YAŞAR EYİCE

YAŞAR EYİCE

[email protected]

Yunanlılar yine azıttı!

11 Şubat 2018 - 13:42

Gelen mektupta isim ve adres yoktu.

Ve şöyle başlıyordu; ‘Bu kampanyanın başarılı olmasına yardım et!’

Sonra da teşekkür ediliyordu.

Biliyorsunuz ama ben yine de hatırlatma yapayım:

Yaşar Eyice olarak en fazla ev sahipliği yaptığımız kampanya konusunu ailelerin çocuklarının ilaç ihtiyaçları için başlattığı kampanyalar oluşturuyor.

Devletin ödeme listesinde olmayan pahalı kanser ilaçları, yaşamak için ihtiyaç duyulan tıbbi cihazların sağlanması ve sağlıkla ilgili pek çok acil durum için Sağlık Bakanlığı’na sesini duyurmak ve kamuoyu yaratmak isteyen kampanyalara destek vererek daha çok kişiye ulaşmalarını sağlamaya çalışıyorum.

Duyarlı insanlarımız ve bazı yetkililer sayesinde faydasını da görmüyor değiliz.

*- Talep ediyorum...

Prostat Kanseri tedavisinde kullanılan ve alternatifi olmayan Lynparza™ ilacını sosyal güvenlik kurumumuz SGK karşılamıyor ve ilaç masraflarını ödemiyor.

İlacın bir aylık kullanımı için Türk Eczacılar Birliği'nin talep ettiği fiyat 8213.97 €. İlaç yeni ve şu an için alternatifi yok.

İlacın 1 yıllık masrafı 8213.97 € * 4,6 TL/euro * 12 = 453.411 TL

Ben de yüzerce hastamız adına, ilacın SGK’nın ödediği ilaçlar listesine girmesini talep edenlerdenim.

*-  Paranız varsa!

İlaç bazı ülkelerde kullanılmaya çoktan başlandı.

Avrupa Birliği’nde ise geçtiğimiz aylarda onaylandı.

T.C. Sağlık Bakanlığı'nın yurtdışından teminine izin verilen ilaçlar listesine alındı.

Yani parasını vererek ilacı alabiliyorsunuz.

Paranız yoksa alamıyorsunuz.

*- Katlanmak mümkün değil...

İleri evre Prostat Kanseri Mutasyona uğrayan tümörlerin tedavisinde kullanılmak istenen ‘Olaparib’ etken maddeli Lynparza™ ilacını, ülkemizde Türkiye İlaç ve Tıbbi cihaz kurumundan izin alarak ve sonra parasını ödeyerek alabiliyorsunuz ancak bu ilacın tedavi masraflarına katlanmak mümkün değil.

Hastalar ve yakınları; ‘Lynparza™ ilacının SGK tarafından yurtdışından ithal edilebilen ve ücreti ödenenler listesine alınmasını talep ediyoruz.’ diyorlar.

Bir sözüm de, beni tenkit ve tehdit eden bazı eczacılara da ben hatırlatayım:

Bu İlacın alternatifi yok!

Yani ‘Doktor istedi ama ben yetkimi kullanarak muadilini verebilirim, Israra halinde mahkemeye başvururum!’ gibi sözler de söyleyemezsiniz.

İlacı bir an önce temin edip kullanması gereken hastalar için siz de bir kampanya açarak, üst makamları harekete geçirebilirsiniz.

Sağlık konusuna değindikten sonra yine normale döneyim:

*- Artık bir noktada buluşmalıyız

Liderlerin veya siyasilerin söylemlerini biliyoruz.

Üslupları için kararı siz verirsiniz.

Tabii ki sadece yandaş ya da havuz medyasını dinleyerek olmaz.

Bir süre önce Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kocaeli Gençlik Kolları İl Kongresi öncesi kendisini bekleyen vatandaşlara seslendi.

CHP'den Ege'deki adalara ilişkin yapılan eleştirilere yanıt veren Erdoğan, ‘Çünkü biliyorsunuz uluslararası camiaya eğer kendinizi anlatmazsınız, meydanda kazanırsınız, masada kaybedersiniz.

Lozan'da öyle olmadı mı?

Kılıçdaroğlu'na sorsan Lozan'da kazandığımızı söyler.

Ondan sonra da adaların faturasını AKP’ye kesmeye kalkar.

Adaları siz verdiniz siz.

Sizin partinizin başında olanlar verdi.

Tarihi dosyaları hazırlatıyorum ve Lozan da dâhil olmak üzere bunların önüne, milletin önüne bu belgelerle anlatacağız.

Görecekler kim nerede neyi vermiş.

Öyle yalanlarla, dolanlarla bu milleti aldatamazsınız’ demişti.

Bugün Yunan basını yine yaygara koparıyor, ‘Türkler bizi tehdit etti!’ diye...

Hani komutanımız İzmir’de bir açıklama yaptı;:

‘Ege’yi de gözlüyoruz!’ diye ya...

Ben yine bunların ışığında devam edeyim:

*- Lozan gerçeği!

Ben önce bir İngiliz’den söz edeceğim...

Sir Andrew Ryan’ın sözlerini dinleyin, bakın ne demişti:

‘Lozan’da onursuz bir barış imzaladık.

Bu İngiltere’nin şimdiye dek imzalamış olduğu antlaşmaların en uğursuzu!      En mutsuzu ve en kötüsüdür.’

İşte olayın özeti bu!

Elimde daha çok doküman ve bilgi var ama şimdilik bu yeter!

*- Düzeltmek elimizde

Cumhuriyet tarihini birileri çarpıtmak istiyor.

Ama iktidar ama muhalefet!

Doğru birdir ama biz söylemlerden şaşırıp duruyoruz.

Çağdaş devrime ve Atatürk’e kurtuluş ve kuruluşumuzu sağlayan kadroya saldırarak siyaset yapmak herhalde hiç kimse tarafından hoşgörü ile karşılanamaz.

Ben İzmirlilerin, örneğin Erol Akıncılar’ın düşüncesini paylaşayım:

Söyledikleri şu:

‘1919 la başlayan Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş sürecini meşru olmayan yol ve yöntemlerle çarpıtmak, karalamak, itibarsız kılmak Mustafa Kemal Atatürk’ten intikam almak, Atatürk’le Türk halkının bağlarını koparmak Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin önceliğidir. ‘

Parti başkanlarının yine bazı tarihçilerin ileri sürdüğünü göre; ya kasıtlı olarak yanlış bilgilendiriyorlar, ya da bazıları siyasal beklentileri olduğu için meydanlarda, televizyonlarda düşünmeden konuşuyor birilerinin gözüne girmeye çalışıyor.

Daha geçenlerde İstanbul Üniversitesi’nden bir sözde bilim adamı, Nuh’un gemisinden oğluyla telefon görüşmesi yaptığını söylemedi mi?

Daha söyledikleri çok şey var ama duymanız bunlar için bir şeyleri değiştirmeyeceği gayet açık.

Her durumda da gerçekten kaygı verici bir durum yok mu?

Şunu bilmemiz gerekiyor; topraklarımızın ‘tapu senedi’ Lozan anlaşmasıdır.

Şimdi bir iki örnek vereceğim Ege adaları ile ilgili.

Belki sonra devamını da getiririm, yeri durumuna göre.

II. Mahmut (1808 – 1839) Rusya`nın baskısıyla Eylül 1829`da imzalanan Edirne Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı.

Bu antlaşmanın 10. Maddesine göre Yunanistan’ın özerkliği sağlandı.

Yine II. Mahmut döneminde 1830 Londra Antlaşması ile Yunanistan’ın bağımsızlığının resmen tanınmasını getirdi.

Yunanistan’ın 1830’da bağımsızlığını kazanmasıyla Mora ve Attika Yarımadası’nın elden çıkmasına ek olarak; Eğriboz, Kuzey Sporat Adaları, Siklat Adaları da Türklerin yani bizim elimizden çıktı.

Hikâye de böyle başladı...

*-  İtalyan’ları hep unutuyoruz

Sultan Mehmed Reşad (V. Mehmed) (1909 - 1918) Uşi Antlaşması (18 Ekim 1912): 1911 Eylül sonunda İtalya Trablusgarp'a saldırdı.

Osmanlı hazırlıksız yakalandı.

II. Abdülhamit döneminde donanmanın Haliç'te çürütülmesinden dolayı Osmanlı şimdi çok zor durumda kalmıştı.

Osmanlı Donanması’nın zayıflığından yararlanan İtalya, 12 Adalar’a saldırıp işgal etti.

İtalyan donanması Çanakkale'yi geçmeyi bile denedi, ancak başarısız oldu.

İtalya'nın bu saldırılarından cesaret alan Balkan ülkeleri de Osmanlı'ya savaş ilan ettiler.

Osmanlı Donanması’nın zayıflığı, Yunanistan'ın da iştahını kabarttı. Yunanistan, Averof zırhlısıyla Ege adalarını, özellikle Midilli'yi işgal etti. İki cepheden kuşatılan Osmanlı, İtalya ile Uşi Antlaşması'nı imzaladı.

Bu antlaşma ile Osmanlı, 12 Ada'yı Balkan Savaşı sonuna kadar İtalya'ya bıraktı.

Ancak kısa süre sonra başlayan I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ile İtalya'nın karşı karşıya gelmesiyle adalar İtalya'da kaldı.

Böylece 12 Ada, fiilen 1912 ve 1914 yıllarında elden çıktı.

Herhalde bu işe yarın da, örneğin Londra antlaşması ile devam edeceğiz...

***-

GÜNCEL

*- Irak Kut'ül Amare'ye şehadet yolu...

Cenova Yayınları tarafından, belgelere dayalı, gerçek bir kahramanlık öyküsü olan ‘Bedeli Çanakkale’de Kanla ödenecek’ kitabı, 1 Şubat’tan itibaren seçkin kitapevlerinde satışa çıktı.

Metin Soylu eserinde, Kut'ül Amare'de Şehit olan Yüzbaşı Mehmet Muzaffer'in gerçek öyküsünü anlatıyor.

Bu kitap Kut'ül Amare şehidimizin, elleriyle resmederek meydana getirdiği ‘100 kaime’sinin öyküsü...

*-  YAŞAR EYİCE 

YORUMLAR

  • 0 Yorum