BUKET GÜVEN

BUKET GÜVEN

Uzman Klinik Psikolog

Agresyon, dürtüsellik ve intihar

19 Aralık 2020 - 19:29

İntihar, bir çok faktörün neden olduğu kompleks bir davranıştır. İntiharın en bilinen risk faktörleri ve tahminleri arasında, önceki intihar girişimleri, klinik semptomlar, yetersiz medikal ve sosyal destek yer alır. Bunların yanı sıra, intiharın belki de en önemli öngörülebilirliği bir psikopatolojinin yer almasından geçer.

Gerçekleşen intihar vakalarının %90’ı psikiyatrik hastalıklarından kaynaklı olup en sık karşılaşılan hastalıklar arasında; majör depresyon, madde kullanımı, B Kümesi Kişilik Bozuklukları (Antisosyal KB, Borderline KB, Histrionik KB ve Narsisistik KB) ve şizofreni yer alır.

Bazen, direkt bir girişim ile sonuçlanmasa bile intihar düşüncesi biz uzmanlar tarafından mutlaka dikkate alınmaktadır çünkü intihar girişimi düşünce ile başlar.

Günlük hayatımızda olduğu gibi düşüncenin direkt davranış ya da sözel ifadeye dönüşmesi gibi algılanmasın. Bir intihar düşüncesi 5 yıl sonrada eyleme geçebilir. Bunun süresini düşünceyi davranışa dönüştüren tetikleyici olayların yoğunluğu belirlemektedir.

Peki ya agresyon hakkında neler söyleyebiliriz?
Psikoloji ve psikiyatri literatüründe agresyon; zarar verme isteği duyan bir kişinin başka bir kişiye karşı herhangi bir zarar verici davranışı olarak ele alınmaktadır. Yine literatüre göre, agresyonu yüksek bir birey bu agresyonu karşısındaki kişiye fiziksel ya da sözel olarak yansıtabilir.

Araştırmalar gösteriyor ki, agresyonun en çok açığı çıktığı dönemler bireyin stresli ve sevmediği/gerçek anlamda bulunmak istemediği durumlar. Ve, bu tip durumlarda temelde 2 farklı agresyon gösterme yöntemini seçiyoruz.

Bunlardan birincisi, reaktif agresyon yani gerçek tehdit algısına ya da provokatif davranışlar karşısında açığa çıkardığımız duygu yüklü, kontrol edilmesi güç ve dürtüsel olan agresyon iken; proaktif agresyon da duygu yükü olmayan, kontrol edilebilmiş davranışları ortaya koyuyoruz.

Örneklendirmek gerekirse, reaktif agresyon bir kavga anında karşı tarafa sözel veya fiziksel karşılık vermek olarak sayılırken; proaktifte dolaylı yollardan ‘trip atmak, mesajları aramaları cevapsız bırakmak, küsmek’ bu agresyonu yansıtıyoruz.

Üçüncü terimimiz dürtüsellik hakkında bakalım neler söyleyebiliriz. Dürtüsellik aslında kişiliğin temel yapılarından biri çünkü dürtüsellik bazı durumlarda bizi tehditlerden korumaya yarayabilir. Ancak, dürtüselliğin kontrolden çıktığı durumlar bizi direkt olarak tehdit potasına gönderebilir.

Literatürde aslında bu söylediklerimi destekler nitelikte. Dürtüselliğin kişilik yapısından kaynaklandığını, gelişmemiş öz-kontrol, zayıf planlama yeteneği, yeni ve denenmiş kompleks deneyimlere aşırı merak, risk alan bir yapıya sahip olmak ve ertelemektense anlık hazza önem vermenin bunu desteklediğini söylemektedir.

Totalde agresyon ve dürtüselliği ise intihar davranışının temelinde ele alabiliyoruz ya da bunların arasında üçlü bir kombinasyon yapıp her bir ikili yapıyı diğerinin temeline koyabiliyoruz.

Kulağa biraz karışık geliyor olsa gerek? Şöyle ki, agresif bir kişinin genel olarak dürtüselliği fazladır çünkü zayıf planlama yeteneği ve zayıf öz-kontrolü vardır.

Stres yaratan bir durumda ya da bir tehdit algısı karşısında kendisini korumak için bu agresyonu ya dışa yansıtacak ve karşısındaki insana zarar verecektir ya da öfkeyi içinde tutarak intihar ile kendisini cezalandıracaktır.

Yıllardır yapılan epidemiyoloji,klinik, retrospektif, prospektif ve aile çalışmaları şunu gösteriyor:

Eğer yukarıda saydığımız psikiyatrik rahatsızlıklardan birine sahipseniz, intihar olasılığınız artmaktadır.

Eğer serotonin seviyeniz beklenilen düzeyde değil ise, intihara meyiliniz de bir artış yaşanabilir.

Eğer geçmişinizde bir intihar girişiminiz var ise bu gelecekte eyleme dökülmüş hali ile son bulabilir.

Eğer aile içinde Borderline, Şizofreni, Madde Kullanımı, Antisosyal KB  hastaları (1. Derece akrabalık) mevcut ise ve düşük sosyo-ekonomik düzeyde, yetersiz sosyal destek bulunan bir çevrede yaşıyorsanız; intihara daha yakın olabilirsiniz.

Unutmayınız ki, kontrol edilemeyen bir düşünce, kolay bir eyleme; kolay bir eylem ise bazen dönüşü olmayan bir sona dönüşebilir.

Sağlıkla kalın, kendinize iyi davranın!  

Buket Güven / 
Uzman Klinik Psikolog
İletişim: [email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum