Nikahı birinde gönlü diğerinde...

HASAN ESER

Risk alma eğilimi olmayan siyasetçiler eninde-sonunda tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir. 

Siyaset genelde cesurların netice aldığı ama bazen tesadüf eseri korkakların da başarılı olabildiği bir alandır. 

Kısa vadede tedadüfen seçilen siyasetçilerin sözde başarıları saman alevi gibidir. 

Çünkü şans insana her zaman gülmez! 

Yani tesadüfen kazanan, tesadüfen kaybetmeye mahkumdur. 

Tıpkı manşetle gelenin manşetle gittiği gibi. 

Bir de görünmeyen ve bilinmeyen bir takım güçlerin perde arkası  desteğiyle seçilenler vardır. Bu tipler halk arasında  'Proje siyasetçi' olarak tanımlanır. 

Fakat, koltuğa kolay yoldan ulaşmak adına tavizkarlığı en başından kabul eden bir siyasetçinin kullanım süresi sınırlıdır.  Süre dolduğunda pimi çekilir ve gerekli işlemler yapılarak siyaset mezarlığına gömülür. 

Neyse gelelim asıl konumuza...

Türkiye erken seçime giderken...

Şöyle bir etrafa bakıyorum da bazı siyasetçilerin kaşı-gözü farklı oynuyor.

15 temmuz gecesi seçilmiş hükümete destek açıklaması yapmak için sonucu bekleyenler misali...

Sanırım gönlü birinde nikahı diğerinde olan bazı siyasetçiler de, hangi tarafta olmaları gerektiğine bir türlü karar veremiyor. 

Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık hesabı; işin içinden bir türlü çıkılamıyor. 

-"Olduğumuz yerde kalsak, ama ya diğer taraf kazanırsa!"

-"Ne gerek var canım maceraya, yeni bir düzen kurulur, biz de bir şekilde yerimizi alırız nasıl olsa

-"Zor günde cesaret gösterip bugün karşı cepheye geçmezsek, yarın iyi günlerinde bizi yanlarına kabul ederler mi?" 

-"Etmeyip de ne yapacaklar; siyaset uzlaşma sanatı değil mi?" 

- "Peki gönlümüzün karşı tarafta olduğunu hissetmişlerse, yarın öbür gün bize burada itimat ederler mi?"

- "Ederler-ederler, hem ihanetin belgesi mi olurmuş?" 

Şeklinde deli sorular mı var acaba zihinlerde?

Haa! Parti değiştirmek, din değiştirmek gibi algılanmamalıdır. 

Partileri futbol takımı tutar gibi tutmak bağnazlıktır. 

İnsanlar yanılabilir, düşünceler ve fikirler değişebilir, dolayısıyla parti değiştirmek eşyanın tabiatı gereğidir.

Ama...

Çıkarlar söz konusu olduğunda, değişim kolay olmayabilir.  

İnce hesaplar yapılır, çift taraflı oynama isteği belirir. 

Derken...

Nikahı olana and içilir, sadakat gösterisi yapılır. 

Günün birinde lazım olabilecek olana da gülücük verilir, sırtı pışpışlanır. 

Gönül verilene ise el altından da olsa duygusal destek esirgenmez. 

Öte yandan, b planları uygulanır. Her ihtimale karşı, en güvenilir isimler yıldızı parlayan partinin yerel teşkilatına sevk edilir. 

Bu kişiler öncü kuvvetlerdir; olası bir değişimde bu kuvvetler diğerlerine yol açacaktır. 

Bu ve buna benzer stratejiler, "Kim kazanırsa kazansın yeter ki biz kazanılım" zihniyetinin ürünüdür.

Bir nevi kazan kazan politikası gibidir. 

Sözün özü, eski Türkiye siyasetinde türeyen, şimdilerde ise nesilleri tükeniyor olan zübüklerin, mahalli siyaset düzeyinde, kısmen de olsa baş göstermelerine şaşırmamak gerekir. 

Ki asıl dikkate alınması gerekenler tarafını aleni belli edenler değil, kaçak güreşenlerdir. 

Günün sözü: "Tanrım sen beni dostlarımdan koru ben düşmanlarımın icabına bakarım "