Öğrencilerimiz Ders Çalışmayı Biliyor mu?

PROF. DR. İBRAHİM ORTAŞ

Öğrencilerin ders çalışma konusunda yeterli bir yöntem sahibi olmadığını öğrencilik yıllarımdan da hissediyordum. Çoğu öğrencimizin ders boyunca pasif birere yoklama vermeye geldiklerini, sınav gecesi arkadaşlarından aldıkları birkaç sayfalık not veya slaytlara bakarak geçiştirdiklerine hap tanıklık etmekteyiz. Sınav günü sınava hazırlana öğrencilerinde yetersizliklerinden dolayı tedirgin ve kaygı olması nedeniyle çoğu zaman başarısız not aldıklarını ve onunda etkisi ile iyice süreçten koptukları görülmektedir.

Ders Çalışma ve Okuma Alışkanlığı Kazanmak Gerekir

Her kesin ders çalışma metodu (stili), farklıdır. Hatta bazılarımız günün belirli saatlerinde kimimiz sakin bir yerde, kimimiz de müzik dinleyerek ders çalışmaktayız. Ancak bir gerçek var ki öğrencilerimizin büyük çoğunluğu öğrenme becerileri ve etkili öğrenmeyi gerçekleştirme konusunda sorun yaşıyor olmalarıdır. Aslında öğrenme ortamını ve öğrenme becerileri biraz analiz edildiğinde aynı metni okuyan öğrencilerimizin metinden öğrendikleri ve çıkarımlarının farklı olması etkili öğrenme konusunda bir sorunun yaşandığı görülmektedir.

Öğrenme konusunda okulunda bize öğretilen sığ bilgiler, kendi tecrübemiz ve daha sonra öğretim üyesi olarak son 30 küsur yılda edindiğimiz birikime dayalı olarak rahatlıkla diyebilirim ki, eğitim sistemiz eğitmeyi ve öğretmeyi metodolojik olarak yeterince sağlayamamaktadır.

Derse hazırlıklı Gelmek, Not Almak, Konu İle İlgili Okuma Yapmak ve Tekrar Yapmak Öğrenmeyi pekiştirir.

Eskiler ders derste öğrenilir derlerdi. Geriye bakınca ne denli önemli olduğunu daha iyi fark ediyoruz.  Öncelikle öğrencilerin öğrenci oldukları sorumluluk bilinci ile öğrenmenin kendi gelecekleri için önemini fark ederek çalışmalarının farkında olmalılar.

Desin haftalık planına uygun olarak işlenecek derse önceden hazırlıklı gelmek gerekir. Dersin konusunun ne olduğunu ve konu hakkında biraz bilgi ile gelmeleri dersin anlaşılmasını kolaylaştırır. Derse işlenirken önemli görülen kısmaları not almak önemli. Tutulan notlar eve gidince yeniden temize çekerek öğrenmenin kalıcı hale gelmesini sağlanabilir. Varsa konu ile ilgili ek kaynaklardan okuma yapmak ve aralıklarla tekrarlamak ders çalışmanın temel yönetimidir. İyi öğrenciler derste alınan not ve önerilen kaynağa ilave olarak ek kaynak okur, verilen ödevi yapar, kendi kendine soru sorar, konuları tekrarlar ve sınava hazırlık yaparak öğrenmeyi geçekleşirlerdi.

Not Alarak Çalışmak Neden Çok Önemli

Öğrenci için çalışma veya okunacak bir kitabı seçtikten sonra okurken veya ders çalışırken düzenli okumak da bir ders çalışma şeklidir. Okunan metnin içselleştirilmesi için yukarıda belirtiğim gibi aktif okuyucu olarak her kelimeyi dikkatle ve eleştirel okuyarak ilerlememiz gerekir. Not almak, soru sorumak, ilgili sözlüklerden kavramları öğrenerek cümle-cümle ilerlememiz gerekir. Düz okuyarak hiçbir şey anlamadan sayfanın sonuna geldiğimizde elde yalnızca zaman kaybından başka bir şey olmadığını göreceğiz. Ders çalışma mekanizmaları olmadığı gibi zamanla okuma alışkanlığı ve etkili okumalarının da yeterince sağlanmadığı görülmektedir.

Ancak çoğu öğrencimizin böyle bir mekanizmalarının olmadığı görülüyor. Geçmişten beri öğrencilerimizin derste not almayı bilmediğini gözlemliyoruz. Şimdilerde belki akılı telefon kullanımından dolayı not alınmıyor ve telefonun kamerası ile fotoğraf veya ses kaydı alarak öğrenme yaptığını düşünüyorlar. Ancak öğrencilerimizin çoğunun sınav sorularına verdikleri cevaplardan soruyu tam anlamadıkları ve kulaktan duydukları bir iki kelimeden öteye geçemedikleri anlaşılıyor. Not alma alışkanlığı olmadığı için sınıfta etkili öğrenme geçekleşmiyor. Öğrenme olmayınca sınav başarısı ve sosyal başarısı da koordineli olarak olumsuz etkilenmektedir. Halen çoğu başarılı yazarın bütün yazma işlevlerini elle kâğıda yazdıkları sonrada daktilo etikleri bilinir. Yazarken düşünerek ve analiz ederek yazmanın önemi halen çok büyüktür. 

Şahsen bende bütün öğrencilik hayatım boyunca yazarak ders çalışırdım ancak not almayı bilmezdim. İngiltere’ye doktoraya gidince oryantasyon döneminde ilk derste not nasıl alınır onu anlatmışlardı. O zaman anladım ki bizim eğitim sistemimizin önemli zaaflarından bir derste kısa ve etkili not almayı bilmediğimizdi.

Ülkemizde bu bakımdan etkili bir öğretme ve öğrenme modeli öğrencilerimize kazandırılmadığı görülüyor. Bazı üniversitelerimizde hocaların ders öncesi kaynak önerdikleri ve öğrenciyi ödev yolu ile çalışmaya zorladıkları görülmektedir. Hatta bugün gelişmiş ülkelerde eğitim halen başarılı yönü öne çıkıyorsa sürekli ödev ve ödevlerin “teaching asistanlar üzerinden denetim ile kişilerin ek okuma yapması sağlanmaktadır. Yaralı bir teknik olduğunu ve öğrencilerimizi çalıştırmak ve kütüphaneye yönlendirmek için bir yol olabilir.

Geçmişte öğrenme çoğunlukla öğretmen merkezli yöntem gereği hoca dersi kaynaktan okur veya tahtaya yazarak veya çizerek anlatırdı. Çok fazla kaynak ve kitap olmadığı için öğrenciler anlatılanları yazardı. Günümüz iletişim ve teknikeri çağında maalesef öğrenciler yazılı kaynak kullanmıyor, dijital ortamda kaynakları izlemektedir. Bizler gibi yazılı kaynaklardan ve not alarak çalışan önceki kuşak mensupları olarak öğrenme tekniklerimiz farklı olmasının yararını yaşayarak öğrendik. Günümüzde iletişim teknolojinin içinden doğan öğrencilerin okuma ve anlama kapasitelerini iyi analiz etmemiz gerekir. Günümüzde iletişim çağının gereği olarak eleştirel okuma ve kritik ederek öğrenmeyi öğrenmek ve bir alışkanlık kazanmak zorundadır. Yoksa gördüğümüz gibi derste pasif dinleme veya slaytlardan yararlanarak iyi bir öğrenme gerçekleşmiyor. Günlük hayta karşılattığımız öğrenme ihtiyacımızın karşılanmasında yazılı veya ekran üzerinden olsun etkili okuma yöntem gerektirmektedir. Bilginin yoğun üretildiği çağımızda çağın gerisinde topal kalmamak için hızlı okuma etkili okuma ve etkili öğrenmeyi bilmemiz ŞART.

Yukarıda da belirtiğim gibi maalesef bizim eğitim sistemimizde etkili okuma ve çalışma özellikleri zamanında bizlere yeterince kazandırılamadı.”

Öğretme Değil Öğrenme Eylemini Gerçekleştirmek Önemli

Her şeyden önce ders çalışmak ve okumak bir ihtiyaca bağlı olarak gelişmeli ve isteyerek okuma geliştirilmelidir.  Öğrenci olarak en önemli sorumluluklarından birisi derslerini izlemek ve etkili öğrenmeyi sağlamaktır. İlk ve orta öğretimde 12 yaşına kadar (soyut düşünme becerisi gelişme başlama yaşı) öğretme etkili olabilir. Ancak yükseköğretimde öğretme olmaz, eğitim süreci başlar. Yani kişinin her olguyu ve olayı sorgulaması ve analizi etmesi gerekir, Kişi kendisinden bir sorumluluk duyacak ve önündeki yaşam yol haritasını nasıl mutlu ve etili kılacağını belirlemesi gerekir. Üniversite adı üzerinde evrensel düzeyde öğrenme ve araştırma yapan kuruluşlar olarak aynı zamanda birere felsefi tartışma kurumlardır. Üniversite aynı zamanda araştırma kurum olarak yaratıcılık sanat-teknik geliştiren kurmalardırlar. Her konuda fikir üretmek gibi bir sorumluluğu bulunmaktadır.

Üniversite aynı zamanda üretilen bilginin teknolojiye dönüştürüldüğü yetkili ve güçlü kuramlardırlar. Gücünü doğadan ve onun üzerinde geliştirdikleri felsefi yaklaşımlardan alırlar. Ürettikleri veya kurguladıkları her bir ürün üzerine eleştirel yaklaşmak ve kritik analiz etmek zorundadırlar. Eleştirel okuma ve okuduğu şekil üzerinde değişik boyuta yaklaşımlar kazanmak zorundadır. Bunun için soyut düşünme becerisine sahip olmak gerekir. Bugün herhangi bir konuda bir teknolojik ürün üretmememizin nedenlerinden bir soyut düşünme beceresini kazanamamış olmamız ciddi bir eksiklik olarak bizi üretkenlikten alı koymaktadır. Bu bağlamda erken dönemde okumak- eleştirmek, okuduğunun üzerinden düşünmekte tartışma yaparak konunun anlaşılmasını sağlamayı öğrenmek zorundayız.

Doğan Cücenoğlu hocanın ifadesi ile okumuş gibi (MIŞ gibi) yamak için değil de geçekten amaca ve hedefe erişmek için okuduğumuzu anlamak ve ondan yeni bir bakış açısı kazanmak zorunda olmalıyız. İnsan olarak hayat boyu yeni şeyler öğrenmek zorunda olmamızdan dolayı öğrenmeye ihtiyacımız vardır. Hiç bir şey olmasa bile çevremizde ve dünyada olup binleri okumak birisinin bize ilettiği bir mesajı bir doğu okumak ve anlamak için aktif okuyucu olarak yazılanı anlamamız gerekir bilinci ile hareket etmemiz gerekir. Bunun farkına varmakta önemli.

Nasıl Ders Çalışılmalı, Bazı Pratik İp Uçları Olabilir mi?

Öncelikle belirli bir ereğe ve hedefe sahip olmak gerekir. Sonra hedefe ulaşmak ve öğrenmeyi gerçekleştirmek için belirli bir yönteme sahip olunması gerekir. Şöyle ki;

    Öncelikle çalışma yapılacak materyal, ders notu, kitap görsel vs. belirlenmeli.

    Okunacak materyalin içeriği, hacmi belirlendikten sonra amaca ve zamana bağlı olarak çalışma planı yapılmalı.

    Nerde ve ne zaman en iyi öğrenmeyi sağladığınıza inanıyorsanız o alışkanlığınızı ve tutumunuzu sürdürebilirsiniz.

    Önden hızlı bir okuma ile konu hakkında bilgi sahibi olunursa bir sonraki çalışma ve okuma daha iyi anlaşılır.

    Anlayarak okuma için defter, kalem (gerekirse farklı renkteki kalemler) ve çizim için cetvel, pergel, hesap makinesi hazır bulundurulmalı.

    Anlamayı kolaylaştırmak için ne aradığımızı bilmemiz. Hatta verilenler ve istenilenleri sürekli akılda tutmak öğrenmenin etkin gerçekleşmesine yarımcı olabilir.

    Okunan kısımlar şematize edilerek anlamanın kolaylaştırması sağlanabilir. Analitik okuma ve çözümleme sonrası anladığımız özetleyerek not alabiliriz. Not alam konusunda kısaltma, sembol ve değişik işaretler kullanılabilir. (Bu konuda özel bir öğrenme ve yöntemin araştırması yaralı olur).

    Okuma ve çalışma bitikten sonra, kendi kendimize ne öğrendiğimizi tekrarlayarak kontrol edebiliriz.

    Konu ile ilgili varsa sorular çözülmeye çalışılır. Cevaplanmayan soruların neden cevaplandırmadığı yeniden irdelenmelidir. Nerde eksik kaldığını ve neyi yeniden çalışmak gerektiği belirlenmeli. Sonra yeniden sınav olmak ve eksikleri gidermeye çalışmak yaralı olabilir.

Ders çalışma ile ilgili internet ortamında epey yazılı materyal bulunmaktadır. Verimli çalışarak öğrenmeyi gerçekleştirmek için kişinin farkındalığının yanında kendi iç disiplin sahibi olması önemlidir. Sonuçta öğrenme gerçekleşmişse amaçlanan gerçekleşmiş demektir.

 Başarmak İçin Zekâm mı? Disiplinli Çalışma mı?

Birçok tecrübe sahibi başarı hanesinde ismi geçen bilim ve sanat insanları başarının ancak sabırlı, karalı ve disiplinli çalışma ile kazanıldığını belirtmişlerdir. Zekâ önemli, ancak hayat hep zekâdan çok disiplinli ve sabırla çalışanları hep başarılı olduğunu göstermektedir. Rahmetli Erdal İnönü bana çok zeki olmadığını ancak çalışma diplini kazandığı için üniversitede başarılı olduğunu belirtmişlerdi. Nobel ödülü alan Prof. Dr. Aziz Sancar bir konferansında öğrencilere zekâdan çok çok çalışmanın önemini anlatmıştı. Aklın doğru yerde doğru kullanımı ve disiplinli çalışma ile olay ve olguları analiz edilmesi ve somut olguları elde etmede bugün ki en etkili yöntem olduğu görülüyor. Kısa bir analiz ile gelişmiş ve gelişmemiş toplumların sorun çözmedeki becerilerinin altındaki temel nedenin nedenler ve olgular akılın yerinde ve etkin analize dayandığı görülecektir.

Anlaşılacağı üzere akıl zekâdan daha değerli bir özellik. Zeki insan çok ve çoğu sorunlarını çözememektedir. Akıl kişi ise konuyu detaylı analiz eder, sorunu çok yönlü olarak irdeler ve iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı ölçer tartar. Akıl bu bağlamda önemli bir üstünlüğe sahiptir.

Akıl ve Zekâ Okumayı Nasıl Etkili Kılmaktadır?

Akıl bir konuda düşünce yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. Zekâ ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yeteneğidir. Akıl olay ve olgular arasındaki farklılığı fark etme analiz etmeyi sağlar. Kişinin eğitimi yaşı ve görgüsü artıkça akıl kullanımı artar. Akıl uzun süreli sorunu çözmede analiz yapan çözümleme oluşturan bir yetenek. Zekâ ise daha doğal ve kişinin bulunduğu ortamı erken fark etme ve adaptasyonu sağlar. Zekâ kısa süreli sorun çözen bir yeti, Uzmanlar zekânın da zamanla geliştiğini belirtiyorlar. Okumanın önemini erken fark eden okumaya kendisini adar ve akıl kullanım yoluyla daha iyi anlamaya çalışır.

Yetişkin birey olmak, başarılı olmak, iyi ve erdemli bir insan olmak için zeki bir insan mi? Olmak yoksa disiplinli biri mi olmak gerekir?

Gelişmiş ülkelere baktığımız de iletişim teknolojilerinin bir kısmının üniversite öğrencileri tarafından geliştirildiği görülmektedir. Çoğunlukla Stanford, California teknoloji, MIT, Harvard, Cambridge, Oxford, Zürih teknoloji üniversitesi (Eidgenossische Technische

Hochschule), Münih Teknoloji, Tokyo Üniversitesi gibi nitelikli öğrenci çekebilen ve üniversite ortamlarında sağlanabilmektedir. Buralardaki başarının altında doğal olarak zeki ve erken fark eden ufukları ve algıları açık öğrencileri bünyelerinde bulundurmasının şüphesiz çok yararı vardır. Ancak ne kadar iyi öğrenci alsalar da disiplini sahibi olmak ve araştırarak sorgulayarak çalışmak çok daha önemli olmaktadır.

Öğretme Tekniğimiz de Değiştirmemiz gerekebilir

Önümüzdeki dönemde öğrenme tekniğinde değişeceği kaçınılmaz olacak ve günümüz eğitim alt yapısına uygun olarak öğrencilerin öğrenme şekli de değişmiş ve çağın gereği olarak öğrencilerin konuları taşırtışıma ekseninde çalışması sağlanmak zorunda kalacaktır. Belki öğrencilere WEB ortamı veya diğer sosyal medya üzerinden önceden bilgiye erişimi sağlanacak ve eldeki bilgi ekseninde konular detaylı olarak işlenecektir.  

Veya dersten önce işlenecek konunun bir özet ön bilgi olarak öğrencilere iletilerek ve öğrencilerin konuya göre hazırlık yapması sağlanacaktır. Lisansüstü öğrencilere için belki bir hafta önceden yapacağı çalışama sonucunda yapacağı kritik okuma ve alacağı notlar ve anlamayı geliştirmek için konunun “mentor” (yol gösterici bilgi ve deneyim sahibi, danışman) denetiminde tartışılması gerekecek. Mentorün konun anlaşılması için yeni kaynaklar sunması ve o kaynakların okunması için teknik geliştirilmesi sağlanmalıdır. Hele hele robotları ve uzaktan eğitim ve video eksenli ders işleme sistemi altında hocaların ve mentorlerin daha eleştirel ve kritik yapma ve yaptırma becerisine sahip olması gerekebilir. Arıca hocanın en önemli özelliği de öğrencinin dersi ezberletmek değil öğrencinin dersi tartışma tekniği içinde anlamasını sağlatmayı da biliyor olması gerekecektir. Bu bağlamda önümüzdeki dönemlerde üniversitelerde ders verecek hocaların daha çok yorum yapabilme becerisine sahip olması istenebilir. Yoksa robotlar veya paket dersler ekranlardan öğrencilere aktarılabilir. Hocanın yeni düşünceleri ve kaynakları öğrencinin kullanımına sunacak bilgi ve becerisine sahip olması gerekecektir.

Özet olarak uzun zamandır kendimde ve öğrencilerimizde edindiğim izlenim ülkemiz eğitim sisteminin önemli eksikliklerinden biri öğrencilerime ders çalışma ve öğrenme becerileri nasıl kazandırlırı sağlayamamışız. Öğrencilerimizin enerjisinin çoğunluğu etkili olmayan okuma ve öğrenme sürecine ayırmaktadırlar. Sonuçta öğrenci en fazla ezberleyerek sınıf geçmeye çalışmakta ancak etkili öğrenme gerçekleştiremediği için hayat başarısı düşük olmaktadır. Konunu eğitim bilimcilerince temelden ele alınması ve öğretmen yetiştirme programı müfredatında mutlaka yer alınmalıdır.

Sonuç olarak farklı teknikler ile öğrenme sağlayabiliriz. Genel ilke başarılı öğrencilerin farkındalığı yüksek, planlama yapabilen, çalışırken kendini dersine verebilen ve sonunda öğrenmeyi geçekleştirebilen kişidir. Milyonlarca öğrencimizin etkili öğrenme teknik ve yöntemlerini öğrenmesi gerekiyor. Yoksa çok sayıda yeterli eğitim ve öğrenmeyi gerçekleştirememiş muzunla hiçbir sorunu çözemeyiz. Köy Enstitüleri geleneğinden gelen eğitim sistemimiz bunu başaracak yapıdadır. 

Not: Lütfen öğrencilerimizle paylaşalım.

Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ /  Çukurova Üniversitesi

iortas@cu.edu.tr