ENGİN CİVAN

ENGİN CİVAN

[email protected]

McKinsey nedir, ne değildir?

05 Ekim 2018 - 00:32

Bir 'McKinsey' muhabbetidir gidiyor! 

Ne şirketmiş be kardeşim.

Her önüne gelen konuşuyor. 

Hayal gücü sınırını aşan komplo teorileri ortaya atılıyor.

Örneklemek gerekirse; McKinsey konusunu "Düyun-u Umumiye"ye benzetenler var.

"Kuzu postuna bürünmüş IMF" olarak niteleyenler var.

Dünyayı yöneten Rothschild Ailesiyle ilişkilendirenler var.

Hatta "İlluminati gizli örgütünün yeryüzündeki silueti" yakıştırmasını yapan bile var. (Olağan şüpheliler Musevi taifesi...) 

Doğrusu merak ediyorum. "Şu ağızlara sakız edilen 'McKinsey' neymiş, ne değilmiş..." diye merak edip bakan/araştıran var mı acaba?

KÜRESEL DANIŞMANLIK ŞİRKETİ

Dünyanın 120 büyük kentinde ofisi olmakla birlikte 90 seneden bu yana faaliyet gösteren McKinsey'in 140 bin çalışanı var.

Küreselleşme çetrefilleştikçe sorunlar giriftleşiyor; sorunlar zorlaştıkça da ‘bir bilene’ talep artıyor.

Danışmanlarını Hindistan’da kurduğu kendi akademisinde eğiten McKinsey, diğer taraftan dünyanın en iyi okullarından mezun olan parlak beyinleri de kadrolarına ekliyor.

Çalışanlarına astronomik maaşlar ödemediği halde, hatırı sayılır okullardan mezun olan gençler burada çalışmak için adeta can atıyor.

Başka bir anlatımla, anaokulundan itibaren çocuklarını o meşhur okullarda okutmak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan Türk burjuvazisinin; ‘hayallerindeki işi’ kapsınlar diye yıllarca üzerlerine titrediklerini evlatlarının istihdam kapısıdır McKinsey gibi kurumlar.

TRAVMAYI KAŞIMAK  

Dış borç ve döviz konusu Türk sosyal bilinçaltının nöbetçi şeytanıdır. Ne zaman ekonomik zorluklar baş gösterse, tüm millet döviz kuruna fokuslanır. 

Cumhuriyeti kuran Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları, Dış Borçları Ödeme İdaresi= Duyun-u Umumiye konusundan aşırı rahatsız olmuşlardır-ki bu kurumu 'bağımsızlığın yüz karası' olarak görmüşlerdir-

Cumhuriyet kadrolarının dış borç ve dış sermaye gibi kaynaklara yıllarca sıcak bakmayışının altında; Osmanlı’nın son döneminde yaşanan bu gerçekler yatar.

Dolayısıyla, McKinsey gibi bir danışmanlık şirketini Dış Borç İdaresi gibi pazarlamak yanlış teşhis olur.

DANIŞMAN ALACAĞI PARAYI BİLİR  

McKinsey şirketini iki defa istihdam etmiş birisi olarak söylüyorum. Bilge insanlar olarak yüksek kalibreli kişilerdir. 

Türkiye’de banka birleşmesi konusunda Londra’dan eski Birleşik Krallık Ekonomi Müsteşarını, Rusya'daki Kalkınma Bankası kuruluşunda da Almanya'nın eski Moskova Büyükelçisini emrimize vermişlerdi.

Ucuz değillerdir. Moskova’da yenilebilecek pizzanın 100 dolar olduğu günlerde Savoy Otelinde öğlen yemeğine fırında Sülün kebabına ne fatura ödediğim  hala hafızamda. (Allah’tan masraflar Dünya Bankası'ndandı.)

Şimdi şu soruları sorabiliriz:

-Türkiye’de akil insanlar yok mu?

-McKinsey’in önereceği reçeteleri yazamazlar mı?

Tabii ki var ve tabii ki yazabilirler.

Ne yazık ki konu prestij konusu.

100 dolarlık saat ile yüz binlerce dolarlık Cartier saat aynı zamanı gösteriyor ama kimse 100 dolarlık saatin yüzüne bakmıyor. Gözler Cartier saate takılıyor.

KOZMİK ODA EFSANESİ

Değerli, eski bir Merkez Bankası Başkanı, yeni politikacı çıkıyor; "McKinsey’i ekonomik kozmik odaya soktunuz" diyor.

Eski bir Genel Müdür ve eski bir politikacı da "Mali sırları yabancılara teslim ettiniz" yorumunu yapıyor.

Bürokrat gücünü bilgiden alır. Bilgiyi saklar ki başbakan arasın, bakan arasın, gazeteci arasın ona sorsun. Bu tür alışkanlıklar kolay kolay geçmiyor.

Ülke olarak tüm uluslararası kuruluşlara üyesin. Ödemeler dengesi rakamlarını üye olarak her ay IMF’ye gönderiyorsun.

Dünya Bankası'na üyesin, her türlü makro-mikro datayı her ay gönderiyorsun.

BIS Uluslararası Takas Bankası'na üyesin,  tüm bankacılık bilgilerini gönderiyorsun.

Üyesin de üyesin! Gönderiyorsun da gönderiyorsun!

'Bu bilgiler derlenip toplansın ve üyesi olduğun uluslararası kurumlara gönderilsin' diye, binlerce insanı devlet memuru olarak istihdam ediyorsun.

Kozmik mi kaldı, mali sır mı kaldı?

Kaldı ki ‘temiz ve helal’ data sunan ülkeler arasında Türkiye’nin yeri en tepededir. 

Böylesine duygusal muhalefet bir yere götürmez.

Muhalefet yapacaksan doğru soruya işaret edeceksin.

McKinsey’in önerilerini gerçekleştirebilecek misin?

Siyasi sorumluluğu alabilecek misin?

Reçetelerin sosyal maliyeti ne olacak?

Hasılı, muhalefet bunu gerektirir.

ŞART MİDUR?

Temel’in sorusu gibi, McKinsey şart mıydı?

Evet, şarttı! Çünkü sürekli seçim olan ve ısrarla az tasarruf eden bir ekonomide, dünyada likidite azalınca dövizin başını kaldırması kaçınılmazdı.  

Bunu aylar önce defaatle yazdım! 

Ki, döviz kurunun istikrarsızlaşacağı kestirmek için müneccim olmak da gerekmiyordu.

Nitekim mali disiplin bozuldu, yeniden borçlanma ve yapılanma gerekli.

Bütün bunların olması için de altımızda iyi bir marka araçla görücüye çıkmamız gerekiyor. 

O marka da McKinsey. 

Madem konumuz Amerikan şirketi, danışmanlık şirketlerine ‘cuk oturan’ Teksaslı Kovboy deyimiyle sözümüzü bitirelim: ‘Atı suya götürmesi bizden, suyu içmesi attan’

ENGİN CİVAN / ABD / 04.10.2018 

YORUMLAR

  • 0 Yorum