Çukurova'da Anız Yakılmasını Nasıl Engelleyebiliriz?

PROF. DR. İBRAHİM ORTAŞ

Gücümüz doğayı tanımaya yetti ancak onu değiştirmeye asla yetmedi...

Çukurova’da buğday ve mısır hasattı sonrası çiftçilerimiz maalesef yanlış bir algı ile yeniden tohum yatağı hazırlamak için topraklarına organik madde kazandıracak olan anızları yakarak toprak işlemeye geçmektedirler. Konuyu değişik ortamlarda çiftçilere ve devlet yetkililerine anlattık. Görünüşte herkes aynı fikirde ancak sırtınızı döndüğünüzde yine de çiftçilerimizin bir kısmı bildikleri yola anızlarını yakmaktadırlar. Bilimsel olarak anızın bilinenden toprak verimliliği ve canlılığına zararı yanında ayrıca atmosfere salınan karbondioksit gazı (CO2) gazı ve diğer ekosistem unsurlarını da yok etmektedir. Atmosfer salınan CO2 iklim değişimlerine neden olmakla kalmıyor bir bütün olarak sürdürülebilir yaşamı tehdit eder duruma geldi. Yangın doğal olarak bir tek anız yakmıyor aynı zamanda tür ve çeşidini bilmediğimiz birçok canlının da yok olmasına neden olmaktadır. Fotoğrafta yanan bir ortam yaşayan bir kaplumbağa kaçış bulamadığı için yanmıştır. Kim bilir ne kadar çok börtü-böcek ve diğer canlı türü yok olmuştur. İnsan bu tür yangında değil her türlü yangın sonrası yanmış/ölmüş öldürülmüş bir canlıyı görünce çok üzülüyor.  

Anız yangınının doğa ve toprak üzerindeki olumsuz etkileri geniş olarak araştırıldı. Kısa sürede çiftçinin toprağını kolay işlemesi, yabancı ot kontrolü, hastalık etmeni ve yanma sonucu oluşan zararlı kontrolü ve toprak organik maddesinin hızla mineralize edilmesi gibi avantajları varı gibi gelebilir. Ancak uzun sürede anız yangının toprak kalitesinin ve verimliliğin düşmesine çok olumsuz etkileri açık ve nettir.  Eldeki somut veriler ile anızın yakılmaması konusunda yapılan birçok girişim yapıldı. Ancak anız yaktırma sorununu bir türlü çiftçi ve üretici bazında çözemedik. Konunun çiftçiler açısından maddi boyutu çok çok önemli. Ancak torunlarına bırakacağı yarının nasıl yok ediyor onu anlatmakta zorlanıyoruz. Çiftçinin yapması biraz daha konu hakkında geleceğe ilişkin sorumluluk, doğadaki canlıların varlıkları konusunda duyarlılık ve ekosemin bize kazandırdığı gıda güvenliği farkındalığı bilinci ile davranması. Siyasilerin yapması gerekenler var, anız yakan çiftçiler için işini yapan kolluk kuvvetlerine veya adliyeye etki etmemesi ve anız yakılmasının da bir milli mesele olduğunu seçmenlerine bildirmeleri beklenir.

Devletin yaması gerekenler vardır. Bizim gibi sosyolojisi yukarıdan aşağı tanzim edilen toplumlarda devletin yaptırım gücü halen çok önemli ve etkilidir. Birçok ilgili kuruluş bu konuda belirli önemleler aldılar. Bunlardan biri cezai yaptırım şöyle ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2018/1 No’lu tebliğine göre anız yakanlara her dekar için 48,58 TL idari para cezası uygulamasının yapılması.

Anız Yakılmasını Engellemek İçin Mutlaka Yapılacak Bir Şeyler Vardır

An itibarı ile balkonunda oturan Adanalılar mısır anızının yanması sonucu oluşan kokuyu şiddetli bir şekilde hissedecektir. Doğa bilinci ve birlikte yaşama isteğinin oluşması için ne yapabiliriz. Biraz farkındalık ve sorumluluk bilinci için fikir jimnastiği gerekiyor. Bu konuda farklı bir yol öneren ve(ya) farklı düşüncesi olan olursa ve paylaşırsa ileriye yönelik yapılacak girişimler için çok yaralı olur.

Doğanın Kurallarına Saygı Duyalım

Çevre bilinci açısından bu şekilde doğanın tahribine seyirci kalamayız ve rıza gösteremeyiz. Unutmayalım bu dünyanın sahibi yalnızca biz insanlar değiliz. Yer yüzeyi bütün canlıların ortak yaşam alanıdır. Kendimizi tarla sahibi görmek yetmiyor. En son Karadeniz kıyı şeridinden yaşanan aşırı yağışların yaratığı can ve mal kaybının çoğunluğu insanın doğanın yasalarına uygun olmayan müdahalelerinin küçük bir sonucuydu. Lütfen ne olursunuz artık içinde yaşadığımız ekosistemi tanıyalım ve onun işleyişine saygılı olalım. Gücümüz doğayı tanımaya yetti ancak onu değiştirmeye asla yetmedi.

Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ

iortas@cu.edu.tr