Çankaya'dan alınan bir damla kan yeterli

KADİR DENK

Bugünlerde Türkiye çalkalanıyor.

Komplo teorileri havada uçuşuyor.

Külliye’ye çıkan CHP’li iddiası.

Sahi bu kimin kumpası?

Tezgâhın arkasında kim var?

Kemal Kılıçdaroğlu, kamuoyunda iddia edildiği gibi, Muharrem İnce’nin önünü mü kesmeye çalışıyor?

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu mu yemeye çalışıyor” paranoyasını nasıl yorumlamalıyız?

Neler oluyor?

Türk siyasetinde herkes birbirinin önünü mü kesmeye çalışıyor?

Zaman her şeyin ilacı.

Bekleyip göreceğiz.

Kılıçdaroğlu’nun yönettiği CHP’nin mercek altında olduğu aşikar.

Ben de herkes gibi antenlerimi açtım. Gelişmeleri de yakından takip ediyorum.

Antenleri açmışken…

Yıllardır tanıdığım ve sözüne güvendiğim (adı bende saklı) bir kadim dostum Ankara’dan aradı. Ses tonu umutsuz, konuşması buruktu.

Sordum: Hayırdır?

CHP’ye koşulsuz gönül vermiş, tabanda çalışan ve yerel olarak etkinliklere katılan dostum anlattı.

Mahallesinde delege seçimi var. 11 delege seçilecek. Bu delegeler de gidecek diğer mahalle delegeleriyle beraber ilçe başkanını seçecek. Sıkı durun, söz konusu herhangi bir ilçe değil, Ankara’nın Çankaya ilçesi.

CHP’de seçim mekanizmasını inceledim. Mahalle delegeleri ilçe başkanını seçiyor. İlçe başkanının atadığı delegeler de il başkanını seçiyor. İl başkanının atadığı kurultay delegeleri de genel başkanı seçiyor. Normal prosedür bu.

Şimdi geliyoruz zurnanın zırt dediği yere.

Ankara’daki CHP’li dostumun ağzından aktarıyorum:

“Mahallemizde seçilen 11 delegenin hiçbirisi ama hiçbirisi Ankara doğumlu olmamakla birlikte tamamı Sivas ve Tunceli doğumlu.

Hiçbirisinin doğduğu yer dışında eğitim, deneyim ve mesleki kerameti de yok.

Üstüne üstelik seçim için gelenlere ve aday olmak isteyen CHP’li üyelere üstü kapalı hangi mezhepten olduğu soruluyor.  

Düşünün bu anlattıklarım Ankara’nın Çankaya’sında oluyor. Yani, CHP’nin her seçimde yüzde 65 çektiği yerden bahsediyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya Cumhuriyet’i kurmaya gittiği ve Cumhurbaşkanı olarak Ankara’da köşke çıktığı semtin durumu maalesef bu yönde…”

IRKÇILIK YAFTASI KOLAY
Amerika’da herhangi birisi İsrail’i eleştirmeye görsün. Hemen ırkçı, anti-semitik, faşist damgası yer. Kimse eleştirinin içeriğine bakmaz bile.

Türkiye’de bu tür bir akım başladı. Sakın ola birisi çıkıp da “CHP’de orantısız Alevi temsilinden” söz etme cesaretinde bulunmasın. Hemen ırkçı olarak yaftalanıyor.

Oysa uygulamaya bakıyoruz…

CHP kadroları Alevi ağırlıklı. Özellikle de birbirinden önemli belediyelerde…

Aleviler vatandaş değil mi? Aleviler siyasete girmesin mi?

Tabii ki girsinler ama görevler toplumun nüfus profilini de yansıtmalı.

Türkiye’de özellikle de Tunceli gibi ekonomik olarak geri kalmış, tarımsal katma değer açısından ağırlığı olmayan illerde eğitimin öne çıktığı görülüyor.

Diyeceğim o ki, Alevi vatandaşların eğitim oranı ülke ortalamasının üstündedir.

Bu anlamda belki daha yüksek oranda politik pozisyonlara talip olabilirler. Ama bu kadar orantısız olmamak kaydıyla.

Fakat…

CHP’yi demokratikleştirdiğini savunan Genel Başkan, Ankara’nın göbeğinde, Çankaya’nın önemli bir mahallesinde tüm delegeleri Sivaslı ve Tuncelili hemşerilerinden seçtiği iddiası gerçekten düşündürücü.

Çankaya ilçesinde emekli, 3 kuşak Ankaralı, sapına kadar Atatürkçü emekli öğretmen mi kalmadı?

Yerel delegeler o mahallenin taksicisidir, tamircisidir, emeklisidir, bakkalıdır. Ama bütün delege yapısının Ankara dışından transplante olması; sadece ve sadece Kılıçdaroğlu’nun ayrımcılığından kaynaklanıyormuş gibi bir izlenim veriyor.

Bugünlerde Kılıçdaroğlu için “miadını doldurdu gitsin artık” diyenlere uyanmaları için bir haberim var.

Kurultay’da etnik delege yapısının nasıl kurulduğu ve Kılıçdaroğlu’nun  mevcut delege yapısıyla bir yere gitmeyeceği aşikar.

Demokrasiye gönül vermiş, Atatürk’e inanan, modern ve Batı’ya yüzünü dönmüş vatandaşlara sesleniyorum:

Atatürk’ün kurduğu CHP’yi etnik bir kimliğe indirgeyen Kılıçdaroğlu’na dikkat edin.

Kısacası CHP’nin bünyesini anlamak için tam teşekküllü hastane raporuna gerek yok.

Çankaya’dan alınan bir damla kan yeterli.

ATATÜRK BİLMİYOR MUYDU?
Gazi Mustafa Kemal Paşa, genç yaşta tüm cephelerde savaşmış, bölge insanını, emrindeki askerlerin din, dil, etnik yapısını yakından tanımış bir komutan.

Kompleks sosyolojiyi birebir gözlemlemiş bir lider.

Yeni bir Cumhuriyet kuruyor. Bakıyor işi hiç kolay değil.

Çözümü hangi sentezde buluyor?

Birleştirici sloganda; ‘Ne Mutlu Türk'üm Diyene’ felsefesinde...

Sloganı Telaffuz et, geç bu tarafa.

Kimsin, nesin?.. gibi başka soru yok.

Türk’üm mutluyum, vatandaşlık görevine hazırım. Bu kadar basit.

Çünkü 72.5 milletin mekân tuttuğu bu topraklarda bu konuları kurcalamanın ancak emperyalistlerin ekmeğine yağ süreceğini Atatürk de biliyordu.

Bugün, Atatürk’ün kurduğu partinin yöneticileri Anadolu’nun kültüründen doğan Aleviliği öne çıkarıyor.

Atatürk’ün mirasını da yıkıyor. İşin ironisi de Atatürk ve Atatürkçülüğü de alametifarikası yapıyor. 

Allah’tan Ulu Önder büyük ve derin Anıtkabir’de yatıyor da, kurduğu partinin düştüğü hallerden uzak duruyor, kemikleri sızlamıyor.

Kadir Denk