İzmir'in şanssızlığı 'çantada keklik' olmak mı?

HASAN ESER

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'li belediye başkanlarının riayet etmesini istediği,  'Yerel Yönetimlerde Temel İlkelerimiz' (*) başlığı altında sıralanan 7 ilke, son günlerde sosyal medyada en çok paylaşılanlar arasında.

7 ilkenin yer aldığı çerçeveyi sosyal medyada paylaşanlardan biri de araştırmacı-yazar Tufan Atakişi

Kıymetli büyüğüm Tufan Atakişi kişisel sosyal medya hesabından paylaşımı yapmış, ama notunu eklemeyi de ihmal etmemiş. Hem de dost acı söyler kabilinden...

Aslında bütün konuyu "İZMİR'İN ŞANSSIZLIĞI ÇANTADA KEKLİK OLMAK " başlığıyla özetleyen Tufan Atakişi, yine kitabın ortasından konuşmuş.

Tufan Atakişi, Hüseyin Mutlu Akpınar döneminde Cumhuriyet Halk Partisi'ni, Karşıyaka Belediyesi'ni ve İzmir'i yakından ilgilendiren önemli paylaşımlar yapıyor; yazılar kaleme alıyordu. 

O dönem yönetimsel hatalara işaret eden Tufan Atakişi, sık sık durum tespiti yaparak Hüseyin Mutlu Akpınar'a ayna tutuyor ve uzun yılların tecrübeleriyle harmanlanmış öğütlerini de okulda öğrencisine ders anlatam bir öğretmenin titizliğiyle sıralıyordu. 

Evet, ilgi birikimini yaşadığı şehri yönetenlerden esirgemeyen Tufan Atakişi'nin yaptığı her paylaşım aslında bir ders niteliğindeydi.

Tufan Atakişi bir nevi dışarıdan fahri/gönüllü/bedava danışmanlık yapıyordu Karşıyaka Belediyesi'ne.

Ama...

Kendisine ısrarla doğru istikameti göstermeye çalışan Sayın Atakişi'yi rehber edinme fırsatını elinin tersiyle iten dönemin belediye başkanı Mutlu Akpınar, Tufan Atakişi gibi kıymetli isimlerin tecrübelerinden istifade etmek yerine, söylenenlerin tam tersini yapmaktan geri durmadı. 

Sayın Akpınar, Atakişi'nin uyarılarının yarısını dahi dikkate alsaydı, belki de bugün hala Karşıyaka Belediye Başkanlığı koltuğunda oturuyor olabilirdi. Velhasılıkelam dinlemedi ve böylece kendi kaderini tayin etmiş oldu.

Ha! Mutlu Akpınar gitti, yerine Cemil Tugay geldi de ne oldu!

Birkaç gün önce yine sosyal medya üzerinden Tufan Atakişi'nin "Bu Bilgilendirmeyi Yapmak Zorundaydım" (**) başlığı altında kaleme aldığı paylaşımı okuyunca...

'Gelen gideni aratırmış' diye terennüm etmekten alamadım kendimi.

Tabi şimdilik 'sağlık olsun' demekten başka yapacak bir şey yok!

Ama sayılı gün dediğiniz nedir ki...

Gözünü aç kapa! Bitti 5 yıl!

Nihayetinde Tufan Atakişi samimi düşüncelerini ortaya koyuyor; Arif olan ders çıkarıyor,  olmayan da 'dediğim dedik, çaldığım düdük' misali bildiğini okumaya devam ediyor.

Şimdi dilerseniz lafı daha fazla uzatmadan Tufan Atakişi'nin yukarıdaki satırları kaleme almama vesile olan o paylaşımını sizlere aktarmak istiyorum.

Buyrun okuyun efendim:

 İZMİR'İN ŞANSSIZLIĞI ÇANTADA KEKLİK OLMAK

-2019 Yerel seçimlerin hemen ardından CHP'li Başkanların "Arada kaynatırım" mantığı işe yaramıyor artık.

Büyükşehir'in Şato Binasıyla başlayan, ardından Karşıyaka'da rahmetli Priştina'nın villasıyla ilgili girişimden gelen tepkiler üzerine vazgeçilmesi, Karaburun Belediye Başkanının yaptığı ikinci maaş girişimi, Torbalı Belediyesi'nin Baba-Oğul muhabbeti, ardından özrü kabahatinden büyük "Güvenilecek Adam Yok" açıklaması ve hepsinin üzerine Sn. Kılıçdaroğlu'nun "Benim akrabam olsa dahi..." işin tuzu biberi oldu. Artık adam kayırmak çok zor.

Günümüzde siyaset yapmak giderek zorlaşıyor.

Yazdığınız, söylediğiniz, verdiğiniz her beyanat ve söyleşi anında not alınıp arşivleniyor. Etrafınız sizi seven, sevmeyen, rakip veya yandaş seçmenle dolu.

Vatandaş, her biri ses kayıt cihazından tutun da, yüksek çözünürlüklü kamera ve fotoğraf makinası, gelişmiş teknolojik iletişim araçları kıç cebinde dolaşıyor. Bırakınız yerel, ulusal ve Ankara'yı, New York'a bile haber anında uçuruluyor. Herkesin bilgilenmesi o kadar hızlı oluyor ki. O yüzden atıp-tutmak, olmayacak vaatlerde bulunmak, çaktırmadan işler çevirmek artık siyasiler için çok zor hatta, imkansız hale geldi. İşin kokusu hemen çıkıyor.

ONUN İÇİN HERKES AYAĞINI DENK ALMAK ZORUNDA.

ÇÜNKÜ CHP'Lİ VATANDAŞ TAKİPTE...-

NOT: Tufan Atakişi'nin paylaşımından alıntılayıp size  aktardığım metni,  daha öncesinde whatsapp üzerinden Foça'daki CHP'li dostlarımla da paylaşmıştım. At gözlüğü takan bir arkadaşımın dışında, gelen yorumlar açık ve netti: "Tufan Bey düşüncelerimize tercüman olmuş"

NOT2:  Karşıyaka'da 1973 yılında Cumhuriyet'in 50. Yılı için yapılan 'Atatürk Annesi ve Kadın Hakları Anıtı'nın Mutlu Akpınar dönemindeki yıkılış sürecini hatırlamayan yoktur. Özellikle de o günlerde haklı bir karşı duruş sergileyen Tufan Atakişi,  tartışmalı bir mücadele sonucu yıkılan anıtın yıkılış öyküsünü belgesel bir kitap haline getirerek yayımladı. Böylelikle 'Ben yaptı oldu' zihniyetine sahip olanları TARİHE NOT düşerek onlara en büyük cezayı kesmiş oldu.  

(**)TUFAN ATAKİŞİ'NİN 24 TEMMUZ TARİHLİ SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMI:

"BU BİLGİLENDİRMEYİ YAPMAK ZORUNDAYDIM

21 Ocak 2019 tarihinde, CHP Karşıyaka Belediye Başkan

Aday Adayı Sn. Dr. Cemil Tugay'dan bana kendisini anlatmak, yakın geçmişte yaşanılan olaylardaki hassasiyetimi fark ettiğini, çok üzüldüğünü, telefon numarasını da vererek yüz yüze görüşmek istediğini belirten mesajı geldi.

O günlerde Urla'da bir söyleşimin olması nedeniyle buluşmayı biraz öteledim. Çünkü Aday Adayı olmasının verdiği bir heyecan da olabilirdi. Taşların oturmasını bekledim.

Sn. Tugay'ın CHP Karşıyaka Belediye Başkan adaylığı, 28 Ocak'ta yapılan PM'de 34 kabul, 25 ret, 1 çekimser oyla kabul edildi. Yani Karşıyaka Belediye Başkanlığı ilan edilmişti.

30 Ocak'ta bu kez Karşıyaka Belediye Başkan Adayı olarak bana tekrar mesaj attı. Şubat ayının ilk haftası buluşmak üzere sözleştik. Ardından Girne'deki Çilek Pastanesi'nde saat 21.00 gibi bir araya geldik. Ben de bu süre içinde kendisi ile ilgili gerekli araştırmaları yapmış çok olumlu bilgiler almıştım.

En büyük handikapı CHP İlçe Başkanı Sn. Uğur Yıldırım'ın oluşturacağı Karşıyaka Meclisi ve Sn. H. M. Akpınar'ın bırakacağı 300-400 Milyon olarak telaffuz edilen borcunun olduğunu Sn. Tugay'a söyledim.

"Erk ve Koltuk"un hemen hemen bütün siyasileri değiştirdiğini, çevresini saracak çıkarcı bir zümrenin kendisini yolundan çıkaracağını, geçmiş dönemden Karşıyakalılara bırakılan borcun bizzat Belediye Başkanı olarak açıklamasını ve yapılan kötülüklerin kimselerin yanına kar bırakılmamasını defalarca tekrarladım. Bana farklı bir Belediye Başkanlığı yapacağını, kimselerin etkisi altında kalmayıp, hep beraber ortak akıl mantığı ile şeffaf bir yönetim sergileyeceğini üzerine basa basa söyleydi.

Karşıyaka'ya değer katacağını düşündüğü teorik ve pratik her türlü çalışmada yanında yer alacağımı, mevki, maddi ve manevi hiç bir beklentim olmadığını, ihtiyacımın da bulunmadığını Sn. Tugay'a anlattım.

Başkanlık görevine geldikten sonra Sn. H. M. Akpınar'ın borcunu bana söz verdiği gibi açıklamasını beklediğimi, tercihini Kişi ve Partililerden yana değil Karşıyakalılardan yana kullanması gerektiğini genelden ve özelden yazmama rağmen, göreve gelişinin 3. ayında, önce yazılarıma cevap vermeyeceğini, ardından trip atarak sonu nokta ile biten bir ileti gönderip en sonunda beni arkadaşlıktan da çıkardı.

SONUÇ; BEN KİMSEYLE İLETİŞİM KURMADIM.

SN. TUGAY BENİ ARADI BULDU, GÖRÜŞMEK İSTEDİ VE GÖRÜŞTÜ. KİMSEDEN ÖZEL BİR ŞEY İSTEMEDİM.

KENDİSİ, BANA BELEDİYE YÖNETİM SÜRECİYLE İLGİLİ

VAATLERDE BULUNUP ÇOK FARKLI BİR BAŞKANLIK YAPACAĞINI DEFALARCA SÖYLEDİ VE

HESAP SORACAĞINI DA ÖZELLİKLE BELİRTTİ.

"BENZER FİLMLERİ ÇOK SEYRETTİĞİMİ" SÖYLEDİĞİMDE "BENİM YÖNETİMİNDE SEYREDEMEYECEKSİNİZ." DEDİ.

YORUM SİZLERİN... "

(*) KILIÇDAROĞLU'NUN BELEDİYE BAŞKANLARI İÇİN SIRALADIĞI 7 İLKE

1 – Yönettiğiniz belediyede hemşehrilerinizi inançları, kimlikleri ya da yaşam tarzları itibariyle ötekileştirmeyiniz. Tüm vatandaşları kucaklayınız…

2 – Hizmeti belli kişiler, zümreler, akrabalar, yandaşlar için değil, halk için üretiniz. Sizi, bulunduğunuz makama taşıyanın belde halkı olduğunu asla unutmayınız.

3 – Fakir mahallelere pozitif ayrımcılık yapınız. Yatırımlarınızda bu mahallelere öncelik veriniz… Hizmet programınızda özellikle engelli – dezavantajlı gruplar ve kadınlar lehine irade ortaya koyunuz…

4 – Yoksullara yardım yaparken insan onurunu koruyunuz, ailenin ya da kişinin yoksulluğunu asla teşhir etmeyiniz. Yani halkçılığın temel ilkelerinden olan "sağ elin verdiğini sol el görmeyecek" anlayışına uygun davranınız…

5 – Harcamalarınızı, yatırımlarınızı mali disiplin içerisinde planlayınız. Harcadığınız her kuruşun hesabını millete veriniz. Bütçe kullanımlarınızla ilgili olarak belli aralıklarla belde sakinlerini ve kamuoyunu bilgilendiriniz. Bu aynı zamanda "israfla mücadele" demektir. Hiç kimse unutmasın "kul hakkı" halkçılığın temel ilkelerinden biridir…

6 – Yönetici atamalarında liyakat esasına mutlaka uyunuz. Partizanca uygulamalardan kesinlikle kaçınınız. Halkçılığın bir diğer temel ilkesi olan "işi ehline verme" kuralını, her atamada göz önünde bulundurunuz. Kamu yararına uygun olması şartıyla sizden önce başlatılmış projeleri sürdürünüz…

7 – Belediyeyi "adaletle" yönetiniz… Hakkı, hukuku ve adaleti her ortamda savununuz ve gereğini yapınız. Belediye çalışanlarının özlük haklarını eksiksiz koruyunuz, kimsenin işiyle ve aşıyla uğraşmayınız. Böylece size oy vermeyenlerin dahi size saygı duymasını sağlarsınız…