Yeniden Değil, Yenilen Büyük Amerika

KADİR DENK

Dünyanın en güçlü ekonomisine sahip Amerika, daha iki ay öncesine kadar tüm zamanların en düşük işsizlik oranına ulaşmıştı.   

Faizlerin düşüklüğü, yatırımların artması,insanların alım güçlerinin iyi olması sebebiyle sokaklarda son model arabalarcirit atıyordu.  

Ev satışlarındaki büyük artış, toplumsal zenginliğin en somut göstergesiydi.  

Özetle, refah düzeyi yüksek ve en yaşanılası bir ülkeydi Amerika. 

Fakat sahte de olsa cennette yaşamanın bir karşılığı olmalıydı. 

Bunun nedenledir ki, Başkan Donald Trump için 2'nci dönem çantada keklikti.

Fakat o da ne! 

Koltuğunu sağlamlaştırdığına inanan Trump için her şey tatlı bir rüya gibi sona erdi. Hem de bir anda! 

Çin'in Hubei eyaletine bağlı Wuhan şehrinden dağılan bir virüs, bütün dünyayı esir aldı.

Devletlerin/yönetimlerin başına adeta kâbus gibi çöken Covid-19 sadece kurulu düzenleri değil, geleceğe dair hesapları da altüst etti. 

Devletler arasında ne bağlılık kaldı ne de birlik...

Karayip korsanları gibi, birbirlerinin uçaklarınıniçindeki sağlık malzemelerine el koymaya başladılar.

Geri gelelim, kendi deyimiyle, Trump'ın Yeniden Büyük Amerika'sına... 

Düşünebiliyor musunuz, daha bir ay öncesine kadar tek basamaklı sayılarda seyreden Amerika’nın işsizlik oranı, şimdilerde (kesin olmayan sonuçlara göre) yüzde 25'inüzerinde...

Yerel yönetimler, direksiyon hakimiyetini kaybetmek üzereler. 

Bir örnek vereyim, yaşadığım ve zengin​ ​eyaletlerden biri olan Maryland, yıllık bütçesi Türkiye bütçesinin 3 katı olmasına rağmen zorlanıyor ve burada hayat durmuş durumda.  

Salgın sürecini en katı kurallarla geçiren eyaletlerden Maryland, Vali Larry Hogan tarafından süper yönetilmesine​ ​rağmen ​zorlanıyor. ​

Maryland gibi gelir düzeyi yüksek eyaletler buz dağının görünen yüzü.

Bir de insan kayıplarının çığ gibi büyüdüğü varoş eyaletler var. Bu eyaletler fakir olmanın bedelini canlarıyla ödediler. Çünkü virüsün zengin-fakir ayırt etmediğini algılayamayanlar, ilk başlarda bu eyaletlerde insanların sokağa çıkıp-çıkmamasını dikkate almadılar. 

​Sonuç olarak, Amerika'daki vefat sayısı ​64 bin kişiye ulaştı. 

Sağlık​ ​ücretlerinin pahalılığı, sigortasız oranının yüksek olması ve yeterli sayıda hastane olmaması sebebiyle, kayıplar daha da artmaya devam ediyor.

Haliyle, Başkan Trump da bu gidişattan hiç ama hiç memnun değil.

Süreci yönetemeyen ve ‘başarısız’ olarak kabul edilen Trump için tehlike çanları çalıyor.

2’nci dönemin riske girdiğini gören Trump, tekrardan bütün işyerlerini açmak istiyor ve kendi taraftarlarının eyaletlere baskı yapmalarını destekliyor.         

Bilindiği üzere, Michigan eyaletindeki Trump yanlısı karantina karşıtları silahlandılar ve Eyalet Meclis Binasını basarak Genel Kurula girmeye çalıştılar.

Peki, bu hadise karşısında Başkan Trump ne dese beğenirsiniz?

Aynen aktarıyorum: "Bunlar çok iyi insanlar, ama kızgınlar"

Sadece Michigan’da değil, başka eyaletlerde de Trump’ın milis kuvvetleri valilik binaları önünde gösteriler yapıyorlar.

Bu gelişmler size biraz garip gelebilir.

Ne var ki, Amerikan Anayasası’nın 2. Maddesinde güvenceye alınmış bir durumdan bahsediyoruz.

O madde aynen şöyle diyor: “İnsanlar konuşma özgürlüğü ve silah taşıma (ruhsatlı) özgürlüğü sebebiyle protesto edebilirler.”

Yani normal bir şeydir. 

Ekonomiden devam edelim...

Aynı zamanda petrol tüketiminin azalması sonucu ama Suudi Arap yönetiminin petrol üretimini kısmaması sebebiyle petrol fiyatları galon fiyatı 20 doların altına inmesi ve Amerika’daki işçilik ve depolama giderleri nedeniyle petrol fiyatının değeri eksilere düştü (-$3.00).

Not: Trump derhal Muhammed bin Selman’ı arayarak petrol üretimini durdurmasını istedi. “Aksi takdirde ordularımızı çekeriz” diye de tehdit etti.                 

Mayıs sonunda bütün iş yerlerinin açılması planlanan Amerika’da ve dünyada, korona virüsün etkileri ve tüm dünya ülkelerine verdiği zararın para ile ölçülmesi mümkün değildir.

Neredeyse bütün devletler, yaklaşık olarak gelirlerinin yüzde 30’unu kaybetmiş durumda.

Amerika’da tüm halk gırtlağına kadar borç içinde yüzüyor.      

Türkiye’deki halkımızın evlerinin ve yazlıklarının borcu yoktur ve hepsi ödenmiştir.

Hatta bazıların 2’den fazla yatırım amaçlı kirada evi vardır; onların da borcu ödenmiştir.

Amerika’da ise herkesin ev sahip olma şansı olsa da, 30 yıl boyunca krediye ödeme yapmanız nedeniyle tüm evler bankaya ipoteklidir.

3 ay ödeme yapmadığınız takdirde, banka evi sizden alıp başkasına satar, parasını alır ve 3-5 ay içinde de sizi kapının önüne koyar.

Üstüne üstlük halkın yüzde 90’ının yazlık evi yoktur.

Amerikan halkı 2 aydır mortgage ödemeleri yapamıyor.

Bence Amerika’nın en büyük sorunu, alınan bu kredilerin ödenememesidir.

Çünkü burada adamdan sayılmanız için borcunuzun olmaması ve zamanında ödemelerinizi yapmanız gerekir.

Bankada 1 milyon dolarınızın olması ve/veya her alışverişinizi peşin yapıyor olmanız sizi burada ayrıcalıklı yapmıyor. Herhangi bir mağazadan indirim ya da kart başvurusu yaptığınızda bakılan bir tek şey var: Borcunuzun olup olmadığı!

Evet, ‘Borç yiğidin kamçısıdır’ atasözümüz, Amerika’daki yaşama tam anlamıyla uyuyor.

Fakat sizce de ortada bir paradoks yok mu?

Amerika, borçsuz insanları esas alıyor ama insanları hem de ömür boyu borçlandırma politikasından da geri kalmıyor.

Diğer dünya ülkelerinde de durumun pek farklı olmadığını düşünüyorum.

Uzatmayalım, önce lükse özendirilen akabinde kredi tuzağına çekilen ve nihayetinde borçları nedeniyle esirleştirilen toplumlarda, alile ekonomileri pamuk ipliğine bağlıdır.  O ipliğin kopması için de Covid-19 gibi nokta kadar bir virüs yeterlidir.

Ve ip kopmuştur. Bu saatten sonra, devletler 24 saat karşılıksız para bassa dahi bu çöküşü kontrol altına alamazlar.

Bunun tek bir çaresi olduğuna inanıyorum.

Nasıl bilgisayarımıza bir virüs girdiğinde kurtulmak için Alt-Kontrol-Delete yapıyorsak.

Burada da tüm devletler, şirketler ve tüm insanlık ilişkilerinde olan alacak ve verecekten oluşan tüm borçların kaldığı yerden faizsiz cezasız bir şekilde borçların üç aylık ödemelerinin biteceği son yıla veya aya ertelemesi gerekir.

Yani bu yaşadığımız koranalı günleri hayatımızdan Alt-Control-Delete düğmesine basarak hiç yaşanmamış saymalıyız.

Aksi halde çok daha fazla gösteriler artacaktır. Sağlıcakla kalın 

Kadir Denk

Ekonomist