YAŞAR EYİCE

YAŞAR EYİCE

[email protected]

Mazbataya 24 saat kaldı

14 Nisan 2019 - 15:24

Beşiktaş maçına girdiği andan itibaren binlerce kişinin bir ağızdan İstanbul’un yeni Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yaptığı olumlu tezahüret ve sevgi gösterisi birkaç kişinin keyfini kaçırmış...

Ama onlar gibi kalabalık arasında da birkaç kişi vardı...

Önce ‘yuh’ çekmek için kendilerini ayarladılar ama korkunç tezahürat karşısında sindiler, hatta yanındakilere eşlik etmek zorunda kaldılar.

Maltepe’de günlerce ‘demokrasi’ nöbeti tutanları ve ‘Hak, hukuk, adalet’ diye bağıranları gördünüz mü?

Hemen her sınıftan insanımız vardı...

Ülkücüler ise az değildi...

Kimisi ‘zafer’ işareti yaparken, bazıları da ‘Bozkurt’ selamı veriyorlar, gönderiyorlardı...

Yani işler Bahçeli’nin istediği, dilediği ve söylediği gibi değildi...

‘Böyle başkan olmaz!’ demişti, maça giden binlerce kişi gibi İmamoğlu’na da...

Halbuki kendisi Beşiktaşlı, neden bu önemli maçı seyretmeye gitmedi?

İmamoğlu ile yan yana oturur birlikte halkı selamlarlardı...

Bir gün önce ise Mansur Yavaş için ‘Benim belediye başkanım değil!’ demişti...

Ama atı alan Üstüdar’ı geçmişti...

Bugün saat 17.00’de olağanüstü sayım hakkı bitiyor...

AKP’liler daha önce belirttiğim gibi Pazartesi günü mazbatasını alacak olan Ekrem İmamoğlu taraftarlarının moralini bozmak için, ‘Olağanüstü itiraz için hazırlıklarımız bitti’ açıklamasını yaptılar.

Bildiğiniz gibi Büyükçekmece için de değişik söylentiler yaymışlar hepsinin yalan olduğu ortaya çıkmıştı.

Halkın söylediği gibi, laflarının altında kalmışlardı.

Pazartesi günü Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını verdirmemek için büyük savaş veren AKP’liler şimdi de, daha önce iki kez sayılan ‘geçersiz oyların’ tekrar sayılmasını istiyor.

Bu arada vatandaşlar sokakta, maçlarda olduğu gibi Maltepe’de Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde toplanarak, ‘Mazbatayı ver, mazbatayı ver’ diye slogan atıyorlar...

Yani zamana uygulayan ve oyalama yaparak, inkıtaları oynatanların sonuçta kaybedecekleri gayet açık ve net...

*-

Bakın bu arada çok önemli bir bilgiyi paylaşayım...

Reis, yani AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Kusura bakmasınlar artık kim olursa olsun, hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayacağım’ dedi.

Bu arada bizim İzmir olarak bildiğimiz AKP İzmir İl Yönetim Kurulu Başkanı Şengül’ün istifa ettiği ya da görevden alındığı...

AKP tabanından gelen sesi de paylaşayım:

Yalnız Şengül değil, tüm yönetimlerin istifaları isteniyor.

Bu konuyu, şu anlarda nedense girişi yapılamayan Facebook’tan da açıkça belirtiyorlar.

Bu arada yalnız AKP’liler değil vatandaşlar da Facebook’tan seslerini duyurmaya çalışıyorlar...

Bu nedenle şu ana kadar ben de bu yazımı sizlerle paylaşamadım.

Reis ‘YSK’nın yapacağı her türlü açıklamaya karşı hazırlıklı olmalıyız’ diyerek teşkilatını da uyardı...

Buradan anlaşılan, itirazların hukuken kabul edilemeyeceği ve Ekrem İmamoğlu’nun hakkının verileceği...

Yani Milli İrade tescil edilecektir.

*- Ders alsınlar!

Sudan’dan, Amerika’dan, Rusya hatta Çin’den, tabiî ki Suriye’den de söz etmeyeceğim...

Bugün İran’a doğru gidelim, bakalım dünyayı ayağı kaldıran olay ne?

Günlerce konuştuğumuz İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimleri gibi...

İran'da bir kadının özgürlüğünün bedeli nedir biliyor musunuz?

Evlerinde kapalı kalan, ‘Reis için ölürüm’ diyen, kadınlara belirteyim:

38 yıl hapis ve 148 kırbaç...

Sözünü ettiğim, İranlı kadın hakları savunucusu avukat Nasrin Sotoudeh, Tahran'daki bir Devrim Mahkemesi tarafından 38 yıl hapse ve 148 kırbaç cezasına çarptırıldı.

İddiasında:

‘Komplo kurmak’, ‘yolsuzluğa teşvik ve fuhuş’, ‘sisteme karşı propaganda’, ‘kamu düzeninin bozulması’,’casusluk’ gibi ifadeler iddianamesinde bir araya getirildi.

Unutmadan söyleyeyim:

Sotoudeh, 2012 yılında Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü'nü kazanmıştı.

Başörtüsü olmadan sokağa çıkan İranlı kadınları; mücadele etmelerini gerektiren kanunları protesto etmek için barışçıl bir şekilde savunan Nasrin Sotoudeh için istenen bu ceza yüksek ironi özelliği taşıyor.

O şimdi hapishanede ve İran, Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu için onun ismini önerdi.

Her zaman savunduğumuz tüm değerler için - erkekler ve kadınlar arasında eşitlik, kadınların özgürleşmesi, ifade özgürlüğü, vicdan özgürlüğü için ben de Nasrin Sotoudeh için özgürlük ve koşulsuz serbest bırakılmasını talep edenlerdenim.

Sanıyorum; bizim Dışişleri de aynı fikirde...

*-Ayvalık ve Dikili...

Bir hatırlatma yapayım, 2014 seçimlerinden daha önce, Ayvalık Zeytin Hasadı zamanı bir iki yazı yazmıştım.

Birincisi İstanbul’dan ve İzmir’den ya da başka kentlerden özel olarak çağrılan isimlerin, ne kadar yağcı olduklarını dile getirmiş, örnekler vermiştim.

Bunlar; Türkiye çapında isimleri olanların davetlerini, villalarını, yediklerini içtiklerini yazıyorlardı.

Bir de önceki belediye başkanını met ediyorlardı.

Zamanın belediye başkanına seslendim:

‘Belediyenin yani halkın parasını bunlara harcıyorsun. Bunlar seni da harcayacaklar. Ticaret Odası Başkanını senin yerine Başkan adayı yapıp seçtirecekler’ dedim...

Kulak verip vermediğini bilmiyorum ama dediğim çıktı.

Bu son beş yıl içinde ise bu başkana , aynen komşu Dikili belediye başkanına seslendim:

‘Hata yapıyorsunuz, yandaş basına ilan veriyor,  paraları haksız şekilde harcıyorsunuz...’

Ve çok açık ve net yazdım:

‘Siz ne yandaşlara ne de Ankara’dakilere güvenmeyin. Ben size şunu söylüyorum,  seçmen, yani halk ‘Sepeti koluna herkes yoluna’ diyecek, Ödemişlilerin söyledikleri gibi....’

Bunlar film şeridi gibi gözümün önünden geçti...

Yazdıklarımı anımsadım...

Arada yine anımsatırım.

Aklıma neden geldi biliyor musunuz, ‘Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin mazbatasını aldı!’ haberini okurken...

Ayvalık’ta 17 bin 657 seçmenin oyunu alarak belediye başkanı seçilen Mesut Ergin, 11 Nisan Perşembe günü, eşi Canan Ergin, meclis üyesi adayları ve beraberindekilerle Ayvalık Adliyesindeki İlçe Seçim Kuruluna gitti.

Adliyeye çok sayıda vatandaşın alkışları ve ‘Halkın Başkanı’ sloganları eşliğinde giren Mesut Ergin mazbatasını, imzaların atılmasının ardından Adliye bahçesinde, Hakim Mehmet Turan’ın elinden aldı. 

Başkan Ergin, adliye çıkışında yaptığı konuşmada, ‘Arkadaşlar sonunda aldık’ dedi.

Ergin, mazbatayı halka gösterirken ‘Bu sizin emeğiniz, sizin eseriniz’ derken, eşi tarafından yakasına Atatürk rozeti takıldı.

*- Başkanlarda görmek istiyoruz

Başkan Ergin, ‘Bu rozet hiçbir zaman yakamızdan çıkmayacak. Çünkü Ayvalık Cumhuriyet değerlerine, Atatürk ilke ve devrimlerine inanmış bir şehirdir.

Her zaman da bizlerle böyle olacak, böyle kalacaktır. Gelecek nesillere de böyle taşınacaktır’ dedi.

Başkan Ergin, Ayvalık Belediyesine gelerek selefi Rahmi Gençer’den görevi devraldı.

Umarım bu yazdıklarım yalnız Ayvalık ve Dikili’nin yeni başkanlarının olduğu gibi diğer başkanların kulağını su kaçırmıştır.

Yoksa kendileri bilir...

Beş yıl çabuk geçiyor...

Belki de iki yıl sonra yeniden sandık başına gideceğiz...

***-

GÜNCEL

*- Bir daha geri dönmüyor

TÜROB Başkanı Müberra Eresin, kriz, ücret ya da başka nedenlerle işten ayrılan yetişmiş elemanların sektöre geri dönmediğini söyledi. Eresin, 'Ayrılan profesyonel bu alandaki düzelmenin kalıcı olup olmadığını görmek istiyor' dedi.

*- YAŞAR EYİCE 

YORUMLAR

  • 0 Yorum