İlişkilerde kişisel sınırları korumak

SERBEST KÜRSÜ

Günlük yaşam rutininde birçok farklı ilişki türleri içinde bulunuruz. Aile hayatı, iş yaşamı, özel hayat ve arkadaş çevresi ile olan ilişkilerde yaşanan dinamikler kişileri doğrudan etkiler. İlişkilerde en sık yaşanan problemden biri de sınırlar ile ilgili konulardır. Kimi insanlar kendi sınırlarını çizemezken kimileri başkalarının sınırlarına dahil olmayı kendisinde hak görür. 

İlişkiler Koçu Pelin Narin Tekinsoy mutlu ve sağlıklı ilişkiler için sınır konusunu ve sınırların nasıl korunabileceğini açıkladı:
 
   İlişkilerde sınır ihlal ve problemleri her ne kadar özel ilişkilere yüklense de aslında hayatın her alanında maruz kaldığımız sözel ve davranışsal durumları içerir. Profesyonel yaşam, özel ve sosyal yaşamdaki sınır problemlerinin çıkış noktası ebeveyn çocuk ilişkisinde gizli bir sözleşmeyle başlamaktadır.  İlişkiler Koçu Pelin Narin Tekinsoy ilişkide sınırlar konusunu her yönü ile şu şekilde ele aldı. 
 
“Sınırlar görünmez bariyerlerimizdir”
  Görünmez bariyerler olarak yaşadığımız sınırlarımız bize günlük hayatta kendini; duygularımızı gösteriş biçimimiz, olaylara yaklaşım tavrımız, durumlar karşısında geliştirdiğimiz inanışlarımız şeklinde kendisini ifade ederler. Bununla beraber, davranışlarımız, seçimlerimiz, değerlerimiz, limitlerimiz, düşüncelerimiz, arzularımız, sevgiyi ifade ediş şeklimizi de içerir.
 
Ebeveyn ve çocuk ilişkisinin yetişkinlikteki sınır ihlallerine etkisi büyük
Doğduğumuz andan itibaren anne veya bakım verenle kurduğumuz iletişim hayata karşı referans noktamızı oluşturur. Bu ilişki zamanla kişilik ve kimliklerimizin oluşmasında büyük rol oynar. Gelişim süreci annenin istek ve beklentilerine göre gizil şekilde çocukluktan yetişkinliğe doğru kişisel tutumu da içine alarak oluşmaya başlar. Değer görmek, onaylanmak, annenin istek ve arzularına göre şekillenirken, sanki bireyin kendisi her şeye yön veriyormuş yanılgısıyla yetişkinliğe doğru adım atılır. Kişi, sınırlar sanki kendi sınırlarıymış ilizyonuyla hayatta var olmaya devam ederken, aslında hiç de farkında olmadan ilk bağlanma ve kabul görme örüntüsü içinde sınırlarını belirlemeye başlamıştır. Sonuç olarak kişi daha ergenlik döneminde kendi isteklerine yabancılaşırken iç çatışmalarıyla da karşı karşıya kalır. Her yapmak istediği durumu sorgularken doğru-yanlış, iyi-kötü gibi çatışmalı muhakeme içinde kendini bulur. Ebeveynleri ile güvenli bağlanma ilişkisi kuramamış kişiler hayatı boyunca kendine güvenemeyen, bağımlı kişilik örgütlenmesine sebep olan bir duruma kapı aralayacaktır. 

Ebeveynlere düşen görev: Ebeveynler, her fırsatta çocuğun kendisini ifade etmesine, duygularını dile getirmesine olanak tanımalı ve olumlu şekilde destekleyerek yön vermelidir. Bu durumun yetişkinlikteki yansıması kişilerin kendilerini doğru şekilde ifade etmesine, yüksek özgüven geliştirmesine yardımcı olurken, acısını ve sevincini de en uygun şekilde gösterebileceği güvenli davranışlar sergilemesinde de etkili olacaktır. Geçmişte yok sayılan bugünün yetişkinleri, günümüzde hem özel hem de profesyonel iş hayatındaki ilişkilerinde kendini abartılı gösterme veya içe çekilme şeklinde gösterirken, ifade etmede, hayır demekte zorlanarak kaybetme, yalnız kalma, başarısız olma gibi korkuları da beraberinde yaşarlar. Sonuç olarak hem kendilerini diğer kişilere ifade etmede hem de doğru şekilde başkaları tarafından algılanmaları için güvenli davranışlar sergilemekte zorlanırlar.  
 
Kişisel sınırları korumanın yolu “Hayır” diyebilmekte
Özgüveni yoksun kişiler nasıl hayır diyeceklerini bilemezler. Hayır ifadesinin sadece hayır demek olduğunu ve başka bir şekilde de söylenebileceğini kestiremezler. Her hayır diyemediklerinde ve sınırları işgal edildiğinde; karın ağrısı gibi fiziksel şikayetler baş gösterirken, kullanılmışlık ve değersizlik gibi de kişiyi aşağı çeken olumsuz hisler de oluşur. Kişilerin hayır cevabı verememelerinin altında yatan sebepler karşısındakini incitme korkusu, cezalandırılma korkusu, kötü ve bencil olduğunun düşünülmesini istememesi, hayır derken hissedilen utanç gibi duygulardır. Aslında“Hayır” diyebilmek tüm bu olumsuz durumların karşında durabilmeyi, sorumluluk almayı, özgüveni ve özsaygıyı yapılandırmayı içerirken, kişilerin kendileri için daha fazla vakit oluşturmalarını da sağlamaktadır.
 
Kişiler sınırlarını çizmek için önce kendileri ile barışmalı 
Kişisel sınırların oluşturulması, kendini tanıma, kişisel gelişim ve kendini gözlemlemeye dair tüm çalışmaları içerir. Bireyin ilk önce kendisiyle olan ilişkisinde barışık olması hem iş hem de özel yaşamında sağlıklı ilişkiler kurması ve sürdürmesi için önemlidir. Yetişkin biri olarak ihtiyaç ve isteklerin diğerlerinin tepkisinden korkmadan, açık ve net bir biçimde ifade edilmesi sınırların çizilmesiyle sağlanır. Diğer insanların kendi çıkarları için bizi kullanmaması ve zarar vermemesi ancak olabildiğince net sınırlar çizmekle mümkündür. Kişisel sınırımızı belirlemek ve aynı zamanda ihlal edilmesini de önlemek; özsaygı, özgüven ve öz farkındalığımızı ne kadar geliştirdiğimizle ilgilidir.