Huazhong Tarım Üniversitesi izlenimleri

PROF. DR. İBRAHİM ORTAŞ

"ÖĞREN-UYGULA-BAŞAR-BAŞKASININ BAŞARMASI İÇİN ÇABALA" diyen Huazhong Tarım Üniversitesi izlenimleri

 Çin Tarım Üniversitesindeki İzlenimler ve Çin Bilimsel Yönden ABD’yi Geçiyor mu?

Çin Halk Cumhuriyetini ilk defa 2015 yılında “Bitki Besleme Kolokyumuna” katılmak üzere bulunmuştum. O zaman Pekin’deki toplantıdan sonra uzun bir tren yolculuğu ile Şanghay geçmiştim. O günden 13 yıl geçti ve geçen Kasım 2018 tarihinde bu kez bir başka bitki besleme sempozyumuna katılmak üzere davetli olarak Wuhan ’da Huazhong Tarım Üniversitesinde bulundum.

Çin bugün 1.5 milyara yakın nüfusu ve 9.59 milyon kilometrekarelik yüzölçümüne sahip. Yıllık yüzde 6-7-7 aralığında büyüme ile 7.5 trilyon dolarlık mili geliri ve kişi başına gelilirinin 6000 doların üzerinde olduğu Dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahip devasal dinamik bir ülke. 12 yıl aradan sonra davet edildiğim Wuhan’daki üniversitedeki izlenimlerim ve derlediğim bilgiler Çinin beklediğimden de daha büyük bir hızla büyümekte ve dünyada ticarete söz sahibi olmaya çabalamaktadır. Ülkenin iç bölgelerindeki beşinci büyük kenti Wuhan havaalanı, üniversiteleri, ticareti ve sanayisi bakımında hızla geliştiği yönünde.   

2005 yılına göre bugün Çinlilerin hem gelirleri (maaşları) artmış hem de satın alma değeri de aynı şekilde yükselmiş. Nerdeyse her şey batıdaki marketlerdeki düzeye ulaşmış durumdadır. Ürünlerin ederi ülkemiz ile kıyaslandığında hemen hemen eşyanın fiyatı nerdeyse bizdeki ürünlerin değerlerine yakın görülüyor (özellikle ülkemizdeki son zamlılardan sonra fiyatların birbirine yakınlaştığı görülüyor).

 Çin’de Günlük Yaşam

Bir Çin Yuvan’ı 0.78 TL eşdeğerindedir. Kamu taşımacılığı ve olanakları çok ucuz. Hemen herkese ev imkânı sağlanmış durumda, işsizlik oranı nerdeyse yok gibi görülüyor. İşsizliğin yüzde 3-4 oranında olduğu belirtiliyor. Hemen her sokak başında temizlik işçisi görüntüsü çok sayıda kişinin kamuda istihdam edilmekte olduğunu gösteriyor. Özel sektör hızla geliştiği için yeni iş imkânları yaratılıyormuş. Öğrencilere sorduğumda iş konusunda kaygıları yok gibi. Ancak iyi bir iş imkânı için daha iyi çalışmaları gerektiğini ve sınavları da iyi başarı göstererek kamudaki prestijli işlere girmek için sınavları aşmaları gerektiğini belirtiyorlar.  

Çin’de eskiye oranla havayolu taşımacılığı ve hızlı tren yolculuğu çok daha yaygınlaşmış. Telefon kullanımı bizden daha yaygın. Uçağa bindiğinizde hemen herkesin elinde gelişmiş akıllı telefon. Çin bu arada Iphone düzeyinde ileri düzede kendi telefonunu geliştirmiştir. Genelde her gittiğim toplumda kitap okuma durumuna bakarım. Çok az insanın uçakta-trende kitap okuduğunu gördüm.  Ancak halen dünya ile iletişim özellikle Watsapp, fecbook üzerinden açık değil. Kendi sitemleri mevcutmuş. Tabii yasaklar her zaman yeni arayışları da berberinde getirmiş. Ancak gençler sistemi baypas etme yolu bulmuşlar. Endonezyalı bir mihmandar öğrenci bilgisayarımıza bir program yükleyerek yurtdışı ile watsapp üzerinden görüşme yapmamız sağlandı.

Çin’de kırsal kesim ile kent arasında ciddi bir farklılığın olduğunu daha önceki bilimsel toplantı ekseninde götürdükleri köylerde fark etmiştim. Ancak bu defa kırsala gitme şansım olmadı. Sorduğumda kırsala ayrı kente ayrı ekonomik ve sosyal politikaların sürdürüldüğü belirtildi. Çinin gece ve günsüz sokakları çok hareketli. Sokak satıcıları yemek kültürü yanında alışveriş merkezleri ve iyi restaurantlarıda göze çarpmaktadır. Çin’de de arka sokaklara yönelince yoksulluğun ibareleri görülmeye başlıyor. Genel görünüm derme çatma yapıların içinde işini gören esnafın etkinliği görülüyor.

Çin Üretiyor ve Dünyaya Pazarlarına Açılıyor

Ülkenin mili politikası gereği Çin üretim ekonomisine dayalı devletçi-özel sektör anlayışının birlikte yürütüldüğü bir karma sistem olduğu anlaşılıyor. Özel sektör ülkenin milli politikasına uygun olarak koordineli hareket ettiği görülüyor. Gece sokağa çıktığınızda yollarda inşaatların devam ettiği, alt yapı çalışmalarının devam etiği görülüyor. Herkese ev imkânı sağlamak için kentlerin etrafında çok katlı binalar ve gökdelenlerin yükseldiği görülmektedir. Çin hükümeti herkesin ev sahibi ve araç sahibi olmasını teşvik etmektedir. Sokaklara çıkıldığında çok değişik araba modelleri görülüyor. Trafik 13 yıl öncesine göre çok artmış. Bisikletlilerin yerini elektrikli bisikletler ve motosikletliler almış görülüyor. Öğrencilerin çoğunluğu motorlu ve elektrikli bisikletli olmuşlar.   

ÇİN BİLİME CİDDİ DESTEK SAĞLAMAKTADIR

Çin Beyin Göçü Almaktadır

Çin bilimsel ve teknoloji eksenli kalkınmaya önem vermiş görülüyor. Eğitimli ve nitelikli liyakatli bilim insanına anlaşılan bel bağlamış. Bir önceki ziyaretimin de konuşulan maaşlar ve satın alma değerlerinin çok çok üzerinde bir ücret ve destekler sağlamaktadırlar bilim insanlarına. Çin geriye yönelik bir beyin göçü başlatmış ve çok sayıda Çinli bilim insanı iyi maaş ve olanaklarla ülkelerinde döndüğü söyleniyor. Aynı zamanda yurtdışındaki Çinli bilim insanları ile de beyin dolaşımı yaptıkları belirtiliyor.  Çin üniversiteleri sınav ile başarılı öğrencilere yüksek lisans ve doktora öğrencisi ve post doktor eleman olarak bünyelerine katıkları görülüyor. Öğrencilere ciddi burs imkânları sağlamaktadır. Çinli Lisansüstü öğrencilere 1200, Araştırma öğrencileri 2200, Doktora öğrencileri 6000 Çin Yuanı ödeme yapmaktadır. Yabancı öğrencilere tek kişilik yurt imkânı ve 2000- 3000 Çin Yuanı ödeme yamaktadırlar. Post Doktoralı 10000 ve Akademik personel 15-25 bin Yuan maaş alıyormuş. Ayrıca yüksek etki faktörlü (impact) dergilerde yayın yapan uluslararası ağırlığı olan bilim insanlarına birçok ayrıcalığın sunulduğu belirtiliyor. Yurtdışından geri çağırılan nitelikli bilim insanlarını etkin kurmaların başına getirdikleri ve laboratuvar ve araştırma merkezlerini Ar-Ge kapsamında destekledikleri belirtiliyor. Çin’de yayın yapmaya çok önem veriliyormuş Yükse etki faktörüne yapılan yayınlara çok fazla teşvik veriliyormuş. Öğrenciler yapılan yayınlardan da teşvik alıyorlarmış.  Akademik yükseltmede yapılan yayınların etki faktörü ve sayısı önemli bir ağırlığa sahipmiş.

ABD Ulusal Bilim Vakfı’nın verilerine göre, Çin, bilimsel yayın konusunda ABD’yi aştı aşacak şeklinde. Elsevier’s Scope veri tabanı verilerine göre Çin’in ürettiği yayınların sayısı ABD’ adresli yayınları geçtiği görülüyor.  Ancak halen ABD yayınlarının etki faktörü Çin’e göre daha yüksek. Ancak bu durum ABD’de rahatsızlık yaratmışa benzemiş ki Çin ile teknoloji transferi ve diğer alanlarda Cin’e bilimsel ambargo koymayı düşünmektedir. Her ne kadar ABD halan yükseköğretimde en çok doktora ve yüksek Lisan mezunu veren ülke konumunda olması ve uluslararası öğrenciler için birinci derecede tercih edilen ülke olsa da Çin’de benzer şekilde beyin göçümünün önünü açarak Asya-Pasifik bölgesi başta olmak üzere değişik ülkelerde ayrıcalıklı bursalar ile öğrenci kazanmaya çalışmaktadırlar.

Çin Üniversitelerinde Yönetim Şekli

Çin Yüksek Öğretiminde Üniversitenin üst yöneticileri devlet tarafından atanıyormuş. Üniversitenin başındaki yönetici devlet tarafından atanmış üst yönetici sembolik nitelikli. Bir de akademik işlerden sorunlu Rektör bulunuyor oda devlet tarafından atanıyormuş.  Üst yönetici bir bakıma İngiltere’deki gibi temsil nitelikte bir atama durumundaymış. Üniversitenin akademik ve bilim politikalarında Rektör ve diğer akademik senatolar ve kurullar sorumluymuş. Rektör atama yolu ilet ayın edilmektedir. Ancak atanan rektör ve dekanlar üniversite kamuoyunun beklentisi ve atanması beklenen kişiler arasında olduğu belirtiliyor. Açıkçası nasıl belirliyorlar tam anlamadım. Ancak anladığım aşağıdan yukarıya doğru Çin’de üretime ve liyakate çok önem veriliyormuş. Dekanlar, bölüm başkanları, birim yöneticileri liyakate dayalı atandığı belirtiliyor.

Ziyaret ettiğim üniversitedeki laboratuvar ve birimlerde hemen herkes çalışıyor. Projesi olmayan nerdeyse biç bir araştırmacı hoca yokmuş. Anladığım kadarı ile Almanya’daki gibi yönetici konumdaki akademisyenler daha niteliği yüksek kişilerden seçiliyor ve onlarda sistemin dinamosu ve motoru görevini üstlenmektedirler. Yoksa bilimsel başarının koordine edilmesi kolay olmayabilir.

Her hocaya üniversite yerleşkesinde ev ve değişik olanaklar sunulmuş. Üniversitede çalışan hemen herkes için sınıf sınıf lojman bulunmaktadır. Öğrencilerin tamamı nerdeyse yurtlarda kalıyor. Evliler ve yüksek lisanlı ve doktoralılar için imkânı sağlanmış. Yabancı öğrenciler için tek kişilik ve iyileştirilmiş olanaklar ve koşullar sunulmaktaymış.

Çin bilimsel olarak kabuğunu yırtmış ve dışarıya açılmış ve daha da dünya ile bütünleşmek istiyor. Gençler eskiye rağmen çok daha çok yabancı dil biliyor. Çok akıcı İngilizce bilen yüksek lisans ve doktora öğrencileri mevcut. Lisans sütü öğrenciler bizim öğrencilerden çok daha iyi İngilizce bilgisine sahipler. Öğrencilerin iletişim teknolojileri daha iyi kullandıkları görülüyor. Özellikle Excel ve istatistik kullanımı konusunda iyi olduklarını görüyoruz.

Genelde bakıldığında üniversite yönetiminde ve toplumsal kalkınma modelinde bir devlet aklının ve sistematik bir islemenin olduğu görülüyor.  1.5 milyara yakın insanın bulunduğu ülkede insanın karnını doyurduğu, iş imkânı bulduğu bir yapılanma görülüyor. Günümüzde Batı ülkelerinde görülen yüksek işsizlik onanının Çin’de pek görülmemiş olması sanırım merkezi bir planlamanın yapıldığı anlaşılıyor.

Dünya liderliğine aday bir ülkenin yapması sanrım böyle olması gerekir. ABD gibi dünyanın beyin göçünü gerçekleştiren ve bilim –teknolojinin merkezi ile yarışmanın yolu ondan daha çok bilim insanına ve liyakate önem vermesi gerekir. Sanırım Türkiye’nin yapamadığı üniversitelerini liyakate dayalı bir anlayışla yönetmeyi ve genel üniversite kamuoyunu tatmin edecek bir yapılanmayı sağlayamadı.

“Öğren-uygula-başar-başkasının başarması için çabala” diyen Huazhong Tarım Üniversitesinin Bilimsel Potansiyeli

Doğrudan tarım bakanlığına bağlı ülkenin önde gelen kilit konumdaki sayılı üniversitesi konumunda. 1898 yılında bölgenin tarımsal üretimini artırmak amacı ile kırsalda kurulmuş ve daha sonra Wuhan ’a taşınmış. Bizdeki Kök Enstitüleri mantığına bezer yaklaşımlar kendi tuğlalarını ve binalarını yapmışlar.  Çinin iç bölgelerindeki en önemli tarım üniversitesi konumundaki başarılı bir araştırama ve eğitim kurumu. Bahçe bitkileri konusunda çok ileri düzeyinde araştırma yapılıyormuş. Bir tek tarım üniversitesi nerdeyse bizim Çukurova üniversitesi büyüklüğünde 2500 küsur öğretim ve bir o kadar da yarımcı mevcutmuş.  Huazhong Tarım Üniversitenin kapısında içeriye girilirken taşlara kazınmış olan slogan “Öğren-uygula-başar-başkasının başarması için çabala” diyen tarım üniversitesi.

Üniversitenin temel felsefesi pratik yaparak öğrenmek, başarmak ve öğrendiğini bir başkasına öğreterek onunda başarış için çabalamayı hedeflemiş. Tamamen bir felsefesi ve amacı olan bir slogan. Somut olarak öğrenmeyi, başarmayı ve başkasının da başarması için çalışmayı önüne koyan bir yaklaşım. Sorumluluk yükleyen ulvi bir yaklaşım olarak gördüm üniversitenin misyonu.

Çin ilk-orta ve yükseköğretimde teorik eğitimlerinin yanı sıra, öğrencilere uygulamalı eğitime ciddi önem verdiği görülmektedir. Bulunduğum üniversitedeki araştırma alanında her alanda onlarda hektarlık alanda bilimsel araştırmaların yapıldığına tanıklık etik. Öğrenciler bir fiil araştırmanın başında bulunuyorlar.

Turpgiller familyası (Brassica) grubu bitkilerden lahana, karnabahar, kolza, soğan bitkilerinin çok sayıda çeşitlerinin bulunduğu onlarca hektarlık alanlarda yüzlerce denme desenleri adeta göz kamaştırıyor. Toprak biliminde, mineraloji, biyokimya ve toprak verimliliği alanında çok başarılı çalışmalar yapılmış. Hayvan yetiştirme ve yeni ırkların geliştirilmesi çalışmaları sergilenmektedir. Bugüne kadarki ders notları ve kitaplar sergilenmektedir. Önemli geliştirilmiş tarım aletleri ve makinalarda müzede sergilenmektedir. Üniversite yöneticileri ve katkıları politikaları ayrı bir köşede sergilenmiştir.

Huazhong Tarım Üniversitesinde iki adet müze bulunuyor: Doğa Tarihi ve Tarım Müzesi

Her iki müzede de son derece iyi organize edilmişler. Doğa Tarihi müzesi birçok canlı türü ve jeolojik fosili bünyesinde barındırıyor. Her bir bölüme yerleştirilen hayvan, böcek, deniz havyaları ve jeolojik fosiller ayrı ayrı en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş.

Tarım tarihi müzesi ise üniversitenin kurulması aşamasından gümüz kadarki gelişimi ve üniversitenin başarılı çalışmalarını kronolojik olarak sergilemektedir.  Tarım tarihi müzesinin en önemli sürprizi, müzede çalışan öğrenciler gezimizin sonunda bize okulun tarım marşını hep birlikte koro halinde okumalarıdır. Öğrencileri teşvik etmek için okul tarım marşı yazılmış.  Bizdeki tarım marşına çok benziyor. Bir anda ülkemizin 1920’li yılarda tarıma dayalı kalkınmasındaki o ilk coşku ve toplumun tarımsal üretkenlik üzerinden harekete geçirilmesi geldi. Tarım üniversitesi olarak kurulmuş olsa da son yıllarda üniversite bünyesinde veterinerlik, ekonomi, yabancı diller ve mühendislik allananlarında da araştırma ve eğitim verilmektedirler.

Çin’in Son Yıllarda Bilim ve Teknoloji Alt Yapısına Dayalı Ar-Ge Harcamalarını Arttırdığı Görülüyor.

Çinin doğrudan verilerine ulaşamadım ancak Amerikan NSF’nin Science and Engineering Indicators dergisindeki rapora göre ABD’nin Çin’in bilimindeki gelişilmesi ve ABD’nin yerinde sayması ve gerilemesi endişeleri arttırdığı görülüyor.  Çin’in Ar-Ge’ye ciddi yatırım yaptığı ve insan gücü yetiştirdiği açık açık görülüyor.

Huazhong Tarım Üniversitede çok sayıda ileri düzeyde donatılmış ulusal laboratuvarlar bulunuyor. Tarım Bakanlığının ve Wuhan Bölge hükümetinin kurduğu ileri düzeyde ekipmanlar ve alt yapılı olarak donatılmış ileri Biyoteknoloji ve bilim merkezler ve laboratuvarlar mevcuttur.

Çok sayıda stratejik proje üzerinde çalışıyorlar. Süper yeşil pirinç ve süper tatlı mısır çeşitleri geliştirme projeleri, Yüksek kaliteli tutunçgi yetiştiriciliği, hayvan aşıları, yüksek kaliteli multi dayanaklı pamuk hibritleri, biyodizel projeleri. Sanırım önceden üniversitenin ve devletin birlikte geliştirdikleri projeler. Bu hedefe uygun olarak da alt yapı ve insan gücü ve yarımcı eleman sorunu sağlanmış görülüyor.  Çalışma alanımızla ilgili bir laboratuvarda 4 adet CSM, 3 ICP, 3 Atomik absorpsiyon, bilgisayarların haddi hesabı yok.

Üniversitede 334 profesör olmak üzere 2600 üniversite öğretim üyesi bulunuyor. Çin Bilimler Akademisine 4 üye kazandırmışlar. Çok sayıda diğer ulusal ve uluslararası bilim akademisi üyesi ve dünyaca tanınan bilim insanını bünyesinde tutmakla. 19 bin lisans ve 6900 yüksek lisan öğrencisi 18 farklı fakülte temelinde araştırama ve eğitim faaliyeti göstermektedir. Üniversite laboratuvarlarda çok sayıda kişi çalışıyor. Hocalar, teknik elemanalar, öğrenciler akşam 7-8’e kadar çalışıyorlar. Genelde laboratuvarları çalışan üniversiteler ile gelişmişlikleri arasında bir ilişki görürüm. 

Çin, Dünyada En Fazla Diploma Üreten Ülke Konumunda

ABD'nin Ulusal Bilim Kurumu (NSF) iki yılda bir yayınlanan güncel bilim ve teknoloji göstergeleri raporu yayınlanır. 2018 raporunda ABD’nin bilimsel göstergelerini en çok zorlayan ülkenin Çin olduğu rakamlar ve grafikler ile gösterilerek ABD’lilerin kaygıları da sık sık vurgulanmaktadır. Raporun en dikkat çekici kısımlarında bir aşağıda grafikte de belirtilen son yıllarda Çin’in artan diplomalı sayısı ve diğeri de bilimsel yayın istatistikleridir. Çin aynı zamanda dışa açılma stratejisi çerçevesinde yurt dışına çok sayıda öğrencide gönderebilmektedir. 2018 verileri ABD’de okuyan Çinli öğrenci sayısı Çin’den öğrenci: 363.341. Çin son yıllarda yayın sayısı yönünde ABD'ye en çok yaklaşan ve nerdeyse geçme eğilimine giren ülke olarak gösteriliyor. WOS ve Scops verilerine göre ABD önde görülse bile ICI da yayınlanan ve yayınlanmayan verilerde Çin hızla ABD’yi geçecek durumda. Ancak bilimsel yakınlara yapılan atıflarda halen ABD açık ara önde. Gözlemlerim ve takip edebildiğim kadarı ile Çinliler yukarıda da belirtildiği gibi İngilizce dil sorunu önemli ölçüde çözmüşler ve genç kuşaklar rahatlıkla makale yazabilmektedirler. Birçok dergi Çinlilerin editörlüğünde ve finansmanı ile çıkmaktadır. Bu durum açıkçası Çini’nin hızla bilimsel alanda önüne geçilemez bir hızla ilerlediğini gösteriyor. Bulunduğum üniversitede her yıl onlarca uluslararası kongre ve sempozyum düzenlemektedirler.

2017 ülkelerin yayın ve atıf verilerine göre bütün bilim alanlarında ( https://www.scimagojr.com/countryrank.php?year=2017) halen ABD ilk sırada görülüyor. Türkiye’nin yayın sayısı ve ayın sayısı başına atıf sayıları oranının düşük olduğu görülüyor.

Çizelge 1. Dünyada en çok bilimsel dökülmen üreten ülkeler sıralamasında ABD ve Çin’ verileri.

Sıralama

Ülke

Doküman

Atıf edilen yayın

Atıf

Kendine atıf

Yayın başına atıf

H indeksi

1

ABD

626403

546605

426316

224281

0.68

2077

2

Çin

508654

492893

265803

174748

0.52

712

19

Türkiye

42405

38566

15242

4140

0.36

368

Amerikan NSF raporuna göre Çin üniversite eğitimine ciddi önem verdiği ve üniversite mezun sayısısın % 350 oranında artırdığı belirtilmektedir. Grafikte 1’de görüldüğü üzere Çin 2002 yılından sonra hızla üniversite mezun sayılarını artırmış ve büyük bir hızla da devam ettirmektedir.

Çin doktoralı mezun sayısında büyük önem vermektedir. 2008 yılında beri ABD’ye yaklaşmaya çalışmaktadır.  Son yıllarda uluslararası öğrenciler için üniversitelerin sunduğu binlerce burs ve fon imanlarında yaralanan değişik ülke öğrencileri görülmektedir. Ülkenin politikası 2020 yılına kadar 500 binin üzerinde uluslararası öğrenciyi Çin üniversitelerinde burs imkânı ile istihdam etmektir. Bu ciddi bir Amerika’nın beyin göçüne rekabeti çağrıştırıyor. En son Pasifik bölgesi uzay çalışmaları ekseninde sınavla bursu öğrenci alınacağına dair üniversitelerimize de yazı ile duyuru haberi iletildi. Çin son yıllarda başta mühendislik alanları olmak üzere birçok alanda diplomalı öğrenci sayısını artırdığı görülüyor (Grafik 1).

Grafik 1. Amerikan NSF verilerine göre Gelişmiş ülkelerin 2000-2014 yılları arasında üniversite diplomalı mezun sayıları.

 Çinin her şeyden önce önüne koyduğu uzun erimli bir hedefi var ve o hedefe ciddi ciddi yönelmiştir.

Bütün bilimsel göstergeler ve çabalar Çin’in her şeyden önce ciddi bir bilim politikasına ve üniversite sistemine sahip olduğunu gösteriyor. 2017 verileri ile Çin’de 2,914 üniversite ve yüksekokul bulunmaktadır. Dünyadaki ilk 30 üniversite içinde 3, ilk 100 üniversite içinde üniversitesi ile teknoloji çağında batılı üniversiteler ile yarış içinde bulunmaktadır.

Çin'deki teknolojik gelişme hızı doğal olarak diğer ülkelerden de izlenmektedir. Başta ABD olmak üzere Çin’in hızlı gelişmesi kaygı yaratmışa da benziyor. Rekabet dünyasında geride kalan ve paradigma yaratamayan maalesef toparlanamıyor. Bu bağlamda Çin gibi planlı ve uzun erimli planlama yapan ve kararlarını uygulatan ülkelerin gelişmesi kaygı yaratabilir.

Çin'in belirlediği planı doğrultusundaki yüksek teknolojiye ulaşma ve her alanda kendi markasını yaratma eğilimde olduğu belirtiliyor. Çin hükümeti 2025 yılına kadar her alanda kendi markasını yaratmak istiyor. Endüstri 4.0, yapay zekâ, elektronik, uzay çalışmaları, genetik, moleküler biyoloji, kimya alanlarında bir hayli idalı alanlarda teknoloji üretmeye yönelmiş görülüyor.

Bütün bu alanlarda Çin'in teknoloji transferi yolunun fikri mülkiyet haklarını ihlal edip etmediği hep sorgulanıyor.  Eskiden beri Çinlilerin iyi kopyalama yaptığı söyleniyor. Ancak benim laboratuvarlarda gördüğüm, kopyada yaparak iş yapmayı öğrendilerse de, bugün artık kendileri artık kendi başlarına iş yapmasını biliyorlar. Ancak geçmişte Almanya ve İngiltere’de öğrenciyken Çinli öğrencilerin her şeyin fotoğraflarını çektiğini görürdük. Ancak bugün gördüğüm manzara artık hemen her konuda ellerinde alet ve ekipman bulunuyor ve kısa sürede de üretebiliyorlar.

Evet, bugün Çin, taklitçilikten yaratıcılığa giden yolda batıdan çok etkilenmiş ve matı üretim modelinin kendine uygun formatta yüksek teknolojiyi öğrenmiş ve yüksek teknoloji pazarında söz sahibi olmuştur.

Çin artık çevresindeki ülkelere teknoloji transferi yanında, yeni teknolojilerin geliştirilmesi konusunda da öncülük yapmakta olduğu da görülüyor. Çin her alanda kendi markasını yaratmada karalı. Sanırım bu durumda batılı ülkelerin dikkatinden kaçmıyor. Batılı şirketler bu bağlamda Çin’e ileri teknoloji transferini sınırladıkları yazılmaktadır. En son Huawei cep telefonun Appel iPhone ile yarışıyor olması ABD’nin karşı önlemden ziyade Huawei telefonun internet erişimini kesmeye yönelmesi ve gümrük duvarlarını devreye konması sorunun ciddiyetini göstermektedir. Ayrıca Çin’in yeni ipek yolu demir yolu projesi de dünyanın gelecekteki ekonomik ağı açısından geleceğin süper güç olma çabasının bir girişimi olarak görülmektedir.   

Amerikan NSF, 2018, raporuna göre Çin, son 15 yılda Ar-Ge harcamasını 30 milyar dolardan 408 milyar dolara çıkardığı belirtilmektedir. Temel araştırma alanları başta olmak üzere uygulamalı alanalar ciddi bilimsel katıda bulunmaktadırlar.

Genel olarak Çin bilimsel ve teknolojik birçok alanda ABD ile aralarındaki bilimsel gelişmişlik farkını kapattı kapatacak düzeye geldiği görülüyor. Ancak benim ulaştığım bilimsel veriler ve her iki ülkede de bulunmuş olmanın verdiği şahsi gözlemle halen ABD’nin alt yapı ve temel bilimlerdeki üstünlüğü devam ediyor. Ancak Çinliler ilkokuldan üniversite eğitimine kadar çok ciddi bir atılımın içinde görülüyorlar. Bu konuda PISA sonuçlarına bakınca da Çinli öğrencilerin bilim, fen ve soru çözme becerilerinin ABD’den daha iyi konumda olduğu görülüyor. Çinli öğrencilerin başarısı ortalaması 509, ABD 497 ve Türkiye’nin puanı ise 428 (http://www.oecd.org/pisa/sitedocument/PISA-2015-technical-report-final.pdf). Bu veriler Çinin ileride daha nitelikli insan gücüne sahip olacağını gösteriyor.   

Türkiye’nin gelecekte bilimde söz sahibi olmak istiyorsa ABD ve Çin ve diğer bilimsel alanda gelişmiş ülkelerin birikimlerini iyi analiz edip ciddi bir bilim politikası ve strateji çizerek yol haritasını oluşturması gerekir. Hepsinden önemlisi temel bilimler bilgisi gelişmiş, okuduğunu anlayan nitelikli bilim insanı yetiştirmeyi nasıl sağlayabiliriz üzerinden kafa yormamız gerekir. Türkiye’nin bilim kuruluşlarının özerkliğini sağlaması, araştırmacıların yeteneklerine ve liyakate göre belirlemeli, bilim politikası aralıklarla değerlendirilmeli ve kaynak kullanımının etkinliği sağlanmalıdır. Ar-Ge ve bilim bütçelerin AB ’ülkelerinin düzeyi olan % 2’nin üzerine çıkarılmalı sonrada % 3 düzeyine çıkarılmalıdır. Çağı yakalamak için bunu yapmak zorundayız. Bunu yapacak potansiyelimizin var olduğuna inanıyorum. Yeter ki planlamasını liyakate dayalı bir bilim politikası uygulayalım.

Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ / Çukurova Üniversitesi

 iortas@cu.edu.tr