Foça'da deprem olmayacak!

HASAN ESER

Hasan Eser / 15 Haziran 2017 -  Çeşitli kaynaklar, tarihi günümüzden beş bin yıl öncesine uzanan Foça'nın büyük ölçekli birçok deprem yaşadığını söylüyor. 

Öyle ki halk arasında Foça'nın “yedi kere yerle bir” olduğu rivayet edilir. 

Rivayete inanmam! Adı üstünde ‘rivayet’

Yani söylenti niteliğinde, doğruluğu kanıtlanmamış bilgi! 

Velev ki inanmış olalım. 

Ne dersiniz, rivayete göre; yedi kere batan Foça, sekizinci kez de batar mı?

Bu satırları okuyanlar arasında; "Yahu sen ona dokuz de hele…" diyenler olabilir. 

Doğru! Gökhan Demirağ'ın başkanlığında Foça en büyük batışını yaşadı. Ama bu batışın konumuzla hiçbir ilgisi yok!

Ki rivayet edilen yedi batışın kaynağında doğal afetler var. 

Sekizinci batışımız ise yönetimsel, kaynağında da Gökhan Demirağ'ın başarısızlık konusundaki başarı öyküsü yatıyor. 

Neyse geyik muhabbetini bırakalım. Zira sosyal medyada 'Gökhan Başkan'ın ismi üzerinden yeterince geyik muhabbetine şahit oluyoruz.  

Eee kurt kocayınca tilkinin ilgi odağı olurmuş. 

Bu arada aklınızda bulunsun; bize genç, dinamik ve yakışıklı yeni bir başkan lazım. Kel, göbekli ve yaşlı kabul etmiyoruz-ki prensip meselesidir-

Foçalıların başkan tercihi genelde 30 yaş civarıdır. 

Vallahi ben söylemiyorum, istatistikler söylüyor! Merak eden araştırır. 

Kaldı ki Serdar Mersin, Nihat Dirim ve Gökhan Demirağ gibi isimlerin başkanlığa ilk defa kaç yaşında seçildikleri malumun ilamıdır.

Yeri gelmişken…

Bir zaman, sunucu bir ablamız festival etkinliklerinde şöyle anons ediyordu: "Çok şanslıyız! Çünkü başkanımız genç, yakışıklı ve dinamik".

Aradan uzun zaman geçti, yıllarca düşündüm ama neden çok şanslı olduğumuzu hala anlayabilmiş değilim!

Doğru! CHP terbiyesinde yetişmediğim için kafam basmıyor olabilir. Nihayetinde benim de göbeğini kaşıyan, kıllı ve şişko adamların oy verdiği partiye oy vermişliğim var. 

Hay Allah, bakın ne anlatacaktım; konu nerelere geldi.

O halde sözü daha fazla uzatmayalım.

Efendim, malumunuz olduğu üzere yöremiz beşik gibi sallanıyor. 

Filanca akademisyen: "Büyük deprem kapıda!" diyor. 

Bir diğer akademisyen de: "Paniğe gerek yok!"  diyor. 

Öte yandan...

Bazı muhafazakar vatandaşlarımız da twitter üzerinden ilginç tespitlerde bulunuyor. 

Özetle şöyle deniliyor: "Seküler kesim mübarek ramazan ayında böyle rakının dibine vurmaya devam ettiği takdirde; deprem kaçınılmaz olur." 

Bu ve buna benzer yorumlarla, deprem gerçeğini din üzerinden sulandırmaya çalışanlara en güzel cevabı sevgili dostum Kerem Dirim vermiş. 

Sosyal medya sayfasından seslenen Kerem, bir kaç yıl önce Kâbe’de yaşanan vinç faciasını hatırlatmış ve aynı mantık üzerinden mantıklı bir açıklama beklediğini söylemiş. Yüreğine sağlık Kerem.

Zira asıl konuşmamız gereken konular bunlar değil.

Yok!  ‘Deprem öldürmez bina öldürür’ , ‘Deprem öldürmez tedbirsizlik öldürür’ , ‘Deprem öldürmez bilinçsizlik öldürür’ gibi ilköğretim çağındaki çocukların bile bildiği konuları tekrarlayacak, ahkam kesecek değilim. 

Bu noktada…

Bakın sevmeyebilirsiniz, itici bulabilirsiniz, siyasi düşüncelerine de katılmayabilirsiniz. 

Ama...  

Bazen kimin söylediğine bakmak yerine; ne söylendiğine bakmakta da fayda var. 

Önceki gün İzmirli gazeteci Rasim Ozan Kütahyalı, "İzmir'de deprem ve Aziz Kocaoğlu" başlığı altında şahane bir yazı kaleme aldı. 

İzmir'de tek bir köşe yazarı; ‘teşbihte hata olmaz’ diyerek, Kral’ın çıplak olduğunu söyleyemezken…

Rasim, İzmir’in gerçeğine adeta ayna tuttu. Ee ne de olsa serde İzmirlilik var.

Uzatmayalım... 

Demem o ki, bizim özellikle de çürük binaları ve çarpık yapılaşmasıyla öne çıkan İzmir'i daha çok konuşmamız gerekiyor. 

Şimdi bazı Foçalı hemşerilerim şöyle diyebilir: 

"Akıllım İzmir'den önce kendi yaşadığın yeri, yani Foça'mızı konuşsak ya.."

Peşinen cevaplamak isterim: Foça'da sorun yok(!)

Nereden mi biliyorum?

Ne yalan söyleyeyim gazetelerde okudum; İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi deprem uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ercan açıklamış. 

"FOÇA'DAN KORKMA!" demiş ve eklemiş:  "Bilinenin aksine tatil bölgeleri Dikili ve Foça sağlam zemin üzerine kurulu. Ama o bölgeden ana kırık geçer. Fakat buna karşın zemin sağlam olduğu için Foça'dan korkulmamalı."

Bizim bir Ünal abimiz var. İzmir Kooperatifler Birliği yönetiminde birlikte görev yapmıştık. Ünal abi akademisyenlerin fikirlerine aşırı itibar gösteren bir abimizdir. Kendisiyle ne zaman balıkçılığı tartışsak, bana şöyle derdi: “Hasan Eser, görmediğin Allah'a inanıyorsun da bilime niçin inanmak istemiyorsun? (tövbe haşa)

İşin latifesi bir kenara…

Bilime ve akademisyenlere her daim inanmalıyız. 

Amma velakin bazı gerçekleri ön görmek için de alim olmaya gerek yok!

Sayın Hoca'mızın dediği gibi: Foça'nın zemini sağlam olabilir. 

Ancak…

Foça 1980'li yıllarda müteahhitler cennetiydi. O furyada enteresan binalar yapıldı. Öyle ki bugün bazı evlerin duvarlarını kazıyınca deniz kabuklarına rastlayabiliyorsunuz. 

Yine kanalizasyon olmadığı için, evlerin altında bulunan fosseptik çukurlarının binalara ne kadar zarar verdiğini uzmanlara sormakta fayda var. 

Ayrıca...

Sanırım bazı bölgelerin dolgu oluşundan sebep; Foça'da bazı binaların bodrum katında su eksik olmuyor. 

İlaveten Arkeolojik ve Doğal Sit alanlarından dolayı binaların yenilenemediğini de unutmamak gerekir. 

Son noktayı koyarken... 

Siz benim söylediklerime aldırış etmeyin. Zira Ahmet Hocamız, yaptığı açıklama ile Foçalıların yüreğine adeta su serpmiş oldu. Bunun içindir ki kendisini bu yaz tatil için mutlaka güvenilir Foça'mıza bekliyoruz.