalemde Gül'ü karşısına alanlar, yarın öbür gün Erdoğan'ı da bir başkasına değişmekten imtina ederler mi?

Ha! sayın Erdoğan ile sayın Gül arasında uyumsuzluk/fikir ayrılığı yok mu?

Elbette var! Hatta "günaydın" diyorum; 2007 yılından beri var!

Demem o ki, sayın Gül'ün rahatsızlığı yeni değil.

Bu noktada... 

Sayın Gül'ün uzun yıllar  başdanışmanlığını yapan Ahmet Sever'in kaleme aldığı "Abdullah Gül'le 12 Yıl" kitabını okursanız, ancak o zaman büyük resmi görebilirsiniz.

Öte yandan...

Ben her halükarda Abdullah Gül'ün 2019'da aday olacağına ihtimal vermiyorum.

Fakat birileri gibi sayın Gül'ün sağlamcı/korkak bir siyasetçi olduğunu da düşünmüyorum.

Fazilet Partisi'nde Necmettin Erbakan gibi kurucu ve güçlü bir lidere bayrak açma cesaretini gösterip yenilikçi hareketin başını çeken bir ismi, korkaklıkla itham etmek  büyük haksızlık sayılmaz mı?

Sayın Erdoğan da yol arkadaşını herkesten çok daha iyi tanıdığı için olsa gerek, temkinli davranıyor.

Sayın Erdoğan,  belki de sayın Gül'ün gerçekten aday olabileceğinden şüphe ederek;  bunun sağlamasını yapmak ve olası bir düşünceyi önceden deşifre etmek adına da sayın Gül'e bilinçli olarak yüklenmiş olamaz mı?

Nitekim asıl mesele sayın Gül'ün mezkur konuya getirdiği eleştiri olamaz! Ama o eleştiri bardağı taşıran son damla olmuş olabilir.

Dolayısıyla...

"İktidar gölge kabul etmez" sözü burada bir kez daha tecelli buluyor.

Ne var ki,  Abdullah Gül de siyasi varlığını konsolide etmek adına zaman zaman sıra dışı çıkışlar yapmak zorunda kalıyor olabilir. 

Çünkü Recep Tayyip Erdoğan'a oy verenler; Abdullah Gül'ü  AK Parti hareketinin sigortası olarak görüyor.

Son olarak...

Merhum cumhurbaşkanlarımızdan Süleyman Demirel'in “Cumhurbaşkanlığı makamı öyle her faninin elinin tersiyle itebileceği bir makam değildir” sözüne atıfta bulunarak Abdullah Gül'ün mutlaka aday olmak isteyeceğini savunanlar var.

Doğru! Ama Süleyman Demirel'in  bu sözü o makamı hayal edip de, o hayali gerçekleştirmeyenler için geçerli  değil midir?  Zira, sayın Gül o şerefe nail olmuş bir isimdir.

Sözün özü: Sayın Erdoğan'ın  sayın Gül'e karşı tepkisini düz mantıkla değerlendirmek;  yanılgılara neden olabilir. Özellikle AK Parti saflarında siyaset yapanların bu yönde tarafsız kalmalarının siyasi ikballeri açısından büyük önem arz ettiğinin altını çizmek isterim. 

Not: Sayın Ahmet Sever'in kitabından edindiğim intibaya göre;  Recep Tayyip Erdoğan'a karşı rakip olması noktasında;  Abdullah Gül'ü  ikna edebilecek tek gücün Hayrunnisa Gül  hanımefendi olduğuna kanaat getirdiğimi söylemeden geçemeyeceğim. 

YORUMLAR

  • 0 Yorum