YAŞAR EYİCE

YAŞAR EYİCE

[email protected]

Kocaoğlu geri mi döndürülecek!

08 Ekim 2018 - 23:38

Şimdi seyahat sırası bende!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Vodafone’nin davetlisi olarak bu kentte olacağım.

9 Ekim Salı günü Sepetçiler Kasrı’nda 11 Kasım 2018 Pazar günü, binlerce sporseverin katılımıyla gerçekleştirilecek ‘Vodafone 40. İstanbul Maratonu’ bilgilendirilmesine katılacağım.

Geçen yıl da davetli idim gidemedim.

Nesrin Özcan Karadeniz ile görüştüm...

Sarayburnu’ndaki lansmana İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal ile Vodafona icra kurulu başkanının da katılacağını belirtti.

Tabii ki bu en üst isimlerle birlikte müdürler de...

Bu arada Prof. Dr. Erkan Sevinç’in paylaştığı fotoğrafı anımsadım...

15 yıl sonunda ‘artık yeter!’ diyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun toplantısında yalnız kalmasını...

Nerede o yağcılar, balcılar?

Yerel seçimlere kadar daha neler göreceğiz, neler?

Örneğin ‘durdurun şu uçağı’ ya da ‘Durdurun şu treni!’ diyenleri mi, kendini bir şey sananları mı?

Ancak yeni öğrendim:

Aziz Kocaoğlu’nu sevenler, daha doğrusu, tüm kooperatifler birleşerek, bir miting düzenleme kararı aldılar.

Bu mitingin sesini de tüm Türkiye gibi özellikle Ankara’ya CHP Genel Merkezi’ne duyurmaya çalışacaklar.

Kocaoğlu’nun büyük projelerini bitirmesi isteniyor.

Tabii bu arada bir süredir Başkan Kocaoğlu’nun gitmesi için neredeyse mum yakacaklar, yani ‘istemezükçüler’ de karşı hamleye hazırlanıyor.

*

- Bir gazeteci arkadaşımdan söz etmiştim....

‘Senin adını da İzmir Büyükşehir Belediyesi ile vilayetin protokol listesine yazdıracağım!’ demişti....

Herhalde ‘basın listesine’ demek istemişti.

Sonra da 6 ayda bir yenilendiğini anlatmıştı!

‘Sakın ha!’ diye tepki göstermiştim...

Gerekçe olarak da ‘Herkes kendi işini yapsın!’ demiş ve devam etmiştim:

‘Listeleri arada ben de kontrol ediyorum, Ya da davetlilere bakıyorum, içlerinde doğru dürüst kaç gazeteci, daha doğrusu haberci olduğuna inceleyince, benim bunlarla yan yana gelecek halim yok!’ diyorum...

Siz yıllardır, büyüğümüz ve idolümüz Aydın Bilgin’in bir lansmana, bir yemekli özel davete katıldığını gördünüz mü?

 Ya da duydunuz mu?

*- Sırası gelebilir!

Ataşehir Belediyesi'ne operasyon: 5 kişi gözaltına alındı, 1 iş adamı ise aranıyor.

Gözaltına alınan kişiler, İhale Komisyonu'ndan

‘ihaleye fesat karıştırmak’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ olaylarını gerçekleştirerek kamuyu zarara uğrattığı iddia edilen 5 Ataşehir Belediyesi çalışanı ve 1 iş adamı hakkında gözaltı kararı verdi.

Şüpheliler adliyeye sevk edildi.

Sanıyorum; benzer operasyonlar bir çok kentte ve belediyelerde devam edecek.

Umarım bu takiplerden ders alanlar görevlerini çok daha sıkı ve ciddi şekilde yaparlar, vatandaşlara zorluk çıkartmaya devam etmezler.

*- Söz mü, anlaşma mı?

İzmir’in ilk torna ve balatacılarından Mehmet Gülperçin anlattı;

Önceleri söz vardı...

Biz çıraklığımızda buna yetiştik...

Ustalarımız el sıkışarak birbirlerine söz verirlerdi.

Malzeme İstanbul’dan tedarik edilirdi.

Belirttiğim gibi alışverişler ‘söz’ ile olurdu.

Ama önemli olan güvendi ve söz anında yerine getirilirdi.

Gerekirse yemeyecek, içmeyecek ama sözünü yerine getireceksin.

Tam bu iş sulanmaya başladı ki, bu kez senet çıktı.

Her yenilik gibi önceleri iyi gitti, sonra bozuldu.

Çek çıkınca bir güven geldi ama sonunu hepimiz biliyoruz.

Cezalar da kalkına şu anda adliyedeki dosyaların sayısı kabardıkça kabardı.

Zeki Müren anlatmıştı, ben de size ileteyim:

Bir de piyasada dolaşan bir söz vardı, buna ‘Zeki Müren sözü!’ deniliyordu.

Çünkü ‘Sanatçıların paşası’ Zeki Müren yaşamında hiçbir anlaşmaya imza atmamıştı.

Yani mukavele de yapmadı, alacağın parayı da bilmedi.

Sadece el sıktı...

Bu ‘tamam, anlaştık!’ anlamına geliyordu.

Örneğin gazino sahibi, Zeki Müren’e teklifini getiriyor, anlatıyor, gerekirse ödeyeceği rakamı belirtiyor, gerekirse, ‘Paşam iş durumuna göre!’ diyordu.

Yani hak yemek yoktu...

Kandırmaca da...

Zeki Müren sanatını icra ediyor, karşılığında verilen zarfı alıyordu...

Bunu örnekleriyle bana anlatmıştı...

Bu el sıkışma sözü halkın beğenisini kazanmıştı ve İzmir Ticaret Borsası’nda 1891’den bu yana uygulanan ‘Korbey Sistemi’ gibi...

‘Korbey’ adı verilen sistemde; bir anfide alıcılarla satıcıların karşı

karşıya gelerek yüksek sesle pamuk alım-satım işlemlerini gerçekleştirdikleri anlaşma!

Bu sistemin temelinde güven unsuruna dayalı özelliği ile bir ticari ahlak örneği sergileniyor.

130 kişinin oturarak yüksek sesle alım-satım yapabildiği Korbey, hafta içi her gün 12.20 ile 12.30 arasındaki 10 dakikalık zaman dilimi içinde gerçekleştirilir.

Zamanın kısa oluşu, konuşmaların öz ve kesin olması geleneğini de beraberinde getirmiştir.

Yani alım satımlar sözle gerçekleşir.

Bir dakika sonra borsada fiyat artar ya da eksilse bile kesinlikle sözden dönülmez .

Zeki Müren de bu sistemi uyguladığından, bu tür anlaşmalar sırasında taraflar ‘Zeki Müren Sözü’ diyerek anlaşmayı mühürlemiş oluyorlardı.

*- Borçlanan yanıyor!

Son yıllarda her şey değişti...

Devletler arasında bile...

Biliyorsunuz, Amerika Başkanı Donald Trump, bugün bir söz veriyor, hatta anlaşma imzalıyor, dünyaya açıklıyor bir yada birkaç gün sonra mızıkçılık ederek, ‘Ben vazgeçtim’ diyebiliyor.

Bu arada ikinci dünya harbinden bu yana, belki çok daha öncesinden devletler arasında ‘borçlandırarak ele geçirme!’ sistemi de her an karşımıza çıkıyor.

Osmanlı’nın borçlarını bile anımsayın, Mustafa Kemal son kuruşuna kadar ödemişti.

Şimdi güncele döneyim;

Çin'in Canberra Büyükelçiliği, Avustralya Senatörü Concetta Fierravanti Wells'in Çin ile Pasifik'teki ada devletleri arasındaki ekonomik işbirliğine yönelik karalamalarının asılsız ve dayanaksız olduğunu açıkladı.

Avustralya Senatörü Wells kısa süre önce ‘The Australia’ gazetesine yazdığı makalede ‘Beijing yönetimi, Pasifik bölgesinde etkisini artırmak için Papua Yeni Gine'yi araç olarak kullanıyor’  iddiasında bulundu.

 Wells makalesinde, Çin'in Pasifik'te yer alan ada devletlerine ‘borç tuzağı diplomasisi’ni uyguladığını ileri sürdü.

Tonga Başbakanı Akalisi Pohiva'nın gerekse Sri Lanka Başbakanı Rahil Wickremesinghe'nin de söz konusu ‘borç tuzağı diplomasisi’ iddiasını yalanladıklarını vurguladı.

Tonga Başbakanı Pohiva'nın, ‘Çin, Tonga'dan borçlarını toplamaya çalışmamış veya borçları karşılığında mal varlıklarını istememiştir. Tonga ve Çin hükümetleri, kredi ödemeleri konusunda verimli temasları sürdürmekte’ şeklindeki ifadeler kullanmıştı.

Sri Lanka Başbakanı Wickremesinghe daha önce ‘Sri Lanka, Çin'in borçları yüzünden stratejik olarak önemli deniz limanlarının kontrolünü Çin'e teslim etmedi.’ diye konuşmuştu.

Çinliler söylentileri ‘asılsız suçlama, karalama, soğuk savaş zihniyeti’ olarak yorumladıysa da, biz de bir atasözü ile yazıyı noktalayalım:

‘Ateş olmayan yerden duman çıkmaz!’

***-

GÜNCEL

*- Gökyüzü şenlenecek

Dünya devi Airbus Group'un bir parçası olan Airbus Helikopterleri, Türkiye pazarına distribütör firma SBAIR ile giriş yaptı.

SBAIR firması, geleceğin uçan araçları kabul edilen helikopter kullanımı ve sektörün zayıf yanlarının güçlendirilmesi ile Türkiye'deki pazar payını artırmayı hedefliyor.

AIRBUS Group’un bir parçası olan AIRBUS Helikopterleri dünya çapında 23.000'den fazla çalışanı ile 152 ayrı ülkede 3.000’in üzerinde müşterisine 12.000 adet helikopterle hizmet veriyor.

*- ‘Askıda Oda’ kampanyası sürüyor

Merkezi İzmir’de bulunan, başta onkoloji hastaları ve yakınlarına yönelik olmak üzere hizmete açtığı eserlerle ve ‘Askıda Oda’ uygulamasıyla Türkiye’nin dört bir yanından çok sayıda ihtiyaç sahibinin yanında olmaya devam eden Kitvak (Kemik İliği Transplantasyon ve Onkoloji Merkezi Kurma ve Geliştirme Vakfı) faaliyetlerini düzenlenecek basın toplantısı aracılığıyla kamuoyuyla paylaşacak.

Kitvak Yönetim Kurulu Başkanı YMM Ramazan Soncul, Kitvak’ın

22 yıldan bu yana çok değerli bağışçı ve hayırseverlerimizle birlikte yaşatmaya devam ettiğimiz Kitvak’ın faaliyetlerini; konukevlerimizin çalışmaları ve ‘Askıda Oda’ çalışmalarımızı değerlendirmek üzere toplantı yapıyoruz’ dedi.

*- YAŞAR EYİCE 

YORUMLAR

  • 0 Yorum