Virüs hepimizin Pabucunu Ters Giydirtti

PROF. DR. İBRAHİM ORTAŞ

Gerçekten hiç bu denli küresel düzeyde hızla yayılmış ve yaşanılmamış bir şekilde 200 nm büyüklüğündeki bir virüsün (covit-19) tehdidi altında yaşamadı insanlık. 

İnsanın birkaç bin yıllık kısa tarihinde beynini kullanarak ürettiği bunca şaşalı teknolojik ürünler çözümsüz kalırken nanometre büyüklüğündeki bir virüsün bünyelere girip sağlığımızı tehdit etmesi karşısında hepimizin yaşamını son iki ayda zehire dönüştürdü. 

Doğal olarak bütün dünyada “insan insanın kurdudur” misali dün tarihte İspanyolların Amerikan kıtasını, Avrupalıların Afrika’yı, İngilizlerin Avustralya kıtalarını fetih ederken olduğu gibi hastalığı birbirimize bulaştırıyoruz.

Konu çok ciddi, ihmale gelir yanı yok. Dünyada olduğu gibi toplumumuzda küçük bir kısmı bu bilince halen erişmemiş veya konunun önemini-vahametini bilmiyor.

Kamu yararı için onları da uyarmak zorundayız.

Ne yazık ki dün sokağa çıkma yasağına karşı çıkan bizler bugün sokağa çıkmayı bırakın evde kalmayı savunur olduk.

Sokağa çıkmayı savunanalar ile ekonomik kaygılar nedeniyle temkinli ve sınırlı şekilde sokağa çıkılmasını savunan arasında tezatlıkları yaşıyoruz.

Virüs yaratığı karşısında herkes adeta pabucu ters giymek zorunda kaldı.

Bu vesileyle hepimizi aniden evlerin içinde kalmaya zorlayan, şoke eden, şaşkına çeviren nanometre büyüklükteki virüs karşısında şuandaki tek çözüm sosyal izolasyon ve mesafeli korumadır.

Hepimizin sağlığı için kurallara uymak zorundayız. Onun için EVDE KAL” veya EVDE TUT önerisi yerinde ve hepimizin uyması gereken bir kuraldır.

Yaşanan olumsuz ve olumlu gelişmeleri bir arada değerlendirmek zorundayız

Son birkaç haftada virüs hepimize çok şey öğreti ve daha da öğretmektedir.

Çin’de Wuhan metrosundan yere saçılan paralara insanların korkudan dokunamadığı günleri yaşıyoruz.

Seyahat kısıtlılığının yaşandığı, insanların günlerce evlerden dışarı çıkamayacağı günleri yaşıyoruz.

Mikrobiyoloji okumuş ve kısmen çalışan biri olarak bu konudaki bilgimiz sınırlı ve şu aşamada konu ile ilgili enfeksiyon çalışan bilim insanlarının ve diğer ilgili doktorların önerileri ve tedavileri aciliyet oluşturmaktadır.

Onun için şimdilik işin biyoloji ile ilgili çözümleri tıp ve ilgili bilim dallarının uygulaması ise devlet idaresinin işi.

Tabii bunların olumsuzlukları maddi olarak ciddi bir yük, bu arada sosyal ve toplumsal psikoloji sorunlarda yaşanıyor.

Gençlerin bu zorlu süreçte kendilerine yeni uğraşlar yaraması gerekiyor

Bu virüs kısa sürede gafil avladığı için aniden işimizi gücümüzü bıraktık/bırakmak zorunda kaldık. 

Bu ara genç nüfusu fazla olan ülkemizde eğitime geçici olarak ara verildiği için 23 milyon öğrencimiz aniden evlerine çekilmek ve izole yaşamak zorunda kaldı.

Milyonun üzerinde öğretmen ve öğretim üyesi aynı durumda evlerde süreci izlemektedirler.

Çoğu üniversite öğrenci, eğitimine önce 3 hafta süreyle ara verildiği için apar topar evlerine kısa süreliğine döndüler.

26 Mart 2020 itibarı ile YÖK bahar yarıyılında eğimin sanal ortamda yapılacağını bildirince çoğu öğrenci yurtlarda bıraktıkları eşyalarını toplayamadılar.

Çoğu iş yeri zorunlu olarak kapatıldığı için insanlar işinden oldu. Ancak salgının ortadan kaldıracağı insan varsa yaşamın da işin de hiçbir önemi yoktur. Var olsa da ölen insan için geride kalan malın mülkün, makamın ve mevkiinin bir anlamı yoktur.

Gençlerimizin alışık olmadığı bu denli uzun sürede evde kalması ruh sağlıklarını doğal olarak etkileyecektir.

Gençler bizlerin geçmişte yaşadığı, sıkıyönetimleri, nüfus sayımı günlerinde sokağa çıkma yasağını yaşamadılar.

Onun için onlara baharın bu yeniden fışkırdığı canlı ortamında evde dört duvar arasında kalmaya yönlendirmek onlara zor geliyor.

Tarihe ileride önemli “kırılma noktası” beklide yeni bir çağın başlangıcı olarak not düşüleceği bu günler için bu günlerde yaşananların kayıt altına alınmasında yarar vardır.

Bilginin virüsten hızlı yayıldığı çağımızda virüsün öğrettikleri ve yaşananların kayıt altına alınması ileriye yönelik bazı ipuçları verebilir.

Virüs bir şekilde bizleri içeriye tabiri caiz ise tıkarken bize de bir ayna tutu.

24 saat sokakların canlı olduğu şaşalı hayatın koşuşturması arasında çok muhasebe yapmaya zaman buladığımız günlerden, zamanın aniden bize bırakıldığı bu durumda kendimiz ile ilgili muhasebe yapmaya mecbur kaldık.

Kendimize geldik(mi?), eksiğimizi fazlalığımızı ilk defa analiz ediyoruz.

Mizah yapmak, sanat yapmak, günlük tutmak ruh sağlığı için en büyük silahtır

Bu tür felaket dönemlerinde duyguları kâğıt üzerinde de olsa yazıya dökerek paylaşmak, sanat yapmak, mizah yapmak en büyük panzehir olacaktır. Öneririm, çok yararını göreceksiniz.

Ben de yaşanan olguyu tarihsel süreç içinde bilgim dâhilinde analiz ediyor, kendimle de yüzleşiyorum. Bu yüzleşme bilinç ile yapılmaktadır.

Öncelikle kendimden çok aileme, çevreme, öğrencilerime, ülkeme ve içinde yaşadığım dünyama karınca kaderince ne katkıda bulunabilirimi sorgulamaktayım.

Amacım insanlara günlük tutmalarını önermek.

Uzun sürebileceği öngörülen virüs ile mücadelede insanların morallerini yüksek tutmak ve kendilerine bıkmamak için ne yapabiliriz derken, günlük paylaşarak örnek olmayı ve insanların zaman kullanımını ve öz disiplinlerini nasıl geliştirebileceklerini önermek istedim.

Belki bu vesileyle insanların içindeki yaratıcılığı ortaya çıkmış olur, varsa önemli fikirler bizler ve ülkemizde bundan yararlanabilir.

Yoksa uzun süreli bu bekleme sürecinde başka psikolojik sorunlar da yakında doğabilir.

Bu vesileyle aklımda geçen kendimce önemsediğim günlüklerimi bütünüyle sizler ile paylaşıyorum.

Umarım yararlı bir iki kırıntı bilgiyi yakalarsınız. Umarım gençlerimize örnek olur. Bu günlerde gelip geçecektir. Yeniden sağlıklı günler dilerim.

Ülkemiz eğitim sisteminde öğrencilere kazandırılmayan günlük tutmayı önermek onların yaşadıklarını yazmaya örnek olmak için yaşanan gelişmeleri, önemsediğim bilgi, görüş, yorumları ve zihnimde oluşan düşüncelerimi gün ve gün İbrahim Ortaş Korona Günlüğü adı altında şimdilik

Facebook hesabımdan https://www.facebook.com/iortas, ayrıca değişik gazete, dergi ve bloglarda yayınlanmaktadır.

İlgilenen öğrenci arkadaşlar takip edebilirler. Hatta günlük yazmayı alışkanlık haline getirmek için öğrencilerimize önerilmesini candan isterim.

Korona Günlüğü / 30-31 Mart.2020. Adana

Prof. Dr. İbrahim Ortaş, Çukurova Üniversitesi, iortas@cu.edu.tr