Dila Tarkan: "İlişki çift taraflı fedakârlık ve alttan almayla yürüyen bir şey"

Sosyetik güzel ve moda ikonu Dila Tarkan; kariyerinden, evlilik planlarına; seyahat etmeyi sevdiği rotalardan yeme-içme zevklerine, alışveriş alışkanlıklarından, güzellik sırlarına kadar merak edilenlerini MAG okurlarına anlattı.

Dila Tarkan: "İlişki çift taraflı fedakârlık ve alttan almayla yürüyen bir şey"
23 Temmuz 2018 - 19:17

DilasimaGroup Markalar Direktörü Dila Tarkan bilinmeyenlerini MAG Temmuz- Ağustos sayısında anlattı. İstanbul’dan Kanada’ya, Kanada’dan Londra ve New York’a uzanan hayat yolculuğuna ve mesleğine dair detayları paylaşan Dila Tarkan “Modayı seviyor olmak ve bu sektörde çalışıyor olmak bana kendimi iş yapıyormuşum gibi hissettirmiyor ve çok keyif alıyorum” dedi. Evlilik yolunda ilk adımı atan ve Yahya Uçbaşaran ile olan ilişkisinden de bahseden Tarkan “Biz Yahya ile tanıştığımız andan itibaren çok iyi anlaştık ve birkaç ay baya iyi arkadaş olarak ilişkimizi sürdürdük. Aslında ben o dönem ilişki yaşamak istemiyordum ama Yahya'nın uzun, azimli deneyişleri sonunda iki - üç ay sonra beni bir şekilde ikna etti ve ilişkimize başladık. Açıkçası ilk günden beri evleneceğim kişinin o olduğunu ben çok iyi biliyordum. Ben güzel ve mutlu bir evliliğin içinde büyüdüm, umarım ben de aynısını ileride kendi ailem için sağlayabilirim” ifadelerini kullandı.

Gülüşünde Hayatın Renkleri Gizli

Dilasima Group Markalar Direktörü, moda ikonu Dila Tarkan ile sımsıcak bir sohbet gerçekleştirdik... Kariyerinden, evlilik planlarına; seyahat etmeyi sevdiği rotalardan yeme-içme zevklerine, alışveriş alışkanlıklarından, güzellik sırlarına kadar merak edilen tüm sorulara içtenlikle verdiği cevaplar sizlerle...

Renklerin rüzgarıyla dans eden, modanın içine doğan Dila Tarkan’ın keyifli yaşam öyküsünü dinleyebilir miyiz?

7 Ekim 1991 doğumluyum. Kardeşim gibi, birlikte büyüdüğüm, çok fazla çocukluk arkadaşımla birlikte çok güzel ve eğlenceli bir çocukluk geçirdim. 14 yaşında ailemle birlikte İstanbul'dan Kanada Vancouver'a taşındım. Lise dönemimi orada geçirdim. Sonrasında üniversite için Londra'ya taşındım bir sene orada okuduktan sonra New York'a transfer oldum ve 3 sene New York'ta yaşadım. 2014 Haziran’dan beri de İstanbul'da yaşıyorum. Ekim 2014'te aile şirketimiz olan Dilasima Group'ta MAX&Co. marka müdürü olarak çalışmaya başladım ve zaman içinde şirket içindeki pozisyonum markalar direktörlüğüne yükseldi. Dilasima Group'un yanı sıra son iki senedir influencer olarak farklı markalarla projelerde bulunuyorum.

Çok genç yaşta kariyer basamaklarını hızla tırmanmaya başlayıp, uluslararası markaların üst düzey yöneticisi pozisyonuna geldin... Bu başarını nelere bağlıyorsun?

Burada ailemin rolü tabii ki çok büyük. Öncelikle aile işimizin moda üzerine olması ve çocukluğumdan beri bir şekilde bu sektörün içinde bulunmuş olmam bana büyük bir artı kattı. Onun dışında üniversitede moda ve işletme ile ilgili okumuş olmak da çok daha fazla bilgi ve tecrübe kattı. Üniversite dönemimde farklı stajlar yaptım ve hepsinde baya yoğun bir şekilde çalıştım, onların büyük faydası oldu ve staj dönemlerimin hepsinde, gerçekten çalışmayı çok sevdiğimi fark ettim. Modayı seviyor olmak ve bu sektörde çalışıyor olmak bana kendimi iş yapıyormuşum gibi hissettirmiyor ve çok keyif alıyorum. Şanslıyım ki önümde babam gibi çok başarılı bir örnek var ve her geçen gün çok daha fazla şey öğreniyorum ondan.

Nasıl bir ailede yetiştin, onların sana kazandırdığı en önemli karakter özelliklerini nasıl özetlersin?

Açıkçası çok sıcak ve arkadaş gibi bir ailede büyüdüm. Annem de babam da her zaman bir ebeveynden çok arkadaşım gibi, rahat konuşabildiğim ve yanlarında rahat olabildiğim insanlar oldu. Bizim ailede bir yalana, iki küslüğe asla yer yoktur. Bu iki kural, hayatımda diğer insanlara karşı da devam ettirdiğim davranışlar oldu, o yüzden insanlarla ilişkilerimi çok pozitif yönde etkilediğini düşünüyorum. Annem daha spiritüel şeylerle ilgilenen bir insandır ve dolayısıyla olaylara, insanlara çok daha sevgi ve pozitiflikle yaklaşan biri, insanları olduğu gibi kabul eden, süper hayalperest, eğlenceli, sanat yönü çok kuvvetli bir insan. Babam ise daha mantık insanı, zaten Kova burcu; komik, esprili, arkadaş canlısı, hayallerinin peşinden giden, başarılı ve gerçekçi bir insan. İkisinin çocuğu olmak çok güzel bir deneyim, çünkü hem çok farklı hem de çok güçlü karakterler, o yüzden ikisinden de öğrendiğim çok şey var ve her geçen gün de yeni şeyler ekleniyor.

Önce biraz modadan bahsedelim o zaman... Çok renkli ve çok farklı bir tarzın var... Stil sahibi olmanın sihirli birkaç cümlesini okurlarımızla paylaşır mısın?

Ben stilin tamamen bir insanın içinden geldiğini düşünüyorum, kendi karakterinizi ne kadar yansıtıyorsa  o kadar yakıştığını düşünüyorum ve korkmadan yapılması gerektiğine inanıyorum.

Dolabını karıştırsak en çok hangi renklerle ve ne tür parçalarla karşılaşırız?

Valla her renkle karşılaşabilirsiniz; çok renkli bir dolabım olduğu kesin! Ayrıca çok fazla pantolon, şort ve t-shirtle karşılaşabilirsiniz.

Alışveris yaparken vaktinin en büyük kısmını hangi reyonda geçirirsin? (Giyim, ayakkabı, çanta, mücevher, cilt bakıım ürünleri, güneş gözlükleri...)

O tamamen o günkü modumla alakalı olan bir şey ama genelde kıyafet reyonunda daha çok vakit harcarım. Eğer alışveriş günümdeysem o zaman karışık düzenli her türlü reyonu karıştırmaya varım. Alışveriş modumda değilsem bile gözlük bakmaya her zaman varım, o her zaman favorim!

Türkiye’de ve dünyada stiline hayran olduğun isimler kimler?

Tarzlarımız farklı olsa da Olivia Palermo'yu çok beğeniyorum. Senelerdir Mary-Kate Olsen tarzını çok beğendiğim bir insan; salaş ama aynı zamanda cool da olan bir kadın. Gigi Hadid ve Hailey Baldwin de bence çok güzel giyiniyor.

Tarzını ve çizgisini en çok beğendiğin, en sık alışveriş yaptığın markalar hangileri?  

MaxMara, Fendi, Moschino, Furla, MSGM, MAX&Co.

Moda rüzgarlarının içinden çıkıp biraz da aşkın büyüsüne kapılalım... Çok güzel bir ilişkin var ve geçtiğimiz ay da evlilik yolundaki ilk adımınızı attınız, öncelikle Allah tamamına erdirsin diyoruz... Tanımıyoruz ama dışarıdan baktığımızda o kadar güzel bir enerji veriyorsunuz ki çift olarak... Hatta birbirinize benziyorsunuz bile diyebilirim.. Sen onu, ve aşkınızı bize nasıl anlatırsın, ruh eşi olduğunuzu söyleyebilir misin?

Biz Yahya ile tanıştığımız andan itibaren çok iyi anlaştık ve birkaç ay baya iyi arkadaş olarak ilişkimizi sürdürdük. Aslında ben o dönem ilişki yaşamak istemiyordum ama Yahya'nın uzun, azimli deneyişleri sonunda iki - üç ay sonra beni bir şekilde ikna etti ve ilişkimize başladık. Açıkçası ilk günden beri evleneceğim kişinin o olduğunu ben çok iyi biliyordum, çünkü inanılmaz iyi anlaşıyoruz, hayat tarzımız birbirine çok benziyor, ikimiz de çok uyumlu insanlarız, her ortama ayak uydurabiliyoruz, o yüzden güzel, çok saygılı bir birlikteliğimiz var. Hayvanları çok seviyor, bir köpeği var; bunlar benim için çok önemli şeyler. Ailelerimizle de birbirimizin aileleriyle de çok iyi anlaşıyoruz. İnşallah her şey çok güzel olur ileriye dönük olarak...

Bir erkekte nelere önem verirsin, onun neleri seni kendine aşık etti?

Öncelikle benim karakterime, sevdiklerime, değer verdiğim şeylere saygı ve sevgi duyuyor olmalı; aynısı benim için de karşı tarafa karşı geçerli. Aynı zamanda yapıcı olmak, egosuz olmak çok önemli bir şey; çünkü çoğunlukla bir problem ile karşılaşıldığında insanlar kavga etmeyi ve küsmeyi tercih ediyor. Bence bir ilişkide yapabileceğiniz en büyük yanlış bu. İlişkilerde bence, ego olmamalı ki her şeyi rahatça ne ile ilgili olursa olsun karşındaki insanla konuşabilme ve çözebilme ihtimalin olsun. İlişki çift taraflı fedakarlık ve alttan almayla yürüyen bir şey. Bu arada aynı dili konuşabiliyor olmak da en önemli şeylerden biri benim için. Kimi insana A dersin onu Z anlar, öyle biriyle ilişkide olmaya çalışmak gerçekten çok yıpratıcı. Yahya’nın yapıcı oluşu, herkesle diyalog kurup arkadaş olabilmesi, komik ve zeki olması (ben aşırı gülen ve gülmeyi seven bir insanım bu yüzden espri anlayışının olması, benim için kesinlikle olması gereken bir özellik), benim karakterimi anlayıp ona saygı duyması, beni kısıtlamaması, hayvan sever olması ve bizim çok iyi arkadaş olmamız beni ona aşık eden şeyler oldu.

Kadın - erkek birçok kişinin zor ve bazen de korkutucu olarak yorumladıkları evlilik kurumunu sen nasıl yorumluyorsun? Evlilik kararını nasıl aldın? Bu konuda olumlu karar alabilmenin olmazsa olmaz koşulları neler sence?

Evlilik bence çok güzel bir kurum; çünkü bir aile kuruyorsun kendine ait olan... Bir evliliği yürütecek olan şeyin karşılıklı saygı olduğunu düşünüyorum, Aşk gelip geçici bir şey ama sevgi ve saygı kalıcı şeyler... Zaman içinde bunları kaybetmedikçe, birbirine değer vermeye devam ettikçe, evliliğin çok güzel bir şey olacağına inanıyorum. Zor zamanlar elbette olacak ama önemli olan hayata karşı birlik olmak ve birlikte hareket etmek. Ben güzel ve mutlu bir evliliğin içinde büyüdüm, umarım ben de aynısını ileride kendi ailem için sağlayabilirim.

Düğün tarihiniz belli oldu mu? Nasıl bir mekan ve konsept hayal ediyorsun? Hatta modayla bu kadar iç içe olan biri olarak nasıl bir gelinlik tercih edeceksin?

Tarih şu an daha tam belli değil ama önümüzdeki yaz yapmayı düşünüyoruz. Aklımızda birkaç yer var ama onlar da daha tam kesin değil... Deniz kenarı bir yer olmasını istiyoruz; İstanbul’da olmayacak onu söyleyebilirim. Gelinlik bakmaya devam ediyorum, kafamda beğendiğim bir tarz var ama hayatta söylemem! Yahya’nın da son ana kadar haberi olmayacak ve görmeyecek, o yüzden hepinize sürpriz olsun.

Çok güzel çekirdek bir arkadaş grubunuz var, tatilleriniz de genellikle birlikte geçiyor... Bu yaz hangi tatil rotalarında göreceğiz sizleri?

Çok teşekkürler... Açıkçası bu yaz için daha hiçbir planımız yok; genelde hep son dakika belli oluyor bizim planlarımız. Bu yaz çok fazla düğüne gideceğim, şu anda kesin belli olanlar bir tek o düğünler... Onun dışında pek bir plan yapmadım daha. Ufak tefek Bodrum ve Çeşme tatilleri olacak, onun dışında bakalım...

O zaman bir tatil valizi hazırlayalım... Senin valizinin içinde neler olacak? Asla yanımdan ayırmam dediğin neler var?

Bavul yapmak hayatta en sevmediğim şeylerden bir tanesi! Yerleştirme kısmında tamamım ama neleri götüreceğimi seçme kısmı beni hayattan soğutuyor. Yaz için yanımdan ayırmayacağım şeyler; şortlarım, gözlüklerim, hasır çanta, güneş kremlerim ve bikinilerim.

Aile ile mi, arkadaşlarla mı yoksa sevgiliyle mı oluyor en güzel tatiller?

Bence hepsi birlikte! Çünkü hepsinin tadı birbirinden farklı, nereye gitmek istediğimle ve nasıl bir tatil geçirmek istediğimle doğru orantıda değişebilir bunun cevabı. Arkadaşlarımla da ailemle de çok güzel vakit geçirebilirim gittiğim tatillerde. Genelde uzun tatillere gitmeyi tercih ediyorum, sevdiğim insanlar olduktan sonra hiç önemli değil. Sevgilimle gittiğim tatiller bir derece daha macera dolu ve koşturmalı geçiyor; ikimiz de meraklı ve gezmeyi seven insanlarız, o yüzden onunla yaptığım tatiller her zaman çok keyifli. Bir de gerçekten insanları en iyi tatilde tanıyorsun, o yüzden her tatilde karşımdaki insanı çok daha iyi bir şekilde tanıdığımı ve yeni özelliklerini gördüğümü hissediyorum.

Yaz ve kış tatilleri olarak ayırırsak rota olarak en çok nereleri tercih ediyorsun?

Kışı çok sevmeyen biri olduğum için kış tatilleri rotalarım kısa sürede tamamlanıyor. Kışın New York'u seviyorum; çok soğuk olmasına rağmen ya da asıl gitmek istediğim kışlık yerler arasında Antartika var kesinlikle! Onun dışında Finlandiya ve İzlanda'ya gitmek istiyorum, Kuzey ışıklarını görmek için... Kayağa da bir - iki gün gidebilirim ama soğukta olmaktan genelde çok mutluluk duymuyorum.

Yaz tatilleri en sevdiğim! Yazın her yer olabilir, önemli olan denizin güzel olması. Yunan Adaları’na gitmekten çok keyif alıyorum, D-Maris'in denizi inanılmaz. İtalya'da Sardegna ve Sicilya’da çok güzel yerler var. Çeşme ve Bodrum’u saymıyorum zaten onlar klasik. Karayipler, Maldivler, French Polynesia... O adalar her zaman çok güzel. En çok gitmek istediğim yerlerden biri şu ara Filipinler, denizin ve kumsalların muhteşem olduğu adalar var, oralara da en yakın zamanda gitmek istiyorum.

Bugüne kadar gezip gördüğün en güzel ülke neresiydi? Nelerini beğendin bu kadar?

Küba çok güzeldi, çok güzel yerleri ve kültürü var. Japonya aşırı etkilendiğim bir yer oldu ve mutlaka tekrar gitmek istiyorum; insanı, hayat tarzı, yaşam şekilleri, her şeyi çok farklı olan bir yer gerçekten! Avrupa’dan, Amerika’dan çok daha farklı bir hayat görüyorsunuz orada. Onun dışında Kamboçya inanılmaz büyüleyici bir yerdi. Orayı bu kadar çok sevmemin en büyük sebeplerinden biri de insanları oldu; büyük bir fakirlik içinde yaşamalarına rağmen hayattan o kadar çok zevk alıyorlar, o kadar mutlu ve güleryüzlü insanlar ki, onların insanlığı beni çok etkiledi.

Hala görmediğin ama mutlaka görmek istediğin ülkeler?

Antartika'yı çok görmek istiyorum. Afrika kıtasında gitmek istediğim çok ülke var hala... Peru, Çin, Filipinler çok gitmek istediğim ülkeler arasında.

Sağlıklı yaşam ve güzellik diyelim son olarak... Formunu korumak için neler yapıyorsun?

Spor yapıyorum, pilates ve fonksiyonel birlikte çalışıyorum. Onun dışında, tatlı seven bir insan değilim zaten, çok fazla yemek yemeyi seven bir insan da değilim, hatta yemek konusunda aşırı seçiciyimdir. Hamur işine inanılmaz bir düşkünlüğüm var ama Allah'tan aşırı hareketli bir insan olduğum için bir şekilde her şey birbirini dengeliyor...

Cilt, saç ve vücut bakımı için vazgeçilmezlerin?

Shiseido'nun cilt bakım ürünlerini beğeniyorum. Dr. Sebagh'ın göz serumundan çok memnunum. Vücudum için Hindistan cevizi bazlı ürünler kullanıyorum. Saçımda şu an Brezilya fönü olduğu için başka bir şey kullanmama pek gerek kalmıyor.

Röportaj: Tuğçe UZUN

Ünlü oyuncu Müge Boz’un kapak yıldızı olduğu MAG Temmuz-Ağustos sayısı, birbirinden başarılı ismi konuk ettiği sayfaları ve dopdolu içeriği ile www.magdergi.com.tr , Turkcell Dergilik, Google Play, Apple Store ve seçkin kitapçılarda sizlerle buluşuyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Hurda Teşviki ile ÖTV'siz Araç Satışı Mümkün mü?
Hurda Teşviki ile ÖTV’siz Araç Satışı Mümkün mü?
Bergama, Türkiye'nin En Büyük Turizm Fuarında Tarihi ve Kültürel Zenginliklerini Sergiledi
Bergama, Türkiye'nin En Büyük Turizm Fuarında Tarihi ve...