Kılıçdaroğlu bir sussa... 

HASAN ESER

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, kaş yapayım derken, göz çıkarmak mı istiyor?

Bir başka deyimle, pişmiş aşa su katmak mı istiyor? 

Türkiye, kritik bir seçimin arifesindeyken...

Osmanlı'yı tartışmaya açmanın şimdi sırası mı?

İktidar partisi, seçmeni motive etme noktasında söylem eksikliği yaşarken...

Kılıçdaroğlu'nun yersiz ve gereksiz çıkışlar yaparak rakibine fırsat tanıması, doğru bir hamle midir?

Osmanlı konulu televizyon dizilerinin reyting rekorları kırdığı bir ülkede, Osmanlı'yı hedef alan siyasi açıklamalar yapmak (tabir yerindeyse) kendi ayağına kurşun sıkmaktan farksızdır. 

Bilindiği üzere...

CHP'nin sabit/mevcut seçmen yüzdesi iktidar olmaya yetmedi/yetmiyor! 

Bunun içindir ki, CHP'nin hitap ettiği yelpazeyi genişletmek odaklı bir strateji kapsamında, toplumun farklı kesimlerden oy almaya yönelik ince hesaplar yapılıyor.

Özellikle sağ-muhafazakar seçmenden de oy almanın yolları aranıyor. 

Hal böyleyken...

İdeolojik ve tarihsel bir tartışmanın fitilini ateşleme girişimi, bir çelişki değil midir?

Çok sevdiğim bir meslektaşım, birkaç yıl önce kaleme aldığı bir köşe yazısına "Kılıçdaroğlu Sussa CHP İktidar Olacak" başlığını atmıştı; ne demek istediğini şimdi daha iyi anlıyorum.

Haa! 'Kılıçdaroğlu hiç konuşmasın' demiyorum tabii. 

Çok konuşup boş konuşmak yerine, az konuşup öz konuşmanın hem partisine hem kendisine daha faydalı olacağına inanıyorum. 

Hatırlayın!.. 

7 Haziran 2015 genel seçimlerinde 80 milletvekili çıkaran HDP'nin başarısının sırrı uzun konuşmalar değildi.

Selahattin Demirtaş çıktı ve şöyle dedi: "Seni başkan yaptırmayacağız!" 

Kampanya süresince de sloganlaşan bu söz o kadar etkili oldu ki, AK Parti  tek başına iktidar olmaya yetecek kadar oy alamadı. 

Demek ki neymiş?.. 

Bazen eski defterleri karıştırmak, kabuk tutmuş yaraları kaşımak ya da  uzun uzadıya konuşmak yerine kısa ve etkili bir söylem çok daha etkili olabiliyormuş.  

Başka bir örnek, 2016'da genel başkanlığa getirilen Temel Karamollaoğlu'nun yerinde ve isabetli söylemleriyle; Saadet Partisi kelimenin tam anlamıyla küllerinden doğdu. 

SP lideri Karamollaoğlu, iktidar partisine yönelik tespitleriyle tüm dikkatleri Saadet Partisi'nin üzerine çekti ve toplumun tüm kesiminden sempati topladı. 

Demek ki neymiş?..

Ayakları yeren basan, yerinde ve zamanında yapılan muhalefetin halkta karşılığı varmış. 

Özetle, İYİ Parti hamlesiyle takdir toplayan Kemal Kılıçdaroğlu, bu defa oyunun parçası olmak yerine oyunun kuruculuğuna soyundu. 

İtiraf etmem gerekirse, Kılıçdaroğlu'nun CHP genel başkanlığı serüveninde 'Adalet Yürüyüşü'nden sonra yaptığı en doğru ve puan getiren hamlesi bu oldu. 

Amma velakin (teşbihte hata olmaz) şairin de dediği gibi; Bülbülün çektiği; dili belasıdır. 

Günün sözü: Konuşmanın zamanını bilmeyen, susmanın da zamanını bilmez.