Karar vermek neden zordur

ÖZGE UĞURLU

Karar verirken kararın doğası gereği alternatifler arasından seçim yaparız ancak bu seçimi yapmak riskli bir süreçtir.

Her zaman amacımıza ulaştıracak doğru kararları almak kolay değildir. Karar verme durumunda olan kişi için bir sorun ya da sorunlar yumağıyla karşı karşıyadır diyebiliriz.

Çoğu zaman sorun bizim sorun olarak düşündüğümüz şeylerin çok daha ötesinde ya da çok farklı bir konu olabilir. Bu nedenle sorunun kaynağına inilmesi gerekir.

Yönetim alanında uygulanışına baktığımızda sorun tespiti için Balık Kılçığı tekniği, Pareto analizi, Sebep -Sonuç analizi gibi yöntemlerden faydalanılabilir. Bu teknikler bizim sorun diye nitelendirdiğimiz şeyin çok daha ötesini  görmemizi, kök nedenleri bulmamızı sağlar.

Bu konuda Einstein’ın bir sözüne değinelim. ‘Eğer bir sorunu çözmek için 1 saatim olsaydı, bunun 55 dakikasını sorunu anlamak için 5 dakikasını da sorunu çözmek için ayırırdım’ diyerek karar vermede analiz aşamasının ne derece önemli olduğunu ortaya koymuştur.

Sorun ya da sorunların tespiti ardından alternatif seçenekler belirlenir. Bu aşama fikir geliştirme, farklı düşünme ve yaratıcılık aşamasıdır. Bu şekilde grupça  ve konsensüsle karar alınması kısacası karalara katılım imkanının tanınması destekleyici bir ortamın olmasıyla mümkündür.

Kararlara katılım arttıkça çatışma olasılığı azalmaktadır çünkü karardan etkilenecek kişilerin amaçlarıyla örgütün amaçlarının uyumlaştırılması sonucu beklentiler karşılanmış olacaktır.

Amaca ulaştıracak ya da sorunun çözümünü sağlayacak pek çok alternatif belirledikten sonra alternatifler arasından seçim yapılabilir. Seçim yapmak için kaynakların neler olduğunun iyi belirlenmiş olması gerekir,  ayrıca yaptığımız seçimin teknik olarak uygulanabilirliği, başarıya götürme olasılığı, ne derece sosyal açıdan kabul göreceği, beklentilere uygunluğu ve muhtemel sonuçları doğru değerlendirilmelidir.

Karar verirken pek çok faktörün etkisi altında karar veririz. Psikolojik durumdeğerler, yaşam amacı, dünya görüşü, yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, çevresel özellikler, toplumsal kültür bu faktörlerden bazılarıdır.

Görüleceği gibi bu kadar etkenin altında rasyonel karar vermek oldukça zordur. Günlük hayatta pek çok otomatik karar vermemize rağmen pek çok karar da zihinsel bir çaba gerektirmektedir.

Yönetici için karar verme sürecinde doğru bilgiye ve zamanında ulaşabilirlik önem kazanmaktadır.

İşletmede bilgi akışı bilgi sistemleri ve bilgi teknolojileri ile sağlanır. Bu tür sistemler analitik olduğundan ve programlanabilir veri sağladığından karar verme işinin olabildiğince rasyonel ve mantıklı olmasına yardımcı olmaktadır.

Rutin uygulamalar için bu yöntemler yararlıdır ancak bize ulaşan bilgi eksik ya da yetersizse, karar vermek için zaman sınırlaması varsa,  olağanüstü bir koşul altındaysak  ya da kontrolü kaybetme riski varsa, bu gibi koşullar altında veriler her zaman doğrudan bizi çözüme ulaştırmaz; bu nedenle hem analitik hem sezgisel düşünmek gerekebilir.

 Analitik ve duygusal düşünebilmek ve doğru kararlar alabilmek için  hem  duygusal zeka (EQ )hem de rasyonel zeka ( IQ )önem arz etmektedir. Büyük oranda yenilikçi ve cesur fikirler bu tür kararlar sonucu ortaya çıkmaktadır.

Özge Uğurlu / İşletme Bilimi Uzmanı