Kolesterol artışı safra kesesi taşı riskini de artırıyor

Memorial Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü'nden Prof. Dr. Mete Dolapçı, safra kesesi taşları ve polipleri ile ilgili bilgi verdi: Kolesterol artışı safra kesesi taşı riskini de artırıyor!

KOLESTEROL ARTIŞI SAFRA KESESİ TAŞI RİSKİNİ DE ARTIRIYOR

Yemeklerden sonra özellikle yağlı gıdaların sindirilmesini kolaylaştıran safra sıvısının bağırsaklara geçişini sağlayan safra kesesinde farklı hastalıklar gelişebiliyor. Safra kesesinin en sık görülen hastalıkları arasında safra taşları ve safra kesesi polipleri yer alıyor. Kadınlarda erkeklerden daha sık görülen safra kesesi taşı oluşmasının en önemli nedenlerinden birini ise kolesterol artışı oluşturuyor. Vakaların yüzde 75’inde herhangi bir belirti vermeyen safra taşının cerrahisinin ise şikayetlerin görüldüğü dönemde yapılması önem taşıyor. Safra kesesi taşının tedavisinde laparoskopik cerrahinin altın standart yöntem olduğunu ve hastaya avantajlar sağladığını belirten Memorial Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Mete Dolapçı, safra kesesi taşları ve polipleri ile ilgili bilgi verdi. 

Safra, yağların sindirimini sağlar

Karaciğerden salgılanan safranın bir kısmının depolanmasından ve konsantre edilmesinden sorumlu olan safra kesesi, karaciğerin hemen alt yüzünde yer almaktadır. Safra kesesi yemeklerden sonra,  özellikle yağlı gıdaların mideden on iki parmak bağırsağına geçmesiyle birlikte kasılarak, yağların sindirimi için gerekli olan safranın bağırsağa geçişini sağlar.

Beyaz tenli ve sarışın kadınlarda safra taşları daha sık izleniyor

Safra kesesinin en sık görülen hastalıkları safra kesesi taşları ve polipleridir. Daha nadir olarak safra kesesinde kanser görülebilmektedir. Safra kesesi taşlarının toplumda görülme oranı yaklaşık yüzde 10-20 civarında olurken; beyaz tenli, sarışın ve doğum yapmış kadınlarda bu taşlarla daha çok karşılaşılmaktadır.  

Kolesterol artışına dikkat!

Safra kesesi taşlarının en sık izlenen tipi kolesterol taşlarıdır. Safra içeriğindeki kolesterol miktarının artması taş oluşumuna yol açmaktadır. Bir diğer etken ise safra kesesine kadar ulaşan mikropların yol açtığı taşlar olmaktadır.

Her hazımsızlık ve gaz şikayeti safra kesesi hastalığına işaret etmez

Safra kesesi taşlarının yaklaşık yüzde 75’i herhangi bir belirti ve bulgu vermemektedir. Kişilerin hazımsızlık, gaz şikayeti gibi bir takım hafif şikayetlerini safra kesesine bağlamak çok doğru bir yaklaşım olmamaktadır. Bununla birlikte genellikle safra kesesi taşına bağlı şikayetler;

•          Ayda bir veya daha sık karın ağrısı

•          30 dakika – 24 saat süren ağrı

•          Son bir yıl içerisinde ortaya çıkmış ağrı

•          Gece uykudan uyandıran ağrı olarak kabul edilir.

Komplikasyon riskine dikkat!

Bu şikayetlerin varlığı safra kesesi taşlarının semptomatik (bulgu verir) hale geldiğini göstermektedir. Semptomatik hale gelmiş safra kesesi taşlarının yüzde 20’sinde, safra kesesi iltihabı (Akut kolesistit), taşa bağlı ana safra yollarının tıkanması (Tıkanma sarılığı-kolanjit) ve pankreas iltihabı (Biliyer pankreatit)  komplikasyonlarının gelişme riski bulunmaktadır. Bu komplikasyonlar, safra kesesi içerisindeki taşın safra kesesi kanalını ve ana safra kanalını tıkaması sonucu gelişmektedir. Safra kesesi taşının semptomatik hale gelmesi ya da bu komplikasyonlardan birinin gelişmesi durumunda mutlaka ameliyat gerekliliği ortaya çıkmaktadır. 

Taş ve polipler modern teknolojilerle görüntülenebiliyor

Safra kesesi hastalıklarının tanısında kullanılan ve en güvenilir yöntem olan ultrasonografi ile taşlar ve polipler ayrıntılı bir şekilde görüntülenebilmektedir. Safra kesesi kanserinden şüphelenildiği durumlarda ise bilgisayarlı tomografi (MR) ve daha ileri tetkikler de uzman doktor tarafından istenebilir. 

Laparoskopik cerrahi hastaya önemli konfor sağlıyor

Safra kesesi ameliyatı genellikle kapalı (laparoskopik) yöntem ile gerçekleştirilir ve operasyon sırasında safra kesesi, içindeki taşlarla birlikte alınır. Laparoskopik ameliyat, safra kesesi taşları veya polipleri için altın standart yöntem olmaktadır. Ancak bazen hastanın daha önce birden fazla karın ameliyatı geçirmesi, bu ameliyatların üst karın kısmında yapılması ve o bölgelerde yapışıklıklar oluşması, hastanın güvenliği açısından laparoskopik ameliyatın açık ameliyata çevrilmesini gerektirebilmektedir.  

Nadiren de olsa kapalı ameliyat sırasında anatomik yapıların yeterli olarak ortaya konamadığı durumda da açık ameliyata geçilebilir. Açık ameliyata geçmenin bir komplikasyon değil, hasta güvenliği açısından bir zorunluluk olduğu bilinmelidir. 

Şikayet yaratmayan safra taşları kanser riski korkusuyla alınmamalıdır

Safra kesesi taşlarının kansere yol açtığı ile ilgili doğrulanmış bir bilimsel veri yoktur. Safra kesesi kanseri olanların safra kesesinde genellikle taşın da bulunması nedeniyle böyle bir inanış ortaya çıkmakla beraber; taşın mı kansere neden olduğu, yoksa kanser nedeniyle mi taş geliştiği net değildir. Hiçbir şikâyeti olmayan ve safra kesesinde taş olan bir kişinin kanser riski nedeniyle ameliyat kararı vermesi doğru değildir.

Safra kesesinde taş olanlar dikkatli beslenmeli

Safra kesesinde taş ve ameliyat gerektiren semptomları olan hastanın ameliyat oluncaya kadar beslenmesine dikkat etmesi gerekir. Safra kesesinin kasılmasına en çok yağlı yiyecekler, yumurta ve çikolata sebep olmaktadır. Bu nedenle bu türlü yiyeceklerden sakınmak gerekir. Ameliyat sonrasında ise hastalar için beslenme açısından herhangi bir kısıtlama bulunmamaktadır.

Polipler genellikle tesadüfen belirlenir

Safra kesesi hastalıkları içinde ikinci olarak en sık izlenen safra kesesi polipleri ise toplumda yaklaşık yüzde 5 oranında görülmektedir. Belirti ya da bulgu vermeyen polipler,   genellikle ultasonografik incelemede tesadüfen saptanır. Safra kesesi poliplerinin çoğunluğu safra kesesi duvarına yapışık olan kolesterol poliplerinden oluşmaktadır. 

Büyüklük, poliplerin iyi veya kötü huylu olduğunu belirler

Gerçek poliplerin ise büyük bir oranı iyi huyludur. Safra kesesi poliplerinin iyi veya kötü huylu olup olmadıklarını belirleyen en önemli ölçü poliplerin büyüklüğüdür. Polip çapı 5 mm’nin altında olanlarda hemen hemen hiçbir zaman kanser görülmez iken; çapı 1 cm’den büyük olanlarda kanser oranı yüzde 50’ye yaklaşmaktadır.  Küçük boyutlu, birden fazla sayıda ve herhangi bir bulgu vermeyen safra kesesi poliplerinin hemen ameliyat edilmesine gerek yoktur. Bu poliplerin altı aylık ultrasonografi kontrolü ile boyut açısından takip edilmesi gerekmektedir.  Ancak, 50 yaşından büyük hastalarda tek polip ile birlikte safra kesesi taşı mevcudiyeti varsa ve bu durum şikayete sebep oluyorsa operasyon planlaması yapılmalıdır. 

safra kesesi taşı safra kesesi polipleri sağlık haberleri ankara hastanesi kolesterol artışı