Hatay deyip geçmeyin!

ENGİN CİVAN

Deprem, yıllar önce yazdığım Hatay’la ilgili yazılarımı tekrar gündeme getirdi. Depremin insani boyutuna, yarattığı ve yaratacağı siyasi konulara girmek istemiyorum -ki o konularda mebzul miktarda neşriyat var.- 

Hatay, Cumhuriyet kurulduktan sonra Misak-ı Milli sınırlarına dahil edilmiştir. Suriye de daha ilk günden bu oluşuma karşıdır.

Bugünlerde masada oturan romantik bir akademisyenin "Sıfır Sorun" politikası, Türkiye’yi tamamen "Sırf Sorun" olan Suriye’yle karşı karşıya getirdi.

Yıllar önce yine bu köşede altını çizdiğim bir konu var: ABD’nin Kuzey Irak ile  Kuzey Suriye Kürtlerini bir araya getirip Akdeniz’e açılma projesi var.

Kuzey Suriye’de, Öcalan’nın etkilendiği ABD’li Musevi düşünürden adapte ettiği "Kanton Yapılanması" var. (Bunu da yazmıştım!)

ABD’nin tam Akdeniz’e açılmak istediği noktada Rusların donanma üssü var. (Eminim ki Çarlar mezarlarında artık rahat uyuyorlardır.)

Hatay’da ve Suriye’de "Nusayri" olarak bilinen Arap Alevi nüfusu var. Şimdilerde ilave Suriyeli göçmenler var. Kuzey Suriye'de ABD’nin silahlandırdığı Kürtler de var.

Bir de Türkiye’nin "Atatürk’ün Mirası" olarak kabullendiği partiler üstü bir Hatay vilayeti var.

Kısacası, topraklar olay çıkması için mümbit.

Saçma sapan komplo teorileriyle "Amerikan filolarının deprem yapmak için Türkiye'ye geldiği" gibi söylemlerle vaktinizi boşa harcamayınız. 

Deprem, de facto bir ortam yarattı. Pentagon’da bir sürü doktoralı uzman var. Bunların işi gücü bütün gün senaryo üretmektir.

Hatay, depremden önce potansiyel istikrarsız bölgeydi-ki bunu da hissetmiş ve yazmıştım- Fakat Hatay şimdi istikrarsız bir bölgedir. 

Türkiye’nin Hatay için bundan sonraki modu ‘Survivor Mod’ dur.

Bu noktada, ABD filolarının sebebi ziyareti de "İstikrarsız bölgede kendi çıkarlarını korumak için" diye açıklanabilir. 

Mezkûr konu önümüzdeki günlerde çok konuşulacak.

Bunun içindir ki aşağıdaki eski yazımı yeniden okumanızı ve okutmanızı ısrarla tavsiye ederim!

Bilgi dağarcığımızın, sürekli komplo teorilerinin rüzgarına kapılan bazı okurlarımıza bağışıklık kazandırması dileğiyle. 

05 Mart 2018 tarihinde "Hatay masaya gelir mi?" başlığı altında kaleme aldığım yazım: 
 

Bu hafta sonu Washington’da şiddetli rüzgar var. Hava boran havası. Deyim yerindeyse hayat felç olma noktasında geldi. 

Soğuktan korunmak için üşenmedim; kovboy usülü bir kuru fasulye pişirdim. Amerikalılar bu yemeğe ‘Chilli’ der.

Yemeği pişirirken aklıma çocukken izlediğim Western Kovboy filmleri geldi.

Hatırlarsınız! John Wayne filan iyi adam rolünde kötülerle mücadele eder ve hep kazanan taraf olurdu. 

Yemek olarak da devamlı 'Chili' yerlerdi. 

Kovboy yemeğini pişirirken...

Amerika’ın şu anda Suriye’de izlediği dış politika bana kovboy filmlerinindeki stratejileri hatırlattı.

Hatırlarsanız vahşi Kızılderililer yolda giden konvoya saldırırdı.  

Saldırıya uğrayan arabalar da hemen çember formasyonuna geçerdi. 

Konvoyun lideri, genelde Şerif, acilen duruma el koyardı. 

Kadınlara ve çocuklara silah dağıtılırdı. 

Hatta durum biraz sıkışınca...

Şerif her ne kadar tereddüt etse de...

Nihayetinde kanuna ters düşmüş tutuklulara da silah dağıtılmak zorunda kalınırdı. Ki daha büyük bela teşkil eden Kızılderililerle mücadele etmek, o anda öncelik ve önem arz ediyordu. 

Kuzey Suriye’de ABD’nin dış politika uygulaması olarak YPG ve diğer gruplara silah tedarik etmesi de Hollywood Kovboy yapımları gibi oldu. 

AFRİN’DE MÜCADELE UZAYACAK GİBİ
Türkiye Afrin’e kendi çıkarlarını korumak için girmekte haklı, fakat o arazi birden fazla gücün iştahını kabartan konumda.

ABD Kürtleri destekliyor; çünkü nüfusun yüzde 20’sini oluşturan Kürtler enerji ve tatlı su kaynaklarının yüzde 80’ni kontrol edecek konumda.

Ek ikramiye de, K.Irak’dan gelip K.Suriye’den Akdeniz’e açılan enerji koridorunun Kürtler üzerinden ABD’nin kontrolünde olması.

Bakıyoruz ki, ABD’nin Akdeniz’e açılmak istediği  noktada; Çarlarının yüzyıllardır rüyalarını süslemiş (Sıcak Sularda) Rus Donama üssü var. 

Kısacası Enerji hattı ve Rus üssü dar alanda dans etmek zorunda.

Suriye’nin Türkiye Samandağı sınırından başlayıp Ürdün Tripoli’de biten sahil şeridi, Antalya-Alanya sahil şeridinden kısa.

Söz konusu sahil, Kürtler, Amerikalılar, Ruslar ve Suriyeliler için gereğinden fazla sıkışık. 

Konuya Türkiye, İran ve İsrail gibi bölgesel güçlerin yanı sıra  Çin gibi süper güçler de girince gerisini siz düşünün.

Evet, bu arazinin rantı yüksek!..

Rantı yüksek araziler sebebiyle, yerel belediyelerinde bazen cinayetle sonuçlanan entrikaları hemen her gün yaşayan bir toplum olarak,  uluslararası rantı yüksek bu arazide dönecek dolapları düşünmek bile zor!..

HATAY’NIN TARİHİNİ BİLMEK BİZE IŞIK TUTAR.  
1938 senesinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye Sancağı İskenderun’a girince... 

Araplar ve Ermeniler kenti terk eder. 

Fransızların yaptığı 1938 nüfus sayımına göre; Hatay Cumhuriyeti'nin geçici Meclis’indeki 40 sandalyenin 22'si Türklere, 9’u Arap Alevilere, 5’i Ermenilere, 2'si  Sünni Araplara, 2'si de Hristiyan Araplara tahsis edilir.

1938 Temmuz’unda isim babalığını Atatürk’ün yaptığı Hatay Cumhuriyeti kurulur ve bir yıl sonra Anavatan Türkiye Cumhuriyeti'yle birleşir.

Ne var ki Suriye, bu girişimi bu güne kadar halen tanımamıştır.

Hatay ili Lozan anlaşması dışında Türkiye topraklarına katılan tek ildir.

ESAD ANLAŞMAK İSTİYOR 

TSK Afrin’de cansiperane savaşıyor.

Dinamikler mücadelenin uzun süreceği yönünde...

Amerika ve Türkiye karşı karşıya gelmemeye özen gösterirken...

Rusya ve İran cephesinde ise böyle bir çatışmanın hayali kuruluyor.

Öyle gözüküyor ki, suyun akacağı mecra, YPG ve diğer Kürt güçlerinin Menjib’in doğusuna çekilmesi. 

Türkiye’nin kendi toprak bütünlüğüne karşın Suriye’nin toprak bütünlüğünü tanıması, gönlünden geçmese bile Esad rejimini yerinde bırakması.  

Hepimiz insanız. İlk bakışta görünen ile gerçeği karıştırmak doğamızda var. 

Son olarak...

Kovboy filmlerinde vahşi ve barbar olarak gördüğümüz Kızılderililer aslında atalarının mirası kendi topraklarını korumak için  beyaz adama saldırıyormuş.

Biraz geç anladık! 

ENGİN CİVAN