Ankete gel ankete... 

HASAN ESER

İçinde bulunduğumuz şartlar ve süreçte...

İtibar kaybeden ana akım medyadan sonra, araştırma şirketleri de inanırlığını ve güvenirliğini yitirmeye başlamış olabilir mi? 

Geçenlerde tanınmış bir firmanın telefonla yapılan anketine katıldım. 

Başta önceki cumhurbaşkanlığı seçimi olmak üzere, 2015 genel seçimleri ve 16 Nisan Referandumu'nda tercihimi ne yönde kullandığımı cevapladım. 

Ancak anketin finalinde, "Bu pazar seçim olsa hangi cumhurbaşkanı adayına oy verirsiniz?" sorusunu ise cevaplayamadım. 

Çünkü anketör hanım ben daha cevabımı vermeden,  bizatihi kendisi cevapladı. 

Kendiniz cevaplayacaksanız beni neden arıyorsunuz?

Denek olarak seçtiğiniz kişiyi yönlendirmek suretiyle yapılan bir anket ne kadar sağlıklı olabilir?

Kendi kendinizi mi kandırmaya çalışıyorsunuz?

Ya da oyunu yüksek göstermek istediğiniz bir aday var da ona mı yaranmayak istiyorsunuz? 

Tamam kabul ediyorum; tesadüf eseri sadece bana denk gelmiş olabilir. 

Önceki tercihlerimi bilinçaltına yerleştiren anketör, istemdışı bir tahminde bulunmuş da olabilir. 

Ama...

Anketin yapıldığı esnada yanımda bulunan bir arkadaşımın da "Seni deniyor olabilirler" diyerek  sürekli beni dürtüklemesine ne demeliyim?

Yahu ben düşündüğünü açık açık yazan biriyim, kim niye denesin ki beni?

Evet, olayın benimle alakası yok!

Maalesef toplumsal bir olguyla karşı karşıyayız! 

Öyle ki toplumun bir bölümü, her şeye şüpheci ve temkinli yaklaşır oldu. 

Bunun içindir ki, araştırma firmalarının sağlıklı veri toplayabildiklerine inanmıyorum!

Özellikle sabah akşam televizyona çıkan ve hafif ses tonuyla bıyık altından tebessüm ederek, araştırma sonucu adı altında defaatle gönlünden geçeni söylediğini düşündüğüm kişinin şirketine, nedense hiç güvenesim gelmiyor!

Yeri gelmişken...

Yıllardır araştırma şirketleri bağlamında seçim anketlerini irdeleyen nice yazılar kaleme alındı medyada. 

Bugüne kadar bu yönde okuduğum yazılar arasında, Türkiye'nin anket gerçeğini en iyi analiz eden kalemin Emre Aköz olduğuna inanıyorum. 

Yazılarının tiryakisi olduğum Emre Aköz, ülkemizde yıllardır süregelen anket muammasına, Sabah Gazetesi'ndeki köşesinden ayna tutmuştu.

Nitekim gazeteden kesip sakladığım ender yazılardan biridir. 

Bu noktada...

Emre Aköz'ün 5 Mayıs  2011 tarihinde kaleme aldığı "Anketinizi nasıl alırdınız: Doğru mu, yanlış mı, yalan mı?" başlıklı yazısından altığını çizdiğim bir bölümü de sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim. 

"(...)Seçim araştırmaları hayatımıza esas olarak 1990'ların başında girdi. Girer girmez de üçkâğıtçılar türedi. Partileri dolaşıp, 'Fiyatta anlaşırsak anketimde sizi birinci gösterebilirim' diyen bu adamlar, siyasetçilerle çatır çatır pazarlık yaptı."

Son olarak...

Farkında mısınız, ülkemizde anlı şanlı gazetelerinin tirajı yerlerde sürünüyor.  

Gazeteler ektiğini biçiyor. 

Toplumu bilgilendirmek yerine, yönlendirmeyi tercih eden medya, yıllarca insanların aklıyla dalga geçmedi mi? 

Ve gelinen noktada, vatandaş sosyal medyayı daha çok benimseye başladı.

Demokratik ülkelerde demokrasinin dördüncü ayağı olarak işlev gören ana akım medyanın koltuğuna sosyal medya oturtuldu. 

Şimdi sıra tartışma programları ve araştırma şirketlerinde.

Televizyon kanalları da milletin aklıyla dalga geçen bazı yorumcuları, tartışma programlarına konuk etmekte ısrar etmeye devam ederse...

Vatandaş, revaçta olmayan kanallarda tekrarı oynayan Aşk-ı Memnu, Yaprak Dökümü gibi dizileri izlmeyi daha faydalı görebilir. 

İşin latifesi bir yana, 'İyi de anket  konusuna nasıl bir çare bulacağız?' diye sorduğunuzu duyar gibiyim. 

Çare farkında olmadan bulundu bile!

Siyasi liderlerin konuk oldukları televizyon programlarına aldırdıkları reyting oranlarına ya da sosyal medyadaki etkinliğine baktığımızda, en azından genç nesil nezdinde oluşan tabloyu az çok kafamızda şekillendirebiliyoruz. 

Tabii aslında en sağlıklı olan anket, kendi çevrenizde kendi kendinize yaptığınız ankettir. 

Ben sürekli yapıyorum, CHP'nin kalesi İzmir'de yaşıyor olmama rağmen sonuçlar başa baş, ortada çıkıyor.

Ama...  Ekranlarda alçak ses tonuyla bıyık altından gülerek konuşan büyük düşünüre sorarsanız, filanca aday ilk turda, hem de farkla kazanıyor seçimleri. 

Neyse...

Az kaldı, 24 Hazira gecesi ak koyun, kara koyun nasıl olsa çıkacaktır ortaya. Varsın nur yüzlü ağbim devam etsin ekranlardan konuşmaya.