Alaattin'in Sihirli İstifası...

HASAN ESER

Hasan Eser / 10 Ağustos 2016 - İzmir’de siyaseti yakından takip eden herkes birbirine Alaattin Yüksel’in CHP İzmir İl Başkanlığı görevinden neden istifa ettiğini soruyor.

Bu konuda değişik tevatürler var.

Şayet benim düşüncemi soracak olursanız, size en fazla o meşhur  ‘gördüğü lüzum üzerine istifa etmiştir’ klişesini söyleyebilirim.
 
Bu noktada cevabı merak edilen soruyu irdelemek için hafızamızı tazelemek ve büyük resme bakmak zorundayız.
 
Örneğin zaman tünelinde kısa bir yolculuğa çıkarak; geçen yıl yapılan ve kavgalı geçen CHP İzmir İl Kongresi’ni hatırlayabiliriz.
 
Bilindiği üzere o kongrede Alaattin Yüksel ile yarışan Nevzat Kavalar’a açık destek veren tek belediye başkanı Hasan Karabağ idi.
 
Alaattin Yüksel, İBB Başkanı Aziz Kocaoğlu ile diğer tüm belediye başkanlarının desteğini arkasına almasına rağmen çok az bir oy farkı ile seçilmişti İl Başkanlığına…
 
Hal böyleyken Hasan Karabağ’ın İl kongresinde tüm mevkidaşlarını ve Aziz Kocaoğlu’nu karşına almasının altında yatan sebep neydi?
 
Acaba bir bildiği ya da geleceğe yönelik bir öngörüsü mü vardı?
 
İşte bu olasılıklardan yola çıkarak, ‘Yüksel’in istifasının altında yatan gerçek nedir?’ sorusunun aslında Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ’a sorulması gerektiğini düşünüyorum.
 
Hasan Başkan kendisine yöneltilecek böyle bir soruyu taca atabilir. Ya da bizim olasılık verdiğimiz bu konu alelade bir tesadüfün ürünü de olabilir.
 
Ayrıca ne kadar ilginçtir ki;  İzmir’de Aziz Kocaoğlu, Tahir Şahin ve Gökhan Demirağ gibi isimlerle Belediye Başkanlıklarında istikrarı yakalayan CHP, İl Başkanlığında aynı istikrarı yakalayamıyor. Keza Ankara’da Genel Başkan Yardımcılığı yönünde de aynı sorun kronikleşmiş durumda. (ayrı konu)
 
İzmir’de siyaset ile uzaktan az buçuk ilgilenen her hangi birine bile sorsanız sizi yakın tarihte tahta çıkan, pardon İl Başkanlığı koltuğuna oturtulan Kemal Karataş, Ekrem Bulgun, Rıfat Nalbantoğlu, Tacettin Bayır, Bedri Serter ve Alaattin Yüksel isimlerini size zorlanmadan sayabilir.
 
Neyse şimdi asıl merak edilmesi gereken konu, Alaattin Yüksel’den boşalan koltuğa kimin oturtulacağı…
 
Üstat Süleyman Gencel’in ironi yüklü ilginç önerileri var. Fakat CHP’nin İzmir’deki karar alma mekanizmasında, “Yahu Süleyman Gencel’in gittiği yoldan gitmeyelim ama bir kerecik olsun da dediğini yapalım” diyebilecek bir üst akıl yok.
 
Kaldı ki büyük sözü bir kerecik olsun dinleseler, Türkiye’de iktidar olacaklar. Ama bu zihniyetin zihniyetinde ‘küçük olsun bizim olsun’ mantığı hakim…
Dolayısıyla İzmir’de iktidar olmak yetiyor bu zihniyete ki, gerisini de gerisi düşünsün öyle değil mi?
 
Amacım ukalalık yapmak değil, zira hepinizin söylediği ve bildiği şeyleri kağıda döken naçizane bir kalemim ben…
 
Velhasıl Yüksel’in istifası hiç kimseyi heyecanlandırmasın.
 
Nasıl MHP’de Devlet Bahçeli’nin, AK Parti’de ise Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği oluyorsa, CHP’de de Aziz Kocaoğlu’nun dediği olur.
 
Daha açık ifade etmemiz gerekirse; CHP’nin yeni İl Başkanını yine Aziz Kocaoğlu belirleyecektir. Yani Aziz Bey kimi işaret ederse; İl Başkanı o kişi olacaktır.
 
Kemal Kılıçdaroğlu, Maazallah isterse Aziz Kocaoğlu’nun işaret ettiğinin dışında bir ismi atayabilir İzmir’e…
 
İddia ediyorum: A-t-a-y-a-m-a-z.
 
Velev ki atamış olsun. Benim tanıdığım Aziz Kocaoğlu, (daha önce de örneklerinde olduğu gibi) istifa kartını koyabilir masaya…
 
Yine yakın zamanda yaptığı bazı konuşmaların satır aralarında,  halkın kendisine teveccüh gösterdiğini vurgulayan Kocaoğlu,  Arife tarif ederek İzmir’de yakalanan başarının kaynağı olarak kendisini işaret etmişti.
 
Kocaoğlu’nun bu sözlerine karşılık, ‘hadi canım sen de’ diyenler olmuştu.
 
Evet, bence de halt ettiler, canım hem kaç yaşında adam yalan söyleyecek hali yok ya?
 
Aziz Bey öyle diyorsa, öyledir! 
 
Yok, siz CHP’liler olarak tersini düşünüyorsanız, o halde denemesi bedava… 
 
Aziz Kocaoğlu’nu 2019’da aday göstermezseniz, kerametin kimden geldiğini kolayca öğrenebilirsiniz.
 
Ama dikkat edin, Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayın. Zira bu işin pardonu beş yıldır.
 
Ayrıca nankörlüğün hiç lüzumu yok. 

CHP Genel Başkanlığına bile yakıştırılan güzel İzmir’imizin kudretli Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, geçenlerde basına verdiği mülakatta, "Kişi kendini bilecek. Samimi söylüyorum, ben genel başkanlık yapacak adam değilim” diyerek, iki doğrudan birini ifşa etmişti. 

(Diğer doğruyu ise İzmir’de kendisine oy verenlerin dışında herkes biliyor. Zannımca Kocaoğlu, zamanı geldiğinde diğer doğruyu da yine kendisi açıklayacaktır.)

Sayın Kocaoğlu, ‘Genel Başkanlığı düşünüyor musunuz?’ sorusuna verdiği manidar cevapla; ne kadar alçak gönüllü bir insan olduğunu bir kez daha ortaya koyarak, büyük bir tevazu göstermişti.
 
Şimdi soruyorum: Aziz Kocaoğlu, tabandan gelen ‘CHP’nin başına geç’ çağrısına bile sırtını dönerek, Genel Başkanlığa yine Kemal Kılıçdaroğlu’nu işaret ederken, Kılıçdaroğlu’nun Kocaoğlu’na karşı bir vefasızlığı olabilir mi?
 
Adam sizin genel başkanlığınızın devamını sağlasın, her seçimde İzmir’i kazanarak sizi onurlandırsın, ama siz O’nun dediği kişileri milletvekili, belediye ya da il başkanı yapmayın öyle mi?
 
Sözün özü: Aziz Kocaoğlu’ndan iyisi Şam’da kayısıdır. CHP Aziz Bey’in kıymetini bilmelidir. Öyle ki CHP’liler Konak Meydanındaki saat kulesinin yanına Aziz Bey’in at üstünde heykelini dikseler yeridir(!) 

Günün sözü: ‘Adalet, her şeyi lâyık olduğu yere koymaktır. Ayakkabı ayağındır, külâh başın’ Mevlana ( Mesnevi 6.cilt 1885.)

Not: Sel gider kum kalır. Marifet kalmaktadır. Vay gidene…