Bir virüsün insanoğluna öğrettiklerine bakın

PROF. DR. İBRAHİM ORTAŞ

28 Mart 2020 tarihli Cumhuriyet gazetesinin başlığı “bir virüsün öğrettikleri”. Aslında çok önemsenmesi gereken bir başlık. Virüs insanı sokaktan evlerin içine çekmedi, insanların evde kendi kendine iç muhasebe imkânı da sağladı. Bunca şaşaalı hayattan, yalan dolandan kendi başımıza baş başa kaldık.

Her gün Basının iki Yalanını Deşifre Etmek

İngiliz The Guardian gazetesi editörü her gün iki yalanı deşifre edelim demiştir. Özellikle komplo teorilerine karşı her gün iki yalan haberi deşifre edelim. Çok yalan haberi bizzat basından okuduk. Çoğu zaman bilerek, siyasi ve ekonomik çakarlar için bazen gerçekten bilmeden yalan haber yayınlandı. Darısı bizim basına diyelim.

Haber Türk spikerleri, bir bilinmeze kaşı savaşın verildiğini belirtiler. Doğru olmayan bir ifade. Sorun biliniyor ancak virüsün çalışma mekanizması anlaşılmaya çalışılıyor ve onun anti koru belirlenmeye çalışılıyor. Bilim halen tam ilaç geliştiremedi, ancak bu üretilemeyecek demek değildir.

Evet, korona virüs ne öğrettiğinden çok nelere öğretmedikleri desem daha çok anlamlı olacaktır. Dünya basınından da bu konu es geçilmemiş.

Salgınla Mücadelenin Tek Yolunun Herkesin İşini İyi Yapmasından Ve Düzgün Olmasına Geçer

Virüs karşılaştığımız küresel düzeydeki karşılaştığımız bu küçücük canlı hiçbir kuralıda tanımıyor. Fakir fukara değil, koca İngiltere’nin başbakanı Boris Johns, Veliaht prens Charles da virüse yakalanmışlar.

Sorun halk sağlığını ilgilendirdiği için aynı zamanda siyasi bir olgudur da. Siyasal ve halk sağdığını ilgilendiren durmalarda birlikte küresel ölçekte karar almak gerekir. Kolektif tutum birlikte çözüm üretmek önemli. Bu bağlamda ülkelerin tek tek ve birlikte sorunu nasıl çözüm ürettiği önemli. Burada ülkelerin sorun karşısında ürettikleri çözüm önerileri ve aldıkları tutum önemlidir. Bir ülkede iç dinamikler güçlüyse orada sağlıklı bir tartışma yürütülebiliyorsa orada sorunların daha çabuk üstesinde geleceğine inanıyorum. Bu aşamada “muhalefet antikor gibidir”. Muhalefet soruna sahip çıkıyor ve alternatif öneriler geliştiriyorsa orada değişik yaklaşımlar ve üretkenlikler doğacaktır. Güney Kore Sağlık bakanlığı yetkilisi, korona virüs ile mücadelede başarının anahtarı şeffaf olmaları, halka güven vermeleri ve halkın desteği ile sorunu aştıklarını belirtiler.

Salgın hastalıklarla mücadele bütünlüklü bir mücadeledir. Sağlığın dışında da sosyal, ekonomik, idari ve eğitsel boyuttu dâhil yaşamın her alanının ilgilendiriyor. Top yükün insanlığın bu denli geniş anlamda karşılaştığı bir virüsün öğrettikleri ekseninde her birimiz kendi çapımızda savaş vermekteyiz. Yeniden sağlık çalışanları ve gıda üreten ve dağıtımını sağlayan, insanların karşılaşacağı sorunların çözümünde kolaylaştırıcı rol alan herkese saygılar.

Albert Camus Veba romanında salgınla mücadelenin tek yolunun “düzgün olmaktan geçtiğini” ifade ediyor. Yani kahraman Doktor Rieux’un yaptığı gibi “işini iyi yapmaktır”. Sanırım doktorlarımız işini düzgün yapıyorlar. Ya siyasiler. Ya bu ülkenin toplumsal sözleşmesi olan Anayasaya göre yetki alan yöneticiler bu tür sorunların çözümü konusunda yetkin ve liyakatli olarak insanların işlerini doğru yapmaları konusunda yetkilendirme yapıyorlar mı? Salgının herkesin hayatını etkilediği görülüyor. Ancak ayrıcalıklı kişilerin basına verdikleri görüntüler ile özel testlere sahip oldukları ve test pazarladıkları belirtiliyor.

Konu artık Soli Özelin belirtiği gibi “yalnızca tıbbi ya da siyasi bir konu olmanın ötesinde etik” sorun haline gelmiştir. İnsan olarak böyle dönemlerde ölüm korusu belki bir yere kadar anlaşılır, ancak Van depremindeki müteahhit Bayram Bey gibi çadırları alıp villasının bahçesine kurmamak gerekir. Yoksa toplumsal güveni nasıl sağlayabiliniz.

Yetkililerin kamu sağlığının önemini yeniden dikkate alarak inşaların ayrımcı yaklaşımlardan uzak herkese aynı mesafede hakkaniyetle tıbbi destek verildiğini göstermeleri gerekir. Bu da toplumun güvenini ve dayanışmasını pekiştirecektir.

İnsan İnsan İle Bir Araya Gelince Gelişir.

Uzaktan Değil Yüz Yüze Eğitim İnsanı İnsan Yapar.

YÖK başkanı Yekte Saraç, bahar dönemi yüz yüze eğitim uzaktan eğitimle sağlanacaktır. Saraç, "Bu sene bahar dönemi eğitim öğretim sürecini sadece uzaktan eğitim, açık öğretim ve dijital öğretim imkânlarıyla sürdürmeye karar verdik. Haydi, bu dönem dijital eğitim yapılacaktır. Umarım bu uygulama bu dönemle sınırlı kalır. Çünkü uzaktan eğitimi savunan çok sayıda üniversite ve yetkili var.

Fakat unutmayalım öğrencilerin örgün öğretimde birbirinden ve hocalardan öğrendiği çok daha fazlası vardır. İnsan varsa yaşam canlıdır. Yoksa insanın bir araya gelmediği bir birini tanımadığı bir dünya yaşanır olmayacaktır. İnsan bir arada yemeyi, içmeyeli, yaşam kurallarını, sosyal ilişkileri öğrenir ve birbirini zenginleştirir.

Bazı derslerde sanal veya uşaktan eğitim olabilir, ancak alt yapısı iyi hazırlanmış bir yapı ile ikinci eğitim alan uzakta bulunanlar için tamam. Kurmalarımız ve öğrencilerimiz normalinde alt yapıları yeterli olmadığı için normal derste bile anlattığımızı öğrenciler anlamıyor.  

Gençlerin Ruh Sağlığına Önem Verelim

Korona virüs karantinası nedeniyle okulların Nisan sonuna kadar, üniversitelerin dönemin eğitimsiz tamamlanacağının açıklanması ile 23 milyona yakın genç evlerde ve dışarı çıkması aliler tarafından haklı olarak kaygı gereği istenmemektedir. İyi ki akıllı telefonlar var. Sosyal medya ortamı olmasa insanlar özellikle gençlerin coşkulu ruh halleri etkilenir. Biz belirli bir yaştakiler kısmen bu tür durumlara alışkanız. Geçmişte her 5 yılda bir nüfus sayımı yapıldığında sokağa çıkma yasağı uygulanırdı. Sıkıyönetimler, darbeler yaşandığında sokağa çıkmaları yaşadık. Ancak bu uzun süreli ve ne olacağı beli olmayan ve ensenizde ölüm korkusunun gezindiği virüs tehdidi. Ne diyelim başa gelen çekilir.

Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ, Çukurova Üniversitesi, iortas@cu.edu.tr