SEBAHATTİN KARACA

SEBAHATTİN KARACA

Turizmci / Yerel Tarih Araştırmacısı

Bodrum'un en güzel yanı galiba Kos'a kaçışıdır

08 Ağustos 2016 - 01:11

Ankara Otelcilik Okulu mezunlarının (anomed) toplantıları  

Okulumuzun Mezunlar Derneği “Anomed” (Ankara Otelcilik Okulu Mezunları Derneği) her yıl Türkiye’nin güzel bir köşesinde üç gün üç gece buluşma düzenler.

Bu durum yaklaşık otuz yıldır sürer gider. İtiraf edeyim çok güzel olduğu gibi çok yönden de faydalıdır.

Önce yıllarca birbirini görememiş aynı sınıfta, aynı sırada okumuş, aynı yatakhaneyi paylaşmış aynı karavanadan üç yıl boyunca çorbasını içip, yemeği yemiş, aynı ekmeği bölmüş arkadaşına vermiş dostlarla bir araya gelmenin, birbirini görmenin sevincini; birbirine sımsıkı sarılarak ayrılığın hasretini gidermenin keyfine ve tadına doyum olmaz.

Bu kardeşlikten öte bir şeydir. Duygu yüklü anlar yaşanır. Sevinç gözyaşları döken de olur. Yıllar sonra birbirini tanıyamayan da.

Toplantılar yapılır. Olabilecekler üzerine görüşler – fikirler – tecrübeler aktarılır. Turizm sezonunun nerede nasıl geçtiği ve bir yıl sonra nerede nasıl olacağı ile birlikte Türkiye’nin turizm konusunda rakip ülkelerle nasıl baş edebileceği üzerine konular masaya yatırılır.

Birlikte günübirlik turlar düzenlenir. Ören yerlerine gidilir. Yenilir içilir her şeye doyulur da, sohbetlere doyulmaz.

Türkiye içinden gelenler olduğu gibi İngiltere, Almanya, Fransa, Amerika ve hatta Avusturalya’dan bile katılan olur.

Bazen bu toplantıların yer ve otel seçimiyle ilgili beklenmedik sürprizlerle de karşılaşıyoruz.

Son 30 yıl boyunca bu toplantılardan 3 tanesi Bodrum’da yapılmıştı.

Ancak son defa toplantı yaptığımız otel bize 2-3 gün adeta kabus yaşattı.

5 yıldızlı olmakla beraber tesis ve işletmecilik bakımından 3 yıldız ayarında bile değildi. Temizlik, tertip, düzen, yerleşim, klima, teknik, internet, televizyon…

Banyolarda da her türlü eksik olduğu gibi, kahvaltı büfesinden yemeğine kadar zevkli, lezzetli değildi.

Memnun edici hiçbir yanı yoktu. Yönetimimizle anlaşma yapılırken verilen sözlerin çoğu tutulmamıştı.

Otelin çevresinden gelen trafik ve motor gürültüleri cabasıydı. Turist mevsiminin çok yoğun olmadığı kasım ayında bile Bodrum sokakları, caddeleri meydanları temizlikten nasibini almamıştı.

Yazlıkçılar evlerine dönmüş nüfus azalmıştı; ama trafik buna rağmen bıktırıcıydı.

Fiyatlar olması gerekenin çok üstündeydi. Ayrıca Bodrum içinde küçük gruplar halinde yürümek mümkün değildi.

Kısaca çoğumuz bu defa hem otelden hem de Bodrum’un genel durumdan memnun kalamamıştık. 

Yönetim kurulumuzun ikinci gün sunduğu seçeneklerden bir tanesi günübirlik Kos Adası gezisi oldu.

Oraya da ancak pasaportu ve vizesi olanlar gidebiliyordu.

Şükür benim pasaportum ve vizem hazırdı.

Sabah saat 9.00 suları Bodrum Limanı’ndan hareket eden gemimizle - yolculuk süresi 20 dakika olarak bildirilse de -Kos’a 40 dakikada ulaştık.

Gümrükten çıktıktan sonra gördüğüm Türk ve korunmuş Türk eserleri karşısında gözlerime inanamadım.

Türk kalesi, kale içindeki cami, kent merkezindeki diğer camiler, hamamlar gayet güzel bakımlı ve korunmuş durumdaydı.

Bodrum’un en güzel yanı galiba Kos’a kaçışı

Arkadaşlarımla bir müddet beraber olup bir kafede keyifli bir sohbetten sonra kendilerinden ayrıldım ve tek başıma kentin sokaklarını, caddelerini, ören yerlerini, antik şehir kalıntılarını, kafelerini, restoranlarını, otellerini bir turizmci gözüyle izlemek için tüm gün yürüdüm.

Açıkça itiraf edeyim ki gördüğüm şeyler beni şaşırtıyordu.

Mesela kale kenarındaki 700 yıllık kağucuk ağacı yana doğru yere paralel 20 metre uzanmıştı bir ağacın gövdesinde bu ağaç 1760 yılında dikilmiştir diye yazıyordu. Binaları, mimarisi, bahçeleri, yeşil alanları, caddeleri, sokakları, meydanları birbiriyle uyumluydu.

Renklerin birbiriyle uyumluluğu, insanın içini ferahlatıyordu.

Yarım asırlık bir turizmci olarak orada içimden şu sözleri geçirdim: Koslular turizmi benimsemişler, önemini anlamışlar, işlerini severek yapmayı öğrenmişler, bilimsel yaklaşımla, garsonundan esnafına, tüccarından patronuna kadar tatlı dilli güler yüzlü olmanın faydasının farkına varmışlar.

Bu ve belki de almış oldukları eğitim görgü ve kültür sonucunda doğaya, tarihe, kültüre, insana saygılı olmanın farkındalığını yakalamışlar.

Bugün edindiğim tecrübelerimle akşam Bodrum’a dönüş yolunda kendi kendime üzülerek şöyle dedim; Bodrum’un en güzel yanı galiba Kos’a kaçışıdır.

Sebahattin Karaca / 08.08.2016 

YORUMLAR

  • 0 Yorum