Can ve Rahmi Koç

SEBAHATTİN KARACA

Para   -  Yaş   -  Tercübe...

Can Ayvalık’da tatil yaptıkları Cunda adasında ki Kıvrak otelin odasında o gün biraz erken uyandı.  Pencereye doğru yürüdü. Dışarıda sülün gibi duran büyük bir yat gördü.  Önce öylesine baktı. Ardından derin derin süzdü.  Yaşı henüz daha 15 idi. Ama gönlünden şimdi “o yatta olmak var” diye bir hayal geçirdi. 1-2 saat sonra  anne, baba  ve abladan oluşan çekirdek ailesi ile otelin yemek  salonunda kahvaltı için buluştuklarında gözleri tekrar yata takıldı.

-Baba bu yat kimin acaba? diye sordu.

-Babası Ali bey; bilmiyorum ama otelin sahibine soralım bakalım dedi ve sordular.

Otel sahibi Murat  bey ; “Rahmi Koç’un dünya turu yaptığı  Nazenin V” yatı deyiverdi, ve buraya sık gelirler. Bir kaç gün kalırlar ardından dönerler”  diye  ilave etti.  Can,  bir kaç yıl önce Rahmi Koç’un  Nazenin V yatı ile dünya turu yaptığını, Uşak’ta tekstil fabrikası sahibi  olan babası Ali bey’den duymuştu.  Normalde biraz içine kapalı olan Can, birdenbire ben yüzerek yata gideceğim dedi.  Babası engel olmadı,hatta biraz da gaz verdi. Annesi endişelendi. “Oğlum çok uzak ya bir şey olursa Allah korusun ne yaparız” dedi. Bunun üzerine Anne dedi Can. ‘kaç  senedir haftada 3 kere yüzme kursuna gittim. Öğrendiğimi  kanıtlamanın tam zamanı değil mi? diye ilave etti. Otel sahibi gitmeni tavsiye etmem almazlar dedi. Annesinin  endişesi ve gitme diye ısrarları fayda etmedi.

Can kendini kıyıdan denize bıraktı.

Can kendini kıyıdan denize bıraktı. Yata doğru kulaç atmaya başladı. İlk defa uzun mesafe yüzecekti. Karadan uzaklaştıkca kendine olan güveni daha çok arttı. Nefesini ve gücünü iyi kullanıyordu.  Nihayet yata vardı. Etrafında bir defa tur attı,kimse yokmu?  diye de ara sıra yüksek sesle bağırdı. Can’ı duyan ve gören orta yaşlı birisi, biraz şaşırmıştı. Titrek  sesle ne yapmaya çalıştığını ve ne aradığını sordu. Can, biraz yorgun biraz nefessiz ama kendinden emin   bir halde” Rahmi Koç ‘u görmek tanışmak bir resim çektirmek  istiyorum ,kendisine de birde soru soracağım “dedi. Görevli “olmaz bu ve benzer sebeplerle her geleni yata alamayız”  dedi.

Aldığı yanıt  Can’ı hayal kırıklığına uğrattı , görevliye “şimdi yata  çıkamayacak mıyım, bari üstünde resim çektirseydim..” Olmaz dedi görevli “kusura bakma sen tekrar dön git, hatta biz seni geldiğin yere geri götürelim, buralarda deniz trafiği var başına bir kaza gelmesin” ilave etti. Bu sözlere ikna olan Can’ı küçük bir botla tekrar kaldığı otele bıraktılar. Aradan bir kaç saat geçtikten sonra Can; “Ben tekrar bu yata gitmeliyim.  Bu benim tek şansım ,eminim Rahmi Koç yattadır. Onu muhakkak  görmeliyim. Bu şansı iyi değerlendirmeliyim”  diye düşündü. Kafası karışıktı. Tekrar yata doğru  yüzmeye başladı. Bu defa yattan kendisini izleyenler vardı, onları görüyordu . Yattakiler her ne kadar el işareti ile gelme deselerde  Can aldırış etmiyordu. Tekrar yatın etrafında tur atmaya başladı .İçerden talimat alınmış olsa gerek ki bir görevli yatın arka kısmından Onu yata aldı.Tamam  seni buraya aldık. Ama burada bekle dedi. Bir başkası gelip Can.’nın bedeninden akan suları sildi, Can ilerde sırtı dönük olan birisinin Rahmi Koç olabileceğini düşünüyordu. Oysa Rahmi Koç bir iki dakika sonra teknenin diğer tarafından yürüyerek Can ‘a doğru geldi. Can’ ın elini sıktı. Hoşgeldin evimizin genç konuğu,  Nesin?  Kimsin, seni buraya getiren sebep nedir? diye sordu. Aynı zamanda da  çalışanlara ; delikanlıya çikolata getirin , su getirin enerji toplasın biraz dedi. Görevliller çok hızlı bir şekilde su ve çikolata getirdiler. Can suyunu içerken yatı şöyle bir süzdü. Yatın ihtişamına ve çalışanların ayakkabılarına varıncaya kadar olan tek tip kıyafetlerine gözleri takıldı. Suyunu içtikten sonra, “efendim rahatsızlık verdiysem özür dilerim. Beni kabul ettiğiniz için teşekkür ederim diye söze başladı. Ardından kendisini ve ailesini kısaca anlattı. Anlattıklarını Rahmi Koç can kulağıyla dinliyordu . Birara nerede okuyorsun Can” dedi. Can, İzmir-Bornova bir Anadolu Lisesinde diye cevapladı.  

Can’ın sözleri bittikten sonra Rahmi Koç peki dedi benden  ne istiyorsun ? Can ,sizi  tanımak ve fotoğraf çektirmek istiyordum ,fotoğrafı babamın yazıhanesine asacağım dedi ve ilave etti, bir size izninizle 1-2 soru sormak istiyorum. Rahmi Koç ,Can ‘a  babacan tavrı ile yaklaştı.  Sempati ile  tatlı bir uslupla “sor bakalım sorunu” dedi. Can bir an için  soruyu tam olarak nasıl soracağını bilemese de “mümkünse sizden tavsiye almak istiyordum. Bana hangi mesleği önerirsiniz “ dedi . Rahmi Koç “babanın yaptığı işi tavsiye ederim.  Ama, işi başkasının  yanında öğrenmeni öneririm “dedi . Peki dedi Can “kendimi ve işimi geliştirebilmem için ne yapmalıyım” diye sordu. Aldığı yanıt Can ‘a  çok ilginç geldi. Çünkü Rahmi Koç kendini ve işini nasıl geliştireceği sorusunun yanıtını “O biraz cebindeki paraya,  yaşına ve tecrübeye göre değişir”  diye cevaplamıştı .

Cesaretine değdi

Can çok teşekkür ederim. Beni kabul edip sorularımı cevapladığınız için, çok memnun oldum. diyerek   mutluluğunu ifade etti ve ayrılmak için izin istedi .Rahmi Koç, Can’ı bir görevlinin  kıyıya botla ulaştırmasını istedi .Can sana başarılar dilerim ,yolun açık olsun sözleri ile onu uğurladı.  Mutluluktan dört köşe olan Can küçük botla kıyıya doğru giderken , gerçekten kendini şanslı ve mutlu hissediyordu.

Karaya ayak bastığında annesi  babası ve ablası kuçaklayarak karşıladılar hepsi aynı ağızdan sözle anlat bakalım neler oldu ,neler yaşadın , cesur çocuk dediler .Can olan biteni bir solukta anlatırken bugün yaşadıklarının, kendisine  her alanda bir ömür pozitif etkisi  olacağını   düşündü.

O büyük düşündü.Cesaret etti. Türkiye’nin en prestijli örnek insanlarından olan Rahmi Koç’la hem de denizin ortasında biraraya gelmeyi başardı. Onu tanımak, elini sıkmak, konuşabilmiş  olmak ve her şeyden önemlisi Rahmi beyden bir öğüt, bir tavsiye almak  onu müthiş duygulardı.

Can, bu konuda kendisi ile ne kadar  gurur duysa  ve duygulansa o kadar haklıydı.

Çünki kararlılığı  ve cesareti ona muhteşem bir tercübe kazandırmıştı.

Sebahattin Karaca