Bergama Turizminde "Bir Elin Nesi Var, İki Elin Sesi Var" Dönemi Başlamalı

Bergama, turizm hareketinde sadece kültür turizmine mecbur bırakılmış bir kent.

Kültür turizminde gelen ziyaretçi sayısı ve yoğunlaşan aylar belli.

Kültür turizmi; ilkbahar ayları nisan–mayıs ile sonbahar ayları eylül ve ekim ayında yoğunlaşmakta.

Aslında Bergama, turizm olgusunda 1990’lı yılların başından beri bir hareketlenme içindeydi.

80’li yılların ortasında ülkemiz gerçek manada turizm hareketiyle tanıştı.

Bergama da 1987’den itibaren 1993 yılına kadar münferit dediğimiz seyahat acenteleri vasıtasıyla gezmeyen “sırt çantalı turistlerin” akınına uğradı.

O yıllarda ilçede 30’a yakın pansiyon açılırken, halı, kilim, hediyelik eşya satan dükkânlarda bir patlama yaşandı.

Daha sonra Yugoslavya İç Savaşı, karayoluyla gelen bu turistlerin güvenlik nedeniyle ülkemize gelme sayılarını müthiş düşürdü.

1. Körfez Savaşı da ülkemizde turizm hareketini bir dönem yavaşlattı.

Bergama’da turizm hareketi, böyle münferit turistlerden çok, uçakla seyahat edip (charter seferleri) seyahat acenteleri vasıtasıyla gelen paket turların revaçta olmasıyla devam etti.

Bergama da bu seyahat acentelerinin belirlediği turlar vasıtasıyla pastadan pay almaya çalıştı.

Çok ucuza satılan bu turlarda; seyahat acenteleri neredeyse kuruşun hesabını yapmaya başladı.

Bergama’da gezilecek ören yerleri azaltıldı.

Adeta tabldot usulü yemek veren ve çok az kâr ile bu işi yapan şehir dışında restoranlar oluştu.

Bergama’ya gelen turist, müzeyi bile gezmeden Akropol ya da Asklepion’un birini ziyaret edip, o bahsettiğim tesislerde yemeklerini yiyerek çekip gittiler.

Biraz zenginleri barındıran turlar ise ilçede genelde yabancı girişimcilerin işlettiği halı, kuyumculuk ürünleri vs. işletmelere yönlendirilip buralarda alışveriş yapmaları sağlandı.

Hal böyle olunca, Bergama esnafı ve halkı turizm geliri konusunda deyim yerindeyse avuçlarını yaladı.

Aslında daha önceki üç belediye başkanı da ilçe turizmi için çaba gösterdi.

Raşit Ürper, restorasyonlara büyük önem verdi. Kentin kaldırımları, iç yolları, özellikle Kale Mahallesi’nin yolları yenilendi. Kermeslerde Bergama, ulusal kanalların yayınları ile tanıtılmaya çalışıldı.

CHP’li Mehmet Gönenç döneminde ilçe, 2014 yılında dünyanın 999. UNESCO Kültür Mirası olarak kalıcı listeye dahil oldu.

Hakan Koştu döneminde başlatılan Selinos Deresi ıslahı projesinde çok büyük yol kat edildi. Üçkemer denilen mevkiye gelinerek, tarihi köprü yenilendi ve karşısındaki eski deri fabrikasının yenilenme süreci bitti.

Bergama turizminin gelişmesi amacıyla fiziki koşulların yenilenmesi konusunda büyük çaba harcandı.

Ama tüm bunlar, turist sayısını bir türlü artıramadı.

Geçen günlerde ilçemizi ziyaret eden AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı’ya özellikle inanç turizmi konusunda bir soru sordum.

Kendisi Mardin kökenli ve bir dönem Mardin’den milletvekilliği yaptı.

Mardin de inanç turizmi konusunda önemli bir noktada.

Milletvekili şunu belirtti: “Evet, Mardin konusunda haklısınız. Orada farklı inançlar ve etnik kültürler mevcut. Orada Cumhurbaşkanımızın talimatı ile geniş restorasyon çalışmaları yapıldı ve bu inanç ve kültürel yapılar, oradaki inanç gruplarına tahsis edildi. Dışarıdan gelecek misafirlerini daha kolay ve rahat ağırlamaları için yapıldı. Bu da oldukça büyük başarı getirdi. Mardin’e inanç turizmi ile gelen turist sayısında muazzam bir artış oldu.”

Benim aklıma elbette Bazilika geldi. Ceyda Hanım, Bazilika’yı 40 milyon liraya hükümet olarak restore ettiklerini belirterek, bu yapının inanç turizmi açısından öneminin farkında olduklarını söyledi.

Erken Hristiyanlık Dönemi’nin en önemli ve eski kiliselerinden biri. Dünyada yaşayan Ortodoks Hristiyanların ibadet ve ziyaret için çok önem verdikleri bir kilise.

Ceyda Hanım’ın bu sözlerinden sonra, burada 22 yıl önce başlatılan fakat sadece 3 kez yapılabilen ve daha sonra siyasi bir krize yol açan, Ortodoks Türk Patriği’nin yönettiği ayinler aklıma geldi.

Bu çabalar, Patrik’in ölçüsüz bazı açıklamaları ile başlamadan bitmişti.

Acaba AK Parti Hükümeti, 40 milyonluk bu restorasyonun ardından burada dini geziler ve ibadetlerin yapılmasını tekrar mı gündeme getirecek?

Ceyda Hanım’ın söylediği gibi Mardin’deki uygulama, Bergama’da da mı yapılacak?

Ortodoks cemiyetinin burayı sahiplenip, turist akınının sağlanması için hükümet ve bakanlık bir adım mı atacak?

Tabii ören yerleri ışıklandırması konusunda Efes’teki gece ışıklandırma uygulamasının Bergama ilçesinde de başlayacağının müjdesini veren Ceyda Hanım, “Bu konuda proje hazırlandı. Anıtlar Kurulu’ndan onay aldık mı hemen çalışmalar başlayacak.” dedi.

Özellikle sıcakların çok arttığı bu dönemde, yazın buraları gezmek isteyenler için gece izni ve ışıklandırması çok iyi olacaktır.

Dediğim gibi, ben Bergama’nın sadece kültür turizmine bağlı olmasını üzüntü içinde karşılıyor ve bazı adımları atmak konusunda geç kaldığımızı düşünüyorum.

Bergama, inanç turizmi; bugün birçoğunun Ticaret Odası’nın gayretleriyle coğrafi işaretini aldığı ürünleriyle gastronomi turizmi; özellikle Kozak Yaylası’na yapılacak tesisler ile spor turizmi ve jeotermal kaynakların daha belirgin hale getirilmesiyle sağlık turizmi konusunda çok önemli bir yere geleceği konusunda inancım tamdır.

Bu konuda ciddi çalışmalar yapılabilir.

Turizm Bakanlığı artık Bergama konusunda daha kolay ve geniş bir envantere ulaşabilir.

Çünkü bölgeyi iyi tanıyan, geçmiş dönem Kınık Belediye Başkanı Sadık Doğruer (2024 seçimlerinde Bergama adayı idi) İzmir turizminin başında.

Bölge ve ilçedeki turizm fırsat ve potansiyellerini çok iyi biliyor.

Sıradan bir bürokrattan çok daha hızlı ve etkili şekilde Turizm Bakanlığı’na iletebilir.

Görüşleri de daha kolay kabul görür.

Aynı şekilde, tıp profesörü olan Bergama Belediye Başkanı Tanju Çelik’in de ilçesinin tanıtımı, özellikle de kendisine uzak olmayan bir konu olan sağlık turizmi konusunda ciddi çalışmalar ve projeler ortaya koyabileceğini düşünüyorum.

RIDVAN KARAPEHLİVAN