Biz seni yerli ve milli bilirdik...

HASAN ESER

"Hasan Bey biz sizi yerli ve milli bilirdik, ama yazılarınızdan anlaşılan o ki, siz de dış mihrakların etkisi altında kalmışsınız" diye yazmış bir okurum bana gönderdiği e-postada. 

Şimdi sırayla gidelim. 

Farkında mısınız? 

AK Parti'nin siyasi literatüre kazandırdığı terimlerden olmakla berabere dillere pelesenk olan 'yerli ve milli' kavramı, adeta üst kimlik gibi algılanmaya başlandı. 

Bunun içindir ki, insan sormadan edemiyor: 

- Bir insanı 'yerli ve milli' diye tanımlayabilmek için o insanın hangi şartlara haiz olması gerekiyor?

- Türkiye'de bir insanın yerli ve milli olup olmadığına karar vererek bunu ilan etme ehliyetine sahip olan biri ya da birileri var mıdır?

- Siyasi görüşlerinden dolayı yerli ve milli olmamakla itham edilenler ikinci sınıf vatandaş olarak mı görülmek isteniyor? 

Sorular çoğaltılabilir, ve şu bir gerçektir ki,  yerli ve milli kavramının olumlu ya da olumsuz olarak kişi veya kişilere ithafen kullanılması Anayasamızın eşitlik ilkesiyle bağdaşmaz! 

Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın da sık sık vurguladğı gibi: "Türkiye'de yaşayan her bir vatandaşımız aynı şekilde eşittir"

Meselenin siyasi boyutuna gelince...

Yerli ve milli olma hasletinin belli bir siyasi görüşe sahip olup olmamakla değerlendirilmesi, diğer görüşten insanların yabancı ve gayri milli olduğu anlamına gelir-ki bu çok tehlikelidir-

Zira (bilerek ya da bilmeyerek) yerli ve milli kavramı gibi ortak değerler üzerinden yapılan toplumu sınıflandırma eğilimi, Türk-Kürt,  Alevi Sünni  gibi etnik köken ve mesep farklılıkları üzerinden toplumu ayıştırmaya çalışanlara hizmet edebilir. 

Bu noktada... 

Toplumsal ayrışma konusunda en çok hassasiyet gösteren liderlerden biri olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "MHP’yi Kürt düşmanı göstermek, Kürt kökenli kardeşlerimi MHP’ye karşı kışkırtıp bozgunculuğa ve vurgunculuğa heves etmek tek kelimeyle şerefsizliktir" yönündeki beyanatlarını çok ama çok önemsiyorum. 

Öyle ki, Türk Milliyetçiliğinin bayraktarı olan bir partinin liderlik koltuğunda oturan sayın Bahçeli, toplumsal değerler üzerinden milleti kutaplaştırmak isteyenlerin oyununu görüyor ve ayrıştırma çabalarını ısrarla ret ediyor. 

Toparlamak gerekirse...

Siyasi düşünce farklılıkları demokrasinin güzelliklerindendir. 

Kültürel ve etnik çeşitlilik bir ülkenin zenginliğidir. 

Diğer taraftan, futbol takımı tutar gibi parti tutmak da bağnazlıktan öte değildir. 

Ayrıca.. A Partisine oy vermekle muhafazakar, B Partisine oy vermekle Atatürkçü,  C Partisine oy vermekle Komünist, D Partisine oy vermekle Ulusalcı, F Partisine oy vermekle Anarşist, G Partisine oy vermekle Devrimci, ya da H Partisine oy vermekle Terörist olunmaz!

Hele hele yerli ve milli kavramı her hangi bir siyasi partiye mensup olmakla tanımlanamaz!. 

Zira benim gözümde, vatanına sadık, ülkesine bağlı, milletine değer veren, kanunlara riayet eden, vergisini ödeyen, yüz kızartıcı suçlara bulaşmayan, ahlak sahibi ve kısaca vatandaşlığın gereklerini yerine getiren her insan yerli ve millidir. Gerisi laf-ı güzaftır.