Şimdi polyannacılık zamanı

HASAN ESER

Elektriğe yine zam geldi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) 1 Ekim’den itibaren geçerli olacak elektrik birim fiyatlarını açıkladı. Buna göre; yüzde 14.9 daha fazla elektrik faturası ödeyeceğiz.

Muhabir soruyor:  Ortalama 200 TL elektrik parası ödüyorsanız, bugünden itibaren 230 TL ödeyeceksiniz. Neler söylersiniz?

Vatandaş cevap veriyor: 200'ü veren  230'u da verir.

Hay bin kunduz...

O vakit keşke yüzde 15 değil de yüzde 25'lik oranda bir zam yapılsaydı.

Nihayetinde 230'u veren 250'yi de verir, öyle değil mi?

Daha önce de kendisine mikrofon uzatan bir muhabire, akaryakıt zamlarını değerlendiren bir vatandaş şöyle demişti:

"...Benim için fark etmiyor; ben zaten her seferinde 50 TL'lik alıyorum..."

Misal, İzmir'de...

31 Mart öncesi verilen "indirim" sözleri daha sonra yerini zamlara bıraktı.  

Tarifeyi değiştiren İZSU, su faturalarına zam yapıyor.

Sabah/Yeni Asır gazeteleri durur mu, manşetten yapıştırıyor haberi.

Duyarlı bir vatandaş olarak bana da sosyal medyada paylaşmak kalıyor geriye.

İyi de vatandaş ne yorum yapsa beğenirsiniz:

"Ne yapsın İzmir Büyükşehir Belediyesi...  AKP'li merkezi hükümetin CHP'li belediyelere yardım etmediğinden kaynaklanıyor su tarifelerine gelen bu zamlar..."

90'larda bir şarkı vardı:

"..Aynı nakarat

Hep aynı aynı

Yarısı bayat

Hep aynı aynı

Yarısı hayat

Aynı nakarat

Anlat anlat..."

***

AK Parti hükümetinin zaman zaman hem de göstere göstere yaptığı hatalar gün gibi aşikar...

Fakat o da ne!

Komplo teorileri havada uçuşuyor.

AK Partili en yakın arkadaşıma dahi 'Şu konuda hata yapılıyor' diyemiyorum.

Kaşlarıyla ellerini aynı anda havaya kaldırıyor ve aynen şöyle diyor:

"Mutlaka Reis'in bir bildiği  vardır"

Zaman beni haklı çıkarıyor ve konuyu tekrar gündeme getiriyorum.

Arkadaşım bu defa da şöyle diyor:

"Ben her şeyin kontrol altında olduğunu düşünüyorum, Reis bilinçli olarak kalama veriyor..."

Pes! Vallahi de billahi de pesss ...

Şimdi o arkadaşım için bir parantez açmak istiyorum.

Bak güzel ağbim...

Sen, Allah'ın kılıcı Halid Bin Velid'i bilir misin?

7'nci yüzyıldaki Müslüman fetihlerinin en ünlü Arap generallerinden biridir.

Halid Bin Velid girdiği hiçbir savaşı kaybetmemiştir.

Futbol deyimiyle "namağlup" bir komutandır.

Fakat ilginçtir!

Adaletiyle bilinen İslam dünyasının ikinci halifesi Hz Ömer, günün birinde beklenmedik bir şekilde Halid Bin Velid'i görevden alır.

Hz. Ömer, son derece başarılı ve sadakatli bir komutan olan Halid Bin Velid'in durduk yerde görevden el çektirilmesiyle ilgili sonradan şöyle diyecektir:

"Halid'i,  kendisine kızdığımdan ya da sadakatsizliğinden dolayı değil, halk onu yüceltmeye ve yanlış yola girmeye başladığı için görevinden aldım. İnsanların ona bağlı kalabileceğinden korktum. Halkın, her şeyi yapanın Allah olduğunu ve bu topraklarda fesat çıkmayacağını bilmesini istedim..."*

Bu anekdot da 'kıssadan hisse' olsun kıymetli dostuma.

Parantezi kapatıp devam edelim.

Yerel seçim öncesinde eline mikrofon alıp  bol keseden sallayan  bazı belediye başkanlarını yakinen takip ediyorum.

Yukarıda Allah var!

Sosyal medya üzerinden popülerlikte çok başarılılar.

Belediyelerin asli görevi olan temizlik ve sair gibi çalışmaları köpürtmek konusunda da iyiler. 

Sanki imkansızı başarıyorlarmış gibi yansıtıyorlar rutin belediyecilik hizmetlerini.

Ancak gerçek olan şu ki, seçim öncesinde vaatlerini ballandıra ballandıra sıralayan o belediye başkanları, somut icraatları gerçekleştirme noktasında hiç mi hiç umut vermiyorlar bana.

Sanırım ben çok karamsar biriyim. Çünkü vatandaş benim gibi düşünmüyor: 

"Ne yapsın sevgili başkanımız, enkaz devraldı, ondan önceki başkan mahvetmiş belediyeyi..."

İyi de canım kardeşim, bu nasıl bir kısır döngüdür? Yani ondan öncekini de sen seçmedin mi?

Son olarak...

Adı üstünde 'bağımlı'...

Kim ister ki sigara ve alkol gibi insan sağlığını direkt  tehdit eden, hatta ölüme götüren zararlı maddelerin tiryakisi olmayı?

Ama alışmaya gör...

Atalarımızın "alışmışlar" için ne söylediğini hatırlatmaya gerek yok elbet.

Neyse, o maddelerin zararlarını, yani herkesin bildiğini tekrar edip lafı uzatmayacağım. 

Bilindiği üzere... 

Sigaraya ve alkole düzenli olarak astronomik zamlar yapılıyor.

TEKEL ürünlerine yapılan zamlara karşı değilim.

Hatta vatandaş da karşı değil...

Sigara ve alkol tüketen arkadaşlarıma 'zamları nasıl değerlendiriyorsunuz?' diye soruyorum.

Hemen hepsinde ortak bir kanaat oluşmuş: "Bu zamlar bizim sağlımız için yapılıyor..."

Evet, yüksek fiyatların caydırıcı olduğu ve tüketimi azalttığı tezi doğrudur.

Ama işte dedik ya 'alışmış bir kere...'

Nitekim söz konusu zamlar, gerçekten düşünüldüğü gibi vatandaşın sağlığı için yapılıyorsa, ortada çok daha ciddi bir sorunla karşı karşıyayız.

Vergilerin artmasıyla birlikte içkiler artık evde/merdiven altında yapılır olduğunu gazetelerden okuyoruz. 

Öyle ki hijyenik olmayan ortamlarda bilinçsiz, bilgisiz ve ehliyetsiz kişilerin yasadışı olarak ürettiği o illegal içkiler, legalleri gibi yavaş yavaş değil, doğrudan zehirler oldu insanları.

Hasan Eser / Mahalli Gündem.com 

*Tarihi Değiştiren Askerler / Ali Çimen / Timaş Yayınları/ s. 69