EROL MARAŞLI

EROL MARAŞLI

Gazeteci -Yazar

Referandumu Okumak

24 Nisan 2017 - 02:12

Anayasamızın bazı maddelerini değiştirmek için yapılan referandum; ülkemizin yeni bir sisteme geçişin, sosyal hayatımızın değişmesi açısından getiri ve götürülerini inceleyip, hüküm vererek,  tercihte; kabul yada reddetmek üzerine bir atmosfer yaratmadan öte, kişiler üzerinden yapılan polemiklerin ortamı gerdiği, ötekileştirdiği; ikna yerine itham kelâmlarının yazıya dökülüp, kelimelerin büyük ve bas tonunda haykırıldığı bir dönem yaşattı bize!

Oylama öncesinde acizane benden görüş isteyenler;ben, daha bir şey anlatmadan, beyinlerinde şekillenmiş tabloyu, adeta  hipodromdaki spiker gibi arka arkaya evet veya hayır oranlarının gerekçesini söylemeden, konuyu Tayyip bey’e getirip adeta içlerindekilerini kusuyorlardı: sabırla nefeslerinin tutulması, ses volümlerinin kısılmasını bekledim.  “Be adam! Madem bu kadar tahminde güçlüsünde bana niye soruyorsun” diyemedim. Daha sonra ben de tahminimi;  “48-52 bandında gider gelirler…” dedim. Vay, senmisin bunu söyleyen? % 75  evet ya da % 60 hayır’ı kükrüyorlardı. Allahtan siyaset kulvarındaki gördüklerim, sezdiklerim ve öğrendiklerimin ışığında toplumun her kesimindeki insanlarla iç içe bulunuşum beni yanıltmadı. Daha önceki seçimlerde de öyle olmuştu!

Eskilerin deyimiyle “takke düştü, kel göründü”: oylama sonucu netice tartışılsa da, itiraz edilse de  “ evet oyları”, “hayır oylarını” kıl payı geçerek sonuçlandı: 58,366,647 seçmenden 49.798.920 kişi vatandaşlık görevini yerine getirirken, 8,5 milyon aziz yurttaşımız ise zahmet edip sandığa gitmemiş. Elbette; hasta olanı, o gün kaza yapanı, işleri dolayısıyla başka yerde bulunanlar, üşengeçler, “benim bir oyum ile bir şey mi değişecek?” diyenimiz, partilere uzak olduğunu söyleyenler, kibirden “benim oyum ile çobanın oyu bir mi?” diyerek iki oy hakkı isteyenler… ve sonra şikayet edenler…

Peki bu netice; neden böyle alındı? Evetcilerin de hayırcılarında neticeyi iyi analiz etmeleri gerekir.

Önce şunu kabullenelim ki; olay “ Tayyip Erdoğan ve karşıtlığı” üzerine bina edildi. Elbetteki, sayın cumhurbaşkanı meydana inerek evet oylarının artmasına ve ipin göğüslenmesine en etkili sebepti. Tayyip bey; rahmetli Özal gibi gündemi değiştirerek istediği atmosferi yaratmada çok becerikli. Muhalefet ise O’nun tespit ettiği kulvarda bocalayıp durdu. Bu da önemli bir etkendi.  Milliyetçi söylemlerle MHP’den gelen %3 ya da 3,5 oranındaki oy ile Kürt seçmene verilen mesajın getirdiği % 1,5 luk oy %51,4 lük orana ulaşılmayı sağladı.

Hayır cephesine gelince; hayır rakamındaki en büyük pay, MHP’li geniş bir kitle ile Ülkücü tabanın Devlet bey’e rağmen hayır oyu vermesindedir. Ayrıca HDP’lilerin de  blok halinde red cephesinde yer almaları… kampanya sırasında “hayır oyu vereceklerin, teröristlerle aynı safta olacağı” suçlaması da hayır oylarının artmasına sebep başka bir faktör… MHP’li dört muhaliflere / Akşener, Özdağ, Ogan ve Aydın/ uygulanan baskılar, yapacağı toplantılara salon ve meydan verilmemesi… devlet imkânlarının kullanılmasına duyulan tepkiler… hele hele sayın cumhurbaşkanının iki danışmanının, Türk milletini ürküten sözlerinin uyandırdığı tepki sonucu, mütedeyyinlerinden gelen oyları da hesaba katarsak… Ak Parti teşkilatlarının anayasa değişikliğini vatandaşa tam anlamıyla anlatamamaları/buna milletvekilleri de dahil/ hayır oylarının yüksek çıkmasına sebep oldu.

Netice vatanımız, milletimiz, devletimiz için hayırlı ve uğurlu olsun!

Milletin verdiği mesajı partilerin iyi okuması, anlaması lazım ki; istikrarlı bir siyaset ortamı doğsun.

Peki, “bundan sonra ne olur?” sorusuna bir tahmin yürütmek gerekmiyor mu? Gerekiyor. Onu’da başka bir yazımda anlatacağım.

Erol Maraşlı / 24.04.2017

YORUMLAR

  • 0 Yorum