ASLIHAN BAHADIR

ASLIHAN BAHADIR


Modern Yaşamın Çilesi: Rezidansda Hayatta Kalma Çabası

28 Haziran 2025 - 21:33

Şikâyet Etmemeye Çalışırken

Kendimde neyi değiştirmek, dönüştürmek istesem ve vurgulasam, hiç kaçarı olmayacak şekilde sınavım geliverir...

Bu yazı da bir şikayet yazısı...

Bendeniz doğma büyüme İstanbul Kadıköy-Moda ve Bahariyeliyim…

Çok kısa bir süre deniz kenarı olan başka bir şehrin beldesinde yaşama deneyimim hariç hep aynı yerde yaşadım.

Yedi-sekiz yıl öncesinde yine Kadıköy’de dönüşmekte olan gökdelenler bölgesinde yaşamak fikri düştü aklıma.

Her şey denk geldi ve dört yıl önce Moda'daki evimden Fikirtepede'ki 8 blok,1500 dairelik bir rezidansa taşındım.

Bu bölge eskiden varoş bir yerdi. Aslında varoş kelimesi pek uymuyor, şehrin en göbeğinde dönüştürülmesine izin verilmemiş ve ayaktakımının, alt sınıfın, toplum dışına itilmişlerin oturduğu sürekli olayların çıktığı bir bölgeydi.

11. kattaki dairemde inanılmaz bir manzaram vardı. Sağdan Prens Adaları'nı, cepheden Kayışdağı'nı ve soldan ataşehir taraflarını görüyordum.

Yıkım başladı…

Önce önümdeki tek ya da iki katlı evler boşaltıldı. Kocaman dozerler bu evleri yıktı. Ortalık dümdüz edildi. Şantiyeler kuruldu, temeller atıldı. Bir toz bulutuna bulandık.

Araba, garajdaki devasa havalandırmalar yüzünden sanki çölde off-road yapmışçasına toz içinde kalır devamlı. Yıkatmak günlük oluyor. Şık bir yere gideceksem yıkatıyorum. 1-2 saat tertemiz. Garaja girince bitti…

Evin içi hep ince bir toz içinde. Merkezi ısınma olduğu için kışın ev inanılmaz güzel ısınıyor, yazın tam bir kabus. Çok yüksek olduğu için güneşi full alıyor ve klimasız oturman imkansız. Cehennemi bir sıcak oluyor.

Ama depolar yüzünden sular kesilmez. Elektrik kesilmez. Devamlı sıcak suyun hazırdır. Güvenlidir. Sana sorulmadan kimse dairene ulaşamaz. 7/24 kamera ile izlenir ve kargoların bile kapında  günlerce ellenmeden durur. (Kargo odası da var ayrıca).

Tabii bir yönetim vardır bu kadar büyük sitelerde. 8-9 ay önce bir whatsapp mesajı geldi. Yönetimin sitenin iki haneli, altı sıfırlı bir parasını yediğine dair. Yeni bir yönetimin kurulacağı ve zinhar mevcut yönetime ödeme yapılmaması gerektiği. Yapılırsa da yok sayılıcağı beyan edildi.

Mevcut yönetim de diğerleri için aynı şeyleri beyan etti. Şimdilik durum ortada. Yeniler eskiyi mahkemeye vermiş. Bildiğiniz ‘darbe’ oldu sitede. Ben ona sordum, buna sordum, avukata sordum tatmin edici bir cevap alamadım. Konu ortada duruyor… 

Gelelim dönüşen bölgenin yollarına...

Aman yarabbim!…Kargacık-burgacık, asfaltsız ve tozlu yollarda minicik arabam kendini jeep zannediyor sanırım. Bir kez altını kırdım(Ben öyle diyorum).

Sitenin iki girişi var. Ya biri ya öbürü devamlı kapalı. Kapılara slalom yaparak girmediğim gün azdır.

Çimento kamyonuyla burun buruna gelip küfürü yediğim ve mahkemeye verdiğim konuyu bir yazımda anlatmıştım!…

Bir de kanı kaynayan Afrikalı vardı!... Telefonla konuşurken garajın tek yolunu tıkadığında, elimle ne yapıyorsun dediğimde sinsice gelip garajın kolonları arasında beni sıkıştırıp kapımı anahtarı ile delmesi var.

Asıl bu yazıyı yazmamın sebebi TTNet’in alt yapı çalışmalarının 4 yıldır bitmemiş olması.

Kafalarına estikçe Wi-Fi’yi kesiyorlar. Annemin hastalığının mental ve fiziksel yorgunluğunu evde dinlenerek gidermek istiyorum doğal olarak.

Bir film koyup kafamdakileri atmak...

Salondaki TV internet ile çalışıyor.  Haydi gel de stres at.

TTNet kafasına göre yine kesmiş interneti.

Kuruma ödediğim paraya mı acıyayım? Keyfimin bozulduğuna mı? Hakkını hiç bir şekilde arayamadığına mı?

Ben 2-3 ay sonra park sorunu olan, eski evlerden oluşan, sahilini yeni geldiğim yerdeki, eski insanlarının gasp ettiği, yavaşça dönüşen Moda’ya tekrar taşınıyorum.

Orası öyle, burası böyle, ekonomi dipte, schengen alıp kafa dağıtamıyorum, hak-hukuk yok…

Daha bir sürü şey...

Nasıl şikayet etmeyeyim, nasıl!?…

Huniiiiii!!..

ASLIHAN BAHADIR 

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • Orhan Kılıçlı
    1 hafta önce
    Yazı, modern yaşamın içinde sıkça karşılaştığımız ama üzerine çok da düşünmediğimiz bir konuyu ele alıyor: rezidans hayatı. Yazar, bu yaşam biçiminin dışarıdan bakıldığında ne kadar konforlu görünse de, içinde barındırdığı yalnızlık, yapaylık ve yabancılaşma gibi duyguları sade bir dille anlatmış. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar için oldukça tanıdık gelen durumlar var yazıda. Komşuluk ilişkilerinin zayıflaması, güvenlikli alanların aslında insanı daha çok izole etmesi gibi noktalar dikkat çekici. Okurken insan kendi yaşam tarzını da sorguluyor. Ne kadar konfor içinde olsak da, gerçekten mutlu muyuz sorusu akla geliyor. Genel olarak akıcı, düşündüren ve gündelik hayatla bağlantı kuran bir yazı olmuş. Saygılarımla...
  • Yücel Diler
    2 hafta önce
    Aslında kişisel hırslarımızın tezahürü olabilir mi tüm yaşanılanların açıklaması? Hep daha yükseğe derken düşme ihtimalinin gözden kaçırılmış olması. Belki şikayet ettiğiniz de sizsinizdir, şikayet edilen de. Ve tabii kendinden örnekle tüm insanlığın geldiği noktanın gözler önüne serilmiş olması...