Payitaht İstanbul'un gözdesi: FOÇA SUYU

SEBAHATTİN KARACA

SULARI AZİZ FOÇA: İSTANBUL'A GEMİLER, İZMİR'E DEVELER TAŞIRDI

“Yeter artık batıracaksınız şu gemiyi.” diye bağırdı kaptan. Geminin pruvasına doğru yürürken de “Sanki İstanbul’da su yok. Taa buralardan götürüyorsunuz. İşiniz gücünüz padişaha yaranmaya çalışmak” diye mırıldanıyordu.

“Tamam Kaptan. Azıcık daha sabır. 10 – 15 fıçı kaldı. Bitiriyoruz” derken Saka Gediği Ferit Ağa, Kaptan’a kızgınca ve asık suratla bakıyordu. Ortada hafif bir gerginlik vardı. Şakır şakır akan Çarşı Çeşmesi’nden önce saray için özel yapılmış yüzlerce fıçı doldurulmuştu. Ardından da Beyoğlu’nda Foça Suyu diye satılmak üzere hazırlanan orta sınıf fıçıların dolumu tamamlanmıştı. Fıçıları doldurma ve gemiye yükleme işi gece boyu sürmüştü. Sarayın mutfağı için doldurulmuş fıçılar, gemideki özel bölüme itina ile yerleştirilmişti. Bu sular İstanbul’da, saray mutfağının su temin işlerine bakan “Sakayan-ı Matbah-ı Amire” ye teslim edilecekti.

Fıçıları dolduranlar da, gemiye taşıyanlar da, ambarlara saman torbaları ile sıkıştırıp ustalıkla yerleştirenler de yorulmuştu. Yükünü alan gemi, nihayet Büyükdeniz limanından yola çıktı. Dışkale’nin önünden geçilirken, her şeyin planlandığı gibi gitmesinden dolayı Saka Gediğinin keyfi yerindeydi. İşini kusursuz yaptığına inanıyordu.

Bir yandan işin keyfini sürerken, diğer taraftan Kaptan’a için söyleniyordu. “Sen yoluna bak. Dümenini tut. Ne anlarsın suyun dadından tuzundan.  Bizi İstanbul’a götür, yeter” diyordu.

Kaptan'ın Foça suyu hakkında zerrece bilgisi olmadığını düşünüyordu.

İstanbul’da evlere su tesisatı döşenmeden önce mahalle çeşmeleri vardı.  Her biri Osmanlı mimarisinin güzel örnekleriyle yapılmıştı. Bu çeşmelerden evlere, suyu, kırba veya tulumlarla sakalar taşırdı. Haksız rekabeti önleme ve düzeni sağlama görevini ise kendi aralarında kurdukları “Sakalar Loncası” yapardı.  

Saka Gedikleri’ne Saray tarafından belirli bir imtiyazı içeren “Çeşmelerden Su Alma ve Satma Sertifikası” olarak tanımlanabilecek bir belge verilirdi. Bu belge alınır, satılır ve hatta miras olarak babadan oğula geçen bir belgeydi.

Tecrübeli Saka Gediği Ferit Ağa, biraz da bu belgenin kendisine verdiği güvenle, kaptana mırıldanmakta kendisini haklı görüyordu.  


FOÇANIN SOKAK ÇEŞMELERİ VE KAYNAKLARI
MEŞİNDERE (KÜNKDERE) MEMBAI

Sokak çeşmelerini besleyen, “Foça Suyu” namıyla Foça’nın tanınmasını sağlayan bu su, dokuz bin beş yüz metre uzaklıkta bulunan Meşindere (şimdiki adıyla Künkdere) membaından (kaynağından- pınarından) kente künklerle gelirdi. Su kemerlerinin üzerinden süzülür, değişik mahallelerde, taş ustalarının yaptığı şaheser nitelikteki sekiz çeşmeden halkın kullanımına sunulurdu.

Bu suyun ünü ilçe sınırlarını aşmıştı. Aydın Vilayeti Salnamelerinde, Aydın’ın Çine kazasının Seydiköy nahiyesinin Şaşal suyundan sonra gelen en iyi su olduğu yazılmıştı. Saftı, hafifti, içimi güzeldi. İzmir’in ekâbir kesimi, fıçılara doldurttukları Foça suyunu, develerle İzmir’e taşıtır, mutfaklarında kullanır ve içerdi.

Yaşanan depremler ve toprak kaymaları sonucunda zamanla bazı kaynakların suyu azaldı ya da kurudu. Bu konu 1959 yılında Belediye Meclisi gündemine geldi. Alınan kararlar doğrultusunda Meşindere hattında yenileme çalışmaları başlatıldı. Dört beş metre derinliklere inilen bazı yerlerde, ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmeyen, sırlı ve sırsız olarak yan yana döşenmiş eski künklere rastlandı. Bu künklere istinaden Meşindere ismi Künkdere olarak değiştirildi. Aynı yıl membadan çeşmelere uzanan hat demir borularla yenilendi. Yenilenen hatla, halk içimi güzel olan bu suya tekrar kavuştu.

Foça, Büyükşehir yasasıyla İzmir’e bağlanıncaya kadar Künkdere’den gelen su; Büyükdeniz Çarşısındaki Cumhuriyet, Fevzipaşa Mahallesindeki Marsilya Meydanı Çeşmeleriyle Belediye Pasajı önündeki çeşmeye verilmeye devam ediyordu.  


MERSİNDERE MEMBAI

Meşindere (Künkdere) membaının yanı sıra Foça’nın çeşmelerine su veren üç memba daha vardır: Mersindere, Sütdede ve Bayramdere Membaları.
Mersindere Membaı; İsmetpaşa Mahallesi’nin arkasındaki ormanlık alanda bulunmaktadır. Doğal su kaynağı’dır. Suyun bir kısmı Jandarma Komando Okulu içindeki çeşmeye, bir bölümü İsmetpaşa Mahallesi sahil şeridinde bulunan çeşmeye, geriye kalan kısmı ise Uğur Mumcu Parkı içindeki çeşmeye aktarılırdı.

SÜTDEDE MEMBAI 
Yerleşim yerine bir kilometre mesafedeydi. Şimdiki Sanayi Sitesinin biraz yukarısında bulunan eski kilise kalıntısının altındaki membaıydı. Sertlik derecesi sıfırdı. Bu yumuşak ve hoş içimli su kaynağından çıktıktan sonra Bayramdere Membaından gelen su ile birleşirdi.

BAYRAMDERE MEMBAI
Sütdede Membaı’nın daha yukarılarındaki dağın yamacında bir kuyu vardı. Dipten çıkan su, kuyunun içinde yükselerek birikir, taşarak akışa geçerdi. Aşağılarda Sütdede Membaından çıkan su ile birleşir, Turizm Müdürlüğü ünündeki (1980 -81 yıllarında yenilenen foklu) Çeşme ile Büyükdeniz Sahil Yolu’nun paralelindeki ikinci caddede bulunan çeşmeden akardı.   

2000’li yılların başlarına doğru Foça’da damacana su satılmaya başlanmışsa da uzunca bir süre rağbet görmemiştir. Ama; asırlar boyu kesintisiz akan, daha doğru bir deyimle akıtılan çeşme suları zamanla yetmemeye başlamış, kesintiler, saatli uygulamalar çeşmeden su alma alışkanlıklarını azaltmıştır. İnkâr edilmez bir gerçektir ki; 1984 yılından itibaren başlayan ve ardından devam eden yapılaşma sonucu nüfus yüzde 200’den fazla artmıştır.  Kaynak suları yetmez, pek çok haneye girmez olmuş, damacana sularına gün doğmuştur.

ÇEŞMEBAŞI MUHABBETLERİ
Çeşmeler sadece su alınan yerler değildi. Su sırası muhabbetleri meşhurdu. Tatlı dedikodular, gülmeler, eğlenmeler, hâl hatır sormalar, karşılıklı ev davetleri, sıra kimde, sende, bende, onda atışmaları. Daha neler neler.
 
Kızla oğlanı birbiriyle baş göz etmenin ilk duraklarıydı çeşme başları.  
“Bak Hatce Hanım, senin oğlan büyüdü. Onu bi baş göz edelim artık. Firdevs’in kızı Zeynep’i kaçırma ha” diyen telaşlı Sabire testisini alıp giderken döner döner Hatçe’ye bakardı. Hatçe’de” bakalım bi” der gibi usulden kafasını sallardı.

Zamanla kadınlar kadar erkeklerde de su almak için çeşme başlarına gelmeye başladı. Onların konuları başkaydı. En çok yerel siyaset ve başkan hakkında kaynatılırdı. Hükümetin işleri konuşulur, futbol konusunda herkes bilirkişi kesilirdi. Galatasaray’lı takımına toz kondurmaz, Fener’li rakiplerinin adını ağzına bile almaz, Beşiktaşlı damarını kesse kanı siyah beyaz akardı. 

ÇEŞMELER HAYATTI UMUTTU GÜVENCEYDİ
Çeşme başında yaşananlar kent kültürünün mozaikleriydi.

Çeşmeler hayattı. Umuttu. Güvenceydi.

İyi ki vardılar.

Bugün; suları azaldığı için başka sularla karıştırılarak akıtılmaya çalışılan çeşmelerimiz.

Geçmişin; o güzel, görkemli, heybetli semt çeşmelerimiz.

Bakımsız halleri insanın içini burkuyor.

Akan suların azalması gibi günlük yaşam içindeki insani dayanışma da azalıyor. Hayat insanları her gün biraz daha yalnızlığın kucağına itiyor.   

Foça’nın Çeşmeleri; Foça’yı Foça, bizi biz yapan varlıklardandır. Atalarımızın kentimize bin bir güçlükle kazandırdığı ortak mirasımızdandır. Foça Kent Kültürü’nün en önemli yapılarındandır.

Sahip çıkmalıyız, korumalıyız, yaşatmalıyız…

Onları; her daim akan sularıyla, eski kimliğine kavuşturmalıyız.


Sebahattin Karaca
Foça- 03 Şubat 2023


















Kaynaklar:
Dr.Erkan SERÇE Aydın Vilayeti Salnameleri
Süleyman Ege Foça Eski Belediye Başkanı
İlemblog