YAŞAR EYİCE

YAŞAR EYİCE

[email protected]

Dikili Belediye Başkanına ağır suçlama!

19 Aralık 2017 - 15:30

Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Göregen’in, ‘Lazerli implant tam bir aldatmaca!’ açıklamasını duyunca, aklıma bilim adamlarının çeşitli açıklamaları geldi...

Örneğin GDO’lu ürünler!

Bazıları ‘yararlı’ diye direnirken, çoğunluk, hatta tüm dünya ‘Sakın ha!’ diyor...

Çoğumuz kör ve sağır olduğumuz ve gelişmelerden haberdar olmadığımız için ne yapacağımızı bilemiyoruz,

Daha doğrusu cebimizdeki paraya göre alışveriş yapıyoruz:

Örneğin 10 liralık peynir varken, 30 liralığını almıyoruz!

‘Şimdi 10 liralık peynir mi olur?’ diyenler çıkacaktır...

Olmaz olur mu?

Ama o sadece peynir görünümlü bir sahte üründür...

Bir gün ‘merdiven altı!’ denilen bir imalathaneyi bulmuş ve sahibi alımlı bir kadınla konuşmuştuk:

‘Kenar semtlere veriyoruz!’ demişti, içinde süt olmayan peyniri...

O kadın ki, yaptığı işin ‘İnsanlara, daha doğrusu fakir fukaraya yardım ve destek!’ olarak görüyor, kendini böyle savunuyordu:

‘Vatandaş gerçeğini alamıyor. Çocuğuna ne götürecek?’ diyordu...

*- Çocuk her şeyimiz!

Adaleti ile bildiğimiz Hz Ömer’in bir hikâyesini,  Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Göregen’in açıklamasından sonra, hep üzülerek anımsadığım belirtebilirim...

Hazret-i Ömer in Halifeliği (Devlet Başkanlığı) zamanıydı.

Her zaman olduğu gibi gece kenti gezmeye çıkar.

Bu sırada yakındaki bir evden çocuk ağlaması işitir.

Çocuğun sesi bir türlü kesilmediği için kapıyı çalar.

Çocuğun annesine:

‘Sen ne biçim anasın! Bütün gece evlâdını ağlattın. Belli ki, açtı!’ diye çıkışır.

Kadıncağız, ‘Halimi anlamadan niçin beni azarlıyorsun? ‘

Hazret-i Ömer, kendini tanıtmadan sorar:

- Haline ne olmuş?

- Çocuğu sütten kesmiştim..

- Sütün yoksa başka şeyler yedirseydin.

- Evde onun yiyeceği bir şey yok ki, biz çok fakiriz…

- Çocuğun kaç yaşında?

- Daha yaşını doldurmadı. İşte bu cevap üzerine Hazret-i Ömer öfkelendi.

- Peki niçin bu kadar küçük bir yavruyu sütten kestin?

Kadıncağız içini çekti:

‘Halifemiz Hazret-i Ömer’e Cenâb ı Hak insaflar versin.

Çocuklar sütten kesilmeyince, bizim gibi bir fakire nafaka vermez.

Fakirlik maaşı bağlamaz.

Onun için yavrumu erkenden sütten kestim.’

*-  ‘Adalet’ budur!

Hz. Ömer. ‘Sizin Ömer’inize yazıklar olsun!..’, ‘Sizin Ömer’inize yazıklar olsun!..’ diyerek kendini suçladı.

Sonra bütün Medine halkına, tellallar (haberciler) çıkarttı. Onlar da bildirdiler ki:

‘Hanginizin oğlu veya kızı dünyaya gelirse, hemen Halifeye bildirsin.

Beytülmal dan (hazineden) nafaka (maaş) verilecektir.

Hiç kimse nafaka yüzünden evladını vaktinden önce sütten kesmesin!..’ O günden sonra artık Medine de, açlık sebebiyle ağlayan çocuk sesi işitilmedi.

Anlatmaya çalıştığım Hikâye’nin değişik anlatımları da var...

Kadının bir taşı kaynatıp, suyunu çocuğuna içirdiği gibi...

Ve çocuğun hali ile kadının durumunun...

Önemli olan insanların ve özellikle çocukların aldatılmamasıdır...

Zamanımızda bu daha modern ve sözde çağdaş yollarla yapılıyor...

Sonunda hastaneler dolup taşıyor...

İlaca bir yılda ödediğimiz para ile neler yapılmaz ki?

*- Günümüzün gerçeği ise...

Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Göregen’in, ‘Lazerli implantta büyük tehlike!’ uyarısı beni nerelere götürdü...

son zamanlarda sıkça gündeme getirilen lazerli implant operasyonları konusunda halkın yanıltıldığını ifade eden Doç. Dr. Göregen, ‘Lazerli implant diye literatürde birşey yok. Çünkü lazerin implant yapımında yeri yok. Lazer implant yapılırken sadece, diş etinin açılması için kullanılır. Başka da bir işe yaramaz’ diyor.

Peki bu işi yapanlar ve karşılıklı menfaat karşılığı duyurusunu yapanlara ne demeli?

Dahası sağlık konusunda görevliler ne yapıyor?

Öve öve bitirilemeyen sözde doktorların sadece halkı kandırmasını yardımcı olunmuyor mu?

Şimdi moda olan, implant yapılacak bölgede kemik yeterli ise diş eti açılmadan bile implant yapılabiliyor, bunu da ben size söyleyeyim.

Ama bunu ancak sokağa çıkan, insanlarla konuşan, dertlerini dinleyen yöneticiler bilir, duyar, öğrenir...

Masa başında oturanlar değil...

***-

GÜNCEL

*-  İzmir İzmir diyorsunuz amma ve lakin!

Geçtiğimiz süreçte istifalar neticesinde görevleri sona eren AKP’li Belediye Başkanlarını yerine geçen yeni belediye başkanlarının su ücretlerinde yaptıkları indirimlerden çok daha öncesinde su meselesi, temel bir hak olarak hep gündeme getirildi.

Sayısal verilere bağlı kalınarak yapılan ücretlendirmenin yüksekliğine hip dikkat çekiliyor.

Bursa, İstanbul ve Balıkesir Büyükşehir Belediyeleri tarafından yapılan indirimler kamuoyunda sıklıkla yer almaya başlayınca bir araştırma yapıldı.

Paylaşılan haberler detaylı olarak incelendiğinde ortaya çıkan sonucun kamuoyu beklentilerinin çok uzağında kaldığı açık şekilde görülüyor.

İzmir’le çok ilgilendikleri için Ankara’yı ele alalım:

Büyük bir indirim gibi sunulan düzenleme esasen tüm Ankara halkına yönelik olarak eşit oranda yansıyacak bir indirim değil,

Söz konusu indirimden 5.5 milyona yakın insanımızdan sadece 200 bini faydalanabilecek.

Yani bu indirim, Ankaralı’nın sadece %3’ünü etkiliyor.

Bunun yanında indirim yapılan yerlerde dahi güncel oranlarla karşılaştırıldığında en pahalı içme suyu hizmetinin açık ara Ankara’da verildiği görülüyor.

Örneğin; Ankara‘da ortalama 15 metreküp su kullanan bir asgari ücretli aile 2,5 gününü Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından kendisinden tahsil edilen su faturasını ödemek için çalışmaktadır.

Diğer AKP’li belediyelerde de durum böyle...

*- Dikili Belediye Başkanına ağır suçlama!

Akşam Saatlerinde; Dikili Belediye Başkanı Mustafa Tosun’un açıklamasını dikkatle okudum.

Bu güne kadar, belki bir iki kerenin dışında defalarca, ‘Sadece reklamını yapıyor!!’ diyerek çalışmalarını ‘sözde’ olarak bulduğumu belirttim.

Hatta, ‘Bu CHP’li Başkanı CHP Genel Merkezi’nden kim tutuyor?’ diye sormuştum...

Tenkitlerimden biri de; ‘Yandaşlarla iyi anlaşıyor, ilanını eksik etmiyor!’ demiştim, Aziz Kocaoğlu’nun tavranı sanki karşı çıktığını belirtmiştim.

Ama şimdi hiç desteklemediğim Mustafa Tosun’un çirkin bir iftira ile karşı karşıya kaldığına eminim...

Çünkü yıllardır böylesine ‘iğrenç’ ve ‘halkın tamamının infialine neden olması kesin’ olan bir olayla suçlamanın intikam duygusuyla en iyi şekilde yaşama geçirildiğini çok gördüm.

Başkan Tosun’un, ‘Göreve seçilmemin ardından tüm vatandaşlarımıza karşı eşit yaklaşım ve hizmet bilinci ile hiç bir ayrımcılık yapmadan, hizmet vermek için çalışma arkadaşlarımızla birlikte gecemize gündüzümüze katarak görev yaptık, yapmaya devam ediyoruz.’ Beylim sözlerine nasıl inanmıyorsam, kendisini ‘hazmetmeyen bazı kişi ve gruplar kamuoyunun yanlış bilgilendirmesi için çamur at izi kalsın ve kumpas mantığıyla tarafımı kirli bir oyunun içine çekmek istemektedirler.’ Sözlerine de o kadar inanıyorum...

Şahsını karalamaya/itibarımı zedelemeye yönelik yapılan bu linç girişiminin siyasi emel ve beklentileri olanlar tarafından tezgâhlandığı kesin gibi.

Bu kirli bir algı yaratmaya yönelik yapılan kumpas tezgâhına ilişkin cevabını ve delillerini yaşam tecrübeme göre değerlendirdiğimi de söyleyebilirim.

Bu durum tüm yöneticilere de örnek olmasını düşünüyorum.

*-YAŞAR EYİCE 

YORUMLAR

  • 0 Yorum