Amerikan Kapitalizmi Paralanıyor

ENGİN CİVAN

Başlık yanlış anlaşılmasın. Amerikan şirketlerinin cebine para girmiyor. Amerikan kapitalizmi bugünlerde kendini helak ediyor. Hem de panik halinde etrafa para saçarak…

Amerikan şirketlerinin ve iş dünyası kanaat önderlerinin acelesi malum; Zenci George Flyod’un ölümünden sonra yükselen protesto dalgasının önüne set çekmek.

Set çekme işini de (Yangına su sıkar gibi) sosyal yarayı paraya boğarak yapıyorlar.

Geçen hafta, ‘Black Lives Matter/ Zencilerin Hayatı Fark Yaratır’ davasına, Netflix CEO’su ve eşi tarafından 120 milyon dolar bağışlandı.

Özellikle de Silicon Vadisi kökenli teknoloji şirketleri kesenin ağzını açtı. Cisco, Shopify, AirBnB, Apple bağışları patlattı.

Hepimizin yakından tanıdığı Facebook’un sahibi de (Olağan bağışların dışında!) siyahilerin davası için cebinden bir 10 milyon dolar daha arttırdı.

Mc Donald’s dün yaptığı açıklamada; 250 bin yeni personel alacağını duyurdu.

Hamburger zincirinde fazla beyaz Amerikalı çalışmadığına göre hedef belli.

Bir dizi kurum (Para yoluyla) özelde zencilerin, genelde dar gelirli azınlıkların Korona yüzünden sıkışmış gazını almaya çalışıyor.

DERİN SOSYAL TRAVMA VAR

Her toplumun tarihi tecrübesinden kaynaklanan travmaları bulunuyor. Mesela ne zaman ‘Kürt Açılımı’ konuşulsa, Türkiye’de kamuoyunun aklına Sevr ve/veya toprak kaybı gelir.

Amerikalıların da benzer travmaları ve toplumsal olaylarda gösterdikleri doğal reaksiyonlar var!

Zenciler ne zaman sokağa dökülse, ‘Bunlar etrafı yakıp yıkacak, bizi kesecek’ şeklinde bir reaksiyon almak olağan…

Ülke genelini kapsayan son veriler de toplumsal bilinçaltı hakkında bize bazı ipuçları sunuyor.

Geçen senenin aynı dönemine kıyasla, Amerika’da silah satışları yüzde 80 artışla tarihin en yüksek seviyesinde. Silah tedarikine Adli Sicil Belgesi zorunluluğu getirildiği için, başvuru sayısında da rekor artış var.

Kısacası, toplumun bilinçaltında yatan bir endişe ve beraberinde gelen bir savunma içgüdüsü var.

ÜLKE GENELİNDE RAKAMLAR NE GÖSTERİYOR?

Siyahlar Amerikan nüfusunun yüzde 13’ünü oluşturuyor. Buna karşılık Fortune 500’de (En büyük 500 şirket) sadece 5 siyah CEO var.

Kesinlikle orantısız bir durum.

Fakat başka bir veri farklı bir hikâye anlatıyor:

2012’de siyahlara ait iş yeri 1.9 milyon iken 2019’da 2.6 milyon iş yeri siyahlara ait gözükmekte. Yüzde 37’lik bir artış. Bence başarılı-ki ‘Amerikan Rüyasının’ ana temasıdır kendi işinin sahibi olmak-

ÖN YARGILARI KIRMAK ZOR!

Efsane Hollywood aktörü Jackie Chan, bir polisiye komedi filminin başrolünü siyahi aktör Chris Tucker’la paylaşır.

Rush Hour/Paydos Saati filmindeki enstantaneyi kim unutabilir. Siyah dedektif karanlık bir bara girer ve dev cüsseli barmene; ‘Whats up my nigger / Naber negro’ diye hitap eder.

Hong Kong’dan gelen Çinli dedektif de “Herhalde hitap şekli bu olsa gerek” düşüncesiyle, barmene ‘My nigger’ diye hitap edince, adeta çıngar kopar. Çıkan kavgada Jackie, Uzak Doğu Dövüş Sanatları ustası olarak canını zor kurtarır.

‘Nigger’, Negro = Zenci kelimesinin argosudur. Beraber çalışan, birlikte takılan zenciler birbirlerine bu şekilde hitap ederler.

Ama sıkıysa bir yabancı aynı hitap şeklini kullansın; ortalık birbirine girer.

Amerika’da siyahlar genelde kapalı bir toplumdur; aralarına başka kimseyi almazlar.

Siyahlara en büyük zararı yine başka siyahlar verir. Siyahlar arasında ölüm oranlarına baktığınız zaman, birbirlerini öldüren siyahlar açık ara birinci sıradadır.

Tabii kişisel tecrübeler de önem kazanıyor. Amerika’da pozitif ayrımcılık kanunları var. Sıradan bir siyah lise öğrencisi en iyi üniversitelere girebilir. Fakat beyaz bir öğrenci ağzınla kuş tutsa işi zordur. Devlet dairelerinde de benzer şartlar geçerlidir.

Özellikle genç yaşta hamile kalıp doğum yapan siyahların çocukları, ana-baba denetiminden yoksun oldukları için, küçük suçlar işlemeye daha yatkın konumdadırlar.

Hayatta kalma mücadelesi veren birinci kuşak Amerikalı göçmenler, bir tarafta siyahların önünü açan kanunları görüyor, diğer tarafta ise sokakta işlenen suçlara şahit oluyor. Nihayetinde siyahlara fazla empatiyle bakmıyor. Birinci kuşak Amerikalı göçmen Türkler arasında da algılama genelde bu yöndedir.

SONUNDA GAZ PATLADI

Evet, polis Amerika’da siyahlara karşı acımasız! Çünkü polisin siyahlarla fazla müspet tecrübesi yok.

İlginçtir!

George Flyod'un ölümüne yol açan polis şiddeti, Korona’nın toplumda yarattığı gerginliğin gazını patlattı.

Kimse pek üzerinde durmadı ama olayın fitilini ateşleyen kıvılcım, George’un bakkal sahibine sahte 20 dolarlık banknot vermesinden kaynaklandı.

George’un yaptığı da yanlıştı polisin yaptığı da yanlıştı.

George Floyd artık dünya çapında sembolik bir kahraman.

Hapishanede yatan polis Derek Chauvin ise adam öldürmekle suçlanıyor.

Oysa büyük resme baktığımızda bambaşka bir tablo ortaya çıkıyor! 

Amerika’daki vahşi kapitalizminden memnun olmayan kitleler geniş tabanlı…

‘Big Money’ ve elitler korku içinde kendi güçlerinin pamuk ipliğine bağlı olduğunu bir defa daha hissettiler. Durumu kontrol altına almak için deli gibi ulufe dağıtıyorlar.

Kısacası, bir sahte dolar, bir siyahi bir de zalim polis, kazanın altındaki ateşi yaktı.

Zenginlerin derdi parayla ateşi söndürmek. Bakalım kazandaki su kaç paraya sönecek.

Engin Civan / ABD / 21. 06. 2020