SERBEST KÜRSÜ

SERBEST KÜRSÜ

Sizden gelenler...

Her Şerde Bir Hayır Vardır

18 Temmuz 2018 - 01:22

Bazı isimler ve günler hiç hak etmedikleri biçimde zihnimizde ve kalplerimizde kötü bir algı bıraktırıldılar. Oysa mesela Allah’ın her günü güzel ve hayırlıdır. Hiç düşündünüz mü 15 Temmuz günü kim bilir kaç hayırlı çocuğun doğum günüdür? Ya da biz Türkler için son derece anlamlı bir isim olan Ergenekon, balyoz davalarından sonra maalesef ne kadar olumsuz bir algı bırakan bir isim oldu değil mi? Bir avukat arkadaşım anlattı. İsmi Fethullah olan birçok kişi mahkemeye başvurup ismini değiştiriyormuş. Bu oldukça üzücü bir şey.  Oysa Fethullah, “Allah’ın Fethi” anlamına gelen güzel bir karşılığı olan isim.

Terörist başının ismi Fethullah değil, Fetullah

Terörist elebaşının ismi nüfusa farklı yazılmış. Doğru isim “Fethullah” ama onun ismi nedense “Fetullah” olarak yazılmış. Gazeteci Ahmet Hakan bunu https://www.timeturk.com/ahmet-hakan-acikladi-niye-fethullah-degil-de-fetullah-yaziyoruz/haber-233893 yazmıştı. Demek ki, terörist başının ismi Allah’ın Fethi anlamına gelmiyor. Fethin, “H” harfi konulmamış. Kaldı ki, şimdi bir teröristin ismi öyle diye bu ismi tamamen kaldıracak mıyız? Başka bir terörist başı da mesela Abdullah Öcalan’da peygamberimizin (SAV) babasının ismini taşıyor.

Teröristlerin isimleri mahkeme kararı ile değiştirilsin

Hiç alakası olmayan insanlar rahatsız olup isimlerini değiştireceğine farklı bir uygulama ile esas bu isimleri kullanmaya hakları olmayan bu teröristlerin isimleri değiştirilsin. Belki böyle bir şey ilk kez yapılabilir. Nasıl bazı hainler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılıyorlarsa, teröristlerin kullandıkları milli ve manevi güzel anlamlı isimleri de ellerinden alınıp değiştirilebilir.  Bu güzel bir örnek de olur. Mahkeme kararıyla, bu teröristlerin isimleri nüfus cüzdanlarından değiştirilsin. Bir tanesine resmi olarak Fetoş Gülen diğerine de Apoş Öcalan diyerek resmi kayıtlardan değiştirilebilir.  Bizden naçizane bir öneri.

15 Temmuz gecesi İstanbul’da yaşadıklarımız

Şimdi gelelim yazımızın başlığına. Biz bazen, “Her şey de bir hayır vardır “ deriz. Diğer bir söz de “Her şer de bir hayır vardır” şeklindedir. Sözün anlamı, siz şer gibi görseniz de bilemezsiniz belki de bir hayırlı bir sonuç vardır, şeklindedir. Yüce Allah (CC) buyuruyor ki; “Olur ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız, hâlbuki hakkınızda o bir hayırdır. Ve olur ki bir şeyi seversiniz, hâlbuki hakkınızda o bir şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara,  2/216).

Evet, 15 Temmuz bize çok kötü şeyleri hatırlatıyor. Şehitlerimiz, gazilerimiz var. Devleti ve vatanı kaybetmeye ramak kalmış. Ama 16 Temmuz sabah namazı ezanını dinlerken hüzünlü bir mutluluk da yaşadım doğrusu. Bakın anlatayım size. Olayın olduğu 15 Temmuz akşam saatlerinde büyük bir tevafuk olsa gerek o günkü ismi Boğaziçi şimdiki ismi Şehitler köprüsü üzerinden kendi arabamla ailemle birlikte geçerek İzmir’e doğru gidiyorduk.  İstanbul’dan çıkarken köprüden geçiyorduk ki askerleri gördük ama bir anlam veremedik. Tam o sırada İlginç bir olay oldu. Büyük kızım Sude aniden rahatsızlandı. Karşı tarafta ilk bulduğumuz bir hastahaneye gittik. Sanki bir güç bizi İstanbul’u terk etmemize izin vermiyordu. Yaklaşık iki saat kadar hastanede kaldık. Sonra kızım kendine gelince yola çıktık. Ama ben gene garanti olsun diye yolda bir aile çay bahçesine arabayı çekip çay içip hava almak istedim. Yaklaşık 30 dakika sonra çay bahçesi bir anda boşaldı. Şaşırdık ve anlam veremedik. Tam o sırada telefonlarımız çalmaya başladı ve olayı öğrendik. Geriye dönelim dedik ama şimdi bana kâbus gibi gelen o korkunç görüntü ile karşı karşıya kaldık. Biz normal yoldan gidiyoruz, karşımızda ters yönden arabalar ve insanlar üstümüze geliyorlar. Çok korkunçtu. Arkalarında bir tankın ışıkları. İlk gördüğüm sağdaki yola girdim. Adeta şok olmuştuk. Sonra kâbusa dönüşecek bir şaka gibiydi her şey. Bir yandan radyodan haberleri dinleyip ne olduğunu anlamaya çalışıyor diğer taraftan dua ediyorduk.

Beş dakika içinde cennetle cehennemi yaşamak

Bir ara bir haber yayıldı. Darbeciler Cumhurbaşkanı külliyesine saldırmışlar diye. Araba ile şimdi bile hatırlamadığım bir yere geldik. Şöyle 5-10 dakika derin bir düşünceye daldım. Dua ediyoruz. Allah’ım dedim, güzelim ülkemiz gitti, vatanı kaybediyoruz. O anlar cehennem gibiydi. Bir yandan da dua ediyoruz. Derken İstanbul’daki bir dostumuzdan bir telefon geldi. Tayyip beyin sağ olduğunu ve herkesi havalimanına davet ettiğini söyleyince, kafamdaki bütün karanlık bulutlar dağıldı. Tabiri caizse hayatımda ilk kez öylesine net ve canlı olarak cennetle cehennemi, yaşamla ölümü, kara ile beyazı 10 dakika içinde yaşadım. O an çok şükrettim. Sanki öldüm ve tekrar hayata döndüm, aynen öyle bir şey. Ailemi oraya yakın bir dostumuzun evine bıraktım. Tam o sırada bir savaş uçağının çok alçaktan üzerimizden geçmesi ile korkunç bir ses bombası şiddetinde ses çıkarması ile kızımın çığlık atması ne yalan söyleyeyim beni çok etkilemiştir. Kızım adeta şoka girdi, ağlamaya başladı.

Üstümüze ateş açan askerler değil teröristlerdi

Cumhurbaşkanımızın davetine uyarak dışarıya çıkmak için hareket ettik. Arkadaşlar sağ olsunlar doluydular, ellerinde ve bellerinde silahlar vardı. Yolda bir tankın vatandaşlar tarafından ele geçirildiğini görüp durduk. Hep beraber istiklal marşını okuyup yola devam ettik. Acıbadem Telekom’un olduğu yere geldiğimizde tanklar yolu kesmiş. Arabayı kenara çekip yürümek istedik. Türk askeri ateş açmaz diye düşünüyorduk. Ama onların terörist olduklarını o ana kadar anlayamamıştık. Üzerimize ateş açmaya başladılar. O gece orada muhtar Mete Sertbaş şehit oldu. Allah rahmet eylesin. Sabah olup teröristlerin mağlubiyeti kesinleşince şu yaşadığımız günlerin güzelliğini bir kez daha anlayıp şükrettim. Evet, 15 Temmuz çok kötü bir gece yaşadık ama Allah yüzümüze güldü, bu aziz milletin kahramanca dik duruşu ve Reisin komutasında çok şükür bugünlere geldik. Hepsinden Allah razı olsun. Şimdi düşünüyorum da 15 Temmuz olmasaydı, bu Fetoşçu teröristler hala içimizde olacaklardı, belki de daha sonra çok kötü şeyler yaşayacaktık, kim bilir belki daha sonra farklı bir zamanda maazallah başarılı olacaklardı ama olmadı işte çok şükür, olmadı. Yaşadığımız o korkunç geceden sonra Türkiye’de hiçbir şey artık eskisi gibi olamayacak inşallah. Çok kötü şeyler yaşadık belki, şehitlerimiz var, acımız çok büyük ama Türkiye’deki bu güzel değişimler 15 Temmuz’un bizleri uyarıp kendimize getirmesiyle oldu. Evet, 15 Temmuz’da şer vardı, inşallah bugün artık hayır var. Hükümetin bu konudaki güzel çalışmaları bizleri memnun ediyor. Ancak İnşallah Feto’nun gizli kalmış kripto elemanları da yakalanır ve nerelerde olurlarsa olsunlar bu aşağılık örgüt tamamen içimizden temizlenir.

Devlet Bahçeli'nin açıklamaları

Bu satırları yazarken 15 Temmuz’da hükümete en büyük desteği veren MHP lideri Devlet Bahçeli’den gelen mesajlar dikkatimizi çekti. Bakınız Sayın Bahçeli ne diyor: “Milli vicdan, hayâsız akını durdurdu. Siyasi ayak hala gizemini korumaktadır. Yarın 15 Temmuz'un 2. yıldönümünü anacağız. FETÖ ve PKK tehdidi gündemden çıkmalıdır. “  Burada Sayın Bahçelinin siyasi ayak hala gizemini koruyor, demesi ne anlama geliyor, doğrusu iddialı ve üstünde durulması gereken sözler?  İkinci yıldönümünü andığımız 15 Temmuz’da Sayın Bahçelinin, Feto tehdidi gündemden çıkmalıdır, sözleri de ilginç. Diğer bir açıklaması ise çok daha dikkat çekici: “MHP olarak yasamada üzerimize düşeni yerine getireceğiz. Denetim ve denge sorumluluğunu millet bize vermiştir, inşallah başarılı olacağız.” Buradaki özellikle “Denetim” sözü oldukça ilginç. Denetim sözünden, Feto ile mücadele üstüne düşen payını alıyor mu? Ya da böyle bir anlama söz konusu olabilir mi? Diğer yandan konumuzla direk alakası yok ama dolaylı olarak olabilir, Bahçelinin af konusundaki ısrarcı olması da önemli. Sayın Cumhurbaşkanımızın net olarak af yok demesine rağmen af konusundaki net ısrar, siyaset kazanını nasıl etkiler, merak konusu? Siyasi ve ekonomik İstikrar, düzen, Feto ile mücadeledeki kararlılık gibi konulardaki güzel çalışmalar için istişare ve uyum çok önemli. Milletimiz liderlerin ortak ve uyumlu çalışmasına çok büyük destek veriyor. Bu ortak aklın, dostluğun, istişarelerin ve beraberindeki istikrarın inşallah çok ama çok uzun süreceğini düşünüyor ve bunun için de dua ediyoruz. Zira bu istikrar bizlerin kişisel bir beklentisi değil, ülkenin, milletin ve devletin beklentisidir. Türkiye çok büyük badireleri sizin gibi çok değerli basiretli liderlerin dostluğu ile çok şükür atlattı. Deniz değil hatta okyanus ötesi geçildi, şimdi çayda da su almadan yüzmeye devam inşallah.

Güzel ve gerçek bir 15 Temmuz hikâyesi

Bakın size 15 Temmuz ile ilgili gerçek bir hikâyeyi de anlatayım. Çok sevdiğim bir yardımcımın kayın validesi ile kayın babası şiddetli geçimsizlik yüzünden ayrılmaya karar vermişlerdi. Tevafuka bakın ki, bu dostumuzun kayın babası 15 Temmuz gecesi Genel Kurmayın orada arabasıyla yaralıları hastaneye taşımak isterken vurulup gazi oluyor. Kendisini hastaneye kaldırıyorlar. Arkadaşımızın kayın validesi, yani bu arkadaşımızın eşi olayı duyup hastaneye koşuyor. Eşi iyileşene kadar yanında kalıyor. Sonra bu iki çift barışma kararı alıyorlar. İlginç değil mi, 15 Temmuz olmasaydı bugün ayrı olacaklardı. İşte diyoruz ya, her şerde bir hayır vardır.

Bu vesileyle 15 Temmuz’da kaybettiğimiz şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Gazilerimize de sağlıklı, bereketli ve hayırlı yaşamlar diliyorum. Bu güzel günlere gelmemizde vesile olan başta Sayın Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere hakkı geçen herkese şükranlarımı ve dualarımı iletiyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar. Ne 15 Temmuz’u ne de sizleri asla unutmayacağız. 

Sevgi, saygı ve muhabbetle

Allah’a emanet olunuz…

RİFAT SAİT*

24.Dönem AK Parti İzmir milletvekili

BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı

Dokuz Eylül Üniversitesi Avrupa Topluluğu Araştırma Merkezi (ATMER) DK Başkanı

YORUMLAR

  • 0 Yorum