YAŞAR EYİCE

YAŞAR EYİCE

[email protected]

Nöbetçi eczane kapalı olur mu?

21 Ocak 2018 - 12:04

Düşünün bir tatil günü, örneğin Pazar...

Sabaha karşı bebeğiniz ya da çocuğunuz ateşlenmiş.

Ne yaparsınız?

Ya hastaneye, ya da eczaneye koşarsınız....

Ama ‘nöbetçi eczane’ kapalı...

Işıkları sıradan diğer mekanlar gibi sönük...

Yani hayat belirtisi yok!

Taksi şoförleri, ‘Nöbetçi eczane şurası!’ diyor...

Yani size yardımcı oluyor.

Fırında çalışanlar da....

Bakkal da!

Ama eczane kapalı!

Sadece vitrinindeki ışıklı panodan bir eczane ismi ve telefonu geçiyor.

Telefonu çeviriyorsunuz; yanıt alamıyorsunuz!

Aklınıza ‘112’ geliyor...

Halbuki hep uyarıyorlar, ‘acil durum dışında kesinlikle aramayın!’ diye..

Size göre durum acil...

Telefonun ucundaki elektronik ses, tok bir şekle sizi karşılıyor:

‘Görüşme kayda alınacak!’ uyarısında bulunuyor...

Neyse karşısına çıkana ‘Nöbetçi eczane kapalı!’ diyerek, şikayet edeceğiniz kurumu ya da telefonunu istiyorsunuz:

Neyse ki, azarlanmadan, ‘184’ diyor...

Tam telefonu çevireceğiniz sırada, kapıdakilerin gürültüsünden olacak, içeriden biri çıkıyor...

Kapıyı kilitleyip gidecek!

‘Nöbetçi Eczaneyi soruyorsunuz’, yazıyı gösteriyor:

‘Siz necisiniz?’ gibi sorunuzu tuhaf karşılıyor ve ‘Biz dün nöbetçi idik!’ diyor...

Yani...

Önce ‘Benim görevim saat 08.00’de bitti diyor...

Bu arada saate bakıyorsunuz; 09’a geliyor...

O da bakıyor ve bu kez açıklamasını yeniliyor:

‘Saat 08.30’da benim görevim bitti’ diyor, eczacı ya da kalfası sandığınız kişi...

Demek ki, size ‘bitmeyen’ ya da ‘geçmeyen zaman’ geçmiş, telaş içinde...

‘Ben uzun süredir, buradayım.. ‘diyerek kendinizi anlatmaya çalışıyorsunuz...

Köşedeki gazete büfesindeki kişiyi de, yandaki yfırında çalışanları da, hatta biraz ilerideki bakkalı da şahit gösteriyor ve ‘Sizi şikayet edeceğim!’ dediğinizde, eczacı insafa geliyor ve ‘Ne istiyorsunuz?’ diye soruyor...

İki yaşındaki erkek çocuğun ateşlendiğini ve şu ilacı istiyorum, diyerek sıkıntınızı anlatıyorsunuz.

Kapıyı açıyor, bir lambayı yakıyor, bu arada ‘Zili neden çalmıyorsunuz?’ diyerek sizi paylıyor...

Bu arada ‘Nöbetçi eczane kapalı, acaba bir başkası mı?’ diye sokaktan ender geçenlerden birinin önerisi aklınıza geliyor:

‘Camı vurun, uyuyorsa uyansın!’ dediğini...

Ve sizin de, ‘Bir tane gece lambası bile yok!’ diye çaresizce ağzınızdan çıkanları da anımsıyorsunuz...

Zaten aklınızdan bin bir soru geçiyor...

‘Geç kalırsam!’ endişeniz içinde içinizdeki, beyninizdeki fırtınayı kaç kişi anlayabilir, düşünebilir?

İnsanın başına gelmeden anlaması da imkânsız...

Zaten biz de, tecrübeliler de her zaman söylemiyorlar mı, ‘Cumartesi ve Pazar günleri, daha doğrusu tatillerde ne hastalanmayın’ diye...

Hatta ‘Sakın ölmeyin!’ bile demiyorlar mı?

Çünkü bir tane bile yetkili bulamazsınız!

Zaten eczacı da baktı baktı istediğiniz ilaç için de ‘yok!’ dedi.

Moda lafı söyledi:

‘Muadili var!’

Doktorlara mı inanalım, eczacılara mı?

Neyse daha sonra telefonla saat 09.00’dan sonra açılan başka nöbetçi eczaneleri aradık birinde bulduk...

O da önce ‘yok’ demiş, sonra ‘bir tane var,’ demişti....

Her kentte ‘Eczacılar odası’ var...

Her kentte ‘Sağlık bakanlığı’ na bağlı birimler var...

Acaba bunlar ne yapıyor?

Eczacılar Odası yöneticilerini geçtim...

Çünkü üyelerini sıkarlarsa oy alamazlar, bir daha seçilemezler...

Bakanlık yetkilileri, ya da il yöneticileri ise ya ‘mesai bitti’ diyorlar, ya da ‘Tatilde neden rahatsız ediyorsun’ diyorlar bir şekilde ulaşabilirseniz...

Evlat, torun sevgisi ya da acısından haberleri yok gibi...

Denemesi bedava hadi ulaşın bir yetkiliye de görelim!

İmkânsız!...

Son söz; Allah hiç kimseyi çaresizlik içinde kıvranırken bırakmasın...

Sözde yöneticilerin sözlerine de kandırmasın!

İşini sevmeyen ve yapmayanlarla ise karşılaştırmasın...

YAŞAR EYİCE 

YORUMLAR

  • 0 Yorum