PROF. DR. İBRAHİM ORTAŞ

PROF. DR. İBRAHİM ORTAŞ

[email protected]

İçmesini Bilmeyenlere İçmesini Öğreten Aydının Öğrettikleri

09 Ocak 2018 - 02:28

Aydın Boysan yalnızca rakı kültürü üzerinden tanımlanırsa, aydın yönü, kültürü, mimarlık bilinci ve örgütlülüğü hafife alınmış olur. Aydın bey topluma mesajlarını yeme içme üzerine kendi mizah anlayışıyla vermeye çalışmıştır.

Aydın Boysan’ın Yazmanın ve Farkındalık Yaratma Konusunda Öğrettikleri

1990’lı yıllarda önce Hürriyet gazetesinde mizah ile karışın yaşama dair yazılar yazan sonra TV ekranlarında tok sesi ile yaşam sanatı ve yeme içme konusunda hoş sohbetlerine rastladığımız kişi Aydın Boysan’dı.

Aydın beyin iyi bir mimar olduğu, İstanbul Teknik Üniversitesinde Mimarlık fakültesinde ders verdiğini, Koç ve Eczacıbaşı holdinge önemli mimari eserler kazandırdığını çok sonradan öğrendim.

Hatta TMMOB Mimar Mühendisler Odasının kurucularından ve yöneticilerinden olduğunu da ancak kendisi ile karşılaşınca öğrendim.

Tam tarihini hatırlayamadım, yurtdışına bir kongreye gitmek üzere Adana hava alanına geldiğimde sırada tanıdık sima Aydın Boysan beyefendi ile karşılaştım.

Aydın bey Adana Mimarlar Odasının davetlisi olarak konuşmaya çağırılmış, akşam otelde misafir edilmiş.

İkinci gün kendisini havaalanına bırakacak görevli arkadaş geç gelince Aydın Bey uçağı kaçırırım diye bir taksiye atlamış ve hava alanına gelmiş.

Sırada tanıştık ve kendimi tanıttım ve içeri geçtik. O dönemde THY-CIP kart sahibi olmam nedeniyle salonda bir çay ikram ettim.

Kısa zamanda karşılıklı olarak sıcak bir sohbet etme fırsatı bulduk. Tam uçağa binmek üzere iken Mimarlar Odasında Aydın Beyi bırakacak arkadaşın geldiği ve Aydın Beyi aradıkları ilanı duyuldu.

Aydın bey uzaktan tamam işaretini yaptıktan sonra birlikte uçağa geçtik. Uçak tam kalkacak iken önlerden bir gürültü ve bağırtı duyuldu. Bir kadın yolcu uçaktan inmek istediğini belirtiyor ve görevliler neden inmek istediğini ve/ya nedensiz inişine engel oluyorlarmış.

Güvenlik çağırıldı ve kadın ile birlikte bizlerde dışarı alındıktan sonra uçak tamamen güvenlik kontrolünden geçirildi. O arada tekrar salona alındık ve 2 saat sürecince biraz daha sohbet etme olanağı bulduk. Bu arada Aydın beyin sohbetlerini ve yaşama dair kafamdaki soruları sorma olanağı buldum.

Aydın Boysan’ı Tanıma Şansına Sahip Oldum

Aydın Bey’e başta eğitim-üniversite ve bilimsel konuları olmak üzere zaman zaman değişik konularda denmeler yazdığımı belirtim.

Çok sevindiler. Yazdıklarımı istediler. Kendilerinin yazıya nasıl başladıklarını anlatılar.

Birlikte çalıştığı başta Vehbi Koç ve diğer iş ve sanat çevrelerinden arkadaşlarının önerileri ve ayrıca akşam sohbetlerindeki arkadaşlarının da isteği ile mizah ve aydınlatıcı yazılar yazmaya başladığını belirttiler.

63 yaşında ilk kitabını yazdığını belirttiler. Sonra kitaplarını yayınlamak için kendi yayın evini kurmuş ve günümüze kadar da 43 kitap yazmış.

Aydın Boysan Yazma Konusunda Beni İsteklendirdi

Açıkçası 63 yaşında kitap yazmaya başlamış bir aydın ile karşılaşmış olmak insanı yüreklendiriyor.

Ülkemizde emeklilik yaşının erkekler için 65 olduğu günümüzde yaşama yeniden başlamak çok önemli bir iç enerjiyi gerektirir.

Aydın bey “Hiçbir konuya hiçbir yaşta geç kalınmış değildir” diyordu bir yazısında.

Yazmaya veya okumaya zamanım yok gibi bahanelerin arkasına saklanmak yerine doğrudan işin bir tarafından tutulmasını iyi bir örnek olmuştur.

Bu bağlamda Aydın Bey bizim gibi yazma konusunda geride kalmış bir toplum için önemli bir rol model olmuştur.

Hele çok erken yaşlarda emekli olup elini eteğini çekmiş ve adeta ölümü bekleyen çok sayıda insana çok önemli bir isteklendirme kaynağı ve örnektir.

Zaman Kullanımı Konusunda Kendi Metodunu Geliştirmiş

Aydın beye günümüz iş yoğunluğu içinde randevuları zamanında yerine getirmek ve zaman etkin kullanma konusunu sordum.

Kendisi haftalık bir çizelgesi olduğunu ve ona göre organize olduğunu belirttiler.

Kendisinin bir A4 kâğıdına çizdiği basit 10 günlük bir zaman çizelgesini gösterdiler.

Katlanabilen ve cepte taşınan bu zaman çizelgesini her hafta düzenlediğini belirttiler.

Sonra posta yolu ile bana da birkaç çizelge gönderdiler.

Ülkemizde zamanın etkin kullanımı ve programlı davranma kültürü maalesef tam olarak insanımızın yaşamında yer almadı. Çoğu etkili ve yetkili konumdaki insanımızdan öğrencemize kadar zaman kullanımını beceremedik.

Sayın Boysan diyor ki “Sahip olduğumuz zaman az değil, çok… Az olan zaman yararlandığımız zamandır.” Çok önemli bir tespit.

Önemli olan zaman gibi önemli bir olguyu doğu kullanmaktır. Çoğumuzun saatlerce içeriksiz konular ile zaman geçirdiğimizi üzülerek görüyoruz.  

Yeme İçme Kültürü Üzerinden Farkındalık Yarattı

Aydın Boysan Bey ile kısa sohbetimizde ağırlıklı olarak yazmak ve mimarlık-kültür tarih konuştuk. Doğal olarak yeme içmeye kadar konular taşındı.

Sofra kültürü ve onun yaratığı zenginliğin önemini yerli yerine oturtuyordu.

Bir mimar ve kültür insanı olarak yaşamdan zevk almanın bir yaşam biçimi olması gerektiğini belirtiyordu.

Aydın Boysan yaşamdan zevk almayı ve farkındalığı artırmak için çok önemli katkılar sağladığını düşünüyorum.

Rakı içme kültürü veya rakı içmenin adabı konusunda çokça konu edildi, ancak Aydın beyin demek istediği ise bilinçli olmayı sağlamaktı.

Aydın bey gibi mimar, kültür insanı örgütlülüğü ile bilinen bir bilge kişiyi yalnız rakı kültürü konusunda bilgisi olan bir olarak tanımlamaya kalkılırsa Aydın beye yakıştırılmayan bir küçümseme ve aşağılıma yapılmış olur.

Aydın bey rakı içi yağın olan içilmesini bilmeyen topluma rakı üzerinden yaşam bilinci dersi vermiştir.

Aydın bey yıllardır rakı içip rakının nasıl içileceğini veya rakıya neyin meze olacağını bilmeyenlere önemli dersler vermiş olmasıdır. “En büyük mezesi muhabbettir” ifadesi ile sohbeti ve adabında konuşmayı önemsemektedir.

Önemsediğim en önemli ifadeleri yeme-içme kültürü üzenine olan yazıları ve sohbetleridir.

İçki içmeyi değil; içkinin ne zaman, nerde kim ile ne ile nasıl içeceğini anlatı bütün yazılarında ve sohbetlerinde ciddi bir ders verme kültürü hissetim.

Tek başına sofra kuran içtikten sonra sapıtan, sağa sola saldıranlara çok önemli dersler vermiştir ifadeleri ile. Ülkemizin bir markası olan rakı içilmesi konusunda çok özlü sözleri ile adeta bir içmenin temel prensiplerini maddeler halinde sıralamıştır.

Aydın bey çok önemsediğim önemli mesajlarından birkaç tanesi söyle; “Önce kendine gel, sonra meyhaneye. Kalender ol da gir kalender haneye. Bu yol kendini yenmişlerin yoludur, Çiğsen başka bir yere git eğlenmeye “. Çiğ insanın kendini bilmeyenin içki içmesi yanlıştır. Bir başka ifadesinde “Rakı masasına avuç içiyle ya da yumrukla vurulmaz. Bağıra çağıra, Böğüre öğüre konuşulmaz. Sakin olmak, efendi takılmak gerek”. Açıkçası içme işi bir sarhoş olma, sağa sola saldırmak veya sorunlarını dile getirmek için değil, tam tersine hoş sohbet etmek için içilir.

İçki içmek aynı zamanda beslenmenin de önemli bir parçasıdır.

Bugünlerde kaybolmuş olan meyhane kültürü, soğuk sıcak yemekler konusunda konuştuk. Eskiden işten çıkan erkeler önce meyhaneye uğrar, içmeden önce yağlı soğuk yiyeceklerden atıştırır sonra bir iki kadeh bir şey içer.

Eve yönelince de hanımı ocağın altını açar ve sıcaklar hazırlanır.

Bir bitki beslemeci olarak her ne kadar bitkilerin beslenmesini çalışıyor olsak da bitkiler ve hayvanlar aynı besin elementlerini alıyorlar.

Ancak alınma şekilleri farklı.

Aydın beyin toplumuza öğrettiği yeme içme kültürü, yaşamdan zevk alma ve bir arada yaşama sevinci dikkate alınması gereken önemli konular.

Toplumda yaşana birçok olaylar toplumun rahat olmadığını gösteriyor.

Cinnet geçiren, çocuklarını öldüren, karısını bacısını öldüren, hırsızlık, yalan dolan vs. çok sayıda olayda insanımızın bir farkındalık ve bilinçli yaşam gibi sorunu olduğu görülüyor.

Yaşamı İle Önemli Bir Aydınlanmacıydı

Aydın bey anladığım kadarı ile çok erken dönemlerde dünyayı ve yaşamı anlayarak yol haritasını insan ekseni üzerine kurmuş bir aydındı.

Yaşamın biricik gayesi olan yaşamdan zevk almayı benimsemiş ve öylede yaşamıştı. Aydın beyin “Değişmeyen, gelişmeyen, kemikleşen bir sevgi olamaz.

Zaman, sevgide biçim ve içerik gelişmeleri yaratır. Sevginin canlı kalması bu gelişmelere bağlıdır” ifadesi ayrıca çok önemlidir.

Normal insanlar koşullara göre kendini değişime ve yeniliğe uyarlar. Ancak sıradan insanları tutumlarını ve davranışları değişmezler ve sürekli bahaneleri vardır.

İşin içinden çıkamayan inşalar çoğu zaman sorunlarını gidermek için kendilerini içeceklere verirler. Tabii marifet sorunu içki içerek sorunları büyütmek değil, sorunu akıl ve bilim yolu ile çözmektir.

Doğal olarak içmek bir kültür işi. Başarılı işlerin arkasından veya mutlu günlerde başarıyı ve güzelliği kutlamak ve sosyalleşmek için kadeh kaldırılır.  Bir dost sofrasında, bir iyi gün kutlamasında, başarılı bir çalışma sonrası akademik dünyada ve iş dünyasında bir kutlama aracıdır. Hatta ülkelerin devlet yetkilileri onurlarına verilen yemeklerde kadeh kaldırılır. Orada da bir usul ve esas vardır.

Bu bağlamda Aydın Bey ülkemizde içmesini bilmeyenler için önemli bir farkındalığı yaratan kişi olarak tarihteki yer almıştır.

Mimarlık başarısı kadar toplumun yaşam bilinci yani içme konusunda “adabı muaşeret” kuralları (görgü kuralları) konusundaki yazı ve önerileri bence önemli katkılarda bulundu.

Kimse ile didişmedi ve nükteli sözleri de yerli yerinde anlatarak mesajlarını vermeyi başardı.

Böylece 97’lik o delikanlı bu dünyada doya doya yaşayarak ve beyaz atına binerek arkasında bıraktığı güzel anıları ile aramızdan ayrıldı.

İyi ki tanıştık ve birkaç saat birlikte etkili bir sohbet ettik. Nurlar içinde yat.

Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ / 8 Ocak 2018 Adana

YORUMLAR

  • 0 Yorum