Duygusal Zeka ve Çoklu Zeka Kuramı Üzerine Prof. Dr. Tarhan'dan Değerlendirmeler
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, zeka türlerinin liderlik ve başarıdaki rolünü vurguladı. Duygusal zeka, sosyal zeka ve çoklu zeka kuramı üzerine önemli açıklamalar yaptı.

05 Mayıs 2025 - 14:17
Duyguca zeki olabilmek…
Zekânın, doğuştan gelen bir kapasite olarak yüzde 30-40 oranında belirleyici olduğunu ifade eden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yüzde 60-70 oranında eğitimle geliştirilebilir. Zihinsel yatırım, emek ve çabayla daha hızlı yol alınabilir ve bu kişiler daha avantajlı olurlar.” dedi.Duyguca zekâ olabilmenin önemine dikkat çeken Tarhan, zekâ türlerinin birbirleriyle ilişkisini değerlendirdi. Tarhan, “Aslında ideal olan, tüm zekâ türlerini yerinde ve zamanında kullanabilmektir. Bazı zekâ türlerinde çok başarılı olabilirsiniz, ancak gerçek liderler ve kanaat önderleri, farklı zekâ türlerini dengeli bir şekilde kullanabilen kişilerdir.” ifadelerini kullandı.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çoklu zekâ konusunu değerlendirdi.
Çoklu zekâ kuramı 1983 yılında ortaya atıldı
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çoklu zekâ kuramının, 1983 yılında Harvard Üniversitesi'nden Prof. Dr. Howard Gardner tarafından ortaya atılmış bir tez olduğunu, Gardner’ın, bir eğitim psikoloğu olarak, çocukların zekâsının yalnızca matematiksel zekâ ile sınırlandırılmasının yetersiz olduğunu savunduğunu ifade ederek, “Bir çocuğu tanımak için sadece matematiksel zekâyı ölçmenin ve Stanford-Binet gibi testlerle değerlendirme yapmanın birçok çocuğa haksızlık yaptığını ifade etmiştir. Forrest Gump filminde, yetenekli olmasına rağmen zekâ seviyesi yeterli görülmediği için dışlanan bir çocuğun müthiş başarılar elde ettiğini görüyoruz. Gardner, böyle örneklerden yola çıkarak, zekânın tek bir yapıdan ibaret olmadığını, çoğul olduğunu ve geliştirilebilir bir yapıya sahip olduğunu savunmuş, bu doğrultuda çoklu zekâ kuramını geliştirmiştir.” dedi.
Sözel zekâ ve mantıksal zekâ testlerde ölçülebilen iki zekâ türü…
O dönemde Gardner’ın yedi farklı zekâ türü tanımladığını dile getiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Sözel zekâ ve mantıksal zekâ, genellikle klasik olarak bilinen ve testlerde ölçülebilen iki zekâ türüdür. Diğer zekâ türlerini ölçmek daha zor olabilir, ancak bu türlerin belirli özellikleri vardır. Örneğin, müziksel zekâ. Müziksel zekâya sahip kişiler, çocukluk dönemlerinde kapı gıcırtısından bile ritim çıkarıp dans edebilirler. Bu, kulak zekâsı olarak da bilinir. Nota bilgisi olmadan melodileri ve ritimleri anlayabilen bu kişiler, müziksel zekâ açısından oldukça yeteneklidir. Bir diğer zekâ türü ise görsel zekâdır. Görsel zekâsı yüksek olan bireyler, özellikle harita okuma, tasarım, zihinsel imgeler oluşturma gibi alanlarda başarılıdır. Ressamlar, mimarlar, çizerler ve pilotlar bu zekâ türüne sahip kişilere örnek gösterilebilir. Gördükleri bir şeyi kolayca çizebilir veya tasarlayabilirler. Ayrıca, bedensel zekâ da önemli bir zekâ türüdür. Bedensel zekâya sahip kişiler, beden duyumlarını çok iyi algılar ve koordine edebilirler. Koordinasyon, denge, hız ve fiziksel dayanıklılık gibi beceriler bu zekâ türünün en belirgin özellikleridir. Mesela atletler, dansçılar, cerrahlar.. İnce motor becerileri, bunlarda çoktur.” diye konuştu.
Zekâ yüzde 60-70 oranında eğitimle geliştirilebilir
Zekânın, doğuştan gelen bir kapasite olarak yüzde 30-40 oranında belirleyici olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yüzde 60-70 oranında eğitimle geliştirilebilir. Zihinsel yatırım, emek ve çabayla daha hızlı yol alınabilir ve bu kişiler daha avantajlı olurlar. Sosyal zekâ da var. Mesela bunlar eğitimciler arasında, liderler arasında, terapistler arasında, psikologlar arasında önemlidir. Karşı tarafın duygularını okurlar. Diğer bir zekâ türü de içsel zekâ. İçsel zekâ da kendini tanır, analiz eder, okur. Filozoflar, din adamları, psikologlar da içsel zekâyla, öz güvenli, öz disiplinli, kendini geliştirebilen kişilerdir. Bir de doğasal zekâ var. Çok çevreci olurlar bu kişiler. Florayı tanır, bitkiyi tanır, çiçekleri, ağacı çok iyi tanır.” dedi.
Evrensel bir ahlaki zekâ var mı?
Bir de tanımlanmış zekâlar arasında varoluşçu zekânın olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu çoklu zekâdaki kişi varoluşu sorguluyor: ‘Ben niçin varım? Ölüm nedir? Neden ölürüz? Başka insanlara neden âşık oluruz? Dünya nasıl, niçin geldi?’ gibi varoluşsal sorular soran kişilerdir. Bir diğeri de ahlaki zekâ olarak ifade ediliyor.” ifadesinde bulundu. Gardner’in, evrensel bir ahlaki zekâ konusunda bir karara varamadığını da söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Düzenlediğimiz Pozitif Psikoloji Kongresi'ne Gardner'i davet ettik. 90 yaşında olmasına rağmen çevrimiçi olarak etkinliğimize katıldı. Bir soru sordum ‘Teknoloji gelişiyor, bilgisayarlar hızla artıyor, yapay zekâ ile ilgili açılımlar başladı. Bu insanlığın geleceği ne olacak?’ diye… Dedi ki; ‘Maddi refah artacak, daha da artacak. Teknoloji de artacak ama insani değerlerin artacağı konusunda çok endişelerim var’. Gerçekten de kötülükleri görüyoruz.” diye konuştu.
YORUMLAR